Adana Tabip Odası’nda “Ortadoğu’da Savaş Nereye Gidiyor, Hedefleri Neler, Savaş, Göç ve Sağlık” Paneli Düzenlendi
Adana Tabip Odası tarafından düzenlenen “Ortadoğu’da Savaş Nereye Gidiyor, Hedefleri Neler, Savaş, Göç ve Sağlık” başlıklı panel yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Panelin açılış konuşmasını Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Özden Polatöz yaptı.
Etkinlik öncesinde, panelistlerden Gazeteci Faik Bulut, katılımcılar için kitaplarını imzalayarak kısa bir söyleşi gerçekleştirdi. Ardından, Dr. Polatöz açılış konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Panelimize hoş geldiniz. Gazeteci Faik Bulut ve Gazeteci İslam Özkan gibi değerli panelistlerimizi burada görmekten mutluluk duyuyoruz. Etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen Dr. Halit Atik’e de teşekkür ederiz.”
Dr. Polatöz, savaşların özellikle dezavantajlı gruplar üzerindeki olumsuz etkilerine değinerek, "Savaşlar, çocuklar, kadınlar ve engelliler gibi dezavantajlı grupları en çok etkileyen olaylardır. Savaş, sağlık sistemini çökertmekte ve sağlık hizmetlerine erişimi ciddi oranda kısıtlamaktadır. Bugün okuduğum Birleşmiş Milletler verilerine göre, Gazze’de hayatını kaybedenlerin %70’ini çocuklar ve kadınlar oluşturmaktadır," şeklinde konuştu.
İslam Özkan: "Filistin Direnişi Sadece Hamas ile Sınırlı Değil"
Gazeteci İslam Özkan, Adana Tabip Odası’nda düzenlenen panelde yaptığı konuşmada, “Öncelikle, Adana Tabip Odası'na bu davetlerinden dolayı çok teşekkür ediyorum," dedi. "Panelde, Filistin davasını nasıl farklı açılardan ele alabileceğimi düşündüm. Tabip Odası tarafından davet edilince konuyu biraz daha sağlık ve TTB perspektifinden değerlendirmeye çalıştım," şeklinde konuştu.
Konuşmasında, Filistin tarihine ve bu konudaki önemli olaylara değinen Özkan, Filistin’in etnik yapısı, Siyonizm’in bölgedeki etkisi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yaşananlar hakkında detaylar paylaştı. Özkan, "Filistin’de yaşanan etnik temizlik sürecine dair önemli bilgiler mevcut. Örneğin, İsrail Genelkurmay arşivlerine girerek bu konuları araştıran önemli tarihçiler var. Bu araştırmalar, özellikle 1948’de İsrail’in kurulması ve sonrasında yaşanan çatışmaları anlamak açısından büyük önem taşıyor," dedi.
Özkan ayrıca 7 Ekim 2023’te başlayan çatışmalara ve bu olayların bölgesel ve küresel boyutlarına da değindi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin 7 Ekim olayları hakkında yaptığı açıklamayı hatırlatan Özkan, "7 Ekim’de yaşananlar, köklü bir geçmişe dayanan bir çatışmanın sonucu olarak ortaya çıkmıştır," ifadelerini kullandı.
Filistin direnişinin sadece Hamas ile sınırlı olmadığına vurgu yaparak, farklı Filistinli grupların da direniş mücadelesine katıldığını belirten Özkan, "Hamas’ın yanı sıra Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist, İslami Cihad gibi radikal ve Arap milliyetçisi gruplar da direnişe katkı sağlıyor," diye ekledi.
Özkan, Arap Baharı'nın ve Ortadoğu'daki siyasal dönüşüm hareketlerinin de Filistin mücadelesi üzerindeki etkilerini değerlendirdi. "Ortadoğu’daki siyasal sistem değişiklikleri ve ekonomik sorunlar, Filistin’in yalnız kalmasına neden oluyor. Bu durum, bölgedeki sosyal adaletsizlik, ekonomik eşitsizlik ve demokrasi eksikliği gibi sorunlarla birleştiğinde halk isyanlarına yol açabiliyor," dedi.
Ayrıca, İsrail’in barış görüşmelerini sürekli olarak ertelediğini ve Oslo, Madrid gibi barış süreçlerini yalnızca birer ‘oyalama taktiği’ olarak kullandığını belirten Özkan, "Bu süreçler Filistin halkı için gerçek bir çözüm sağlamamıştır. Batı Şeria ve Gazze’de yaşayan Filistinliler sürekli olarak İsrail’in ayrımcı politikalarına maruz kalıyor, bölgede ciddi bir insani kriz yaşanıyor," ifadelerini kullandı.
İslam Özkan, “Ortadoğu’da Savaş Nereye Gidiyor, Hedefleri Neler, Savaş, Göç ve Sağlık” 1
İslam Özkan, “Ortadoğu’da Savaş Nereye Gidiyor, Hedefleri Neler, Savaş, Göç ve Sağlık” 2
İslam Özkan, “Ortadoğu’da Savaş Nereye Gidiyor, Hedefleri Neler, Savaş, Göç ve Sağlık” 3
Bu etkinlik, savaş, göç ve sağlığın kesişim noktalarına dikkat çekerek sağlık çalışanları ve halk arasında farkındalık yaratmayı amaçladı.
Faik Bulut: Filistin Direnişi, Bölgesel Stratejiler ve Türkiye'nin İç Politikası Üzerine Değerlendirmeler
Faik Bulut Konuşması:
Peki, ben ayağa kalkayım, konuşuyorum o zaman. Sorun biraz hani oyun kısa, Abdülahmet de kısa boyları sevmezmiş, cuma günleri hep fitne çıkarırlarmış diye camiye nezaret alırlarmış. Cuma namazı kılındıktan sonra Serdar, ben de herhalde biraz fitne-furuk yapacağım, öyle diyelim.
Tabii, hepiniz hoş geldiniz. Önce size, Gazi'deki sağlık durumu ile ilgili bir şey vereyim. Katledilen sağlık personeli sayısı 1000, bunun 146’sı doktor, 260’ı hemşire. Geri kalanlar ise ilk yardım görevlisi, ambulans şoförleri ve diğer sağlık çalışanları. 150 ila 130 ambulans da tahrip edilmiştir, yani imha edilmiştir. Özellikle belirtmek isterim ki hastaneler, sadece birkaç değil, birçok hastane bombalanmış, hem havadan hem içeriden bombalanmış. Bu çok daha ötesinde insanlık suçu dediğimiz bir durum var: Tıbbi malzemeler hastanelere ulaştırılmak istenmiş, kan, su ve diğer tıbbi malzemeler gönderilmek istenmiş fakat İsrail tarafından engellenmiştir. Bu çok net bir
Bir diğer şey, Türk-Filistin Dostluk Hastanesi kurulmuş ve çevresi bombalanmış. Gazze’de Türk-Filistin Dostluk Hastanesi var ve bu hastane bombalanmış, 3-4 katı işlemez hale gelmiştir. Sağlık açısından baktığımızda durum böyle, fakat hem Sınır Tanımayan Doktorlar hem de Birleşmiş Milletlere bağlı doktorlar, aynı zamanda muhalif doktorlar dünyanın dört bir yanındaki doktorlar korkunç raporlar veriyor. Resmen insanlık suçunun ötesinde bir şey yaşanıyor. Mesela belki bilmiyorsunuz, öldürülen çocukların ve gençlerin kanlarını İsrail askerlerine hayat versin diye kullandılar. Daha da önemlisi, öldürülen askerlerin kanlarını yeni savaşan askerlere kullandırdılar. Bu sağlık bilgisi olsun, detaylı bilgiler var ama
Filistin meselesine gelirsek, evet, 1990’lara kadar Arap ülkeleri tarafından iyi kötü desteklenen bu Barış projesi, bu Barış planı çerçevesinde çözülmeye çalışılmıştı. Yaser Arafat büyük bir hata yaptı, Saddam Hüseyin’i destekledi. Saddam Hüseyin, "Filistin’i kurtaracağım" diyerek, füzelerle Filistin’e İsrail’e birkaç roket göndermişti. Tabii ki bunları İsrail himaye etti. Yaser Arafat da Saddam Hüseyin’den yana tutum takındı. Bunun üzerine dünya, bütün Arap ülkeleri dahil, Arafat’a karşı çıktı ve Filistin meselesinin üstünü örttül
Bir diğer önemli nokta Arap Baharı... Gerçekten halk isyanlarıydı, ama büyük emperyalist ülkeler bölgesel güçler bu isyanları yönlendirdi. Normalde halk isyanları demokrasi, otoriterliğe karşı bir isyan gibi başlamıştı, ancak Amerika müdahale etti. Bu müdahale sırasında Filistin meselesi iyice geri plana atıldı. O yüzden 7 Ekim’deki olaylar yani Hamas’ın içinde olduğu olaylar, evet, Hamas’ın planladığı şeyler ama Gazze’de şu an 14 ayrı örgüt var. Bunu da unutmayalım. Bunlardan en büyüğü Hamas, sonra İslami Cihat ve Halk Cephesi var. Demokratik Cephesi denen Filistin Ulusalcıları da var.
Filistin’in önünde, özetle ölüm ve kalım meselesi dışında başka bir şey yok. Bu, Filistin halkının direnişidir. 70 yıllık bir geçmişi vardır, 100 yıllık bir tarihe sahiptir. Bunu şuradan çıkararak söylemek gerekirse; biz Türkiye’deki insanlar, sosyalist bakış açısıyla, hümanist bakış açısıyla bu meseleni destekliyoruz. Hamas’ı sevmesek de, Hamas halkının özgürlüğü için savaştığını, topraklarının özgürlüğü için savaştığını biliyoruz. 1967'den bu yana İsrail işgali altındaki Filistin’in kurtarılması için savaşıyorlar.
Burada şunu söylemek gerekir: Biz Filistin halkını, mazlum halkı destekliyoruz. Bu, Hamas’a ya da şu örgüte destek vermek değil, bu bir halkın kurtuluşu için bir destek. Ahlaki, vicdani, insani ve politik bir destektir.
2016’daki Gazze bombalamalarında İstanbul ve Ankara’daki tabip odaları, çok sayıda tıbbi malzeme topladı ve gönderdiler. Ancak Ürdün, bu yardımları engelledi ve kendine yakın kuruluşlar aracılığıyla bu yardımları Gazze’ye ulaştırdı. Bu, fraksiyonculuktur, ayrımcılıktır.
Hamas’ın 40-45 bin milisi vardı, ancak şu an sayılarının ne kadar kaldığı belli değil. Direniyorlar. Hizbullah da daha büyük ve geniş bir direniş gösteriyor. Önemli olan şudur: Bu örgütler ideolojik örgütlerdir. Bir liderin ölmesi veya katledilmesi onları çok fazla etkilemez. Çünkü bunlar ideolojik olarak bir fikir olarak yaşamaktadırlar ve halk direnişine karşı savaşmaktadırlar.
Amerika ve İsrail bu savaşı çok iyi hesapladı. İsrail’in bu baskınla başa çıkamayacağını düşünerek, savaş gemileri ve generaller gönderdiler. İsrail’in operasyonları artık sadece İsrail ve Filistin arasındaki bir savaş değil, Amerika ve İsrail’in ortak bir operasyonu haline gelmiştir.
Bu savaş, aslında küresel bir savaştır. Büyük güçler ve emperyalist sömürgeci güçlerle, kendi hakkını koruyanlar arasındaki bir savaştır.
Son olarak, Lübnan ve Suriye de vurulmaktadır. Çünkü İsrail’in başından beri hedefi İran’dır. İran’ın nükleer programı ve bölgedeki uzantıları İsrail için bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle bu bölgelerdeki lojistik hatların kesilmesi istenmektedir. Tüm bunlar, enerji politikalarıyla da ilgilidir.
Son günlerde kamuoyuna "açılım" olarak sunulan bazı politikalar ve söylemler, gerçekte farklı bir ajandaya hizmet ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dış tehditler ve İsrail ile ilgili açıklamaları, halkta bir "güvenlik tehdidi" algısı yaratmayı hedefliyor. Ancak bu algının, gerçekçi bir temele dayanmadığını vurgulamak gerekiyor.
İsrail'in Tehdidi ve Algı Manipülasyonu:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'i sürekli olarak tehdit unsuru olarak gösteriyor ve bu bağlamda "İsrail Türkiye topraklarını işgal edecek" şeklinde bir algı oluşturuyor. Ancak, bu söylemler gerçeklikten uzak bir propaganda ile halkın manipüle edilmesidir. Benim incelediğim materyallerden biri, Amerika'dan getirilen ve Fransızca yazılmış bir broşürde "Ortadoğu için Siyonist Plan" (L Plan Si Yönist Pur Muayen Orient) başlığı altında, İsrail'in genişlemeci politikalarına dair bir doküman var. Ancak, Türkiye'nin topraklarıyla ilgili herhangi bir tecavüz durumu söz konusu değildir. Bu tür söylemler, sadece iç politikada beka meselesi algısını güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
Türkiye'nin Güneyi ve Kürt Sorunu:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin güneyinde, özellikle Suriye ve Kürtlerle ilgili kargaşa çıkaracağını ve buna karşı önlem alınması gerektiğini ifade ediyor. Ancak burada hedef, sadece Kürt hareketlerinin etkisiz hale getirilmesi değil, aynı zamanda bölgedeki dengeleri değiştirmeye yönelik bir politika izlenmesidir. Bu noktada, Kürtleri tehdit eden bir söylem ve eylem söz konusu. Bölgedeki dengeler değiştikçe, Türkiye'nin iç politikası da buna göre şekillenecek ve Kürt hareketine yönelik baskılar artacaktır.
Lübnan'daki Durum ve Batı'nın Rolü:
Lübnan'da Hizbullah'ın çökertilmesi, sadece bu grubun etkisiz hale getirilmesiyle ilgili değil, aynı zamanda Batı'nın Lübnan'ı yeniden dizayn etme planlarının bir parçasıdır. Bu bağlamda, Batı'nın Lübnan'da yapmayı planladığı düzenlemeler, bölgenin stratejik yapısını değiştirme amacını taşımaktadır.
İsrail ve Kürt Hareketi İlişkisi:
Son olarak, Türkiye ve İsrail'in Kürt hareketine yönelik herhangi bir işbirliği yapmadığını vurgulamak gerekir. Türkiye'nin güvenliği ve Kürt sorunu konusunda İsrail'in herhangi bir desteği olmamıştır. İsrail, her zaman Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerini devlet düzeyinde yürütmüş, ancak Kürt hareketine yönelik herhangi bir açık destek vermemiştir.
Suriye ile İlişkiler ve Kürtler Üzerindeki Baskılar:
Suriye ile yapılan diplomatik görüşmelerde, özellikle Suriye'nin kuzeyindeki Kürt grupları üzerinde yapılacak operasyonlar tartışılmıştır. Türkiye'nin amacı, burada etkili bir kontrol sağlamak ve Kürt hareketlerini bastırmaktır. Ancak bu planların, Suriye ile tam bir anlaşmaya varılmadan uygulanabilirliği zor görünmektedir.
Sonuç:
Özetle, Türkiye'nin bölgesel stratejileri, Kürt meselesi ve İsrail ile ilgili söylemler, iç politikada algı yönetimini güçlendirmeye yönelik araçlar olarak kullanılıyor. Ancak bu tür söylemlerin, gerçekçi temelleri olmadığını ve bölgedeki dengeleri değiştirecek adımların, büyük bir risk taşıdığını unutmamalıyız.
Faik Bulut, “Ortadoğu’da Savaş Nereye Gidiyor, Hedefleri Neler, Savaş, Göç ve Sağlık” 1
Faik Bulut, “Ortadoğu’da Savaş Nereye Gidiyor, Hedefleri Neler, Savaş, Göç ve Sağlık” 2
Faik Bulut, “Ortadoğu’da Savaş Nereye Gidiyor, Hedefleri Neler, Savaş, Göç ve Sağlık” 3