Emek

Arzu Çerkezoğlu, Balcalı Emekçilerinin Sorunlarını Paylaştı, Mücadelelerini Selamladı

Abone Ol

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu Adana'da Basın Açıklaması Yaptı, Balcalı'da Devrimci Sağlık-İş Üyesi Emekçilerle Buluştu, İşçilerin Sorunlarını ve Taleplerini Rektörle Paylaştı.

Hatay'dan Adana'ya gelen DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu saat:11.00'de DİSK Bölgede sürece dair değerlendirmelerde bulundu. Genel Başkan Adana ve Hatay'da ki yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Balcalı Hastanesinde çalışan emekçilerle buluştu ve taleplerinin takipçisi olacağının sözünü verdi.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu işçilere hitaben yaptığı konuşmasında şu sorunlara dikkat çekti;

Değerli arkadaşlar, sevgili basın emekçisi arkadaşlarımız, sevgili mücadele arkadaşlarım bugün tekrar Adana'dayız. Öncelikle hepinizi hem konfederasyonumuz DİSK adına, hem de sendikamız Devrimci Sağlık-İş adına sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, umutla selamlıyorum.

Geleceğe dair mücadelemizin bütün coşkusuyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz.

Burada söyleyecek söz çok. Burada çok önemli bir mücadele sürecinden geliyoruz hep beraber. Binlerce sağlık işçisi taşeron zulmü altında çalışırken bizler insan ihaleyle çalıştırılmaz, sağlıkta taşeron olmaz diyerek ilk mücadele bayrağını Çukurova Üniversitesi Hastanesi'nde Balcalı Hastanesi'nde açtık. O günden bugüne birçok arkadaşımızın çok önemli bir emeği var. Bu yolculukta, bu mücadelede kaybettiğimiz arkadaşlarımız oldu. Biraz önce temsilcilik odasına girdiğimde fotoğraflarını görünce bir kez daha ben de hatırladım. Hepsini anıyoruz.

Bu mücadele tabii aynı zamanda bugünümüzün mücadelesi ama aynı zamanda geleceğimizin mücadelesi.

Bu mücadele çocuklarımızın geleceğinin mücadelesi.

Bu ülkede, bu topraklarda taşeron durumunu ortadan kaldırdık. Şimdi de insanca yaşayacağımız ve insan gibi çalışacağımız bir çalışma hayatını kurmak için hep birlikte mücadele veriyoruz.

Ve tüm iş kollarında, sağlık iş kolu başta olmak üzere tüm iş yerlerinde belediyelerde, hastanelerde, fabrikalarda madenlerde, inşaatlarda Türkiye'nin dört bir yanında çalışan bu ülkenin tüm değerlerini üreten işçi sınıfı olarak emeğimize, ekmeğimize, geleceğimize sahip çıkmak için yan yana omuz omuza bu mücadeleyi büyütüyoruz.

Arkadaşlarımın elinde insanca ücret, gelirde adalet, vergide adalet diyerek yürüttüğümüz mücadelenin bayrakları var. Değerli arkadaşlar, nasıl bir ortamda yaşadığımızı birbirimizi anlatmaya gerek yok. Hepimiz yaşayarak görüyoruz ve biliyoruz.

Türkiye en büyük dönüşüm krizi dediği süreci yaşıyor. Yani hepimiz çalışıyoruz, üretiyoruz. Ve benim alın teriyle ürettiğim değerlerle büyüyor Türkiye. Ürettiğimiz değerden payımızı alamıyoruz. İşçilerin, emekçilerin, ürettiğimiz değerlerin milli gelirden aldığı pay, Cumhuriyet tarihinin en geri durumunda. Bütün sistem, yoksuldan alıp zengini daha zengin yapan bir biçimde yaşıyor. Yani hepimizin gelirinin azaldığı, hepimizin yoksullaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Gelirde adalet, vergide adalet diyerek bir mücadele sürecini, iş yerlerinden, alanlardan, meydanlardan başlattık. Hem iktidara, hem muhalefetteki bütün siyasi partilerle, vergide adalet taleplerimizi paylaşmak üzere de görüşmeleri devam ettiriyoruz. Ve Ekimin ilk haftası itibariyle adaletli bir vergi sistemi için yani az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan, adil bir vergi sistemi için yeni bir mücadeleyi hep birlikte başlatıyoruz.

Şimdi devletimizin bilgisi olsun. Ekimin ilk haftasında, önce iş yerlerinde sonra da tüm illerde vergi daireleri önünde kitlesel eylemlerle basın açıklamasıyla bu adaletsiz vergi sisteminin değiştirilmesi için bir mücadeleyi hep birlikte büyüyeceğiz.

Ve değerli arkadaşlar evet hep birlikte emeğimizi, ekmeğimize sahip çıkacağız. Demokrasi işçinin ekmeğidir diyoruz. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz. Emeğin haklarının olmadığı yerde de demokrasi olmaz. Ve biz işçiler için işçi sınıfı açısından demokrasi dört yılda bir gidip sandıkta oy verme ve beklemek değil sadece. Bizim açımızdan demokrasi kendi hayatımız hakkında, emeğiniz, ekmeğimiz hakkında, ücretlerimiz, sosyal haklarımız hakkında söz ve karar sahibi olabilmemiz demek. Bunun da bir tane yolu var bütün dünyada. O da işçi sınıfının örgütlü olması, sendikalı olması. O nedenle temel hedefimiz sendikalaşmanın ve sendikal haklarını grev ve toplu sözleşme hakkı başta olmak üzere önündeki bütün engellerin kaldırılması. Ama bugün taşeron bir çalışma düzeniyle karşı karşıyayız.

Bu hastanede birçok arkadaşımız taşeron. Zamanında asgari ücretin yüzde otuz kırk hatta yetmiş seksenine kadar daha fazla ücretlerle çalışırken şimdi herkes neredeyse toplu sözleşme olmasına rağmen asgari ücretli durumda. Yani mesele toplu sözleşme hakkının sadece kağıt üzerinde olması ya da kağıt üzerinde bir toplu sözleşmenin imzalanması değil. Bu hastanede bu mertebede çalışan bin sekiz yüz işçi arkadaşımla gerçek anlamda söz ve karar sahibi olduğu iş sözleşmesi taslakları hep birlikte tek tek kelime kelime, madde madde hep beraber yazıldı.

Bu hastanenin içerisinde her bir bölümde güvenlikte ki arkadaşımdan yoğun bakıma, ameliyathaneden, acile, hemşire arkadaşım, temizlik işçisi arkadaş kadar herkesin ayrı ayrı sorununun sıkıntısının talebinin yansıdığı bir toplu sözleşmesinin yapılmasıdır.

Bugün temel meselemiz bu. Ve bunun yolu da işçilerin söz ve karar sahibi olduğu gerçek anlamda işçinin söz sahibi olduğu bir sendikanın başta Balcalı Hastanesinde ve bütün sağlık iş kolunda kurulabilmesi, büyütülebilmesi ve bu sürecin örgütlenmesidir.

Sağlık işçilerinin taşerondan daha beter koşullara mahkum edildiği bu düzeni, bu çarkı, bu kıskacı kırmak, parçalamak açısından, Balcalı Hastanesi'nde attığımız adımdan dolayı sizleri Devrimci Sağlık- iş altında toplayan bu iradeye gösterdiğiniz için tekrar hepinize sendikamız ve konfederasyonumuz adına mücadelemize bu yürüyüşümüze hoş geldiniz diyorum. Ve hepinizi tek tek kutluyorum sevgili arkadaşlar

Yeniden ta iki bin bu yılların ortalarında olduğu gibi Balcalı Hastanesi'nde birlikte çalıştığımız hizmet ürettiğimiz diğer sağlık sendikalarımızla beraber ortak bir örgütlenme mantığıyla yeniden sendikamız Balcalı’da çoğunluk olacak. Ve yeni bir toplu iş sözleşmesini hepimizin iradesinin yansıdığı bir toplu iş sözleşmesini bu hastanede de hep birlikte imzalayacağız. Hep birlikte bu süreci örgütleyeceğiz.

Daha güncel sorunlar açısından da birkaç şey söyleyip sözlerimi bitireceğim.

Birincisi arkadaşlar müsaa bir sürü reklam yaşadık. Burası deprem bölgesi. Hatay'dan geliyoruz.  Sendikamızın Hatay Şube Başkanı ve yöneticileriyle beraber geldik. Önümüzdeki hafta 7 Eylül'de depremin yedinci ayında DİSK Başkanlar Kurulu Hatay'da toplanacak. Ve yaşadığımız bu büyük enkazı hep birlikte sosyal devlet, sosyal politika anlayışıyla nasıl kaldıracağımızı bu süreci nasıl büyüteceğimizi hep birlikte konuşacağız. Depremden on bir il doğrudan etkilendi. Tabii Türkiye'nin seksen beş milyonunu sarsan bir süreçti bu. Ama Adana dahil olmak üzere on bir kent doğrudan etkilendi. On iki milyon yurttaşımız bu süreçten doğrudan etkilendi. Kayıplarımız var. Yaralarımız çok derin. Tabii ki bu yaralar asla kapanmayacak kayıplarımızı depremde kaybettiklerimizi asla unutmayacağız. Ama bu süreçte bu büyük depremden etkilenen on iki milyon insanımızın yeniden hayatta kalması ve hayatını devam ettirebilmesi için gerekli politikaları hayata geçirebildiğimiz ölçüde bu mücadeleyi büyüttüğümüz ölçüde yaralarımız bir nebze olsun dinecek.

O nedenle değerli arkadaşlar haftaya Hatay'da DİSK başkanlar kurulu toplanacak ve deprem bölgesindeki bundan sonraki sürece dair de çalışmalarımızı, politikalarımızı hep birlikte konuşacağız. Adana'da özellikle depremden bu bölgede bütün kamu çalışanlarına verilen deprem ödeneğinin yapılan ödemenin belli ilçeler dışarıda bırakıldığı için Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ve bu ilçelerden bir tanesidir. Sarıçam da olduğunuz için sizler böylesi bir ödemeden yararlanamadınız. Oysa Adana'da en büyük zararı gören hastane Balcalı Hastanesi. Hepiniz biliyorsunuz. İki büyük binamız tamamen kapatılmış durumda. Diğer binalarda acilde ve onkolojide hizmet veriliyor. Hatta bir kısım arkadaşımız Yüreğir'e gidiyor şimdi. Dolayısıyla bu kadar büyük bir hasar görmüş olan, hastanede çalışan sizlerin bu deprem ödeneği kapsamının dışında bırakılması gerçekten kabul edilebilir bir durum değil. Dolayısıyla biz sabahleyin Adana merkezde bir basın toplantısı yaptık. Orada da basınla paylaştık bu süreci. Rektör Hocamızla ve Başhekim hocamızla görüşeceğiz. Bu konu başta olmak üzere Balcalı Hastanesi çalışanlarının sorunlarını çözmek için hep beraber bir yol haritası belirlemeye çalışacağız. Ama özellikle Sarıçam ilçesinin bu kapsamın dışında bırakılmasından kaynaklı bu ödemeden sizlerin yararlanamaması konusunu Ankara'ya kadar taşıyacağız. Ve bunun çözümü noktasında elimizden gelen her türlü mücadeleyi vereceğiz. Öncelikle bunu bilmenizi isterim. Onun dışında tabii hastanede çalışan tüm işçi arkadaşlarımızın yaşadığı hak kayıplarının giderilmesi, imzalanan tüm toplu iş sözleşme diyelim, tırnak içerisinde o toplu sözleşmenin bu süreçlerin sizde yarattığı bütün mağduriyetleri ortadan kaldıracak bir süreci de hep beraber önümüze koyacağız. Örneğin biraz önce söyledim hemşire arkadaşlarımız taşeron döneminde asgari ücretin yüzde sekseniyle çalışırken şimdi neredeyse asgari ücret düzeyini ücretleri gerilemiş durumda. Yani gelirde adalet derken aslında bu hem ülke çapında bir gelirde adalet istiyoruz. Aynı zamanda tek tek iş yerleri düzeyinde de hastaneler gibi yirmi dört saat hizmet verdiğimiz bu kurumlarda da gelirde adaletin sağlanması için bir mücadeleyi önümüze koyacağız. Önümüzdeki yıl özellikle promosyon süreci başta olmak üzere artık Balcalı Hastanesi'nde yeniden DİSK var. Herkes bunu böyle bilecek. Promosyon konusundan hemşire arkadaşlarımızın sorununa, merkezi bütçeden çalıştıran arkadaşlarımızın fazla mesai ücretlerinden bu hastanede yaşanan en küçük soruna kadar tek bir arkadaşımızın yaşayacağı bir soruna kadar hepsini artık dün olduğu gibi bugün de daha güçlü bir biçimde biz müdahale edeceğiz.

Devrimci Sağlık-İş sendikamız bu süreçte ve DİSK olarak üzerimize düşeni yapacağız. Bunu herkesin böyle bilmesini istiyoruz. Ve değerli arkadaşlar son söz olarak da şunu söyleyeyim. Evet, bizler tekrar tekrar altını kalınca çizelim ki hep söyledik eski arkadaşlar bu cümleyi mutlaka hatırlayacaklar. Bizler yan yana gelip örgütlü olmadıkça, kader birliği yaptığımız arkadaşlarımız da, sınıf kardeşlerimiz de gerçek bir sendikanın çatısı altında yan yana gelip mücadele etmedikçe kimse bize haklarımızı gümüş bir tepsi içinde vermedi. Bundan sonra da vermeyecek. O nedenle ben tekrar tüm arkadaşlarımı kutluyorum. Balcalı Hastanesi'nde DİSK'in Devrimci Sağlık-İş sendikamızın önümüzdeki dönemde bu mücadeleyi hep birlikte büyüteceğimize olan inancımla yeniden hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Adana'da olmak güzel, mücadelemiz için, özellikle taşeron mücadelesinin ilk başladığı, ilk alev aldığı yerde olmak, daha da güzel. Tekrar hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Bundan sonraki süreçte ve yan yana omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz. Yolumuz açık olsun.