“Ne ağıt yakılsın ardından,

ne duvara asılsın resmin

Ardından yalnızca rüzgârı,

önüne alıp gitti desinler.”[1]

Kaç yıl oldu? Saymıyoruz! Lakin acımız büyüyüp, katmerleniyor; Albert Camus’nün, “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” “Resmi tarih oldum olası katillerin tarihidir. Kabil, Habil’i bugün öldürmüş değil, ama bugün Kabil, Habil’i akıl uğruna öldürüyor ve onur madalyası istiyor,” sözünü unutmak mümkün mü?

Değil tabii, ve artısı da var: Friedrich Dürrenmatt’ın, “Bir devlet cinayet işlemeye başladığı zaman kendine daima vatan adını takar”; Aurelius Augustinus’un, “Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir ki?” satırlarında ifade ettiği!

Ve bir şey daha: “Yargı yurttaşın haklarını değil, devleti koruyor. Yargı yurttaşın yanında değil, devletin güdümünde,” diye haykırmıştı katledilmeden önce Hrant Dink

Sonra da sırtından kurşunlandı: Philibert Joseph Roux’nun, “Karşıt düşünceye yer vermeyen devlet; düşünceye, dolayısıyla insana değer vermiyor demektir”; Murray Rothbard’ın, “Devlet için en büyük tehlike bağımsız entelektüel eleştiridir,” tespitlerini doğrularcasına!

* * * * *

Evet: Vurdular Hrant’ı. Alçakça, ensesinden 2 kurşunla.

Eşi Rakel’in tabirle “Bir bebekten bir katil yaratan karanlıkta, faşist caniler şebekesinin” kiraladığı bir katilin eliyle.

Katili yakaladıklarında(!) utanmadan “Aslanım... Yiğidim... Eline sağlık” şovları eşliğinde; bundan sonraki katillere “Rol Model” hâline getirircesine…

Kolay mı?

Hrant’ın katili Ogün Samast ve azmettirici Yasin Hayal için şarkıcı İsmail Türüt, “Plan yapmayın plan” adlı şarkısının sözlerinde şifrelenmiş bir biçimde övgüler düzdü. Şarkının sözlerinde “Ogün böyle desinler bugün böyle desinler/ Fatihalar Yasinler bitmez Karadeniz’de” deniliyordu.

Bir de Trabzonsporlu oyunculardan kimileri ile taraftarlar da başlarına katil Samast’ın cinayet günü taktığı beyaz bereden geçirerek cinayete destek mesajı verdiler. Milliyetçi faşist örgütlenmeler, sokaklarda ve pek çok üniversitede beyaz bere takarak aynı tavrı sergiledi.

Yargı da katilleri korudu. Adeta bir milli mutabakat cinayetine dönüşen suikast, AKP döneminde işlendi. İktidarın yerleşmesinde, güç kazanmasında, devlet içi iktidar çatışmalarında bir aparat olarak kullanıldı. İktidar, en baştan beri suç ortağıydı.

Sonra da, “lütfen” mahkûm ettiler katili. İnfaz oyunları, bürokratik hokkabazlıklarla 16 yıl 10 ay sonra çıkardılar dışarı.

Evet, evet şaka değil: Devlet destekli çete organizasyonuyla katledilen Hrant’ın katili serbest bırakıldı. Suikast, ülkenin gerici, karanlık sürecine giden bir milli mutabakat cinayeti hâline gelirken olayı aydınlatmayan devlet, katilini korudu.

Hikâye böyleyken; “Biri ‘Katil devlettir’ diyen ‘keskin sol’ yaklaşım, diğeri de ‘milli mutabakat cinayeti’ diyen liberal tutum. Oysa ikisi de doğru değil,”[2] diyebildi kimileri de, her şey ayan beyan ortadayken![3]

* * * * *

Katiller sokakta, aramızda dolaşıyor, ellerini kollarını sallayarak.

Rejim, katillerini adeta pamuklara sarıp sarmalayarak sahiplenirken, bizlere hayatı zindan, dünyayı cehennem etmeye devam ediyor.

Ama katiller “Yok yaşı küçüktü, yok çocuktu, yok iyi hâlliydi, yok infaz hükmünden yararlanma vakti gelmişti. Yok zaten fazla yatmıştı” gibi akıllara ziyan gerekçelerle, aramızda dolaşmak üzere, salıveriliyorlar.

Öte yandan da memleketin dört bir yanındaki hapishaneler, bırakınız cinayet işlemeyi, hayatı boyunca şiddete karşı durmuş, eline ateşli silah değil, çakı dahi almamış, yazıp çizmekten, konuşmaktan, düşünmekten ve itiraz etmekten başka bir “suç”u olmayan, bu memleketi ve bu halkı faşistlerden en az 1 milyar kat daha fazla seven insanlarla dolup taşıyor. Coğrafyamızın her köşesindeki karakollar ve savcılıklar, sorgulanmak, ifade vermek üzere muhaliflerin kapısında kuyruğa girdikleri mekânlar hâline geldi.

* * * * *

Hrant’ın dava süreci de, söz konusu adalet(sizlik)in “kurbanı” oldu! Yani “Hrant Dink bir kez daha katledildi”…[4]

Gerçekten de eski Jandarma Uzman Çavuş Yusuf Bozca’nın, “Cinayetin işlenmesine göz yumuldu,”[5] itirafını dillendirdiği davada cinayetin faili -karakolda, elindeki bayrakla, polislerle birlikte poz veren- Ogün Samast, 20 Ocak 2007’de Samsun otogarında yakalanmıştı.

Ogün Samast ile cinayetin azmettiricileri Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in de aralarında bulunduğu 12’si tutuklu 18 sanık hakkında, 20 Nisan 2007’de dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Birleşen dosyalarla sanık sayısı 20’ye çıkan davada, tahliye kararları sonrası 3 tutuklu kaldı. 25 Ekim 2010’daki duruşmada, yaşı 18’den küçük olan Samast hakkındaki dosya ayrılarak İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi de 25 Temmuz 2011’de Samast’ı, “Hrant Dink’i tasarlayarak öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmıştı. Olay tarihinde Ogün Samast’ın 16 yaşını bitirmiş, 17 yaşını tamamlamamış olduğunu belirten mahkeme heyeti, 25 Temmuz 2011’de Ogün Samast’ı 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Karar, Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onandı. Diğer sanıkların aksine Samast, örgüt suçundan ceza almayan tek sanık oldu.

Ayrıca Samast, cezaevindeyken hakkında Silivri 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından cezaevindeki gardiyanlara saldırdığı gerekçesiyle açılan dava kapsamında 5 yıl 1 ay 13 gün hapis cezasına çarptırılmıştı.

Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin, Adem Sağlar, Ahmet İskender, Ali Fuat Yılmazer, Erhan Tuncel, Ersin Yolcu, Faruk Sarı, Ramazan Akyürek, Tuncay Uzundal, Yahya Öztürk, Yasin Hayal ve Zeynel Abidin Yavuz hakkında açılan yeni davanın ikinci duruşması 20 Eylül 2023’de görüldü. Mahkeme tek tutuklu sanık Adem Sağlam’ın adli kontrol ile tahliyesine karar verdi.

Adem Sağlam, dönemin Trabzon Terörle Mücadele (TEM) Şubesi’nde Komiser Yardımcısı olarak görev yapmıştı. Beşi polis 11 sanık hakkında “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “örgüt adına suç işleme” suçlamalarıyla açılan yeni davanın ikinci duruşması İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada sanıkların hiçbiri mahkeme salonunda yer almadı. Sanıklardan Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek savunmasında emniyet, istihbarat ve jandarmayı suçladı.

Ardından beraat ve zamanaşımı kararları öne çıktı. Mesela Celalettin Cerrah, Sabri Uzunoğlu, Reşat Altay zamanaşımı, Ecevit Emir, Emre Cingöz, Ahmet İlhan Güler beraat, Muhittin Zenit beraat ve zamanaşımı ile ödüllendirildi.

Ve Hrant’ın katline ilişkin çoğu kamu görevlilerinden oluşan 62 sanıklı davada Yargıtay incelemesini tamamlanıp, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararları Yargıtay’ca onandı.

Sonrasında Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin hükmü bozma kararıyla, 15 kamu görevlisinin tekrar yargılanmasına başlandı.

Vs., vd’leri…

* * * * *

“Vs., vd’leri…” dedik; elbette boşuna değil! Çünkü bu iktidar sürdükçe gerçek katillerle hesaplaşmak ham hayaldi!

Davadaki kritik isimlerden birisi Veli Küçük iken farklı da olamazdı zaten!

Aynı zamanda devletin iç hesaplaşması olarak iktidar odakları tarafından aparat olarak kullanılan cinayet üzerinde kitabı olan Nedim Şener’in hapisteyken yazdığı bir yazıda, “Tam zamanlı olarak Hrant Dink cinayetini araştıran bir gazeteci oldum... Bunları yazınca çok şeyin değişeceğini düşündüm hep...

DİSK-KESK-TMMOB-TTB; İstanbul Barosuna Yönelik Bu Hukuksuzluğu Kabul Etmiyoruz! DİSK-KESK-TMMOB-TTB; İstanbul Barosuna Yönelik Bu Hukuksuzluğu Kabul Etmiyoruz!

Türkiye ve dünya kamuoyu, Hrant Dink’in, devletin polisi, jandarması ve MİT’inin gözü önünde öldürüldüğünü gördü, ihmali ya da kastı olan tüm devlet görevlilerini isim isim öğrendi. Ama yalnızca öğrendi. O kadar.

Hepsi terfi ettiler, bazıları müsteşar, bazıları vali, bazıları Müdür oldu,”[6] diyordu!

53 yıllık yaşamı baskı, tehdit ve davalarla geçen Hrant’ın avukatlarından Bahri Belen, “Soruşturulması gereken yerlerle ilgili soruşturmalar yapılmadı” vurgusuyla eklediği üzere: “Trabzon kadar, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi kadar İstanbul Emniyeti sorumlu olduğu hâlde dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve emniyet görevlileri ile ilgili açılan davalarda düşme kararı verildi. Hem FETÖ üyesi olmuş ya da olma ihtimali olan kişilerin hem de suçlamaya maruz kalmamış emniyet ve jandarma mensuplarının sorumlulukları vardır. Hrant’ın öldürülmesindeki sorumluluk yalnızca FETÖ mensuplarında değildir,” dedi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan ise “Hrant Dink cinayetini AKP yönetimi hep siyasi ajandasına göre yorumlamıştır,” diye ekliyordu.

Burada durmadan önce, bir şey daha: Hrant Dink’in katledilmesi davasının sanığı Ecevit Emir’in, bağımsız belediye başkanı seçilip CHP’ye katıldığı ortaya çıktı. Emir, Dink cinayetinde Jandarma İstihbarat’ta görevliydi ve bir süre de cezaevinde yatmıştı.[7]

Hrant’ın arkadaşları, “Cinayet karanlıkta bırakıldı,”[8] demişti… Doğrudur.

Hem de “Milli Mutabakat”la!

11 Ocak 2025 16:53:21, Muğla.

N O T L A R

[*] Avrupa Demokrat, Ocak 2025…

[1] Sevinç Eratalay, Mine Bademci için söylediği ‘Militan Mavisi’.

[2] Merdan Yanardağ, “Hrant Dink Cinayetinin Anatomisi!”, Birgün, 19 Kasım 2023, s.6.

[3] Bkz: i) Temel Demirer, “Kardeşim(iz)in ‘Dava’sı (mı?)!”, Kaldıraç Dergisi, No:237, Nisan 2021...

ii) Temel Demirer, “Hrant’ı Yaşatmak İçin Ondan Öğrenmek!”, Esmer Dergisi, No:70, Nisan 2011…

iii) Temel Demirer, “Hrant’ı Katle(ler)den Soykırım(cılar)dır!”, Kaldıraç Dergisi, No:129, Şubat 2012…

iv) Temel Demirer, “Hrant’ın Katli=Ermeni Soykırımı Sürüyor”, Kaldıraç Dergisi, No:140, Şubat 2013…

v) Temel Demirer, “Hrant’ın Kolektif Katlinin Anatomisi”, Kaldıraç Dergisi, No: 199, Şubat 2018…

vi) Temel Demirer, “TCK 301 ve 216’lı Hikâye(m)”, Newroz, Yıl:7, No:232, 9 Nisan 2013…

vii) Temel Demirer, “… ‘Hatırlamıyorum!’ Nakaratlarına Hatırlatalım!”, Kaldıraç Dergisi, No: 211, Şubat 2019…

viii) Temel Demirer, “… ‘Milli Mutabakat Cinayeti’ Kurbanı Hrant!”, 8 Aralık 2014… https://temeldemirer.blogspot.com/2015/01/milli-mutabakat-cinayeti-kurbani-hrant.html

ix) Temel Demirer, “Hrant’ın Hatırlattıkları”, 18 Ocak 2009, https://temeldemirer.blogspot.com/2012/04/hrantn-hatrlattklar.html

x) Temel Demirer, “Dik Durup Boyun Eğmeyenler”, Avrupa Demokrat, Haziran 2023... https://temeldemirer.blogspot.com/2023/07/dik-durup-boyun-egmeyenler.html

xi) Temel Demirer, “Beraat ya da Mahkûmiyet; Ama ‘Ertelenme’ Değil”, 19 Şubat 2013… https://temeldemirer.blogspot.com/2013/02/beraat-ya-da-mahkûmiyet-ama-ertelenme.html

xii) Temel Demirer, “… ‘Davam’a İlişkin -Zorunlu!- Kenar Notları”, 8 Aralık 2008… https://temeldemirer.blogspot.com/2012/04/davama-iliskin-zorunlu-kenar-notlar.html

xiii) Temel Demirer, “19 Ocak 2019 Tarihinde Hrant Anması’nda Yapılan Konuşma”… https://www.youtube.com/watch?v=U01z8tCq9cc&t=1s

xiv) Temel Demirer, “Bir Kez Daha!”, 12 Mayıs 2009… https://temeldemirer.blogspot.com/2012/04/bir-kez-daha.html

[4] “Hrant Dink Bir Kez Daha Katledildi”, Güney Dergisi, No:107, Ocak Şubat Mart 2024, s.30.

[5] Ayşegül Usta, “Göz Yumdular”, Hürriyet, 4 Ağustos 2016… http://www.hurriyet.com.tr/goz-yumdular-40180412

[6] aktaran: Emre Kongar, “Hrant Dink Cinayetini Azmettirenler Kim?”, Cumhuriyet, 17 Kasım 2023, s.2.

[7] “Hrant Dink Davası Sanığı CHP’ye Katılmış”, 23 Aralık 2024… https://www.avrupademokrat3.com/hrant-dink-davasi-sanigi-chpye-katilmis/

[8] Deniz Güngör, “Rejimin Taşları Cinayetle Döşendi”, Birgün, 19 Ocak 2024, s.7.

Editör: Haber Merkezi