KESK Adana Şubeler Platformu; TÜİK’in Saçma Sapan Rakamlarına Göre Değil, Yoksulluk Sınırının Üstünde İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret İstiyoruz!
Adana'da KESK Üyeleri TÜİK önünde taleplerini haykırdı.
KESK Adana Şubeler Platformunun eylemine İHD, PSAKD, Halkevleri, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Av. Oya Tekin'de eyleme katılarak destek verdiler.
KESK adına basın açıklamasını SES Adana Şube Eşbaşkanı Erol Eren okudu.
Eren sözlerine şu şekilde devam etti;
Uygulanan sermaye yanlısı politikalarla Türkiye’de çocuğundan yaşlısına, kadınından erkeğine, emekçinden işçisine herkes yoksulluğun pençesine hapsedildi. Toplumun bütün kesimleri en temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamakta dahi güçlük çeker hale getirildi. Artık yoksulluk değil, derinleşen yoksulluktan söz eder olduk.
Daha 2024 yılının ilk saatlerinde gözlerimizi vergilerde, harçlarda, cezalarda, köprü ve otoyol geçiş ücretlerine yapılan zamlarla açtık. Bu zamlar, diğer ürünlere yapılacak olan zamların habercisidir. Hal böyleyken inanırlığını yitiren TÜİK başka alemlerde yaşamaya, uydurma enflasyon verileriyle emekçinin, emeklinin, işçinin yoksulluğunu daha da derinleştirmeye devam ediyor.
Resmi enflasyon rakamları bugün açıklandı. TÜİK’e göre enflasyon; aylık yüzde 2.93, altı aylık yüzde 37.5, yıllık yüzde 64.77 olmuştur.
Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG)’ın bugün açıkladığı verilerine göre aralık ayında enflasyon aylık yüzde 4.12 artmıştır, yıllık ise yüzde 127.21 olarak gerçekleşmiştir.
TÜİK, her zaman yaptığına bir yenisini eklemiştir bugün; yaşanan gerçek hayat pahalılığını resmi rakamlar ile adeta bir kara delik gibi yutmuştur. Emekli ve emekçilerin maaş zamları TÜİK’in açıkladığı altı aylık enflasyon oranına göre yapılacağından ücretlerimizi de kara delik gibi yutmuşlardır. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranıyla ENAG’ın açıkladığı enflasyon oranı arasında açılan makası herkes görüyor, herkes biliyor.
Soruyoruz; gelir dağılımındaki dengesizliğe, adaletsizliğe yol açacak bu durum adil midir?
Her şeyden önce bugün TÜİK tarafından açıklanan rakamlar iktidarın yıllardır sürdürdüğü yaşanan gerçek enflasyonu perdeleme, enflasyonu düşük göstererek milyonlarca çalışanın maaşını, ücretini düşük gösterme politikasının ürünüdür. Ücretlerimizi eritirken sermayeyi büyütme çabasıdır.
Dolayısıyla iktidarın “enflasyonu düşürdük” açıklamalarının, sahte TÜİK rakamlarının üzerine birkaç puan ekleyerek yapılan ücret zamlarının hiçbir karşılığı olmadığını deneyimledik ve daha da yoksullaştırılmak istendiğimizi gördük.
Halkın büyük kesiminin verilerinin sahte olduğunu bildiği TÜİK’in enflasyon oranlarıyla yapılan ücret artışlarına karşılık, her gün üzerimize yağmur gibi yağan zamlarla artan hayat pahalılığını iliklerimize kadar yaşamaya devam etmekten yorulduk.
Ülkeyi yönetenler bugüne kadar onlarca Ali Cengiz oyunu ile yaşadığımız gerçek enflasyonu gizlemeyi bir süreliğine başardılar. Ama geldiğimiz noktada yıllardır sahnelenen bu oyunların sonuçlarını gizlemek artık mümkün değildir.
Aralık ayı verilerine göre, açlık sınırının 16 bin 483 liraya, yoksulluk sınırının 46 bin 837 liraya yükseldiği günümüzde ülkedeki her beş kişiden biri açlık sınırı altında bir gelirle yaşamaya çalışmaktadır.
Asgari ücretin açıklandığı 27 Aralık tarihinden hemen sonra sadece 7 gün içinde Motorlu Taşıtlar Vergisine yüzde 58.46, kamuya ait otoyol ve köprü geçiş ücretlerine yüzde 76, Yap-İşlet-Devret modeliyle işletilen otoyol ve köprü geçiş ücretlerine yüzde 50 oranında zam yapılmıştır. Elektrikten doğalgaza, gıda ürünlerinden kiralara kadar uzanan zam kasırgası hız kesmeden sürmektedir.
20 yıl önce en düşük emekli maaşı asgari ücretin üzerinde iken bugün her dört emekliden üçü asgari ücretin yarısına bile ulaşmayan sefalet aylığı ile yaşam mücadelesi vermektedir.
Geriye kalan çalışanlar için ise Türkiye Asgari Ücretliler Ülkesine dönüştürülmüştür. Her iki çalışandan biri asgari ücretlidir. Bu kadar geniş bir kesime reva görülen asgari ücret ise son artışa rağmen daha ceplere bile girmeden açlık sınırı altında kalmıştır.
6,5 milyon kamu emekçisi ve emekli, yandaş konfederasyonların ve iktidarın sahte enflasyon rakamlarını bir kuruş aşmayan TİS mutabakatlarının bedelini yıllardır ödemeye devam etmektedir.
Geldiğimiz noktada Türkiye'de asgari ücret giderek ortalama ücret haline geliyor. Devlet dairelerine bile “bu işyerinde asgari ücret uygulanmaktadır” tabelaları asılmasına ramak kalmıştır.
Bu durumun nedenleri arasında;
-Gerçekleri ters yüz etmek için takla attırılan TÜİK rakamları bulunmaktadır.
-Resmi enflasyonun yoksulun cebinden alınan bir vergiye dönüştürülmesi, bu verginin zenginin cebine aktarılması bulunmaktadır.
-Emeğin ulusal gelirden aldığı payı düşüren politikaları hayata geçirip büyüme nutuklarına, istikrar nutuklarına halkın inanmasını beklemek bulunmaktadır.
Yine belirtelim ki resmi enflasyon rakamlarına göre yapılan maaş-ücret artışları ile her gün daha fazla yoksullaştırılmaktan bıktık.
Bu sahte TÜİK rakamlarının üzerine eklenen birkaç puanın “refah payı” olarak yutturulmak istenmesinden artık bıktık.
KESK olarak memur ve emekli maaşları insanca yaşamaya yetecek yoksulluk sınırının üzerinde olacak şekilde artırılsın diyoruz.
KESK olarak bu sömürü ve yoksulluk düzenin mağduru tüm kesimleri insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek ve adil bir vergi sistemi için birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
KESK olarak, iktidarlardan icazet beklemek yerine her zaman olduğu gibi insanca yaşamaya yetecek ücret için “HAK VERİLMEZ, MÜCADELE İLE ALINIR” şiarı ile tüm yurtta alanlarda olmaya, sokaklarda ve meydanlarda sözümüzü söylemeye devam edeceğiz.
03.01.2023