Samsun'da tarihî anlar: Saygı duruşu, İstiklal Marşı ve İmamoğlu’nun mesajı
Miting, Samsun Cumhuriyet Meydanı’nda 1 dakikalık saygı duruşu ve ardından okunan İstiklal Marşı ile başladı. Kalabalık coşkulu sloganlarla alanı doldururken, cezaevinde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu’nun gönderdiği mektup okundu. İmamoğlu’nun mesajı, miting alanında büyük bir alkışla karşılandı.
"Bugün ülkemiz tek adamın egemenliğine dayanan bir sistemin çöküş dönemini yaşıyor," diyen İmamoğlu, “Ya adalet ya esaret” diyerek yurttaşlara demokrasi ve hukuk mücadelesi çağrısı yaptı.
“Yeri göğü inleteceğiz!” sözleriyle biten mesajda İmamoğlu, “Ben de Silivri’deki hücremde görevimin başındayım,” diyerek halktan mücadeleye devam etmelerini istedi.
Özgür Özel: “Bir Ekrem hapiste, milyonlarca Ekrem meydanlarda!”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mitingde yaptığı konuşmada, İmamoğlu’nun tutukluluğunu bir “sivil darbe” olarak nitelendirdi. 19 Mayıs 1919’un ruhunu hatırlatarak, Samsun’un yeniden bir demokrasi yürüyüşünün başlangıç noktası olduğunu söyledi.
“Bugün burada Ekrem’i karşılayan milyonlar var. Çünkü bir Ekrem hapiste ama milyonlarca Ekrem bugün burada meydanlarda!”
“Sandıktan korkan otokratlar kaybedecek, millet kazanacak!” diyen Özel, “Bu bir cunta düzenidir, bu düzene başkaldırıyoruz!” sözleriyle konuşmasını sürdürdü.
“Demokrasi dersi vereceğiz” – İmza kampanyası başlatıldı
Mitingde CHP tarafından başlatılan “Adayımı yanımda, sandığımı önümde istiyorum” imza kampanyası da duyuruldu. On milyonlarca yurttaşın imzasının toplanması hedefleniyor. CHP, bu imzalarla iktidara “milletin seçim iradesinden kaçamayacaklarını” göstereceklerini açıkladı.
“Bu darbe girişimi hepimize”
Özel, sadece CHP’nin değil, tüm siyasal alanın hedef alındığını belirterek, "Bu darbe girişimi sadece bize değil, tüm demokrasiye yöneliktir," dedi. AK Parti ve MHP seçmenlerine de çağrıda bulunan Özel, “Bu iktidarın size de vadedeceği karanlıktır. Gelin birlikte değiştirelim,” mesajı verdi.
Gözler erken seçim talebinde
CHP'nin miting serisinin ilki olan Samsun buluşması, erken seçim talebinin kamuoyundaki karşılığını göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Önümüzdeki günlerde Türkiye’nin farklı illerinde benzer mitinglerin yapılması planlanıyor.
“Her şey çok güzel olacak”
İmamoğlu’nun sıkça kullandığı bu cümle, mitingin sonunda tekrar tekrar yankılandı. CHP'nin hem lider kadrosu hem de tabanı, bu mesajla adalet ve demokrasi mücadelesine bağlılığını bir kez daha ortaya koydu.
Özel'in açıklamalarının satır başları şöyle:
"Tam 106 yıl önce, 19 Mayıs'ta, tam da burada, Samsun'daki Tütün İskelesi açıklarına bir vapur demirledi. İstanbul'dan yola çıkan o vapur, dört gün boyunca Karadeniz'in dalgalarıyla çırpınarak, boğuşarak Samsun'a gelmişti. O vapuru Anadolu adına, Samsun adına ilk karşılayan, yanaşan, vapurun üzerine çıkan ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e "Hoş geldin, emrindeyim" diyen kişi Binbaşı Mahmut Ekrem'di.
"İLK ADIM SAMSUN'A YAKIŞIR!"
O gün Gazi Paşa'yı Kurtuluş Savaşı için karşılayan Ekrem'di. Bugün kurtuluşumuzun yürüyüşünü başlatacağımız, ilk adımı atacağımız bu günde Ekrem Başkanı yüz binler karşılıyor Samsun'da. Yüz binler! O gün hepimiz adına bir Ekrem karşıladı Mustafa Kemal'i.
Bugün bir Ekrem'i hepimiz karşılıyoruz. Çünkü bir Ekrem hapiste, milyonlarca Ekrem meydanlardayız! Size, size ilk mitingi Samsun'da yapma kararı verdiğimiz görüşmelerimizde "Başlangıç Samsun'a yakışır. İlk adım Samsun'a yakışır" diyen Ekrem İmamoğlu'nun selamlarını getirdim. Bugün burada bizimle birlikte olmak inancıyla, kararlılığıyla yola çıkan ancak çeşitli gelişmelerden dolayı İstanbul'da kalan Dilek Hanım'ın, Dilek İmamoğlu'nun, Ekrem Başkanımızın hepimize emanetleri Beren'in, Semih'in, Selim'in selamlarını getirdim.
"BİZ SIRTIMIZI AMERİKA'YA DEĞİL,MİLLETE DAYIYORUZ; BİZ GÜCÜMÜZÜ TRUMP'TAN DEĞİL, MİLLETTEN ALIYORUZ!"
Kim millete rağmen bir şey yapmaya çalışmışsa sonu hep hüsran olmuştur. Bugün de gücünü milletten almayanlar, millete değil, okyanus ötesine, başka ülkelere, başka kıtalara, başka liderlere göz kırpanlar kaybetmeye mahkumdur. Biz sırtımızı Amerika'ya değil, millete dayıyoruz! Biz gücümüzü Trump'tan değil, milletten alıyoruz! Dün işgale gelenlere kırmızı harf selenler vardı, bugün darbe yapmak için yurt dışından icazet alanlar var. Dün ihanet ettiği halktan kopup İngiliz zırhlısıyla kaçanlar vardı, bugün millet iradesinden korkup sandıktan kaçanlar var.
"BU TEK ADAM DÜZENİNE, BU CUNTAYA BAŞKALDIRIYORUZ!"
Ve dün 7 düvele karşı direnenler vardı, bugün cuntaya, cuntacılara karşı başkaldıran Saraçhane, başkaldıran Maltepe, 81 ilde sokaklara akan milyonlar, Samsun'da ilk adımı atan kahramanlar var. Hep birlikte, hep birlikte bu düzene, bu tek adam düzenine, bu cuntaya başkaldırıyoruz! Başkaldırıyoruz! Başkaldırıyoruz! Sayın Erdoğan, Samsun'da Cumhuriyet Meydanı'ndayım.
"MİLLET SENİ SANDIĞA ÇAĞRIYOR, VAR MISIN?"
Senin çevrelediğin alan sığmadı, taştık, yan meydanlarda miting yapıyoruz. Samsun inliyor! Seni bir şeye davet ediyor. Var mısın? Sandığa var mısın? Korkma! Korkma! Milletten korkanın sonu abad olmaz. Millet seni sandığa çağırıyor! Sandığa çağırıyor! Millet erken seçimin ilk adımını yine Samsun'dan atıyor.
"ERDOĞAN ASLA UYKU UYUMUYOR"
Millet sandık istiyor. Artık millet başında emekliyi aç bırakan, asgari ücretliyi süründüren, gençleri işsiz bırakan, gençlerin gelecek umudunu söndüren ve seçimi kazanamayacağını anlayınca geldiği demokrasi direncinden inen, sandıktan kaçan, sandıktan korkan bir otokrat istemiyor! Millet, demokratlar seçim istiyor, seçim! Değerli Samsunlular, değerli Samsunlular, ben bu Erdoğan'ın yaptığının adını koyduğumdan beri asla asla uyku uyumuyor.
Darbeci olduğunu, cuntacı olduğunu söyledim. Sürekli buna itiraz ediyor. Dünyada iki tür darbe var. Bunun biri askeri darbe, bir diğeri sivil darbe. İkisinin de bir planı, başında bir cuntası olur. Türkiye'nin 19 Mart'ta karşı karşıya kaldığı şey bir sivil darbedir ve bu darbenin başındaki cuntanın karargahı saraydır. Silahı yargıdır, mühimmatı, mermisi yalandır, iftiradır.
Cunta bu kez kamuflajla değil, üzerine savcı, başsavcı, hakim cübbesi giyerek gelmiştir. Seçimle gelenler seçimle gitmek istememektedir. Bunun adı darbedir. Bu darbeyi püskürten 10 milyonlara selam olsun! Sarachane'de 7 gece direnenler, 81 ilde sokaklardan taşanlar, Maltepe'de 2.2 milyonla o meydanın rekorunu kıranlar, 15,5 milyon kişi sel olup da dayanışma sandıklarına akanlar bu darbe girişimini püskürtmüştür.
Geldiler, seçtiler, tarihe geçtiler! Hepinizi, her birinizi ayrı ayrı kucaklıyorum! Selam olsun hepinize! Selam olsun hepinize! Şimdi karşımızdaki cunta devlet ve hükumetin içindeki küçük bir azınlıktır. Bunlar ne millettir ne de anlatmaya çalıştıkları gibi devlettir. Bunlar milleti de devleti de temsil etmiyor. Çıkmışlar FETÖ'cülerin ağzıyla "Biz devletiz, devlet aklı vardır." diyorlar. Oysa siz kim oluyorsunuz da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yerine geçmeye kalkıyorsunuz? Siz bir avuç ihtiras sahibi cuntadan başka bir şey değilsiniz! Oysa biz milletiz, haklıyız, güçlüyüz ve biz kazanacağız! Bu milletin coşkusunun karşısında bir avuç cuntacı duramaz.
"MİLLETİN SOFRASINDAN KALKIP DA TRUMP'IN SOFRASINA OTURAN ERDOĞAN'A SORUYORUM"
Türkiye Cumhuriyeti'ni bu cuntadan, devleti suç örgütü gibi yöneten bu iktidardan ilk sandıkta kurtaracağız, ilk sandıkta! Buradan bu darbeyi yapanlara soruyorum. Hangi sofrada büyüdünüz siz? Milletin elinden o tarhanayı içmediniz mi? Milletin verdiğiyle büyümediniz mi? O sofrayı kuran milletimize şimdi niye ihanet ettiniz? Elinde Türk bayrağı taşıyana nasıl terörist dediniz? Bu milletin güzel evlatlarını nasıl alıp da içeri tıktınız? Bayramda anasından, babasından, kardeşinden ayrı tuttunuz.
Milletin sofrasından kalkıp da Trump'ın sofrasına oturan Erdoğan'a soruyorum. Bu millet bunun hesabını soracak sana! Bu millet bunu yanına bırakmayacak! Gazetecilerin hedefi sadece muhalefet, ana muhalefet değil. Türkiye'de siyaseti tasfiye etmek istiyorlar. Artık milletin desteği arkalarında yok. O yüzden millete ihtiyaç duymayacakları bir sistem kurmaya kalkıyorlar. Sadece CHP, sadece muhalefet partileri değil, AK Parti ve MHP'de siyaset yapanlar, onların siyaseti de tehdit altındadır ancak henüz kendileri bilmiyorum bunun ne kadar farkındadır. Bu cunta başarılı olursa demokratik siyaseti tasfiye edecektir.
Devletin geleneğini savunan tüm bürokratik sistem ortadan kalkacak, milletin egemenliğine dayanan bu rejim gidecek, Rusya'daki gibi sonuçları önceden belli, rakibi önceden belli, katılım oranı düşük, oy oranı çok yüksek seçimlerle demokrasi varmış gibi yapılmak istemektedir. Bu topraklar bu demokrasiyi, bu Türkiye'nin dört bir yanında milyonlarca şehit ile toprağı, toprakları suladıkları şehit kanlarıyla kurdukları bu ülkede Mustafa Kemal'e padişahlık teklif edilmişken, krallık teklif edilmişken, seçimsiz, ebedi cumhurbaşkanlığı teklif edilmişken o bunları bir kenara atıp ille de meclis, ille de demokrasi demiştir.
Hedefimiz, hedefimiz güçlü bir parlamento, güçlendirilmiş parlamenter sistem, kuvvetler ayrılığı ve cumhurbaşkanının ve başbakanın ayrı ayrı olduğu, birbirine saygılı olduğu, ikisinin de milletin önünde eğildiği bir sistemi Ekrem Başkanımızla birlikte el ele, omuz omuza en kısa zamanda kuracağız. Gücünü sandıktan alan AK Partili siyasetçiler, gücünü, makamını, mevkiini sandığa borçlu MHP'li siyasetçiler, bu darbe girişimi bize değil, hepimize'dir. Bu darbe girişimi demokrasiye, bu darbe girişimi milletin seçme, senin de seçilme hakkınadır. Erdoğan'ın bundan sonra seçim istemediğini artık yavaş yavaş bütün dünya anlamakta, hissetmektedir. Korkmayın! Trump'a da sığınsa, Putin'in de desteğini alsa onun karşısında tüm 7 devletin işgaline, emperyalist işgale bir başına direnmiş ve başarmış Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün evlatları vardır! Evlatları vardır! Evlatları vardır!
Kendi girdiği seçimde cumhurbaşkanı ünvanını alan, 19 Mart'ta kendinden sonraki cumhurbaşkanına, cumhurbaşkanı adayımıza kumpas kuran, darbe yapmaya çalışan, cuntanın başına geçen Recep Tayyip Erdoğan artık cunta başkanıdır! Ve onun mürekkebinden yetkiyi milletten almayanlar, onun dolma kaleminin mürekkebinden kağıda dökülen sözde bakanlar. Bakan demokrasilerde olur. Bakan oyu milletten alır, milletin gözünün içine bakar.
"DEMOKRASİ TOKADINI YEDİNİZ, YİNE YİYECEKSİNİZ!"
Millet ne istiyorsa onu yapar ama yangına, orman yangınına itfaiye yollarken bile cumhurbaşkanından talimat bekleyenden, milletin değil onun gözünün içine bakandan bakan olmaz. Bunlar Trump'ın bakan yerine atadığı sekreterleri gibi her birisi sekreterdir ama bu sekreterlere söylüyorum. Geçen 1 yıl önce, 31 Mart seçimlerinde 17'niz bir oldunuz, cumhurbaşkanınızla hep birlikte gittiniz. İstanbul'da Ekrem Başkanımızın karşısına alayınız geçtiniz, demokrasi tokadını yediniz. Yine yiyeceksiniz! Bizim devlet geleneğimizin özü adalettir. Buradan bütün Türkiye'ye ifade etmek isterim ki biz Fatih Sultan Mehmet'in "Kadıyı satın alırsan adalet ölür. Adalet ölürse devlet ölür" diyen Fatih Sultan Mehmet'in ve biz "Memlekette adalet mevcut değilse orada anarşiden başka bir şey yoktur, hükümet yoktur" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediklerini bilen, devletin içinden adaleti çekersen geriye sadece bir çete kalır; silah kullanan, insanları özgürlüğünden alan, para toplayan ama millete değil başkalarına hizmet eden yapı demokratik bir devlet değil, cuntanın çetesidir.
Ekrem Başkanı ve arkadaşlarını yalanla, iftirayla tutukladılar. 3 yıl önce İBB'de 550 terörist var deyip soruşturma açmışlardı, hatırlıyor musunuz? O soruşturmalar, o yargılamalar bitti, İBB'de bir terörist bile bulunamadı. O gün bu yalanı atan Süleyman Soylu'ya sordular.
Bugün Süleyman Bey, Süleyman Bey Karadeniz'de bayağı seviliyorsun ha. Arkadaşlar, ben miting meydanlarında kimseyi yuhalatmam, Süleyman Bey'i bile. Bir kişiyi yuhalatıyorum. Volkan Konak vefat ettiğinde onun arkasından en iğrenç lafları söyleyen Çatalca Müftüsü var ya, ha yuhalayın o namussuzu yuhalayın! Gelelim Süleyman Bey'e.
"SÜLEYMAN EFENDİ, OLMAZ OLSUN SENİN GİBİ SİYASETÇİ"
Süleyman Soylu'ya dediler ki: "İstanbul Büyükşehir'de 550 terörist var" dedin. Hepsi aklandı, hepsi görevinin başında. Sen bunu nereden söyledin? Bir ispatla. Mahkeme de sordu, millet de soruyor. Ne dedi biliyor musunuz? "Ben siyaseten söyledim, siyaset yapmıştım" dedi. Süleyman Efendi, yere batsın böyle siyaset! Olmaz olsun senin gibi siyasetçi! Yazıklar olsun! Bu Süleyman Soylu'yu Ak Partili Trabzonlu teyzelerime şikayet ediyorum. Ak Partili Trabzonlu teyzelerime! Senin evladına birisi siyaset olsun diye terörist dese, polis alsa götürse, işinden olsa, yıllar sonra derdini anlatsan sonra sorsalar "Siyaset yapmıştım" desen ne yaparsın?
Trabzonlu teyzem bu Süleyman Soylu'ya vur artık terliği! Vur terliği! Vur terliği! Bugün de bugün de hatırlamamız gereken bir diğer gerçek, bu Ekrem İmamoğlu sizin evladınız. Bu Tayyip Erdoğan'ı 2019'da, Tayyip Erdoğan'ın atadığı son başbakan, o günün meclis başkanı Binali Yıldırım'ı 13.000 farkla yenmişti. Mazbatasını almıştı. Hazmedemediler, seçimleri tekrar ettiler. Ederken de dediler ki: "43 tane sandıkta FETÖ'cü sandık görevlisi var, oylarımızı çaldılar."
O günden sonra, o günden sonra o 43 kişi getirildi, sorgulandı. İçlerinde bir tane bile FETÖ'cü, sandıklarında bir oy bile hata çıkmadı. Ne yaptılar? Yine yalan attılar, güya siyaset yaptılar. Kazanmak için her yol mübah diyen, çalan, çırpan, yalan atan, iftira atan bu kirli siyaset yerin dibine batacak! Yerin dibine batacak! AKP döneminde İstanbul'da 37, Ankara'da 97 yolsuzluk dosyası çıktı. Bu dosyalar savcılığa verilirken Süleyman Soylu geldi, el koydu.
İBB SORUŞTURMALARINDAKİ GİZLİ TANIKLAR
O günden beri bu dosyaların herhangi birisinde bir kişi ifadeye çağrılmadı, soruşturma açılmadı, hesap sorulmadı. Kendisi dönemindeki büyük yolsuzlukları örtbas edenler Ekrem Başkan'a geçen dönem, 5 yıl boyunca daima 300 müfettiş yolladılar, bir çöp yolsuzluk bulamadılar. Bugün o dosyada asla ve asla ne bir kanıt, ispat, söyledikleri iftiraları destekleyecek gerçek bir şahit yoktur. Sadece ne vardır? Gizli tanıklar. Adı Meşe, Ladin ve Çınar olan üç odundan başka bir tanık yoktur ortada.
Samsun’da atılan bu adım, Türkiye siyasetinde yeni bir dönemin habercisi olabilir.