Adana Emek ve Demokrasi Güçleri, Adana İnönü Parkı’nda düzenledikleri basın açıklamasında asgari ücret zammını ve ekonomik krizi protesto etti. Açıklamayı kurumlar adına Emine Esmer okurken, KESK Dönem Sözcüsü Fatma Sarıoğuz Güney ve TİP adına Seda Aşkın da konuşma yaptı.
"Asgari Ücret Sefalet Dayatmasıdır"
Emine Esmer, konuşmasında, yüzde 30'luk asgari ücret zammının halkın geçim koşullarını daha da zorlaştıracağını belirterek, "Bugün yaşamak pahalıdır ama ölmek ucuzdur. Hayat pahalı, can ucuzdur. Bu karanlık ve çaresizlik kader değildir," dedi.
"Açlık Sınırının Altında Yaşama Mahkûm Ediliyoruz"
Emine Esmer, yüzde 30'luk asgari ücret zammının halkın yaşam koşullarını iyileştirmekten uzak olduğunu belirterek, "Bugün açlık sınırı 20.432 TL iken, milyonlarca işçi 22.104 TL ile yaşamaya mahkûm ediliyor. Bu sefalet dayatmasını kabul etmiyoruz," dedi.
"Genel Grev, Genel Direniş Şarttır"
Esmer, Asgarî ücrette sefalet dayatması; Yüzde 30'luk "zam", 22 bin 104 lira! Bize, “aman yapmayın” diyorlar. Bize, “şimdi zamanı değil” diyorlar. Bize, “bu, devlete karşı durmak olur” diyorlar. Bize, “durun, biz konuşalım” diyorlar. Ama tümü oyalamacadır. Şimdi, hemen, sendikalar genel grev kararı almalıdır. Grev işçi sınıfının mücadele silahıdır. Grev, işçi sınıfının üretimden gelen gücünün devreye sokulması demektir. Bugün yaşamak pahalıdır ama ölmek son derece ucuzdur. Hayat pahalı, can ucuzdur. Bu karanlık, bu çaresizlik, bu esaret, kader değildir. İşçi sınıfı, bizzat kendi mücadelesi ile, grevleri ile, her türlü eylemi ile kendi haklarını savunmak zorundadır. Genel grev, genel direniş bu sefalet dayatmasından kurtulmak için şarttır!
Ekim ayında tespit edilen açlık sınırı 20.432 TL iken asgarî ücret 17.002 TL idi.
Ülkede çalışan her iki kişiden en az biri asgarî ücretle çalışmaktadır.
Bu demektir ki her iki kişiden en az biri açlık sınırının altında yaşamaktadır.
Bugün egemenler saraylarından milyonların alacağı asgari ücreti net 22104 lira olarak belirledi.
Mehmet Şimşek şevkle çalışmaya devam ederek asgarî ücreti de uluslararası tekellerin isteklerine göre belirledi. IMF asgarî ücret zammına %25-%30 aralığında bir sınır koymuştur.
2025 yılında da milyonlarca işçi, milyonlarca aile yine açlıkla sınanacaktır. 22104 lira olan asgari ücret de 2025 bütçesi de işçi emekçilere sefaleti dayatacaktır. Uluslararası sermaye ve onun bir sömürgesi olan ülke ekonomisi bir krizin içindedir. Bu kriz yağma, savaş, rant ekonomisinin ihtiyaçları doğrultusunda, uluslararası tekellerin çıkarlarını koruyacak şekilde işçi sınıfının üzerine yıkılmıştır.
Oysa sadece Cengiz Holding’den silinen vergiler silinmese ve asgarî ücrete eklense; asgarî ücret yaklaşık 25679 TL olurdu.
Ama pek başarılı Mehmet Şimşek için önemli olan bu değildir. Asgarî ücretlinin yaşam koşulları bir yana o asgarî ücretten alamadığı verginin peşindedir. Gözü dönmüştür, öyle ki ağzından çıkanı kulağının duymasına dahi ihtiyacı yoktur.
Sermaye işçi sınıfına sadece hayatta kalabileceği koşulları dayatarak krizin yükünü hafifletmek istemektedir. Krizden işçi sınıfının payına üç kuruş ücret, hayat pahalılığı, uzayan iş saatleri düşmüştür. İş cinayetleri, derinleşen borçlanma ve intiharlar açığa çıkan sonuçların en görünür olanlarıdır. Tüm bunlara eşlik eden çürüme giderek derinleşmektedir.
Asgari ücret saldırısı ile işçi sınıfına, kadınlara, gençlere diz çöktürmek hedeflenmektedir. Bu saldırı hem ekonomik bir rant ve yağma üzerine kuruludur hem insana ait ne varsa bütünüyle hedefine alarak üç kuruşluk bir hayatı normalleştirmek istemektedir.
İşçi sınıfına yönelen bu bütünlüklü saldırı karşısında elbette direnenler de vardır. Eski Bakanlardan Hüseyin Çelik’in “Gezi bizim şaftımızı kaydırdı” itirafı gerçektir. Dahası Gezi’den bugüne sayısız direniş gerçekleşmiştir.
Bu nedenle işçilerin, kadınların, öğrencilerin, doğa ve yaşam savunucularının birlikteliği ile gelişen bir örgütlenme ve böylesi bir örgütlenmenin alabileceği her türden kazanım onların korkulu rüyasıdır.
Bu olmasın diye, Soma madencileri Polonez işçileri ile birlikte mücadele etmesin, direnişler birbirleri için ve aynı zamanda kendi talepleri ile bir araya gelmesin istiyorlar.
Çünkü yan yana gelen direnişlerin talepleri daha güçlü açığa çıkacaktır, direnenler örgütlü hareket etmenin gücünü göreceklerdir ve sonuç almayı öğreneceklerdir.
İşte o zaman üç kuruşluk değil insanca ve onurlu bir yaşam talebi büyüyecektir ve direnişler tüm bu çürümüş, her yanından pislik akan sistemin yıkılması için tek ve gerçek odak olacaklardır.
Bu birliktelik ve kardeşleşme mümkündür. Dahası başka bir çözüm yolu yoktur. Böylesi bir birlikteliği ve kardeşleşmeyi sağlayacak örgütlenme Birleşik Emek Cephesi’dir. Zaman direnişleri örgütleme, büyütme ve bir araya getirmeyi zorunlu kılıyor.
Bugün bize 22 bin lirayı reva görenler. Üstelik bunu bir lütuf gibi önümüze koyup şükür bekleyenlere karşı, örgütlü mücadele büyütmekten başka seçenek yoktur. Genel Grev her geçen saniye daha da zorunlu hale gelmektedir. Durum buyken halkalara karşı savaş açan Saray Rejimi direnişleri bastırabilmek için elinden geleni yapmaya devam ediyor. Tüm bu saldırılara karşı topyekûn direniş hattını kurmak, Genel Grev Genel Direniş örgütlemek bugün tek çıkış yoldur. Direnişin bütün öznelerini; işçileri, kadınları, öğrencileri, yaşam savunucularını, bu çıkış yoluna omuz vermeye sokaklarda meydanlarda örgütlemeye çağırıyoruz..