18-24 Eylül günleri arasında sinema heyecanı ile dolu anlar yaşadık. Ülkemizin genel durumuna bağlı olarak, kültür-sanat alanında giderek çoraklaşan şehrimizde iki yeşil vadimiz, film festivali ve tiyatro festivali neyseki var olmaya devam ediyor. Eksik veya aksaklıklara rağmen emek veren herkese, başta filmlerin yaratım süreçlerine katılanlar olmak üzere, karar vericilere, organizasyonda görev alanlara teşekkür etmek gerekir.

Eksik ve aksaklıklar konusunu aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

Sinema filminin ana hedefi seyirciye ulaşmaktır. Sinema seyircisi, işin olmazsa olmazlarındandır da diyebiliriz. Oysa, bazı istisnai yıllar dışında festival yetkilileri halkın görüşünü, önerilerini almaya ihtiyaç duymamıştır. “Halk” geniş bir kavram, ama biz birbirimizi tanıyoruz. Bunca yıl sonunda Adana’da bir festival seyirci topluluğu oluşmuş durumdadır. Yetkililerin göremediklerini bizler yaşıyoruz. Festival öncesi veya sonrasında bizlerle bir değerlendirme toplantısı yapmak bu kadar mı zordur? Yetkililere hatırlatmak istiyoruz ki, büyük yatırımlar öncesinde bile halkın görüşünün alınmasının zorunlu olduğu bir ülkede yaşıyoruz. “Halk ne anlar bu işlerden?” diye düşünülmediğini ummak istiyoruz.

Festivalde “çocuklar için sinema” bölümünün olduğunu sevinerek gördük. Bu konuda festivali zenginleştireceğine inandığımız iki önerimiz var. “Yaşlılar için sinema” ve “Ekoloji sineması”. Toplumumuzun yüzde onu 65 yaş ve üstü insanlardan oluşuyor. Birleşmiş Milletler kriterlerine göre artık “yaşlı” bir toplum olduğumuz gerçeğini hatırlamamız gerekir. Az sayıda da olsa, dünya ve ülke sinemasında yaşlıları konu alan, onların sorunlarını işleyen filmler olduğunu biliyoruz. Bu filmlerden bir seçki sunmak hem festivali renklendirir, hem de sinemacıların konuya ilgisini arttiran bir işlevi olur. Ekoloji konusu ise; artık politikanın, ekonominin, sanat ve kültürün ana konularından biri haline geldi. Gezegenimizde hayat tehdit altında. Distopik filmler bir yana, ekoloji savunucularının mücadelesini ve hayatlarını konu alan çok sayıda film üretildiğini biliyoruz. Bu konuda sunulacak bir seçkinin festivalimize yakışacağını, var olma, sürdürülebilir olma amacına uygun olacağını düşünüyor ve öneriyoruz.

Festivalde her film öncesi reklam gösterilmesi bıktırıcı oldu. Üstelik, bu reklamlardan birinin otobüs yapan bir şirketin reklamı olması işi iyice çekilmez hale getirdi. Neymiş, ekolojik kriz nedeniyle dünya batıyormuş, ama bu firma elektrikli otobüs yaparak dünyayı kurtarıyormuş! “Yeşil boyamanın” ve önüne çıkan her fırsatı, hatta her felaketi arsızca kazanca dönüştürmenin bu en kaba halini her gösterim öncesi izlemek zorunda bırakılmayı hak etmediğimizi düşünüyoruz. Çukurova’nın en verimli tarım alanlarını betonlaştırarak fabrika kur, sonra da “sürdürülebilir yaşam”dan söz et. Sizin bahsettiğiniz olsa olsa “sürdürülebilir kazanç” olabilir. Elektrikli otobüs yaparak iklim krizinin önlenebileceği iddiası kargaları bile güldürür. Öyle olsaydı, Elon Musk soytarısı dünyanın en çevrecisi ilan edilirdi. Tamam, film festivalinin sponsorlarından biri olabilirsiniz, ama bunu bu kadar kaba biçimde öne çıkarmaya ve kullanmaya hakkınız olmamalıdır. Festival yetkilileri de daha dikkatli ve seçici davranmalıdır. En iyisi, filmler öncesinde sadece festival tanıtım videosunun gösterilmelidir.

Bu yıl festival afiş ve videosu çok güzel, çarpıcı ve anlam yüklüydü. Emeği geçenleri ve seçicileri kutluyoruz.

Film gösterimi yapılan salonların havalandırma sistemi sorunluydu. Sıcaklık derecesi konusunda bir standart olmadığı kanaati oluştu bizlerde. Bazı seyirci arkadaşlarımızın salonun düşük sıcaklığı nedeniyle rahatsızlandığını, ertesi gün festivale gelemediklerini biliyoruz.

Festival filmleri hakkında geniş bilgi içeren katalog kitabı bu sene yine biz seyircilerden esirgendi. Daha önceki yıllarda da defalarca belirttik; bu kitabın ana masraf kalemi hazırlık aşamasıdır. Baskı aşamasında değişen unsur sadece kâğıt ve baskı ücretidir. Kısacası, 500 veya 5.000 baskı arasındaki fiyat farkı sadece kâğıt ve baskı ücreti farkıdır, bu da toplam maliyetin küçük bir kısmıdır. Lütfen, önümüzdeki yıllarda böyle yapmayın, katalog kitabı yeterince ve mümkün olduğunca önceden hazırlayıp bizlere ulaşmasını sağlayın. Böylece, kitabı konukların elinde görüp, yine dışlandığımızı düşündürtmeyin bizlere.

İzleyebildiğim ve bende iz bırakan filmler:

  • Kuru otlar üstüne
  • Öğretmenler odası
  • Neruda
  • Tanıklık
  • Sararmış yapraklar
  • Saman altında su
  • Europa
  • Mefisto
  • Ez brent
  • Gölgesiz kule
  • Sömürgeciler

Listeden de anlaşılacağı gibi, festival haftasında oldukça zenginleştim, festival ahalisiyle aralarda hemhal olmak ayrı bir mutluluktu. Tek şikayetim, bu kadar filmi üstüste izlemiş olmak. Ama bunun çaresi yok, festivalin özelliği bu.

Nice festivallere…

 

Editör: Haber Merkezi