Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) ocak ayı olağan toplantısında açıklamalarda bulundu.
Orta Vadeli Program’a (OVP) yönelik mesajlar veren Şimşek, “Bu program, sabırla ve kararlılıkla uygulanacaktır. Bu program, siyasi sahipliği olan bir programdır. Bu program geçici bir heves değildir” dedi.
Enflasyon konusunda “Tekerleği yeniden keşfetmeyeceğiz” yorumju yapan Şimşek, “Fed, AB enflasyonu nasıl indirdiyse biz de öyle yapıyoruz” ifadesini kullandı.
Şimşek vergi konusunda da “Verginin tabanını genişleteceğiz. Verginin hakkıyla alınmadığı alanlarda çaba göstereceğiz” diye konuştu. Bütçe açığının depremden kaynaklandığını söyleyen Şimşek, 2025 ve 2026 yıllarına işaret ederek “Toplam açığı yüzde 3’ün altına çekmeyi planlıyoruz” dedi.
Şimşek’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Kaynakların spekülatif alanlar yerine nitelikli sanayiye, verimli alanlara etkin şekilde kanalize edilmesi için fiyat istikrarı gereklidir. Geçen sene vatandaşımızın talebi nedeniyle Türkiye 29.9 milyar dolar altın ithal etmiştir. Yenilir, içilir değil. Kaynakların etkin kullanımı mı? Hayır. Enflasyona karşı koruma aracı olarak görülmüş. Yüksek büyüme için enflasyonun düşük olması lazım
Bizim dezenflasyon programımız basittir. Fed enflasyonu nasıl indirdiyse, AB nasıl indirdiyse, Brezilya, Meksika nasıl indirdiyse, biz de öyle yapıyoruz. Parasal sıkılaşma var. Büyüme ile enflasyon arasında bir gerilim yok. Kısa vadelidir, kalıcı bir gerilim yoktur. Yüksek büyüme için enflasyonun düşük olması lazım. Esas istikrarsız büyüme enflasyonun yüksek olduğu dönemlerdedir.
Bu program siyasi sahipliği olan bir programdır. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir ekip tarafından hazırlanmıştır. Bu program geçici bir heves değildir.
“Bütçe açığının makul düzeyde tutulması lazım”
Mali disiplin neden gereklidir? Birincisi fiyat istikrarı için bütçe dengesinin, bütçe açığınıın makul düzeyde tutulması lazımdır. Dezenflasyonu desteklemek için bütçe açığını sınırlamaya devam edeceğiz.
Deprem hariç geçen sene bütçe açığı yüzde 1,7’dir. Geçen sene gelişmekte olan ülkeler ortalama bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 5,5’tir. Türkiye’de yüzde 1,7’dir. Deprem geçici bir şoktur. Bu şok bizimle bir süre. Ama geçici bir şoktur, kalıcı bir şok değildir.
Yapısal dönüşme kaynak ayırmamız lazım. Dijital, yeşil dönüşüm demek kolay. Bunlara kaynak ayırmazsanız bunları başarmak zor. O nedenle mali disiplin önemlidir. Afet riskini azaltmak için mali kaynağa ihtiyaç var. Daha makul maliyetlerle finansmana erişiminin, daha yüksek kredi notlarına ulaşmanın ön koşullarından bir tanesi mali disiplindir. Sürdürülebilir iç borç ve nesiller arası adalet açısından da, yani kim ödetecek faturayı, bu denge açısından da adalet açısından da mali disiplinin tesisi önemidir.
“Bütçe açığındaki artış depremden kaynaklanıyor”
Verginin tabanını büyüteceğiz. Yani şu anda verginin hakkıyla alınmadığı alanlarda çaba göstereceğiz. Şu anda harıl harıl çalışmalar var.
Bütçe açığındaki artış esas itibarıyla depremden kaynaklanıyor. Muhtemelen 2024’te OVP’de öngördüğümüzün altında bir açıkla kapatmak için elimizde geleni yapacağız. 2025, 2026’da da toplam açığı yüzde 3’ün altına çekmeyi planlıyoruz.
“Diğer bir hedefimiz KKK’den çıkış”
Sermaye piyasaları derinleştirilecek, piyasaların derinliği fiyat istikrarından geçiyor. Kur oynaklığı konusunda, gelişmekte olan ülkeler bandının çok dışındaymışız, şu anda o bandın alt sınırındayız, nispeten istikrarlı ülkelere benzer şekilde gidiyor.
Diğer bir hedefimiz KKM’den çıkıştır, dezenflasyonla mücadeleyi zorluyor, piyasaları bozmadan çıkacağız, sabırla, zamanla çıkacağız. KKM’den çıkış başladı, Ağustos ayına göre ciddi bir düşüş var, önümüzdeki dönemde devam edecek.
‘Türkiye’ye kaynak girişi yok’ diyorlar, olmaz olur mu? Çok ciddi bir kaynak girişi var, olmasa cari açığı nasıl finanse edecek, rezervi nasıl biriktirecek. Önümüzdeki dönemde kaynağa erişimde sorun ciddi bir şekilde azalacak.”