"Bizler İnsan Hakları savunucuları olarak, Faillerinin yargı önüne çıkarılmadığı ve çıkarmamakta direnen hükümete karşı, ROBOSKİ katliamının 12. Yıldönümünde Roboskili ailelerin yanında olduğumuzu ve katliamı asla unutmadığımızı ve unutturmayacağımızı buradan bir kez daha belirtiyoruz."
Stêrkên şeve, ezman reş û tarî
Xwîna sor herikî, ser berfa sipî
Pêxas û tazî, laşê min cemidî
Jiyan ji dest çû, bê war û bê xwedî
İnsan Hakları Derneği Adana Şubesinin çağrısıyla İnönü Parkında toplanan Yurttaşlar Roboski katliamıyla ilgili basın açıklaması ve oturma eylemi gerçekleştirdiler.
Katılımcılar adına basın açıklamasını İHD Adana Şube Başkanı Av. Yakup Ataş okudu.
Ataş; "Roboski’de 34 sivil yetişkin ve çocuğun katledilişinin üzerinden geçen süre 12 yıl! Atılacak hiçbir adımın kaybettiklerimizi geri getirmeyeceğini biliyoruz. Ancak ne yazık ki katliamın üzerinden geçen sürede sorumlularla ilgili etkin hiçbir soruşturma ve cezai işlemin yapılmamış olmasına rağmen, yakınlarını kaybedenlere yönelik soruşturma ve kovuşturmalar utanç verici bir tabloya dönüşmüştür" dedi.
Ataş sözlerine şu şekilde devam etti;
28 Aralık 2011 tarihinde 19 u çocuk olmak üzere 34 sivil yurttaşımız TSK’ya ait Savaş uçaklarının bombardımanı Sonucu katledildi. Ulusal ve Uluslararası kamuoyunun gözleri önünde yaşanan bu katliamdan hemen sonra “devlet sırrı” adı altında katliamın tüm bilgi ve belgeleri kamuoyundan gizlendi. Hiçbir kamu görevlisi hakkında soruşturma açılmadı, katliamdan sorumlu olanların ifadesine bile başvurulmadı. Askeri Savcılık tarafından yapılan göstermelik soruşturmada ise “HATA” yoluyla işlendiği gerekçesi ile, takipsizlik kararı verilerek dosya kapatıldı.
Roboski katliamı, bizzat kamu görevlileri tarafından, Askeri Savcılığın kararında da belirtildiği üzere Genel Kurmay Başkanlığı talimatı ile herkesin gözleri önünde işlenmiş bir katliamdır. Ancak açık bir cezasızlık hukuku ile dosya kapatılmıştır. Elbette ki; bu katliam Türkiye’de kamu görevlilerinin yaptığı ilk katliam ve cinayet değildir. Ama; Roboski katliamı, Devletin dahi inkar edemediği, katliam yaparken suçüstü yakalanan bir iradenin yargı eliyle cezasızlık hukukundan bu kadar aleni bir şekilde faydalandırıldığı bir katliam olmuştur. Dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Roboski Katliamının MİT yetkilileri tarafından verilen istihbarat neticesinde yapıldığını açıkça beyan etmişti.
Türk Ceza Kanununun 24.maddesinde; ”konusu suç teşkil eden emrin kesinlikle yerine getirilemeyeceği, böylesi bir emri yerine getiren ve emri verenlerin sorumlu olacağı “ açıkça belirtilmektedir. Yasanın açık hükmüne rağmen, bizzat talimatı veren Genel Kurmay, şüpheli listesine alınmamış, üstelik katliamın mağduru Roboski’li aileler, devletin zulmüne maruz kalmış, katır sırtında gencecik çocuklarının cenazelerini taşıyan aileler yargılanmış, haklarında davalar açılmıştır.
Antidemokratik, baskıcı, cezasızlık hukukunun var olduğu bu sistemde, Türkiye halen uluslararası insan hakları sözleşmelerinin tarafıdır. Bu sözleşmelere taraf olan Birleşmiş Milletler ve AB ülkeleri ise Türkiye’de yaşanan bir çok antidemokratik uygulamaya sessiz kaldığı gibi ROBOSKİ katliamına da sessiz kalmıştır. İnsan hakları değerleri ve belgeleri Ulusalüstü, sınırötesi bir anlam ve değer taşımaktadır. İnsan hakları ihlalleri bu nedenle bir ülkenin iç sorunu değildir. Bu sebeple Roboski’de yaşanan acı, Türkiye’nin iç siyaset malzemesi sorunu değil, Bir insanlık ve uluslararası sorundur. ROBOSKİ ile yüzleşmeyen bir Türkiye ve uluslararası kamuoyu, demokrasi ve insan hakları sorunsalı ile karşı karşıya kalmaya devam edecektir.
Roboski, sonrasında yapılan yüz kızartıcı siyasi açıklamalarla, sadece Kürtlere değil insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak Türkiye tarihinde hak ettiği yere yazılacaktır.
Roboski’de yaşanan katliamın sorumlusu tüm askeri ve siyasi karar vericiler, cezalandırılmadıkça, geçmişle yüzleşme iddiası inandırıcı olmayacaktır.
Roboski köylülerine yönelik bir özür mesajını bile çok gören yöneticilerin, acıları paylaşmaya, ortak ve onurlu bir gelecek kurmaya yönelik söylemleri hiçbir karşılık bulmayacak, yıkılan güveni yeniden inşa edemeyecektir.
Roboski aydınlatılmadıkça, Roboski’de yaşananlar halka açıkça anlatılmadıkça Türkiye siyasetinde sivilleşme ve demokratikleşme söz konusu olmayacaktır.
Roboski, yıllardır tahrip edilen, birlikte barış içinde, özgür ve eşit yaşama arzusuna vurulmuş en ağır darbelerden biridir. Roboski kendi rızalarına rağmen çizilmiş sınırlar yüzünden ekmeğini katır sırtında kazanmaya mahkum edilmiş insanlara, yaşama şansı bile tanımayan bir vicdansızlığın sembolüdür.
Devletin kürt meselesi karşısındaki yıllardır süren baskı asimilasyon ve şiddet ile ” dize getirme” anlayışına karşın , Bu topraklarda barış ve adalet duygusunun, eşit olarak bir arada yaşama hedefinin daha fazla yıpranmaması için Türkiye halklarının bu katliamlara karşı sessizliğini bozması gerekmektedir. Suskunluğumuz bu katliamların ülkenin her yanına sıçramasına, daha fazla kan ve göz yaşı akmasına sebep olacaktır.
Bizler İnsan Hakları savunucuları olarak, Faillerinin yargı önüne çıkarılmadığı ve çıkarmamakta direnen hükümete karşı, ROBOSKİ katliamının 12. Yıldönümünde Roboskili ailelerin yanında olduğumuzu ve katliamı asla unutmadığımızı ve unutturmayacağımızı buradan bir kez daha belirtiyoruz. Roboski’yi savunmak adalet aramaktır, İnsanlığı savunmaktır. Bu savunmamız , adalet arayışı mücadelemiz her zaman devam edecektir. Roboski katliamında yaşamını yitiren yurttaşlarımızı birkez daha saygıyla anıyoruz.28.12.2023
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ ADANA ŞUBESİ