HALKIN KURTULUŞ PARTİSİNDEN TOPLU İSTİFALAR.

Konuyla ilgili Mesut Küçükosmanoğlu, Tahir Uncu ve Hüseyin Özgür tarafından yapılan açıklama şu şekilde;

Halkın Kurtuluş Partisi 2005 yılı 15-16 Haziran’ında “Devrim İçin Parti-Parti için Derleniş şiarı ile kurulurken, kuruluş gerekçesini dosta düşmana şu cümlelerle duyurmuştu:

“Adımız gibi biliyoruz ki gerçek Proletarya Partisi, İşçi Sınıfıyla bağ kurmuş Marksist-Leninist Grupların belirli prensipler çerçevesinde birleşmesinden doğacaktır. Bu hedefe Kıvılcımlı, “Büyük Derleniş” yolundan yürünerek varılacağını söylemiştir. İşte şimdi biz sol grupları bu yola Grup Partisi olarak çağıracağız. Derleniş ve Birlik mücadelesini bu çatı altında yapacağız...”

Ancak aradan geçen 18 yılın sonunda kurulduğu günden bu yana Partiye önderlik yapan aynı kadro, bu kuruluş gerekçesinin tam tersi teorik ve pratik yola sapmıştır. Bu tespitimizi HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut 14 Mayıs Milletvekilliği seçimindeki TRT konuşmasında şu cümlelerle doğrulamıştır:

“Bu Seçimler, aslında en sağından en soluna kadar Amerikan devşirmesi, Amerikan hizmetkârı ve Amerikan kuklalarından oluşan Emperyalizm Cephesiyle bizim aramızda yani Antiemperyalizm Cephesi arasında olacaktır.” ……

“..Yerli-yabancı Emperyalistler Cephesine karşı kim var demiştik Türkiye’de? Biz varız! Biz Gerçek Devrimciler var! Sadece biz varız! Halkın Kurtuluş Partisi var!

Halkımızı, vatanımızı düşünen ve savunan sadece biz varız.

Yapayalnızız, bir başımızayız!”

HKP, yalnız ve tek başına kalmak için akla gelmeyecek söz ve eylemlere başvurmuş ve bunu da başarmıştır. Birkaç örnek:

HKP dışındaki solun tamamı aynı zamanda “siyasi fahişe” dir, “ahlaksız” dır da genel Başkana göre;

“Sokak fahişesi, bedenini satar sadece. Ve hiç istemediği halde…Siyasi fahişe ise ideolojisini, o güne dek savunduğu değerlerini, ruhunu, özetçe insanlığını satar. Hem de iradi olarak, isteyerek. Yani iradi seçimiyle satar…”

Hatta bunlar;

“Bir şahıs puşt olabilir, pezevenk olabilir, hırsız, alçak, namussuz, düzenbaz, sermayedar mabadı yalayıcı olabilir. Nihayetinde bunlarınki de bir seçimdir. İnsanlıkla ilgileri yok böylelerinin ama onlar da böyle bir seçim yapmışlar, geçeriz.

Fakat işte böyleleri bir de kendilerini ahlâklı, namuslu, erdemli, dürüst insanlar olarak pazarlamaya kalktılar mıydı; işte o zaman zıvanadan çıkarız. Öfkeden tir tir titrer ve Nazım’ın deyişiyle “ağız dolusu küfürler” sıralarız.” (01.04.2023 Nurullah Ankut)

Küfürler sıralanır ama yetmez” bunlar var ya bunlar”, hatta bunlardan HDP ile ittifak yapanlar;

ERTUĞRUL KAYA, ÇATI PARTİ KURULANA KADAR SAADET PARTİSİ'NDE ERTUĞRUL KAYA, ÇATI PARTİ KURULANA KADAR SAADET PARTİSİ'NDE

Bunların alayı Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK-HDP’nin kolları altına sığınmış, oradan şefaat dilenen, acınası insanlardır. Hepsi de HDP’nin sağdıçlığında gerdek rüyası görmektedir.” (Nurullah Ankut 17.03.2023)

“Devrim için Parti, Parti için Derleniş” şiarını, “Derlenecek kimse kalmadı” diyerek inkara giden HKP önderliği “Türk Birliği” ve “Sosyalist Milliyetçilik” kavramlarına sahip çıkarak, Parti tabanına ve sol ortama servis etmeye başlar. Nasıl mı?

5 Ocak tarihli Parti yayın organında Sinan Ateş cinayeti hakkında yazılan yazıda MHP, Türk Birliğini savunmadığı gerekçesiyle eleştirilir. Yazıda şu ifadelere yer verilir:

“İnanın arkadaşlar;1965’ten bu yana MHP adlı bu Kontrgerillanın siyasi parti formundaki paramiliter örgütünde örgütlenmiş olanların tamamı Türklük adına Türk Dünyası adına ve Türk Dünyasının Birliği adına şu Kazak kökenli Türkiye’de yaşayan sevimli, içtenlikli, namuslu ve yiğit gazeteci ve belgeselci kızımızın, Nazgül Kenzhetay’ın yaptığı olumlu işlerin binde birini olsun yapamamışlardır. Çünkü bu genç kızımız hem içtenliklidir hem namusludur hem de Türk Dünyasının Birliği için olanca gücüyle her türlü riski göze alıp çalışmakta, çabalamaktadır.

MHP’li Kontrgerilla elemanlarıysa başka bir dünyadadır. ABD casus örgütleri tarafından oynatılmaktadır, kuru söylemin dışında Türklük mürklük de umurlarında değildir.”

11 Ekim 2023 tarihli Parti yayınında ise “Marksizm,milliyetçilikle uzlaştırılamaz; bu en adil en kusursuz,en arı ve en uygar türden bir milliyetçilik olsa bile” görüşündeki Lenin ustamız yalanlanırcasına, “Sosyalist Milliyetçilik” söylemi şöyle savunulur:

“Biz hep ne dedik? İki türlü milliyetçilik var, Birincisi CIA Milliyetçiliği; Ruzi Nazar milliyetçiği, Alpaslan Türkeş, Meral Akşener ve onun versiyonlarından oluşan milliyetçilik. Birde bizim gibi Sosyalist Milliyetçilik; Sultan Galiyev, Turar Rıskulov, Mallanur Vahidov, Neriman Nerimanov’un savunduğu ve bizlere devrettiği, emanet bıraktığı gerçek milliyetçilik.”

İşte kurulduğu günden bu günlere böyle teorik ve pratik dönüşümlere uğrayan ve her geçen gün geriye giden Partinin bu durumunun Parti Kurullarında değerlendilmesi çağrımız Parti Önderliği tarafından “Teorik bir yanlışımız yok, tüm organlarımız görevini yapıyor” gerekçesiyle reddedildi.

Aynı çağrıyı bu defa ulaşabildiğimiz Parti üyelerine  yapınca adeta yer yerinden oynadı ve çağrıyı kaleme alan arkadaşımız Mesut Küçükosmanoğlu “sen provokosyon yapıyorsun” gerekçesiyle Partiden ihraç edildi.

Bu durumu değerlendiren Bölge İllerimizin Parti Yöneticileri olarak istifa etmeye başladık. 28.12.2023 tarihinde başta Adana İl Başkanımız Tahir Uncu ve tüm ilçeler yönetimi, Osmaniye İl Başkanı Bülent Say ve tüm ilçeler yönetimi, Batman İl Başkanı Hüseyin Özgür ve tüm ilçeler yönetimi, Niğde İl Başkanı Fevzi Çakmak Arıkan ve tüm ilçeler yönetimi ile Mersin yönetim kurullarının tamamına yakını olmak üzere 100’e yakın üye Partiden istifa etmiş durumdadır. İstifaların devam edeceği kanısındayız.

Sosyalist kamuoyuna duyururuz.

Editör: Süleyman Devrim Boğa