Avşar, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 21/b pazarlık usulünün kapsamını yeniden belirlenmeyi içeren kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundu.
Avşar, kanun teklifinin gerekçesinde; Kamu İhale Kanunu’nda temel ihale usulleri olarak açık ihale usulü ve belli istekliler arasında ihale usulü sayılmış olup pazarlık usulünün istisnai bir ihale usulü olarak öngörüldüğünü, usulü düzenleyen söz konusu kanun hükmünün hukuki belirlilik ilkesine göre muğlaklık içerdiği bu durumun kimi idareleri tarafından suiistimal edildiğini, idarelerin çoğu zaman kendi hatalarını bu kapsamında değerlendirerek pazarlık usulünü kullanmaları maddenin ruhuna aykırılık teşkil ettiğini ayrıca, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun, her idareye belirli zaman diliminde kaynaklarını etkili, ekonomik ve verimli kullanma yükümlülüğünü etkilediğini ve kamu mal ve hizmet alımlarında büyük zararlara yol açtığını belirtti.
Bu kapsamda, ilgili kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “önceden öngörülemeyen olay, idarenin iradesinden bağımsız ve kusurundan kaynaklı olmayan, olağandışı olay”, şeklinde değiştirilerek kanundaki mevcut belirsizlik ve muğlaklığı gidermeyi dolayısıyla adrese teslim ihale usulüyle kamu zararını önlemeyi amaçladıklarını ifade etti.
‘Kamu İhale Kanunu’nda temel ihale usulleri olarak açık ihale usulü ve belli istekliler arasında ihale usulü sayılmış olup, pazarlık usulü istisnai bir ihale usulü olarak öngörülmüştür.’
Avşar; “4734 sayılı Kamu İhale Kanununun pazarlık usulünü düzenleyen 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre “Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya yapım tekniği açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle yapılması gerekliliği idarece belirlenen hallerde veyahut idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması” hallerinde pazarlık usulü ile ihale yapılmaktadır.”, ifadelerine yer verdi.
’21 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci kısmı hukuki belirlilik ilkesine göre muğlaklık içerdiğinden kimi idareler tarafından suiistimal edilmektedir.’
“Kamu İhale Kanunu’nda temel ihale usulleri olarak açık ihale usulü ve belli istekliler arasında ihale usulü sayılmış olup, pazarlık usulü istisnai bir ihale usulü olarak öngörüldüğünü belirten Avşar; “Bu istisnai usulün uygulanabilmesi için ise Kanunda birtakım haller belirlenmiştir. 21 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi de bu istisnai hallerden bir tanesidir. Uygulamada idareler bu bendi sürekli kullanmakta ve ihalelerinin çoğunu bu kapsamda yapma gayreti içerisine girmektedirler.”, dedi.
Avşar, Kanun koyucunun 21 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde iki ayrı durumu düzenlediğini, birinci durumda pazarlık usulünün hangi şartlarda uygulanacağı tek tek sayıldığı için bu yönde yapılacak ihalelerde bir sıkıntı yaşanmadığını ancak bendin ikinci durumu “idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması…”, şeklinde ifade edildiğini ve bir netlik taşımadığı için de uygulamada çok ciddi sıkıntılar yaşandığını ve suiistimal edilebildiğini belirtti.
‘İdareler çoğu zaman kendi hatalarını bu bent kapsamında değerlendirerek pazarlık usulünü kullanmaları maddenin ruhuna aykırılık teşkil etmektedir.’
Avşar, söz konusu bentte idare tarafından öngörülemeyen durumlar açıkça belirtmediği için yanlış yorumlara ve uygulamalara yol açtığını, idarelerin çoğu zaman kendi planlama, zamanlama ve organizasyon hatalarını bu bent kapsamında değerlendirerek pazarlık usulünü kullanmaları maddenin ruhuna aykırılık teşkil ettiğini ifade etti.
‘5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, her idareye belirli zaman diliminde kaynaklarını etkili, ekonomik ve verimli kullanma yükümlülüğü getirmektedir.’
Kamusal kaynakların kullanımında etili, ekonomik ve verimliliğin önemine dikkat çeken Avşar, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, her idareye belirli zaman diliminde kaynaklarını etkili, ekonomik ve verimli kullanma yükümlülüğü getirdiğini söyledi.
Avşar; “İdareler, bu kanunun ilgili hükümleri doğrultusunda stratejik planlarını ve tahmini bütçe çalışmalarını yapmaktadırlar. Böylece idareler öngörebilir ve planlı hareket ederler. Bu planlama haricinde bütçelerini aşan anormal bir durum ortaya çıkması halinde 2 yılın sonunda planlarını revize ederek ek bütçe tahsisine gidebilirler. Bu ilgili kanun hükmünün tanıdığı bir yoldur. Böylece bu kanun ile idarelerin zaman, kaynak ve organizasyon açısından öngörülebilir kurumlar olmaları sağlanır.”, şeklinde ifadelere yer verdi.
‘Önceden öngörülemeyen durumlar, idarenin iradesinden bağımsız ve kusurundan kaynaklı olmayan, olağandışı olaylar olmalıdır. Aksi takdirde sağlıklı bir planlama yapılmamış ve kamu kaynakları etkili, ekonomik ve verimli kullanılmamış demektir.’
“Dolayısıyla “önceden öngörülemeyen” durumlar, idarenin iradesinden bağımsız ve kusurundan kaynaklı olmayan, olağandışı olaylar olmalıdır. Aksi takdirde sağlıklı bir planlama yapılmamış ve kamu kaynakları etkili, ekonomik ve verimli kullanılmamış demektir.”, Avşar; “Bu kapsamda ‘öngörülemeyen olay’ kavramı açıklığa kavuşturulmalı, bu soyut ve muğlak ibare ‘idarenin kusurundan kaynaklanmayan, iradesinden bağımsız, öngörülemez ve olağandışı olay’, şeklinde değiştirilmelidir. Böylece idarelerde keyfiliğe ve kamu zararına yol açan bu durum düzeltilmeli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunuyla oluşan bu tezatlık ortadan kaldırılmalıdır.”, dedi.
‘Teklifle; Hukuki belirlilik ilkesiyle bağdaşmayan kanundaki mevcut belirsizlik ve muğlaklığı gidermeyi öngörmekteyiz.’
Hukuki belirlilik ve ölçülülük ilkelerinin göz ardı edilemeyecek temel esaslar olduğunu belirten Avşar, bu çerçevede Kamu İhale Kanunu’nda değişiklik yapılmasını önerdikleri bu kanun teklifi ile 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “önceden öngörülemeyen olay” ibaresinin “idarenin kusurundan kaynaklanmayan, iradesinden bağımsız, öngörülemez ve olağandışı olay” şeklinde değiştirilmesini önerdiklerini belirtti.