DEM Parti İstanbul Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Çiçek Otlu, 12-12-2024 tarihinde TBMM Genel Kurul’da yaptığı konuşmada; "Suriye'de Kürt'e ölüm planlanırken Türk işçi ve emekçilerine de ekonomik zulüm uygulanmaktadır, azami savaş politikası için işçi sınıfı asgari ücrete mahkûm edilmektedir" dedi.

Alevi Bektaşi Federasyonu: "Suriye Halklarının Yaşam Hakkı Güvence Altına Alınmalıdır" Alevi Bektaşi Federasyonu: "Suriye Halklarının Yaşam Hakkı Güvence Altına Alınmalıdır"

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen değerli izleyiciler;

Suriye'de Baas rejimi çöktü ve Esad kaçtı. Peki, yerine kim geldi? "HTŞ" adındaki halkların kanını emen, cihatçı katliamcı bir örgüt geldi. Şimdi, Suriye halkları yeni bir baskı ve zulüm rejimi tehdidiyle karşı karşıya. Suriye'nin bu hâle gelmesinde ilk başta AKP ve MHP'nin rolü büyüktür ve bu savaş senaryosunda baş aktörlerdir. Saray iktidarı için Suriye politikası elbette her şeyden önce Kürt düşmanlığı üzerine kurulmuştur. Bugün de Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında sözde "Suriye Millî Ordusu" denilen çeteler eliyle Kürt halkının yerleşim yerleri yağmalanmakta, sivil halk katledilmekte, Türkiye Rojava devrimini boğmaya çalışmaktadır. Bu Kürt düşmanlığı üzerine kurulu olan sömürge siyasetini reddediyoruz ancak buna yön veren temel dürtü de ekonomiktir yani savaş bölgelerinde yüksek kârlar elde etme dürtüsüdür dolayısıyla savaş siyaseti aynı zamanda bir ekonomik girdi alanıdır.

AKP ve MHP iktidarı adı konulmamış bir savaş ekonomisi yaratmış ve saray rejimini buradan tahkim etmektedir. Ne var ki bölgesel düzeyde yürütülen bu savaş siyaseti yalnızca Suriye ve Rojava'daki halkları etkilemiyor, aynı zamanda Türkiye'deki işçi ve emekçilere açılmış bir ekonomik savaş anlamına gelmektedir. Savaşı finanse etmek adına ağır vergiler halkın sırtına yığılmakta, milyonların emeği çalınmaktadır. Saray rejimi inşa edildiğinden bu yana Türk ekonomisi bu kadar militarist olmamıştır. Milyonlarca işsizin olduğu yerde sanayi yatırımı yapmak yerine askerî amaçlar için üretim yapan sektöre ağırlık verilmiş, ekonomide bu sektörlerin önü açılmıştır. Bundan dolayı Orta Doğu'da yayılmacıdır. Saray rejiminin toplanan askerî harcamaların gayrisafi millî hasıla ve bütçe içindeki payına baktığımızda kırk yıldır Kürtlerle savaşa ayırmıştır, Suriye'deki iç savaşa ayırmıştır.

Türkiye'de teknoloji alanında söylenen AR-GE faaliyeti esasen askerî teknoloji üzerine kurulmuştur. İnsansız savaş araçlarının finansman ihtiyacı insan merkezli kamusal politikaların önüne geçti. Bunun doğrudan sonucu başta sağlık ve eğitim olmak üzere toplumsal ihtiyaç alanlarına ayrılan bütçe kısıtlandı. Saray rejiminin yandaşı olan silah tekelini büyütmek için milyonlarca emekçinin geleceği karartıldı.

Türkiye'deki askerî ekonominin temel pazar alanı teröre karşı "savaş" adı altında bölgesel düzeyde yürütülen Kürt karşıtı savaştır. Bugün Rojova'ya atılan her bomba, orada sıkılan her kurşun Türkiye'deki silah şirketlerinin cirosunu ve kârını artırmaktadır ama küçülen halkın ekonomisidir.

Suriye'de Kürt'e ölüm planlanırken Türk işçi ve emekçilerine de ekonomik zulüm uygulanmaktadır, azami savaş politikası için işçi sınıfı asgari ücrete mahkûm edilmektedir. Biliyoruz ki bu iktidar "Silah şirketleri için iyi olan şey devlet için iyidir." diyor. Yani “McDonalds, bir silah şirketi olan McDonnell Douglas olmadan yapamaz” sözü çok şeyi anlatmaktadır. Bu, yalnızca Amerika sermaye sınıfı için değil, Türk burjuvazisi için de geçerlidir. Yalnızca âdeta bir ilhak bölgesine dönmüş Azez'e bakıldığında da görebiliriz. Azez'deki elektrik bir Türk firması Akenerji tarafından sağlanmaktadır. Telekominikasyon Türk firmaları tarafından, Azez'deki zeytinyağı satışlarını Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri belirlemektedir. "Fırat Kalkanı" denilen işgal bölgesindeki tüp gaz dolum ve satış faaliyetini de Türk firmaları yapmaktadır. Gıda ürünlerindeki ham maddelerin yüzde 80'i Türkiye'den sağlanmaktadır. Şimdi, bu siyasi, ekonomik çıkarlar korunsun diye cihatçı çeteler ile bölgedeki TSK birlikleri milyarlarca liralık bütçeyle finanse edilmektedir. Yeni teknolojik silahlar bu bölgede kullanılmaktadır.

Yeni işgal hesaplarıyla ve sözde Suriye'nin yeniden inşası planlarıyla başta silah, inşaat ve gıda şirketleri olmak üzere, sermayeye daha büyük kâr alanları sağlanmak istenmektedir. Sanayi ve teknoloji alanında halk yararına değil, savaş ve emperyal hayal uğruna yatırımlar yapılmakta, bütçeler ayrılmaktadır. Bunu değiştirmenin yolu savaş ve işgal politikalarından kurtulmaktır.  Sanayi askerî ekonomiye, teknolojik gelişim savaşa endeksli olmaya devam ettiği sürece adil bir ekonomi ve insanca bir yaşam mümkün olmayacaktır. Bu çarkın kırılmasının yolu ise adil, demokratik ve onurlu bir barışın sağlanmasından geçmektedir.

Teşekkür ediyorum.

Editör: Haber Merkezi