DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu Meclisde "İşsizlik Sigortası Fonu sürekli büyürken yararlanan işsiz sayısı neden sınırlı kalıyor? " dedi
Konuyla ilgili meclisde yaptğı açıklamada şu ifadelere yerveerdi.
Bir kez daha bu çatı altında bir kanun teklifi vesilesiyle emek ile sermaye, iktidar ile emekçiler karşı karşıya geliyor. Bu kez nedir bunun adı? İşsizlik Sigortası Kanunu hakkında değişiklik yani on yıllardır iktidarların fon adı altında sermayeye kaynak aktardığı ve bunu yalnızca yasa düzenlemeleriyle temellendirdiği yeni bir kanun teklifi. İktidar partisi ve ortağı bu düzenlemeyle de meselenin esasını yani milyonlarca işçinin çıkarını değil, bir avuç azınlığın, patronların çıkarlarını esas alıyor.
Kanun teklifi geçecek ve biz şu soruları sormak istiyoruz: İşsizlik Fonu nasıl ve kimin için kullanılıyor? İşsizlik Sigortası Fonu sürekli büyürken yararlanan işsiz sayısı neden sınırlı kalıyor? İşçilerin temel geçim hakkını güvencelemek adını oluşturulan bu fondan neden işçiler yerine daha çok patronlar yararlanıyor? Çünkü devlet sermaye devleti, siyasi iktidar da tekelci sermayenin, patronların hizmetkârıdır. Biliyoruz ki fonlar tekelci sermayenin hâkimiyetini daha da güçlendirmek için kaynak tahsisi yaratılması sürecidir, siyasi iktidarlar da bütçe içi ya da dışı bu fonların büyük oranda sermayeye aktarılmasının siyasi gücüdür. Kamu maliyesi alanında kullanılan "kamu-özel fonları" ya da "kamu-özel hesapları" deyince ne yazık ki akla ilk gelen kamu yararına bir hizmetin görülmesi için ayrılan mali kaynak değil, sermaye sınıfının yani patronların kullanımına açılan kaynaklar geliyor. Bu durum özellikle AKP iktidarları döneminde daha çok belirgindir.
Yasa teklifinin gerekçesinde işverenlerin iş gücü maliyetlerini düşürmek için bu yasa teklifine ihtiyaç duyulduğu ortada. Bunun için de asgari ücret desteğinin aylık 500 liradan 700 liraya çıkartıldığı belirtiliyor. Peki, patronun iş gücü maliyetini düşünüyorsunuz da işsizin yaşam maliyeti ne olacak? İş gücü maliyeti yükseliyor da bir işçinin kira, temel konut giderleri, eğitim, sağlık masrafları, her şeyden öte yiyecek ekmeğinin maliyeti yükselmiyor mu? Artan enflasyon ve vergiler, günlük yapılan zamlar, işsizin yaşam maliyetini artırmıyor mu? Bu yaklaşım işsize "Canın cehenneme!" patrona ise "Korkma, arkanda devlet var!" demekten başka nedir? Fonun adı güya "İşsizlik Fonu"ymuş, kimi kandırıyorsunuz? Hiç değilse biraz dürüst olup kanun teklifiyle fonun adını değiştirip "işçiden alıp patrona verme fonu" yapın, böylece adına layık bir fon kurmuş olursunuz.
Bakınız, geçen yılın ilk on bir ayında işsizlik ödeneği için başvuran 1 milyon 483 bin kişiden yalnızca 673 bini maaşa bağlandı yani yalnızca yüzde 45'i yararlandı. Örneğin, kısa çalışma ödeneğinden üç ay boyunca faydalanan birisi, daha sonra işsiz kalıp işsizlik ödeneğine başvuruda bulunması hâlinde söz konusu üç ay mahsuplaşmaktadır. Buna neden gerek olduğu, neden böyle bir şeyi yapma ihtiyacı duyulduğu ise belirsizdir. Kısa çalışma ödeneği olarak ödenen sürelerin işsizlik ödeneği sürelerinden düşürülecek olması açık bir hak kaybıdır. Bu kanun teklifiyle, iktidar sözcülerinin söylediği gibi, kısa çalışma kolaylaştırılmıyor, aksine, milyonlar daha çok yarı zamanlı çalıştırılarak yoksulluğa mahkûm ediliyor, emek sömürüsü artıyor.
Konuşmamı bitirmeden önce "mesleki eğitim" adı altında yapılan staj sömürüsüne de değinmek istiyorum. Öncelikle, daha dün Kütahya'da staj gördüğü iş yerinde yaşanan iş cinayeti sonucu yaşamını yitiren Kütahya Mesleki Eğitim Merkezi iç mekân mobilya teknoloji dalı 9'uncu sınıf öğrencisi Erol Can Yavuz'u anarak başlamak istiyorum. Erol Can Yavuz, bu ülkede staj eğitiminin de sermaye sınıfı için bir sömürü alanı hâline getirildiği koşullar altında can verdi, "staj" adı altında ucuz iş gücü hâline getirilerek emeğin sömürüldüğü yetmiyormuş gibi, denetimsizlik, alınmayan iş güvenliği önlemleri altında canından oldu. Erol Can'ın ailesine DEM PARTİ adına başsağlığı diliyoruz, acılarını paylaşıyoruz.
Staj sömürüsüne kaynaklık eden Mesleki Eğitim Kanunu yeniden düzenlenmelidir. TÜİK verilerinde işçi gösterilen ancak herhangi bir özlük hakkı bulunmayan tüm stajyerlerin ve çıraklık eğitimi alanların talepleri kabul edilmelidir. Tüm stajyerlerin sigorta başlangıçları emeklilik için dikkate alınarak mağduriyetleri giderilmelidir. İşçilere ve emekçilere ekmek yoksa, iş yoksa patronlara da huzur olmadığını belirtmek istiyoruz. O nedenle de Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisinin taleplerinin kabul edilmesini istiyoruz.