Deprem Dayanışması Derneği ve Adana Ekoloji Platformu, "Unutmak Yok. Affetmek Yok. Helalleşmek Yok..." başlıklı basın açıklamasını Abidin Dino Parkında gerçekleştirdi.
- 6 ŞUBAT DEPREMİNİN ÜZERİNDEN İKİ YIL GEÇTİ.
- RESMÎ RAKAMLARA GÖRE 53 BİN 537 CANIMIZI YİTİRDİK.
- 107 BİN 213 KİŞİ YARALI KURTULDU.
- AFET BÖLGESİNDE HALEN 700 BİN İNSAN 20 METRE KARE DEMİR KUTULARDA YAŞAM SAVAŞI VERİYOR.
- UNUTMADIK, UNUTTURMUYORUZ, AFFETMEYECEĞİZ!
Adana Abidin Dino Parkında gerçekleştirilen basın açıklamasını bir çok kurumun yanısıra DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'da katılarak konuşma gerçekleştirdi.
Deprem Dayanışması Derneği ve Adana Ekoloji Platformu adına basın açıklamasını Nilüfer Köktürk okudu.
Köktürk açıklamasına şu şekilde devam etti;
Depremzedelerin Barınma Sorunları Çözülmedi
6 Şubat 2023’te meydana gelen Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen, depremzedelerin barınma sorunları büyük ölçüde devam etmektedir. AFET BÖLGESİNDE HALEN 700 BİN İNSAN 20 METRE KARE DEMİR KUTULARDA YAŞAM SAVAŞI VERİYOR.
Sağlık ve eğitim hizmetlerinde yetersizlik halen devam ediyor.
Depremin yıkıcı etkisi, yalnızca fiziksel altyapıyı değil, sosyal hizmetleri de büyük ölçüde sekteye uğrattı. Özellikle sağlık ve eğitim alanlarındaki eksiklikler, depremden etkilenen milyonlarca insanın yaşam kalitesini doğrudan olumsuz etkilemeye devam ediyor. Deprem sonrası bölgede sağlık tesislerinin önemli bir kısmı ya hasar gördü ya da tamamen kullanılamaz hâle geldi. Eğitim alanında da durum benzer şekilde endişe vericidir. Depremde çok sayıda okul yıkılmış ya da kullanılamaz hâle gelmiştir, bazı bölgelerde öğrenciler hâlâ konteyner sınıflarda eğitim almak zorunda bırakılmıştır.
Acele kamulaştırma; halkın evine, bahçesine, tarlasına el koyma haline getirilmiştir.
Deprem sonrası yeniden yapılanma süreçlerinde sıkça başvurulan acele kamulaştırma yöntemi, bireylerin haklarının ihlal edilmesine yol açabilecek çeşitli sorunlar barındırmaktadır. Deprem bölgesinde acele kamulaştırma uygulamalarıyla ilgili hak ihlallerinin en çok yaşandığı iller arasında Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman öne çıkmaktadır. Bu iller, hem deprem etkisinin en ağır hissedildiği yerler arasında yer almış hem de yeniden inşa çalışmaları kapsamında acele kamulaştırma kararlarının yoğun olarak uygulandığı bölgeler olmuştur.
Afet bölgelerinde acele kamulaştırma kapsamında meralar, verimli tarım alanları ve bahçelerin yapılaşmaya açılması ekolojik dengeyi tahrip edici noktalara ulaşmıştır.
Enkaz kaldırma çalışmaları ekolojik yıkıma dönüşmüş, yaşam ve sağlık hakları ihlal edilmiştir.
Enkaz kaldırma ve yıkım çalışmalarında güvenlik ve çevre sağlığına yönelik önlemler alınmamıştır. Yıkım alanlarından yayılan toz, halk sağlığını tehdit etmiştir. Asbest gibi kanserojen maddelerin kontrolsüz şekilde çevreye yayılması, bölge halkının sağlığını tehlikeye atmıştır. Molozlar sulak alanlara, tarım alanlarına rastgele yığılmıştır. Deprem felaketini ekolojik yıkım izlemiştir.
Toplumsal hafızayı diri tutarak afetlere karşı hazırlıklı olmalıyız.
Yaşayarak acı bir şekilde öğrendik ki, afet anında merkezi ve yerel yönetimler bizlere ulaşma konusunda çok geç kalıyor. Oysa, afetin ilk anlarının yaşam için ne kadar önemli olduğunu gördük. Bir taraftan devlet kurumlarının ulaşım konusundaki yavaşlığını ve eksikliklerini vurgulayıp, onları daha hızlı davranmak, yeniden organize olmak konusunda uyarırken, bir taraftan da yaşadığımız mahalleleri esas alan bir örgütlenmeyi hayata geçirmeli, mahalle afet birimlerini oluşturmalıyız. Bu örgütlenme her türlü yıkıma karşı dirençli kent yaratma mücadelemizin çekirdeğini oluşturacaktır.
Kolay ölümler ülkesi olmaktan kurtulmalıyız.
6 Şubat depreminin bir felaket olarak yaşanmasına kimler sebep oldu? Neden sadece bina müteahhitleri suçlandı? Evet onlar da suçluydu , ama defalarca imar affı getirip denetimsiz binalara izin verenler, yapıların denetim işini özelleştiren yasaları çıkaranlar neredeler ve neden hiçbir kamu görevlisi yargı önüne getirilmedi.Son günlerde ülkemizde yaşananlar da göstermektedir ki, cezasızlık algısı nedeniyle yurttaşlarımız sürekli hayatlarını kaybetmektedir.
Sorumlu olan, sosyal devlet ilkesini terk etmiş ve şirketleşmiş olan siyasi iktidardır.
İnsanlık binlerce yıldır doğa ile barışık yaşamış, toplumsal yaşamını doğa ile iç içe ve doğa olaylarını gözeterek kurmuştur. Doğanın davranışları ile uyumlu konutlar inşa etmiştir. Şimdi ise, kapitalist sistemin dayattığı beton odaklı kent politikalarının tek amacının sermaye birikimi olduğunu görüyoruz. Bu politikaları açıktan ve hırsla yürüten siyasi iktidar, normal bir doğa olayı olan depremin felaket olarak yaşanmasına sebep olmuştur. Depremin yarattığı yıkıma karşı yaşamı savunmanın yolu, doğaya rağmen değil, karşılıklılık ilişkisi içinde doğa ile barışık dayanışmacı bir yaşamı inşa etmektir.
6 Şubat depreminin ikinci yılında kayıplarımızı saygıyla anıyor, eşitlikçi, dayanışmacı, afetlere karşı dirençli bir hayatı örgütleme mücadelesinde birlikte olmayı diliyoruz.
Saygılarımızla. 06 Şubat 2025
