"Özel Eğitim Desteği/Bütçe Açıklandı! Zam Oranı %30 Oldu. Eğitim Emekçileri Piyasanın Çıkarlarına Teslim Edilemez!"
Rehabilitasyon Biriminin açıklamasını paylaşıyoruz. :
Türkiye’de rehabilitasyon merkezlerinde çalışan özel eğitim öğretmenleri, ağır iş yükü, düşük maaş ve güvencesiz çalışma koşullarıyla mücadele ediyor. Haftada 40 saat ders yükü altında ezilen öğretmenler, devlet okullarındaki meslektaşları gibi yaz tatili hakkına sahip değil. Yılın 12 ayı boyunca çalışmak zorundalar ve yalnızca 2 haftalık yıllık izin hakları var. Ancak birçok kurumda bu izin bile kullandırılmıyor; öğretmenler, ders kaybı yaşanacağı bahanesiyle çalışmaya zorlanıyor.
Özel eğitim öğretmenleri, öğrenme güçlüğü, otizm, zihinsel yetersizlik, bedensel engel gibi farklı tanılara sahip öğrencilerle birebir ve grup dersleri yapıyor. Bu öğrencilerle çalışmak, yoğun dikkat, sabır ve duygusal dayanıklılık gerektiriyor. Öğretmenler her derste sadece akademik bilgi aktarmakla kalmıyor, aynı zamanda öğrencilerinin sosyal, duygusal ve davranışsal gelişimini de desteklemek zorunda kalıyor.
Böylesine yüksek düzeyde duygusal emeğin harcandığı bir alanda, haftada 40 saat ders yapmak psikolojik olarak büyük bir yıpranmaya neden oluyor. Kamu okullarında çalışan öğretmenler için haftalık ders saati ortalama 15-20 saat iken, rehabilitasyon öğretmenlerinin iki katından fazla derse girmesi bekleniyor. Bu durum:
Öğretmenler sürekli olarak zihinsel ve duygusal olarak yorgun. Anksiyete, depresyon ve kronik stres özel eğitim alanında çalışan öğretmenler arasında yaygın hale geliyor. Sürekli yorgun ve tükenmiş hisseden öğretmenlerin öğrencilere gereken ilgiyi göstermesi zorlaşıyor.
Rehabilitasyon merkezleri, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından desteklenen ödenekleri kasasına atıyor . Bu kurumların gelir kaynağı (aynı zamanda) devletten gelen ödenekler olmasına rağmen, öğretmenler bu gelirlerden hak ettikleri payı alamıyor. 2025 yılı için bu ödeneklere yüzde 30 zam yapıldı, ancak bu artış öğretmen maaşlarına yansıtılsa bile insanca yaşayacak bir ücret ortaya çıkmıyor.
Öğretmenlerin maaşları halen 30 bin TL’yi bile bulmuyor, bu da temel yaşam giderlerini bile karşılamaktan uzak. Kiralar, faturalar, temel gıda ve ulaşım maliyetleri her geçen gün artarken, rehabilitasyon öğretmenleri yoksulluk sınırının çok altında çalıştırılıyor. Üstelik birçok kurumda maaşların bir kısmı elden ödeniyor, bu da öğretmenlerin emeklilik, kıdem tazminatı ve iş güvencesi gibi haklarını gasp ediyor.
Düşük maaş ve ağır iş yüküne ek olarak, rehabilitasyon merkezlerinde mobing de yaygın bir sorun. Öğretmenler, fazla ders saatlerine zorlanıyor, haklarını aradıklarında ise işten çıkarılma tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Kurum yöneticileri ve sahipleri, öğretmenleri baskı altında tutuyor.
Özel sektörde çalışan öğretmenler, kamuda aynı işi yapan meslektaşlarından çok daha düşük ücretlerle, güvencesiz bir şekilde çalıştırılıyor.
Bu adaletsiz düzenin değişmesi için Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası (Öğretmen Sendikası) uzun süredir mücadele ediyor. Sendika, özel sektörde çalışan tüm öğretmenlerin kamudaki meslektaşlarıyla eşit haklara sahip olması gerektiğini savunuyor.
• Taban maaşın en az kamudaki meslektaşlarla eşit olması,
• Elden maaş uygulamasına son verilerek öğretmenlerin tüm maaşlarını sigortalı ve güvenceli şekilde alması,
• Yıllık izinlerin ve tatil hakkının devlet okullarındaki öğretmenlerle eşitlenmesi,
• Öğretmenlerin güvencesiz çalıştırılmasının engellenmesi talep ediliyor.
Ödenekler artırılsa bile, öğretmenlere yansıtılmadığı sürece bu durum değişmeyecek. Eğitim bir kamu hizmetidir ve öğretmenlerin insanca yaşayabileceği bir ücret ve eşit çalışma koşulları zorunluluktur.