Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şubesi 20. Olağan Genel Kurulunu Tamamlayarak Yeni Yönetim Kurulunu Seçti.
TMMOB EMO Adana Şubesi 20. Olağan Genel Kurulunu Kendi Binasında ki Toplantı Salonunda Gerçekleştirdi.
20. Olağan Genel Kurula katılan kurum temsilcileri şu isimlerden oluşuyor; Ahmet UNCU - TMMOB Adana İKK Sekreteri, Ahmet SUNTUR - Adana Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Nihat KÖSE - Adana Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Başkanı, Şehmus ALPARSLAN - Gıda Mühendisleri Odası Adana Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı, Ahencan TAYAKISI - Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı, Kadriye ERBİL - DİSK Genel-İş 2 nolu Şube, Aydın YİĞİT - EMEP Adana İl Yöneticisi, Senai GEDİK - KMO
EMO Adana Şubesi 19. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı MEHMET MAK yaptığı açılış konuşmasında; "Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şubesi Yönetim Kurulu olarak, değerli üyelerimizin Şubemiz 19. Olağan Genel Kurulu’nda bize verdiği görevi tamamladık" dedi.
Mak sözlerine şu şekilde devam etti;
Bilim ve düşün alanında üreten insanların emeğiyle, TMMOB ve EMO’nun mesleki demokratik kitle örgütü olma ilkesi çerçevesinde belirlediği çalışmaları, halkımızın ve üyelerimizin çıkarları doğrultusunda, ülke ve toplumun ortak gelişimi doğal yaşamın, çevrenin ve kültür varlıklarının korunması ekseninde, Şube Yönetim Kurulumuz, Hatay, İskenderun ve Osmaniye temsilciliklerimiz ile birlikte bir dönem geçirdik.
EMO, TMMOB’a bağlı 6235 sayılı yasa ile kurulmuş, yasa, tüzük ve yönetmeliklerle yönetilmekte olan kamu kurumu niteliğinde bir meslek odasıdır.
Odanın görevi, üyelerinin mesleki faaliyetlerini ve bu alandaki gerekli düzenlemeleri yapmaktır. Aynı zamanda mesleki etkinlikleri toplum yararına gerçekleştirmek, bilim ve teknolojiyi üyelerine ve topluma sunmaktır. Ancak diğer önemli görevi demokratik kitle örgütü olarak, herhangi bir siyasi yapının içinde olmadan, kamu yararına çalışma niteliği çerçevesinde her zaman geniş halk kitlelerinin ve ülkenin yararına olan politikaları ön plana çıkarması ile de bilinir.
Sadece mesleki çalışma yapın diyenlere cevabımızdır, üyelerimizin mesleklerini barış ve huzur ortamı içerisinde icra etmelerini istediğimiz gibi barış ve demokrasi her alanda olmalıdır. Rusya’nın Ukrayna’yı, İsrail’in de Filistin’i işgallerini, basın emekçilerinin ve seçilmişlerin gözaltı ve tutuklanmalarını da konuşmayalım mı?
Odamız bugüne kadar idari ve mali olarak demokratik yapısı içerisinde seçimlerle oluşan denetim kurullarınca ve genel kurul süreçleriyle işleyişini sürdürmektedir. TMMOB ve bağlı odalar, merkezi ya da yerel hiçbir kamu kaynağından pay almamaktadır. Dolayısıyla tüm gelir ve giderlerinin hesabını da düzenli olarak üyelerine vermektedir.
Dünyada yaşanan büyük salgının ardından, Türkiye’de 11 il ve bölgemizi etkileyen deprem felaketi yaşanmıştır. Kaybettiğimiz vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. İşsizlik, yoksulluk ve geçim sıkıntısının had safhada olduğu ülkemizde, bu felaketin etkileri ekonomik krizin daha da derinleşmesine yol açmıştır.
Yabancı para birimleri karşısında eriyen Türk Lirası tarihin en düşük değerine gelmiştir. Elektrikten doğalgaza, gıdadan ulaşıma, sağlıktan eğitime her alanda yapılan yüksek zamlar resmi açıklamaların aksine gerçekte çok daha yüksek rakamlarda olan enflasyon, halkın belini bükmektedir.
Enerjide özelleştirme ve serbestleştirme politikaları ile iddia edildiği gibi ucuz, kaliteli ve kesintisiz elektriğe ulaşmak mümkün olmamış aksine Türkiye pahalı bir karanlığa mahkum edilmiştir. Kışın ortasında vatandaşlar soğuk ve yokluk arasında seçim yapmaya zorlanmıştır. Sanayici yüksek girdiler karşısında üretemez duruma gelmiştir. İthal kaynaklara bağımlılık yüksek seviyelerde seyretmekte, enerji tasarrufu ve verimlilik politikaları sadece söylemde kalmakta, yaşama geçirilememektedir.
Yaz saati gibi çocukların, çalışanların karanlıkta yollara düşmesine neden olan ve daha fazla elektrik harcanmasına yol açan uygulamalarda ısrar edilmesi, “sözde yapılan tasarruf” ile ilgili bilimsel ciddi hiçbir veri ortada yoktur.
Elektrik üretim ve dağıtımındaki özelleştirmelerin olumsuz sonuçları ortadayken sıra iletime gelmiş ve TEİAŞ’da özelleştirme kapsamına alınmıştır. Bugüne kadar işletme verimliliği, kalite artışı, maliyet ve kayıp-kaçakların düşürülmesi, arz güvenliğinin sağlanması gibi iddialarla yapılan üretim ve dağıtım özelleştirmeleri tam bir fiyaskoyla sonuçlanmışken, TEİAŞ’ın özelleştirme hazırlık işlemleri şimdilik 31 Aralık 2024 tarihine kadar uzatılmıştır.
Çernobil ve Fukuşima nükleer felaketini takiben gelişmiş ülkeler özellikle yenilenebilir kaynaklara yönelerek nükleer santrallerini kademeli olarak kapatma kararı alırken Türkiye'nin nükleer santral sevdasını anlamak ve bu sevdayı, ülkenin gelecekte sözde yaşayacağı elektrik enerjisi sıkıntısıyla açıklamanın, vatandaşı yanıltmaktan öte bir anlamı yoktur.
Nükleer teknolojiye sahip olma miti altında nükleer silahlanma amacını gizleyen iktidarlar, nükleer santralların atıklarının yok edilememesi, sağlık ve sosyal problemler gibi çözülemeyen sorunlara ek olarak, işletme maliyetlerinin yüksekliği de saklanamaz bir gerçektir.
Nükleer masallara değil, dünyadaki teknolojik gelişmeleri takip eden gerçekçi çözümlere ihtiyacımız var. Ülkemiz çok zengin yenilenebilir enerji kaynaklarına sahiptir. Rüzgâr ve güneş potansiyelimiz bunların başında gelmektedir. Odamızın sekretaryasını yaptığı Nükleer Karşıtı Platform bugüne kadar söylediği doğruları bundan sonra da söylemeye devam edecektir.
Enerjinin herkes için erişilebilir ve makul fiyatlı olabilmesi için siyasi, ticari kaygılardan uzak kamu eliyle yönetilmesi zorunluluktur. Üretimden tüketime kadar tüm süreç, kamu yararı esasına göre yeniden planlanmalı, özelleştirilen kurumlar tekrar kamulaştırılmalı, enerjinin etkin ve verimli kullanılması ilkesi ile yenilenebilir enerji kaynaklarını önceleyen politikalar yürürlüğe girmelidir.
Teknolojik gelişme ve bilimin yok sayıldığı, üretimin olmadığı bir ekonomik düzen krizi derinleştirmektedir ve bunun bedelini de halk ödemektedir.
Bu kadar enerji konuşulurken Türkiye gerçeklerinden tarım, hayvancılık, ekolojik kıyamet, kültür, sanat tarihi, insan hakları, adalet, hukuk, çevre, eğitim, sağlık, kadına şiddet ve benzeri olayları konuşmamamız, bunları unuttuğumuz anlamına gelmesin.
Yurttaşlarımız her gün bir öncekinden daha güvensiz bir ortamda yaşamaya ve daha fazla umutsuzluğa sürüklenmektedir. Hukuka ve kamu yararına aykırı projelere karşı dava açan; haklılığı da yargı kararlarıyla kanıtlanan odalarımız sürekli hedef gösterilmektedir. Bize düşen sorumluluk ise kentlerimize ve kırsalımıza sahip çıkmak; rant ekonomisine karşı kamunun çıkarlarını savunmak; özgürlük, barış, demokrasi ve laiklik mücadelesini her daim her ortamda sürdürmektir.
EMO ve TMMOB örgütlülüğü içinde mücadele vermeye devam ettik, TMMOB Kadın Çalışma grubu etkinliklerine katkılar sağladık. Meslek odaları, sendikalar, çevre ve demokratik kitle örgütleriyle ilişkilerimizi geliştirerek ortak etkinliklerimizi sürdürdük.
Emekten halktan yana, antiemperyalist, ırkçılığa, gericiliğe ve insan hakları ihlallerine karşı gücünü sadece üyelerinden ve bilimsel çalışmalardan alan meslek ve meslektaş sorunlarının ülke ve halkın sorunlarından ayrılmayacağı ilkesinde demokratik kitle ve sivil toplum örgütleriyle birlik içinde ve çevreye duyarlı, yani TMMOB’un ilkelerinden sapmadan mücadelemizi sürdürdük.
Meslek İçi Sürekli Eğitim Merkezi (MİSEM) üyelerimizin talepleri ve ihtiyaçları doğrultusunda eğitimler gerçekleştirildi.
Şubemiz sınırları içindeki üniversitelerde öğrenim görmekte olan “geleceğin mühendislerinin” mesleğe hazırlanmalarına yardımcı olmak amacıyla, Odamız bünyesinde kurulan EMO-GENÇ örgütlenmesi faaliyetlerini sürdürmektedir. Şubemiz, Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Biyomedikal Mühendisliği bölümleri öğrencilerine yönelik seminer, kurs, teknik gezi, staj, sosyal etkinlikler ve benzeri konularda olanaklar sağlanmaktadır.
Gerekli altyapı çalışması ve akademik kadro oluşturulmadan açılan onlarca üniversiteye yerleşen öğrencilerin geleceğiyle oynandığına ve alandaki ucuz iş gücü haline geldiklerine, mezun olduğu bölüme göre mesleğini-işini yapamıyor olmalarına, bazılarının psikolojik sorunlar ve özgüven kaybı yaşadıklarına, cemaat baskıları dolayısıyla intihara kadar sürüklendiklerine üzülerek şahit oluyoruz. En temel ihtiyaçlardan biri olan barınma imkanlarının bile sağlanamaması içler acısıdır.
Şubemiz, başta kaçak elektrik kullanımına karşı verdiği mücadelede hain bir saldırı sonucu aramızdan alınan üyemiz Hasan Balıkçı, trafik kazasında hayatını kaybeden Tevfik Okumuş, İbrahim Atalı, Celal Polat, Mehmet Aysan olmak üzere emeği geçen herkesin ortak bir ürünüdür.
Çalışmalarımıza destek veren, komisyonlarda, kurullarda, eğitimlerde ve etkinliklerde görev üstlenen, görüş, öneri ve eleştirileriyle katkı sağlayan bütün üyelerimize, il, ilçe temsilcilerimize, EMO-GENÇ öğrencilerimize ve çalışanlarımıza teşekkür ediyoruz.
Üyelerimize ve ülkemize karşı görev ve sorumluluklarımızın bilinciyle; tüm baskılara rağmen, Oda ve TMMOB örgütlülüğümüzü daha da güçlendireceğimizi, aklın ve bilimin aydınlattığı yolda demokratik, özgür ve eşit bir ülke kurma yolunda üzerimize düşenleri yerine getireceğimizi burada bir kez daha dile getiriyoruz.
Türkiye’nin içinden geçtiği bu karanlık dönemde ülkemize, mesleğimize ve değerlerimize sahip çıkmak konusunda hiç tereddüt yaşamadan mücadele eden tüm TMMOB örgütlülüğüne ve Demokratik Kitle Örgütlerine genel kurullar sürecinde başarılar diliyoruz.
Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şubesi 20. Olağan Genel Kurulu Sonucunda Yönetim Kurulu Şu İsimlerden Oluştu
YÖNETİM KURULU ASİL LİSTE
1-MEHMET MAK
2-FİKRİYE YAMAN
3-SELÇUK ÖZDOĞAN
4-CEM HÜZMELİ
5-BARIŞ CEM ÖZDOĞAN
6-UĞUR HANLI
7-İLHAN YILDIRIM
YÖNETİM KURULU YEDEK LİSTE
1-İBRAHİM EFDAL ÇİÇEKDEMİR
2-DERYA OLPAK KADEŞ
3-AHMET BÜLENT BOZDOĞAN
4-ÇİĞDEM ÖZELPINAR
5-SAYİM ERGÜL
6- JALE CAN
7-CAN OKUMUŞ