Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet MAK, EMO'nun 69. yaşına girmesiyle ilgili yazılı basın açıklaması yaptı.
Mehmet MAK, "Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) 69. kuruluş yıldönümü nedeniyle yapılan basın açıklamasında, EMO’nun siyasal iktidarlardan, devletten ve sermayeden bağımsız politikalar oluşturup hayata geçirerek, ülkeye, mesleğe ve meslektaşlarımıza sahip çıktığı vurgulandı. Mühendislerin düşük ücretler, esnek ve güvencesiz çalıştırılmasının önüne geçilmesi için acilen istihdam planlaması yapılması istenen açıklamada, Türkiye’nin krizden çıkabilmesi için özelleştirme ve serbestleştirmeye dayalı politikaların terk edilmesi gerektiğini belirti."
Başkan Mehmet MAK yazılı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi.
İlk Genel Kurulu`nu 26 Aralık 1954 tarihinde gerçekleştiren Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), 69. kuruluş yılını kutluyor. Elektrik, elektronik, haberleşme, kontrol, ve biyomedikal mühendislerinin meslek örgütü olan EMO, bağımsız ve demokratik bir Türkiye için emekten, halktan yana politikaların hayata geçirilmesi, kamu çıkarlarının korunması, meslek ve meslektaş sorunlarının çözümü ile tüm toplum ve ülkenin gelişmesi doğrultusunda çalışmalarına devam ediyor.
Oda çalışmalarında, meslek ve meslektaş sorunlarının ülke ve toplum sorunlarından ayrılmayacağını temel ilke olarak kabul eden EMO, siyasal iktidarlardan, devletten ve sermayeden bağımsız politikalar oluşturup hayata geçirerek, ülkeye, mesleğe ve meslektaşlarımıza sahip çıkmaktadır. EMO ve üyelerinin mesleki faaliyetleri, yalnızca toplumun bir kesimini ilgilendiren sınırlı bir alanı değil, tüm toplumu ve ülkenin gelişimini ilgilendiren alanları kapsamaktadır. Bu kapsamda enerjinin de iletişimin de temel bir insan hakkı olduğundan yola çıkarak, ülkemizin kapitalist ülkelerin pazarı değil, teknoloji üreticisi olması gerektiğinin bilinci içinde meslektaşlarımıza ve ülkemiz ekonomisine yarar sağlama amacıyla faaliyetlerimizi yürütüyoruz.
Bugün yaşadığımız sorunlar, tabi ki dünyadaki gelişmelerden bağımsız düşünülemez. Emperyalist kapitalist sistem yıllardır yarattığı savaşlar ve krizler yoluyla dünyada birçok ülke ve bölgeyi istikrarsızlaştırmış, büyük göç-mülteci hareketleri oluşmuş, küresel ısınma ve iklim değişikliği meydana gelmiş, halklar giderek yoksullaşmıştır. Nükleer savaş tehlikesi sürekli gündemde tutulurken, doğal çevrenin tahribatıyla bağlantılı olarak gıda ve temiz suya erişim sıkıntılarının yanı sıra insan hayatı salgın hastalıklar tehdidi altına girmiştir.
Dünyanın mevcut sorunlarına kalıcı çözüm için insanca bir yaşam, demokratikleşme, çalışma koşullarının değiştirilmesi, eşitsizliklerin yok edilmesi, gıda egemenliği ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması gerekmektedir. Türkiye`nin de yolun sonuna geldiği açıktır. Sıcak para girişine ve dışa bağımlı, inşaat sektörünü temel alan, kentsel ve doğal alanların yağmasına/talanına dayalı kısır bir üretim ve enerji, iletişim, sağlık gibi tüm temel altyapı alanlarının özelleştirilmesine dayalı ekonomi modeli, ülkeyi fakirleştirmiş, gelir dağılımında yarattığı korkunç adaletsizliklerle insanımızı geleceksizleştirmiştir. Ayrıca madenlerde, yüksek yapılarda ve diğer tüm alanlarda büyük işçi katliamlarını tetiklemiş ve elektrik enerjisi alanı başta olmak üzere, tüm temel altyapı alanlarını yönetilemez hale getirmiştir.
21 yıldır işbaşında olan siyasal iktidarın uyguladığı politikalar, ülkemizin emperyalizme bağımlılığını pekiştirmektedir. Türkiye ekonomisi cari açık, aşırı borçlanma, yüksek döviz kuru, Türk Lirası`nın değer kaybı, faiz ödemeleri, enflasyon, savurgan harcamalar ve rant yağması ile örselenmiş ve hayli kırılgan bir duruma gelmiştir. Hayat pahalılığı, işsizlik, yokluk ve yoksulluk bütün toplum kesimlerini tehdit etmektedir.
Yaşanan bu kriz mühendis, mimar ve şehir plancılarının hayatlarını da olumsuz etkilemiştir. Başta yeni mezun ve işsiz meslektaşlarımız olmak üzere, kamuda ve özel sektördeki meslektaşlarımız giderek artan zorluklarla baş etmeye çalışmaktadır. Özellikle kadın mühendisler krizi daha çok hissetmekte, işsizlik olgusunu daha yoğun yaşamakta ve cinsiyet ayrımcılığı içeren tutumlarla karşılaşabilmektedir. Bu vesileyle kadınlara yönelik ayrımcılık ve şiddetle mücadelenin en büyük kazanımlarından birisi olan İstanbul Sözleşmesi`nin feshi kararından derhal vazgeçilmesi gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz.
Mühendislerin düşük ücretler, esnek ve güvencesiz çalıştırılmasının önüne geçilmesi için acilen istihdam planlaması yapılmalı, bilimin rehberliğinde teknolojik gelişme ve kalkınmanın sağlanabilmesi için stratejik planlamaya gidilmelidir. Ekonomik krize karşı günübirlik ve geçici önlemler yerine kalıcı çözümler getirilmeli, Türkiye`nin bu krizden çıkabilmesi için özelleştirme ve serbestleştirmeye dayalı politikalar terk edilmelidir.
EMO olarak mesleki faaliyet alanlarımızda teknolojik gelişmelerin takip edilmesi ve bu teknolojik gelişmelerden hem ülkemiz hem de meslektaşlarımızın yararlanmasını sağlamak üzere bilimsel ve teknik kongreler, sempozyumlar düzenliyoruz. Üyelerimizin hak ve yetkilerini korumak, üyeler arasında dayanışmayı sağlamak, haksız rekabeti önlemek için çalışıyor; meslekle ilgili standart, norm, yönetmelik, şartname, sözleşme ve benzeri tüm bilimsel evrakı inceleyerek, bunların değiştirilmesi, geliştirilmesi ve yenilerinin oluşturulması için girişimlerde bulunuyoruz.
EMO bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da TMMOB ve bağlı odalarıyla birlikte mühendislik mesleğinin gelişimi ve bilimin kamu yararına kullanılmasında öncülük yapacaktır. Demokrasi, eşitlik, özgürlük, laiklik, hak, hukuk ve adaletten yana mücadelesini geçmişte olduğu gibi gelecek yıllarda da kararlılıkla sürdürecektir. Bu yolda birlikte ilerlediğimiz ancak artık aramızda olmayan değerli mücadele arkadaşlarımızı saygıyla anıyoruz.
Odamızın 69. kuruluş yılı kutlu olsun!
Yaşasın EMO!