Cumhur İttifakı’nın bileşeni HÜDA-PAR, LGBTİ+’lara yönelik açık hedef gösterme ve cezalandırma amacı taşıyan bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundu. “Türk Ceza Kanunu ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” başlığıyla sunulan teklif, temel hak ve özgürlükleri ihlal eden, ayrımcılığı ve nefreti teşvik eden düzenlemeler içeriyor.

HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, Batman Milletvekili Serkan Ramanlı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç’in imzasıyla sunulan teklif, Ceza Kanunu, Medeni Kanun ve RTÜK mevzuatında LGBTİ+’ları hedef alan köklü değişiklikler öngörüyor.

“Hayasızca Hareketler” Maddesi Üzerinden LGBTİ+’ları Cezalandırma Girişimi

“Yasak, Gözaltı, Sansür: Bu Hafta Türkiye’de Neler Oldu?” “Yasak, Gözaltı, Sansür: Bu Hafta Türkiye’de Neler Oldu?”

Teklifte, “Hayasızca Hareketler” başlıklı TCK maddesi yeniden düzenleniyor. Aynı cinsiyetten bireylerin cinsel ilişki yaşaması ya da bu konuda ifade özgürlüğü kapsamında yapılacak her türlü açıklama ve yayın, suç kapsamına alınıyor.

Ceza Kanunu’na eklenmesi öngörülen maddeyle, aynı biyolojik cinsiyetten kişiler arasındaki ilişkiyi "teşvik eden, özendiren, yayan veya propagandasını yapan" kişilere 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Suçun medya yoluyla işlenmesi halinde ise ceza artırılıyor.

RTÜK’e Geniş Yetkiler, LGBTİ+ İfadesine Yayın Yasağı

Teklif, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’da da değişiklik öngörerek RTÜK’e, LGBTİ+ varoluş biçimlerine dair tüm yayınları denetleme ve yasaklama yetkisi veriyor. Kadınlara yönelik baskıyı teşvik eden içeriklerin yanı sıra “aynı biyolojik cinsiyetten kişiler arasındaki ilişkiyi özendiren yayınların” da açıkça yasaklanması isteniyor.

LGBTİ+ Dernekleri Açık Hedef Haline Getirildi

Kanun teklifi, LGBTİ+ derneklerini ve topluluklarını açıkça hedef alarak tüzel kişiliklerin gerçekleştirdiği faaliyetlerde ceza ve kapatma gibi güvenlik tedbirlerini de gündeme getiriyor. Teklifte geçen ifadeler, LGBTİ+ örgütlenmesini kriminalize etme çabasının somut bir örneği olarak değerlendiriliyor.

Yeni Bir Suç Tanımı: “Biyolojik Cinsiyeti Gizleyerek Evlenmek”

Teklifte ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 230. maddesine yeni bir fıkra eklenerek, “biyolojik cinsiyetini gizlemek suretiyle evlenme işlemi yaptırma” fiili suç haline getiriliyor. Buna göre, kişinin cinsiyet geçiş süreci veya kimliği nedeniyle evlilik yapması bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılacak.

Nefret Dili ve Ayrımcı Gerekçelerle Desteklenen Teklif

Kanun teklifinin gerekçesi, LGBTİ+’ları “yıkıcı faaliyetlerin” aktörleri olarak nitelendiren, “sapkın ideolojiler”, “cinsiyetsizleştirme” ve “insan fıtratına aykırı hareketler” gibi ifadelerle nefret söylemi içeren bir dille hazırlanmış durumda. Toplumsal düzeni ve aile yapısını koruma bahanesiyle sunulan gerekçe, LGBTİ+ bireylerin yaşam hakkı, eşit yurttaşlık ve ifade özgürlüğüne doğrudan saldırı anlamına geliyor.

Uluslararası Af Örgütü'nden Uyarı: Bu Teklif İnsan Haklarına Aykırı

Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’de son dönemde artan LGBTİ+ karşıtı politikaların tehlikeli bir noktaya ulaştığını belirterek, bu tür yasa tekliflerinin evrensel insan haklarına aykırı olduğunu vurguladı. Örgüt, LGBTİ+ bireylerin varoluşlarını hedef alan yasa girişimlerinin, ayrımcılığı yasal zemine taşıyarak toplumda nefreti körükleyeceğine dikkat çekti.

Af Örgütü, bu teklifin kabul edilmesinin Türkiye’nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerini ihlal edeceğini, ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkı başta olmak üzere birçok temel hakkı ortadan kaldıracağını belirtti. LGBTİ+’ların yalnızlaştırılmasına ve kriminalize edilmesine karşı uluslararası toplumun sessiz kalmaması gerektiği ifade edildi.

DÜNYADA LGBTİ+ KARŞITLARINA YÖNELİK HAK İHLALLERİ ARTIYOR

Dünya genelinde de LGBTİ+ karşıtlığını yasa yoluyla meşrulaştırmaya dönük adımlar yaygınlaşıyor. Uganda, Rusya, Macaristan ve bazı Orta Doğu ülkelerinde benzer biçimde ifade özgürlüğünü ve örgütlenme hakkını ihlal eden yasalar yürürlüğe kondu. LGBTİ+ varoluşunu yasaklayan veya bastırmaya çalışan bu düzenlemeler, hem yerel hem uluslararası insan hakları kuruluşlarının tepkisini çekiyor.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, LGBTİ+ bireylerin haklarının güvence altına alınmasının devletlerin görevi olduğunu tekrar hatırlatarak; nefret söylemi, ayrımcılık ve şiddet politikalarına karşı tüm dünyada ortak bir mücadele çağrısı yaptı.

Editör: Haber Merkezi