“AK Parti iktidarları sayesinde dünyanın en fakir emeklilerinin yaşadığı bir ülke haline geldik”

Demokrat Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, emekli maaşları konusunda masaya getirilebilecek asgari teklifin, en düşük emekli maaşının asgari ücrete eşitlenmesi olabileceğini söyledi.

(DP Basın Merkezi – 10 Ocak 2024) Demokrat Parti (DP) Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, emekli maaşlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Altıntaş, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, işçi, memur, dul ve yetimler, çiftçiler için hayatın zehir olduğunu ifade etti. İşçi ve memur emeklileri ile dul ve yetimlerin feryat ettiğini belirten Altıntaş, “AK Parti iktidarları sayesinde dünyanın en fakir emeklilerinin yaşadığı bir ülke haline geldik. Emekliler, açlığa ve sefalete mecbur bırakılmıştır. Biz, Demokrat Parti olarak buna şiddetle itiraz ediyoruz.” diye konuştu.

“En düşük emekli maaşı asgari ücrete eşitlenmeli”

Emekli maaşının, emekliye verilecek bir lütuf değil, emeğinin karşılığı kazandığı bir hak olduğunu belirten Altıntaş, işçi ve memur emeklilerine farklı oranlarda zam yapılmasını eleştirdi. Oluşan farkın giderilmesi gerektiğini vurgulayan Altıntaş, 2003’te asgari ücretin yüzde 36 üzerinde olan emekli aylıklarının 2023’te asgari ücretin yüzde 28 altına düştüğünü kaydetti.

Altıntaş, emeklilerin sefalet içinde olduğunu dile getirerek, "Masaya getirilebilecek asgari teklif, en düşük emekli maaşının asgari ücrete eşitlenmesi olmalıdır. Emekli maaşı kademeli olarak artırılmalı, 2003 yılında olduğu gibi asgari ücretin en az yüzde 30 üzerine çıkarılmalıdır." dedi.

İzmir Milletvekili Altıntaş’ın konuşması şöyle:

“Partili Başkanlık Rejimi diye tarif ettiğimiz bu ekonomik ve siyasal modelle Türkiye'nin hayatını sürdüremeyeceğini defalarca söylemiş olmakla beraber, bugün meydana gelen hadiselere baktığımızda bu iddiamızda haklı olduğumuz bir kere daha ortaya çıkmış durumdadır. Tekrar altını çizerek söylüyorum, hesap vermekten uzak, keyfi partili başkanlık rejimi adı altında uygulanan ekonomik ve siyasal sistem, ülkemize huzur ve dirilik getirmeyeceğini, ömrünü tamamladığını ortaya koymuş vaziyettedir.

Ülkemizde bugün alın teri ve emeğiyle yaşayan işçiler, memurlar, emekliler, emekli maaşı alan dul ve yetimler ve çiftçiler için hayat zehir haline gelmiştir. Ekonomik durumla birlikte bozulmayan hiçbir siyasal ve sosyal kurum kalmamış, ülkemizin yönetimi oldukça sıkıntılı bir döneme girmiş ve bu sıkıntılar milletimizi de derinden etkilemeye başlamıştır.

Ben bugün özellikle emeklilerin durumuyla alakalı olarak konuşmak istiyorum. Emekli maaşı alan dul ve yetimler ve özellikle işçi ve memur emeklileri için artık bıçak kemiğe dayanmıştır. "Açlık ve sefalet sınırının altında kıvranmadan, yaşamak istiyoruz, açlıktan ölmek istemiyoruz" diye feryat etmektedirler. Bu feryadı toplumun her kesimi duyarak, ekonomik şartlar ne olursa olsun, bu kitleyi açlığa mahkûm olmaktan kurtarmalıyız.

“AKP iktidarları sayesinde dünyanın en fakir emeklilerinin yaşadığı bir ülke haline geldik”

AKP iktidarları sayesinde dünyanın en fakir emeklilerinin yaşadığı bir ülke haline geldik. Emekliler açlığa ve sefalete mecbur bakılmıştır. Biz Demokrat Parti olarak buna şiddetle itiraz ediyoruz. Sadece gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerde bile 1000 doların altında emekli maaşı yoktur. Bizde ise emekli maaşları 250 dolar seviyesine inmiştir. Emekli maaşı Sayın cumhurbaşkanının ağzından çıkacak bir cümleyle emekliye verilecek bir lütuf, bir ulufe değildir. Onun senelerce emeğinin karşılığı olarak kazandığı, hak ettiği ve yaşam sürdürebilmek için kendisine verilmesi lazım gelen, anasının ak sütü gibi helal bir paradır. Ancak bugün maalesef Türkiye'de emekliler de ikiye ayrılmak suretiyle toplumun her kesiminde olduğu gibi orada da bir ayrımcılık ortaya çıkarılmıştır.

Bilindiği gibi İşçi ve Bağ-Kur emeklilerine yapılacak zam % 37,5 memur emeklilerine yapılacak olan zam % 49.25. Aradaki % 12'lik fark işçi ve Bağ-Kur emeklilerine yapılan en büyük haksızlıktır ve bu iş ayıptır. Bu ayıbın giderilmesi mutlak surette gerekmektedir.

Ancak zam oranındaki bu mağduriyetin yanında önemli ve gözden kaçan bir hadise daha vardır. Bugün emeklilerin maaşının 7.500 lira gibi gözüktüğü yerde esasen kanun gereği onların maaşları 6.951 liradır. Üzeri hazine yardımı olarak tamamlanarak emeklilere 7.500 lira olarak verilmektedir. Dolayısıyla Hazine'den yapılan bu ilave ödemeye bağımlı hale gelmiştir emekli maaşı. Bunun ötesinde, aslında emeklilerin az önce de söylediğim gibi bir kişinin tensibiyle, bir kişinin lütfuyla ne kadar maaş alacaklarına karar verilecek bir ortamda yaşaması, demokratik bir ülkede insan hak ve hukukuna yakışmayan bir adaletsizliktir.

“Maaş miktarları ve zamları öngörülebilir olmaktan çıkmıştır”

Alpay: UYAP'taki boşlukla çiftçilerin traktörleri ellerinden alınıyor Alpay: UYAP'taki boşlukla çiftçilerin traktörleri ellerinden alınıyor

Maaş miktarları ve zamları öngörülebilir olmaktan çıkmıştır. Herkes zam zamanı geldiğinde özellikle enflasyonun çok can yakıcı, can acıtıcı olduğu bir ortamda, bir tarafta TÜİK var, bir tarafta halkın çarşıda pazarda karşı karşıya kaldığı enflasyon rakamları var.

Emekli aylıklarındaki perişanlığı ortaya koyan bir diğer veri de maaşların asgari ücrete olan oranıdır. 2003 yılında ortalama asgari ücretin % 36 üzerinde olan ortalama emekli aylıkları, 2023 yılında asgari ücretin % 28 altına gerilemiştir. Eğer emekli aylıklarında 2003 düzeyi korunmuş olsa idi 2023 yılı sonunda ortalama kök emekli aylığı 7214 lira değil 13.538 lira olacaktı. Bugün, tekrar tekrar söylemek istiyorum, emekliler sefalet içindedir, geçinememekte, azap çekmektedir. Tüm emekliler sadece yoksulluk sınırının değil, açlık sınırının bile altına bile itilmiş vaziyettedir. Düşük emekli maaşlarının artırılmasıyla ilgili olarak yapılan çalışmaların ortaya getireceği sonuç, ne emeklileri ne de kamu vicdanını tatmin etmeyecektir.

Masaya getirilebilecek en asgari teklif, en düşük emekli maaşının asgari ücrete eşitlenmesi olmalıdır. Kademeli olarak bu oran artırılmalı, 2003 yılında olduğu gibi emekli maaşları asgari ücretin en az % 30 üzerinde olmalıdır.

Türkiye'de emeğiyle çalışan insanların, özellikle emeklilerin ve memurların ve işçilerin ne kadar para alabilecekleri, modern ülkelerde olduğu gibi bir nizama bağlanmalıdır. İnsanlar gelecek sene kaç para alabileceğin hesabını bilmelidir. Maaş artış ve zamları, tekrar tekrar söylüyorum, iktidarın çalışanlara ve emeklilere bir lütfu değildir. Onların hakkıdır. Düzgün bir maaş kanunu ve emeklilik kanunu çıkarılarak bu insanların mağduriyetlerinin süratle giderilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde toplumda çok ciddi manada bozulan milli gelir dağılımındaki adaletsizlik, diğer sosyal ve psikolojik sorunları tetiklemeye devam ederek ülkenin huzurunu kaçırmaya namzet en tehlikeli sosyal konu olmaya devam edecektir. Bu meselenin üzerinde ciddi çalışılması ve insanların mağduriyetinin ortadan kaldırılması gerekmektedir.”

Editör: Haber Merkezi