16 Mart 1988’de Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in emriyle Halepçe’ye düzenlenen kimyasal saldırıda en az 5 bin kişi hayatını kaybetti, 10 binden fazla kişi yaralandı. Dünya tarihine Hiroşima ve Nagazaki’den sonra en büyük kimyasal saldırı olarak geçen Halepçe Katliamı’nın üzerinden 37 yıl geçmesine rağmen, yarattığı acılar hâlâ tazeliğini koruyor.
Kimyasal Felaketin Başlangıcı
Halepçe Katliamı, Saddam Hüseyin liderliğindeki Baas rejiminin Kürt halkına karşı yürüttüğü Enfal Soykırımı’nın en acı halkalarından biriydi. 1986-1989 yılları arasında süren Enfal Harekatı'nda 182 bin Kürt öldürüldü, 4.500 köy ve 30 ilçe yok edildi. 16 Mart 1988’de Halepçe’ye yönelik gerçekleştirilen kimyasal saldırı, bu süreçte yaşanan en büyük insanlık suçlarından biri olarak tarihe geçti.
Irak Hava Kuvvetleri, saldırının etkisini artırmak için önce Halepçe’yi konvansiyonel bombalarla hedef alarak camları kırdı, ardından kimyasal bombalar devreye sokuldu. Sabah saatlerinde başlayan bombardıman, 40 bin nüfuslu kenti ölümcül bir gaz bulutuna boğdu.
"Elma Kokulu" Gazlar ve Ölümcül Etki
Görgü tanıkları, bombalar düştükten kısa süre sonra şehirde kesif bir "elma kokusu" yayıldığını ve dakikalar içinde insanların nefes almakta zorlanarak yere yığıldığını anlatıyor. Bombardımanda hardal, sarin ve VX gibi kimyasal gazlar kullanıldı. Bu gazlar sadece anlık ölümlere neden olmakla kalmadı, hayatta kalan birçok kişiyi kalıcı hastalıklara sürükledi.
Katliam sırasında çoğunluğu kadın ve çocuk olan 5 binden fazla kişi hayatını kaybetti, 10 binden fazla kişi yaralandı. Bazı kaynaklar, ölü sayısının 6 bin 357 olduğunu belirtirken, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) raporlarına göre kimyasal saldırının etkileri yıllarca sürdü ve toplamda 43 bin 753 kişi hayatını kaybetti, 61 binden fazla kişi ise sakat kaldı.
Saldırının ardından olay yerine ulaşan Sınır Tanımayan Doktorlar ekibi, kullanılan gazların hardal gazı içerdiğini doğruladı. Belçikalı ve Hollandalı doktorlar, kullanılan kimyasallar arasında muhtemelen siyanür bile olduğunu bildirdi.
Uluslararası Tepkiler ve Geciken Adalet
Katliam, dünya genelinde büyük tepkilere neden oldu ancak uluslararası toplumun tepkisi gecikmeli ve yetersiz kaldı. ABD ve Batılı ülkeler, Saddam Hüseyin ile olan siyasi ilişkileri nedeniyle saldırıyı uzun süre görmezden geldi. İran, Halepçe’de yaşananları dünyaya duyurmaya çalışsa da, uluslararası toplum harekete geçmekte isteksiz davrandı.
2003 yılında Saddam Hüseyin’in devrilmesiyle birlikte Enfal Katliamı davası açıldı ve Saddam, 180 bin Kürt'ün ölümünden sorumlu tutularak yargılandı. Ancak Duceyl Katliamı nedeniyle aldığı idam cezası ile 2006 yılında asıldı. "Kimyasal Ali" olarak bilinen Ali Hasan el-Mecid ise Halepçe ve diğer kimyasal saldırılardan sorumlu tutularak 2010 yılında idam edildi.
Irak Yüksek Ceza Mahkemesi, 1 Mart 2010'da Halepçe Katliamı’nı soykırım olarak tanıdı. Ancak Bağdat yönetimi, Halepçeli ailelere vaat edilen tazminat ve destekleri sağlamadı. Kürdistan Bölgesi hükümeti 2014 yılında Halepçe’yi il olarak ilan etti, ancak Irak hükümeti bu kararı ancak 2024 yılında onayladı.
Halepçe’nin Unutulmayan Acısı
Bugün, Halepçe Katliamı’nın yıldönümünde Kürdistan Bölgesi genelinde saldırının başladığı saat olan 10:55’te 1 dakikalık saygı duruşu yapılıyor. Halepçe’nin yaraları sarılmadı ve katliamın izleri hâlâ bölge halkının hafızasında taze.
Tarihe kara bir leke olarak geçen bu katliam, dünya kamuoyunun gözleri önünde gerçekleşmiş olmasına rağmen, Kürt halkının adalet arayışı devam ediyor.