CHP’li Baran Yazgan, çocuk yaşta evlilikleri TBMM gündemine taşıdı
‘En büyük utanç’
‘Çocuk evliliklerinin önüne geçilmeli’
Cumhuriyet Hak Partisi (CHP) Edirne Milletvekili Ahmet Baran Yazgan, “Çocuk evliliği tanımı bile başlı başına bir ülkenin en büyük utancıdır. Çocuk evliliğine en çok kız çocuklarının maruz kalması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve ataerkil yapının halen kırılamadığının göstergesidir. Kız çocuklarımız eğitimden koparılmakta, gelecekleri karartılmaktadır. Geçmişten ders alarak, geleceğe güvenle bakmamız için çocuk evliliklerinin önüne geçilmesi bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor” dedi.
CHP Edirne Milletvekili Ahmet Baran Yazgan, çocuk yaşta evlilikleri TBMM gündemine taşıdı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na yazılı soru önergesi sunan Yazgan, çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi çağrısı yaptı. Önergesinde, yasal evlilik yaşının 18 olmakla birlikte 17 yaşındaki çocukların ailelerinin veya yasal vasilerinin izniyle evlenebildiğine işaret eden Yazgan, “Yasal düzenlemeler, 16 yaşındaki çocukların ise istisnai durumlarda ve hayati önem arz eden bir gerekçenin olması şartıyla mahkemeden alınan özel izinle evlenebilmesine olanak tanımaktadır. Günümüzde her ne kadar evlilik yaşı yükselse de çocuk evliliği sorunu geçmişten bu yana devam etmektedir. Kız çocuklarının eğitimlerine engel olan, sağlığını riske sokan, şiddet ve yoksulluk riskine maruz bırakan bu durum, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileriyle de gözler önüne serilmiştir” dedi. Yazgan, şu vahim verilere işaret etti:
“TÜİK’in 2024 yılına ilişkin evlilik ve boşanma istatistiklerine göre 2024 yılında 16-17 yaş grubundaki 9 bin 354 kız çocuğu ile 617 erkek çocuğu evlendirilmiştir. 9 bin 66 kız çocuğu ilk evliliğini gerçekleştirirken, 4’ü eşi öldükten sonra, 160’ı ise boşandıktan sonra yeniden evlendirilmiştir. Bu yaş grubunda evlendirilen kız çocuklarının 495’inin 30-34 yaş grubuyla, 65’inin 35-39 yaş grubuyla, 10’unun 40-44 yaş grubuyla, 6’sının 45-49 yaş grubuyla, birinin ise 50-54 yaş arası bir erkekle evlendirildiği istatistiklere yansımıştır. Son 5 yılda evlendirilen kız çocuğu sayısı ise 57 bin 618 olmuştur.”
‘En büyük utanç’
“Mevcut yasal düzenlemeler ve istatistikler, çocuk evliliklerinin önlenmek yerine meşrulaştırıldığını ortaya koymaktadır” diyen Yazgan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Çocuk evliliği tanımı bile başlı başına bir ülkenin en büyük utancıdır. Yasal düzenlemelerin çocuk evliliğinin önünü açması, bu yasal düzenlemelerin istismarına gözlerin kapatılması asla kabul edilebilir bir durum değil. Çocuk evliliğine en çok kız çocuklarının maruz kalması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve ataerkil yapının halen kırılamadığının göstergesidir. Kız çocuklarımız eğitimden koparılmakta, gelecekleri karartılmaktadır. Sağlıkları riske atılmaktadır. Çocuk evlilikleri şiddet riskini artırırken, ekonomik olarak dezavantajlı yaşama muhtaç etmekte, yoksullukla karşı karşıya getirmektedir. Kadınların kendi ayakları üzerinde durması, birey olarak var olması, ekonomik özgürlüklerini kazanması, henüz çocuk yaşta evlilikle engellenmektedir. Mevcut tablo, kadın hakları yönünden dünyaya örnek olmuş ülkemize yakışmamaktadır. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin ilanından 9 ay önce, Ocak 1923’te ‘Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur’ tespitinde bulunmuştu. Geçmişten ders alarak, geleceğe güvenle bakmamız için çocuk evliliklerinin önüne geçilmesi bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor.”
‘Hangi çalışmaları yapıyorsunuz?’
Yazgan, önergesinde şu soruları yöneltti:
“Çocuk evliliklerin önlenmesi için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? Bakanlığınız, aile, yasal vasi ya da özel izinle evlendirilen çocukların durumlarını takip etmekte midir? Bu çocukların eğitime devam durumları, yaşadıkları şartlar incelenmekte midir? Kadına yönelik şiddet de göz önüne alındığında evlendirilen kız çocuklarına yönelik şiddet vakaları takip edilmekte midir? Evlendirilen kız çocuklarının ne kadarı şiddete maruz kalmaktadır? Çocuk yaşta evliliklerin önüne geçilmesi için mevcut yasalarda değişiklik öngörülmekte midir?”