Adana Emek ve Demokrasi Güçleri; Gazeteci, insan hakları savunucusu, Anadolu ve Mezopotamya’nın kadim halklarının Barış elçisi Hrant Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde katledildi. Kendisini bir kez daha sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.
Adana Emek ve Demokrasi Bileşenleri İnönü Parkında Kitlesel Basın Açıklaması Gerçekleştirdiler.
Katılımcı Kurumlar Adına Açıklamayı İHD Şube Yöneticisi Av. Aziz Sarı Okudu.
Sarı'nın okuduğu ortak açıklama şu şekilde;
Hrant Dink, bu coğrafyada barış ve kardeşlik söylemlerinden, kimliğinden ve baskıcı totaliter sisteme karşı duruşundan dolayı, sistem tarafından her fırsatta ölümle tehdit edildi. Hrant Dink’e karşı yapılan bu tehditlerin önüne geçilmemiş, planlı bir şekilde, uzantıları devlet içine kadar sızmış derin örgütlü yapılar tarafından katledilmiştir.
Hrant Dink bir Ermeniydi, kendisini Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit bir yurttaşı olarak görmek isteyen bir Ermeniydi, bu yüzden öldürüldü. Çünkü, bu ülke farklı olana tahammül etme alışkanlığından çok uzaktır. Düşüncesi, dili, inancı aynı olmayanı susturmaya ve bastırmaya çalışmak, olmuyorsa öldürerek yok etmek bu ülkenin alışkanlığı haline gelmiştir.
Hrant Dink, devletin ve devletle aynı düşünen, hisseden, refleks gösteren kesimlerin sinir uçlarına dokunan, harekete geçiren tüm bunlara rağmen 1915 Ermeni Soykırımı’nın tanınması talebinde ısrarcı olan ve Türkiye’nin demokratikleşmesi gereğini savunan bir kişiydi.
O ilk kez Türkiye toplumuna bir Ermeni olarak, Ermenilerin tarihsel ve bugünkü varlığını, yaşadıklarını, Türkiye’de bir Ermeni olmanın ne demek olduğunu anlattı, iki halk ve iki ülke arasında diyaloğu savundu, birbirimizi anlamamızı istedi, sürekli bunun için çağrı yaptı. Türkiye’de ilk olarak bir kişi televizyon ekranlarında bir Ermeni olarak konuştu, tüm açıklığıyla derdini anlattı. Devletin suç odaklarıyla iş gören karanlık odakları, Ermeni Soykırımı’nı tanımayı bırakın, birbirimizi anlama çağrısına BİLE TAHAMMÜL EDEMEDİ. Onun kurduğu ve yönettiği Agos, bizim Ermeni gerçeğinin hiç bilmediğimiz kılcal damarlarına ulaşmamızda bir deniz feneri işlevi gördü. Aydınlattı, öğretti, ruhumuza seslendi, içimizdeki gerçekleri anlatma ateşine güç verdi. Agos bir çığır açtı. İnsanlara Türkiye’de Ermenilerin tarihini, Türkiye’de bir Ermeni olmanın hayâl edemeyeceğimiz gerçeklerini anlattı. Yalnızca bilgimizi geliştirmedi, yalnızca aklımıza hitap etmedi, kalbimize de seslendi, duygumuzu olgunlaştırdı, hissetme yeteneğimizi keskinleştirdi. Televizyon kanallarında katıldığı tartışma programları onu görünür kıldı. Daha çok insan Ermenilerin varlığı ve yaşadıkları ayrımcılığı çoğu kez ilk defa ondan duydu. Bu görünürlük de onun hedef tahtasına konmasında önemli bir rol oynadı.
Hrant Dink iki şeyi söylediği için öldürüldü. Birincisi; Hrant “ben Ermeniyim, beni kendinize benzetemeyeceksiniz” dedi. İkincisi; Hrant “ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermeni ve eşit bir Yurttaşıyım” dedi. Oysa, bu cumhuriyet Ermenileri, Hristiyanları, Kürtleri, Alevileri, hiçbir zaman eşit vatandaş olarak görmedi, bu Cumhuriyet eşitsizlik üzerine kuruldu. Hrant Dink cinayeti, 1,5 milyon Ermeninin öldürüldüğü 1915 Soykırımının bir devamıdır.
Katlinin gerçek failleri, düğmeye basanlar, yol boyunca her şeyden haberdar olanlar, yol verenler, göz yumanlar yargılanmadı. Türkiye’nin en baştan beri ve hâlâ demirbaşı olan cezasızlık zırhı tarafından korundular ve korunuyorlar. Şunu da unutmamak gerekiyor ki bu katliamda tetikçi olarak kullanılan Ogün Samast da geçtiğimiz günlerde tahliye edildi.
Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından geçen 17 yıla rağmen, cinayetin arkasındaki asıl sorumlular ile bu cinayetin işlenmesine göz yumanlar ortaya çıkarılmamıştır. Sorumluların korunmasının nedeni bu konuda bağımsız, etkili ve kapsamlı bir soruşturmanın yürütülmemesi, uygulanan cezasızlık politikasının bir sonucudur. İnsan hakları savunucuları, emek ve demokrasi güçleri olarak, “cezasızlık politikasına” HAYIR diyor ve Hrant Dink katliamında etkili ve kapsamlı bir soruşturmanın ivedilikle sonuçlandırılıp adaletin yerini bulması talebimizi de yineliyoruz.
Hrant Dink’siz 17 yıl geçti. Hrant; tekçiliğe, bağnazlığa, ırkçılığa, baskıya ve nefrete karşı verdiğimiz mücadelede yitirdiğimiz en büyük değerlerimizden biridir. Hepimizin O’na borcu var. Ülkemizi bugünkü karanlık iklimden kurtarıp, evrensel hukukun, adaletin, özgürlüğün ve barışın hüküm sürdüğü bir ülke haline getirdiğimizde Hrant’a ve tarihe karşı sorumluluğumuzu biraz olsun yerine getirmiş olacağız.
Hrant Dink’i bir kez daha saygıyla anıyoruz. O’nun hayalini kurduğu barış ve kardeşlik iklimini gerçekleştirene kadar mücadeleye devam edeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
GÜVERCİNLERE SAHİP ÇIKACAĞIZ VE HRANT DİNK’İ MÜCADELEMİZDE YAŞATACAĞIZ!
ADANA EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ