Bugün, dünya genelinde gönüllülüğün değerine odaklanılan ve gönüllü çalışmaların küresel bir çerçevede kutlandığı 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü. Birleşmiş Milletler tarafından bu özel gün, gönüllü faaliyetlerin toplumlar üzerindeki olumlu etkilerini vurgulamak ve gönüllü katılımı teşvik etmek amacıyla belirlendi. Bu anlamlı günde, gönüllülük kavramını biraz daha yakından inceleyerek, gönüllülerin karşılaştığı zorluklara dikkat çekmek ve onların haklarına sahip çıkmak önem kazanıyor.

Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 123 ülkede 5 Aralık, Dünya Gönüllüler Günü olarak kutlanmaktadır. Gönüllü hizmetleri daha da yaygınlaştırmak ve tanıtmak amacıyla; BM Genel Kurulunun 2001 yılını, Dünya Gönüllüler Yılı olarak ilan etmesiyle birlikte, bu konuda yapılan çalışmalar ve hazırlıklar da daha önemli hale gelmiştir. Gönüllüler çeşitli ülkelerde yasalarla koruma altındadır. Ne yazık ki Türkiye’de henüz bu konuyla ilgili bir yasa bulunmamaktadır.

Gönüllülük, sadece ücretsiz çalışmak değil, aynı zamanda topluma hizmet etmek, başkalarına yardım etmek ve toplumsal sorumluluk üstlenmektir. Bu kutsal çaba, dünya genelinde milyonlarca insanın katılımıyla hayat buluyor. Ancak, gönüllülerin karşılaştığı zorluklar ve haklarına ilişkin belirsizlikler, bu değerli katkının sürdürülebilirliğini tehlikeye atabilir. Türkiye'de de gönüllülük kültürü köklü bir geçmişe sahiptir. Ancak, henüz gönüllülerin haklarını koruyan spesifik bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu eksiklik, gönüllülerin çalışma koşulları, hak ve yükümlülükleri konusunda belirsizliklere neden olabilmektedir.

Genç Düşünce Enstitüsü Başkanı Muratcan Işıldak'ın liderliğinde yürütülen "Gönüllü Hakları Yasa Tasarısı" inisiyatifi, gönüllülerin daha sağlıklı bir ortamda çalışmalarını sağlamayı amaçlamaktadır. Tasarı, gönüllülerin hak ve sorumluluklarını belirleyerek, gönüllü çalışmaların daha düzenli ve adil bir şekilde yürütülmesini hedeflemektedir.

Sivil alanda genel olarak hak temelli çalışan gönüllü arkadaşlarımızda bizimle aynı fikirde olacaklardır. Gönül vererek çalışmanın bir çerçevesi olması gerekmektedir. “Eti senin, Kemiği benim” anlayışına karşı olarak bizim görüşümüz Et ve kemik bir arada dursun ve gönüllüler yasal koruma kapsamında bulunsunlar.


Gönüllülerin çalışma saatleri, sigorta durumu, sözleşme detayları gibi konuları içeren tasarı, gönüllülerin korunması adına önemli bir adım olabilir. Aynı zamanda, bu tür yasal düzenlemelerin gönüllülük kültürünü daha da teşvik edebileceği düşünülmektedir. Gönüllüler, toplumun sürdürülebilir kalkınmasında kilit bir rol oynarlar. Onların katkıları, birçok sosyal sorunu hafifletmede ve toplulukları güçlendirmede önemli bir etkiye sahiptir. Dolayısıyla, gönüllülerin haklarının yasal bir çerçeve içinde güvence altına alınması, gönüllülük kültürünün daha da gelişmesine ve toplumlarımızın daha güçlü hale gelmesine katkı sağlayabilir. Unutmayalım ki, gönüllülerin emeği sadece bir damla gibi başlar, ama dünyada bir ışık gibi yayılır. 

Gönüllüler, toplumların kalkınmasında kilit bir rol oynarken, gönüllü haklarını koruyan spesifik bir yasal düzenleme eksikliği bazen gönüllülerin karşılaştığı sorunlara neden olabilmektedir. Ancak, Genç Düşünce Enstitüsü Başkanı Muratcan Işıldak liderliğinde yürütülen "Gönüllü Hakları Yasa Tasarısı" inisiyatifi, bu durumu değiştirmek ve gönüllülerin haklarını güvence altına almak için mücadele veriyor.


Lobi çalışmaları, bu önemli inisiyatifin önemli bir parçasını oluşturuyor. Gönüllü haklarına dair farkındalığı artırmak, politika yapıcılara ve karar vericilere ulaşmak, toplumun desteğini kazanmak amacıyla yapılan lobi çalışmaları, yasanın çıkma sürecinde kritik bir rol oynuyor. Bu çerçevede, Genç Düşünce Enstitüsü ve diğer ilgili paydaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne tasarılarını sunarak, milletvekillerine ve grup başkanlarına konuyu taşıyorlar. Yerel yöneticiler, basın temsilcileri ve diğer ilgili taraflarla yapılan görüşmelerle toplumsal destek sağlanmaya çalışılıyor. Ancak, süreç sadece bu adımlarla sınırlı kalmıyor. Tasarının içeriği, gönüllülerin çalışma şartları, hakları ve yükümlülükleri üzerine odaklanan detaylı bir yapıya sahiptir. İş kanunu, yabancılar kanunu gibi mevcut yasal çerçevelerde değişiklikler önerilerek, sağlıklı bir yürürlük süreci hedefleniyor.

Gönüllülerin ve toplumun bu konuda bilinçlenmesi, destek vermesi, sosyal medya ve diğer iletişim kanalları aracılığıyla kampanyalar düzenlenmesi gibi adımlar da lobi çalışmalarının önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu sayede, gönüllü haklarına dair farkındalık artırılarak, toplumun bu önemli konuda duyarlılık kazanması hedefleniyor.

Ancak, bu mücadele sadece bir kanun çıkarma amacı taşımıyor; aynı zamanda gönüllülük kültürünü güçlendirmek ve toplumda daha sağlıklı bir gönüllülük ortamı oluşturmak adına atılmış büyük bir adım. Gönüllülerin emeği ve katkısı, hak ettikleri değeri görmeli ve bu değer, yasal bir çerçeve içinde güvence altına alınmalıdır.

Gönüllü hakları için sürdürülen bu mücadele, toplumun gençlerinden yetişkinlerine kadar herkesin katılımını ve destek vermesini bekliyor. Gelin, birlikte bu değerli çabanın bir parçası olalım ve gönüllü haklarına dair bilinci daha da yayalım. Çünkü gönüllüler, toplumumuzun ve dünyamızın ışığıdır, ve bu ışık hiçbir zaman sönmemelidir.

Muratcan IŞILDAK