Kadına karşı şiddetin yalnızca fiziksel şiddet kategorisine alınamayacak kadar kompleks, sistemik ve uzun tarihe sahip olduğu bilinmektedir. Fiziksel şiddete ek olarak kadınlar gündelik yaşamlarında cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddetle de karşı karşıya kalmaktadır. Kadınlar, cinsiyetlendirilmiş istihdam ilişkisi ile karşılaşılmaktayken aynı zamanda düşük ücretli, güvencesiz ve esnek çalışma şartlarına mecbur bırakılmaktadır. Kadınlara ve çocuklara yönelik istismar ve cinsel saldırı vakalarının özellikle kamu personelleri tarafından işlendiği vakit uygulanan “cezasızlık politikasıyla” had safhalara ulaştığını kamuoyuna yansıyan rapor ve haberlerde dahi, ki bunlar buzdağının yalnızca görünen kısmını oluşturmaktadır, rahatlıkla gözlemlemek mümkündür. Kadınlar ayrıca diğer şiddet biçimlerine nazaran genel geçer bir tanım yapılması ziyadesiyle zor olan psikolojik şiddete aile, okul, işyeri dahil neredeyse yaşamın tüm alanlarında maruz kalmakta/bırakılmaktadırlar.

HEDEP Mardin Milletvekili Beritan GÜNEŞ ALTIN, konuya ilişkin Meclis araştırması açılması talebiyle araştırma önergesi verdi.

2024'ün En Çok Konuşulan Siyasetçileri Belli Oldu! 2024'ün En Çok Konuşulan Siyasetçileri Belli Oldu!

Türkiye’de kadınlara yönelik fiziksel, ekonomik, cinsel ve psikolojik şiddetin boyutları, alarm seviyesini çoktan geçmiş durumdadır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmadığı koşullarda erkek şiddetinin arttığı ve artacağını söylemek malumun ilamıdır. Türkiye’de uzun yıllardır kadına karşı şiddetle mücadelede etkin yöntemlerin belirlenmediği ve var olan yöntemlerin ise tam olarak uygulanmadığı henüz bitmemiş 2023 yılı içerisinde, kamuoyuna ve yargıya yansımış, en az 342 kadın cinayetinin yaşanmasında dahi açıkça görülmektedir.

Ülkede yaşanan çoklu krizler halinin en ağır sonuçlarıyla bugün kadınlar karşılaşmaktadır. Kadına yönelik şiddet vakaları geçmişten günümüze kadar devam etmiştir ancak özellikle 21 yıllık AKP iktidarında, şiddeti önleyici ve şiddetle mücadele eden mekanizmaların birer birer ortadan kaldırılmasıyla bu vakalar astronomik düzeylere ulaşmıştır. Kadınların “can güvenliğini” sağlayan, başka bir deyişle erkek şiddetini önleyici en temel metinlerden birisi olan İstanbul Sözleşmesinden ideolojik/politik saiklerle, seçim yatırımı için bir gece yarısı çıkılması; 6284 sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanununun kaldırılmasının seçim vaadi olarak duyurulması gibi birçok sebep kadına karşı şiddetin katlanarak artmasını sağlamıştır. Günümüz itibariyle kadınlar, eğitim, istihdam, aile içi “görev” dağılımı, spor, siyasi karar alma süreçleri gibi bir dizi alanda cinsiyetçi düzenlemeler ve uygulamalarla karşılaşmakta “cam tavanlara” çarpmaktadırlar.

Kadına karşı şiddetin yalnızca fiziksel şiddet kategorisine alınamayacak kadar kompleks, sistemik ve uzun tarihe sahip olduğu bilinmektedir. Fiziksel şiddete ek olarak kadınlar gündelik yaşamlarında cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddetle de karşı karşıya kalmaktadır. Fiziksel şiddet mağduru kadınların ekseriyeti ise en yakınlarında olan erkekler tarafından şiddete maruz bırakılmaktadır. “Ev İçi Şiddet Acil Yardım Hattı 2007-2021 Yılları Arası Verilerinin İstatistiksel Analizi Raporu”nda şiddete maruz bırakılan her 10 kişiden 8’inin kadın olduğu, faillerin %90’ının erkek, bu erkeklerin ise %63’ünün kadınların eşleri, %21’inin de aile üyesi olduğu belirtilmektedir.

Yoğun emek sömürüsü üzerine kurulu olan kapitalizmin işleyişinde patriyarka da esas sac ayaklarındandır. Ekonomik şiddet neticesinde kadınların istihdam süreçlerine katılımı zorlaşmaktadır. Kadınlar, cinsiyetlendirilmiş istihdam ilişkisi ile karşılaşılmaktayken aynı zamanda düşük ücretli, güvencesiz ve esnek çalışma şartlarına mecbur bırakılmaktadır. Bunlara ek olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin neticesinde hane içi işlerin, bakım emeğinin de yalnızca kadınların sorumluluğu gibi normalize edilmesinden ve ücretsiz kamu kreşlerinin, yaşlı bakım merkezlerinin yeterli sayıda olmamasından sebeple kadınlar, istihdam süreçlerinin dışına itilmektedirler.

Yine ülkenin dört bir yanındaki kadınların maruz bırakıldıkları bir diğer şiddet biçimi ise cinsel şiddettir. Kadına ve çocuklara yönelik istismar ve cinsel saldırı vakalarının özellikle kamu personelleri tarafından işlendiği vakit uygulanan “cezasızlık politikasıyla” had safhalara ulaştığını kamuoyuna yansıyan rapor ve haberlerde dahi, ki bunlar buzdağının yalnızca görünen kısmını oluşturmaktadır, rahatlıkla gözlemlemek mümkündür.

Kadınlar yukarıda sayılanlara ek olarak fiziksel, ekonomik ve cinsel şiddete nazaran genel geçer bir tanım yapılması ziyadesiyle zor olan psikolojik şiddete aile, okul, işyeri dahil neredeyse yaşamın tüm alanlarında maruz kalmakta/bırakılmaktadırlar. Kadınların kendi yaşamları hakkında söz söylemesinin bile önüne geçilmeye çalışıldığı, aynı zamanda bir erkeklik pratiği de olan madun adına konuşulmasıyla kadınlar her gün psikolojik şiddet ile karşı karşıya gelmektedir.

Tüm bunlar göz önünde tutulduğunda, kadına karşı şiddetin tüm çeşitleriyle ve tüm yönleriyle mücadelede etkin yöntemlerin tespit edilip, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve uygulanması için  Meclis araştırması açılması zaruridir.

Editör: Haber Merkezi