Siyasi İktidar mı Demeli, Yoksa Siz mi Gerçek İsminizi Söylemek İstersiniz, Sefillerin Gölgesinde Türkiye: Toplumsal Adaletsizlik, Cahillik ve Sosyal Çürüme?

Victor Hugo’nun Sefiller kitabını okudunuz mu?

Bu kitap Victor Hugo’nun 1862 yılından bir başyapıt. Bakın 1900’lü yıllar demiyorum, lütfen dikkat edin. Tam tamına en az 150 sene öncesinden bahsediyorum.

Sefiller, ailesine ekmek götürebilmek için hırsızlık yapan ve bu yüzden kürek mahkumiyetine çarptırılanlan bir adamın hikayesi. Sefiller, sosyal adalet, yoksulluk, dayanışma ve kişisel dönüşüm gibi temaları işleyen önemli bir edebi eserdir. Jean Valjean, hırsızlık suçundan dolayı ağır bir ceza almıştır, ancak toplum tarafından ona gösterilen iyilikle değişim geçirir.

Toplum içinde iyilikle karşılaştığında, Valjean'ın topluma duyduğu öfke yavaş yavaş azalır ve kendi içinde barışmaya başlar. Açlıktan çaldığı ekmek nedeniyle yargılanan ve cezasını çektikten sonra affedilen Valjean, doğru ve dürüst bir birey olmaya yönelir.

Ancak günümüzde Türkiye’deki iktidar sürekli olarak affedilmekte, ancak hiçbir ders çıkarmadan ve yanlış yoldan sapmadan çalmaya devam etmektedir. Bunu gören halkın çoğunluğu ise diyor ki çalmak, çırpmak, topluma zararlı şeyler yapmak doğrudur biz bu yoldan devam edelim.

Eğer Victor Hugo günümüzde yaşasaydı, Türkiye'yi hedef alarak "Cahiller" adlı bir roman yazabilirdi. Kitap okuma kültürünün düşük olduğu, tarihi ve önemli şahsiyetleri bilmeyen bir toplumla karşı karşıyayız. Konusu bile hazır, kitap okumayan, Dostoyevski’yi bilmeyen, ilk cumhurbaşkanı kim bilmeyen, Atatürk’ü yanlış gören, Kıbrıs nerde bilmeyen bir toplum ile karşı karşıyayız.

Karl Marx’ın dediği çok yerinde bir ustaca söz vardır;

“Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır.” – Karl Marx

Çünkü cahili yönlendirmek kolaydır, istediğin yere çekebilir ve istediğin yöne yönlendirebilirsin. Bu insanlar sadece dükyan tabellalarını okuyorlar, başka birşey değil. Salgın hastalıkların ötesinde, toplumu öldüren bir hastalık olan sosyal çürümedir.

İşimiz çok zor. Koronadan, zatüreden, griplerden bile daha hızlı bir şekilde yayılan, ve toplum öldüren bir hastalıkla karşı karşıyayız!

Koronavirüsü aşısını olduk, x kanserinden korunmak için aşılar oluyoruz, grip aşısı oluyoruz, yok efendim kabakulak, kızamıkçık, su çiçeği aşıları oluyoruz da cehaletten korunmak için neden kitap okuma kültürünün aşılamıyoruz kendimize! Reçete çok basit! Çok kolay hatta ucuz bile çünkü kütüphanelerde bulabilirsiniz bu kitapları, yasaklanmadıysalar; cehaleti önlüyorlar diye komple yasaklılar listesine konulabilirler aman dikkat! Ayda sadece bir kitap. Otobüs içinde giderken, yatmadan önce 10 dakika, sosyal medyada videoları izlemek yerine kitap okuma alışkanlığını kazanabiliriz.

Bir sokak röportajında, sunucunun vatandaşa sorduğu "En son okuduğunuz kitabın adı ve yazarı nedir?" sorusuna gelen cevap, "Ben kitap okumadım, yalnızca Ak Parti çok süper." olmuş. Bu duruma Karl Marx'ın şu sözü çok uygun:

“Celladını, kurtarıcısı olarak gören bir toplum kasabın bıçağını yalayan aptal danaya benzer” – Karl Marx

Dr. Zeliha Bürtek, bir sokak röportajında,

“Ekonomi her zaman toparlanır, kapital kendini yok etmez. Ama sosyal çürümeyi düzeltemezsiniz. Şu anda Türkiye’de sosyal çürüme var.” – Dr. Zeliha Bürtek

Türkiye'de etik yaşam felsefesinin yok olduğu, çalmak, mafya olmak, kara para aklamak gibi değerlerin üstüne basarak insan, kadın, çocuk ve hayvan haklarına zarar verildiği bir toplum gerçeğiyle yüzleşiyoruz. İnsanlar kendi haklarını, aynada gördükleri kişinin bile haklarını gasp etmekte ve bunu doğru sanmaktadır.