KESK, AKP-MHP iktidarının kayyım politikalarına karşı bir açıklama yaparak halkı ve emekçileri birlikte mücadeleye çağırdı. Açıklamada, iktidarın yargıyı kullanarak halk iradesini yok saydığı, seçme ve seçilme hakkını hedef aldığı vurgulandı.
KESK’in açıklamasında, geçtiğimiz hafta DEM Parti’nin Mersin Akdeniz Belediyesi Eş Başkanları Hoşyar Sarıyıldız, Nuriye Aslan ve belediye meclis üyelerinin somut bir kanıt olmaksızın gözaltına alındığı ve tutuklandığı belirtilerek, “Belediye binası polis ablukasına alınmış, ardından Akdeniz Belediyesine kayyım atanmıştır” ifadeleri kullanıldı.
Ayrıca, kısa süre önce İstanbul Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve beraberindeki çok sayıda kişinin bir şafak operasyonuyla gözaltına alındığına dikkat çekildi. Bu olayın, Esenyurt, Mardin, Batman ve Halfeti’den sonra yeni kayyım atamalarının önünü açtığı ifade edildi.
“Kayyım Politikaları Siyasi Operasyonların Parçasıdır”
KESK, açıklamasında, kayyım politikalarının hukuki bir gerekçesi bulunmadığını ve bunun tamamen siyasi bir operasyon olduğunu savundu. “İktidar, kayyım politikalarıyla halkların iradesini gasp etmekte, demokrasiyi ve seçilmişleri hedef almaktadır” denildi.
Emekçiler Üzerindeki Baskılar Artıyor
Kayyım politikalarının yalnızca halk iradesini değil, yerel yönetim emekçilerini de mağdur ettiğini vurgulayan KESK, şu ifadelere yer verdi:
“Kayyımlar, yerel yönetim emekçilerinin toplu sözleşmelerini iptal etmiş, sürgün, sendikal ayrımcılık ve angarya çalıştırma gibi uygulamaları rutin hale getirmiştir. Bu süreç aynı zamanda emek düşmanı bir politikanın en görünür halidir.”
“Demokrasiye Dönülmelidir”
KESK, iktidarı Anayasa’ya, yasalara ve Türkiye’nin uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerine uymaya davet etti. Açıklamada, “Seçilmiş belediye başkanları görevlerine iade edilmeli, demokrasiyi yok eden politikalara son verilmelidir” çağrısı yapıldı.
“Kurtuluş Yok Tek Başına”
KESK, açıklamasını mücadele kararlılığıyla sonlandırdı:
“Kayyım darbesine karşı emek, demokrasi, hak ve özgürlükler mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”
