Birleşmiş Milletler (BM), kadınlara yönelik çevrimiçi saldırıların giderek arttığını ve bu durumun kalıcı hasarlara yol açarak gerçek dünyada şiddete dönüşebileceğini vurguladı. Bu kapsamda, İspanya ve Latin Amerika'dan önde gelen aktivistler, kadınları bir araya getirmek ve mücadele stratejilerini paylaşmak amacıyla BM Genel Merkezi'nde toplandı.
Dünyanın en büyük toplumsal cinsiyet eşitliği konferansı olan Kadının Statüsü Komisyonu (CSW) kapsamında düzenlenen etkinlikte, bölgedeki delegeler dijital şiddetin çeşitli biçimlerini anlattı. Çevrimiçi taciz ve ayrımcılığın, kadınların siyasi hayata katılımı üzerindeki caydırıcı etkisine dikkat çekildi ve kadınlar için güvenli dijital alanlar yaratmanın etkili yolları paylaşıldı.
Toplantının ardından BM Haber Ajansı, aralarında siyasetçiler ve hak savunucularının da bulunduğu konuşmacılarla bir araya gelerek, ülkelerindeki dijital şiddetin sonuçları ve bununla nasıl başa çıkılacağı konusunda bilgi aldı.
'Birlik İçinde Kalmalıyız'
Meksika parlamentosunda politikacı olan Anaís Burgos, dijital şiddetin kamusal alanda çalışan tüm kadınları etkilediğini belirtti. Bu tür şiddetin zihinsel ve fiziksel sağlığı olumsuz etkilediğini, kaygı, ayrımcılık, paranoya ve korku yarattığını ifade etti. Sosyal medyada kişisel hiçbir şey paylaşamadığını, çünkü insanların aile, köken veya ten rengi gibi konuları saldırı malzemesi yaptığını söyledi. Bazı meslektaşlarının, saldırı ve şiddet hedefi olmamak için siyaseti bırakmayı düşündüğünü belirten Burgos, devam etmenin ve bu şiddeti görünür kılmanın önemine inandığını vurguladı. Ayrıca, yapay zekâ gibi alanlarda mevzuat eksikliğine dikkat çekerek, birlik olmanın ve erkeklerin desteğinin gerekliliğini ifade etti.
Dezenformasyona Karşı 'Önceden Yalanlama' ve 'Aşılama'
Dijital Demokrasi Enstitüsü Amerika'nın (DDIA) kurucusu ve İcra Direktörü Roberta Braga, sosyal medyanın kutuplaşma ve güvensizliği artırdığını, ancak aynı zamanda farklı ülkelerde kadınlara yönelik saldırılar için kullanılan "meta anlatılar"ı tanımlayabildiklerini belirtti. Bu durumun, bu tür saldırılara karşı hazırlıklı olmayı ve gerekli bilgi ve araçlara sahip olmayı sağladığını ifade etti. "Önceden yalanlama" veya "aşılama" olarak adlandırılan bu yaklaşım, insanlara çevrimiçi ortamda karşılaşabilecekleri manipülasyon taktiklerini ve anlatıları açıklayarak, bunları tanımalarını ve daha dirençli olmalarını amaçlıyor.
Türkiye'de Dijital Şiddetle Mücadele
Türkiye'de de dijital şiddet konusu gündemdeki yerini koruyor. Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM), New York'ta düzenlenen BM Kadının Statüsü Komisyonu 67. Oturumu kapsamında, "ısrarlı takip" ve "dijital taciz" konularında verdikleri mücadeleyi anlattı.
Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu, "dijital şiddet" ve "siber zorbalık" konularını ele almak üzere toplandı.
Bu toplantılarda, dijital şiddetin hukuki, adli ve sosyal boyutları tartışılarak, çözüm önerileri geliştiriliyor.
BM Kadın Birimi'nin verilerine göre, dünya genelinde her üç kadından biri fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. COVID-19 pandemisiyle birlikte, kadınlara yönelik şiddet dünya genelinde artış gösterdi. Bu durum, dijital şiddetin de yaygınlaşmasına neden oldu.
Sonuç olarak, dijital şiddet, kadınların güvenliğini tehlikeye atarak yaşam alanlarını daraltıyor. Kadınların dijital dünyada güvende olması, sadece fiziksel ve psikolojik hakların korunmasıyla değil, çevrimiçi şiddetin önlenmesiyle de doğrudan ilgili. Bu nedenle, kadın-erkek eşitliği ve kadınların güçlenmesi için siber şiddetle mücadele hayati bir öneme sahip.