Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (DİSK/Genel-İş) Çukurova Bölge Temsilcisi ve Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, yaklaşık dört ay süren tutukluluğun ardından serbest bırakıldı. Göksoy’un tahliyesi başta DİSK camiası olmak üzere emek ve demokrasi güçleri tarafından sevinçle karşılandı.
Göksoy, tahliye edildikten sonra ailesi, arkadaşları ve sendika üyeleri tarafından coşkuyla karşılandı. DİSK/Genel-İş yönetimi tarafından yapılan açıklamada, Göksoy’un serbest bırakılmasının “işçi sınıfının örgütlü mücadelesinin ve dayanışmasının sonucu” olduğu vurgulandı. Sendika, yaşanan sürecin adaletin geciktiği ancak sonunda tecelli ettiği bir örnek olduğunu belirtti.
Ne Olmuştu?
DİSK/Genel-İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, 26 Kasım 2024 sabahı evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı. Gözaltı süreci sendikal çevrelerce “hukuksuz ve keyfi” olarak nitelendirilmişti. Göksoy’un tutuklanması sonrası DİSK ve bağlı sendikalar tarafından ülke genelinde birçok dayanışma açıklaması ve eylem gerçekleştirilmişti. Aynı süreçte gözaltına alınan Emekli-Sen üyesi Remzi Çalışkan için de benzer talepler dile getirilmişti.
Gözaltı ve Tutuklamalar Yaygınlaşıyor
Göksoy’un serbest bırakılması, Türkiye genelinde son dönem artan gözaltı ve tutuklamalar bağlamında değerlendiriliyor. 2024 sonbaharından bu yana özellikle sendikacılar, gazeteciler, üniversite öğrencileri ve kadın hakları savunucularına yönelik baskı ve gözaltılar dikkat çekiyor.
Adana’da 2025’in ilk aylarında Ekrem İmamoğlu’na destek yürüyüşüne katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan Eser Çapar ve Umut Dağhan, yine kamuoyunun baskısı sonucu Mart ayı sonunda serbest bırakılmıştı. Aynı şekilde kadın hareketi aktivistleri ve LGBTİ+ hak savunucularına yönelik ev baskınları ve gözaltılar, insan hakları örgütleri tarafından “sivil alanı daraltma politikalarının” bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Gazetecilere dönük baskılar da sürüyor. 2025 yılı içinde en az 25 gazeteci gözaltına alınırken, çok sayıda basın mensubu hakkında dava açıldı. Öğrenci eylemleri ise hem üniversite yönetimleri hem de kolluk kuvvetlerinin baskısıyla karşı karşıya kalıyor.
DİSK: “Gözaltılar Sindirme Politikasıdır”
DİSK ve bağlı sendikalar, Kemal Göksoy örneğinde olduğu gibi sendikal faaliyet yürüten kişilere yönelik gözaltı ve tutuklamaların bir sindirme politikası olduğuna dikkat çekerek, dayanışma çağrısını yineledi. “Bu baskı politikalarına karşı emekçilerin sesi daha gür çıkacak” denilen açıklamada, sendikal mücadeleye yönelik yargı baskısının kabul edilemez olduğu ifade edildi.
İzleme ve Dayanışma Çağrısı
İnsan hakları savunucuları ve hukuk örgütleri, gözaltı ve tutuklamalara dair bağımsız izleme çağrısı yaparak, sivil toplumun dayanışmasını güçlendirmeye davet etti. “Adalet, ancak toplumun ortak sesiyle yerini bulur” vurgusu yapılan açıklamalarda, Göksoy’un özgürlüğüne kavuşmasının bir umut vesilesi olduğuna dikkat çekildi.
