Hasta ve hasta yakınları, başta kanser ve kardiyovasküler hastalıklar olmak üzere birçok sağlık sorunu için vitamin takviyeleri ile elde edilecek olumlu sonuçlar ile ilgili sorularına cevap arıyorlar.
Pek tabii ki ana bilgi kaynakları Dr Google…
Kontrolsüz bilgi girişi yapılan bu dijital platform doğru ve tutarlı bilgilerden belki de daha fazla oranda,
Herhangi bir bilimsel dayanağı olmayan safsatalar içeriyor.
Sağlıklı bir yaşam tarzıyla birlikte vitamin takviyeleri ve suplementler bilinçli olarak (ve tabii ki bir hekim önerisi ile) kullanıldığı takdirde sağlığımıza pek tabii ki katkı sağlayabilirler,
Ancak,
Öte yandan bu işin çok ciddi bir ticari yanının olması,
Pazarlamacıların amacını aşan iddialar kullanarak “mucize çözümler” satmasına da neden oluyor.
Zerdeçal Suistimali
Zerdeçal binlerce yıldır geleneksel tıp uygulamalarında kendine yer bulmuş şüphesiz çok şifalı bir bitkidir.
Bununla beraber zerdeçal ile kanserin iyileştirilebileceğine,
Veyahut,
Kemik sağlığından bağışıklık sistemine, kalp sağlığından beyin fonksiyonlarının iyileştirilmesine kadar sayısız faydaları olan D Vitamini ile,
COVİD-19’un tedavi edileceğine kadar varan abartılı iddialarla hiç de nadir olmayan sıklıkla karşılaşıyoruz.
Oysaki,
Tıp bilimi kanaatlerle değil, kanıtlarla işleyen bir disiplindir.
Bu nedenle sağlığımızla ilgili bir karar verirken,
Ticari kaygılarla pompalanan asılsız iddialar yerine,
Bilim insanlarının kanıta dayalı önerilerini dikkate almamız gerekir.
Zerdeçal Hesabı
Çok basit bir hesaplama ile rant çarkının büyüklüğünü anlamak mümkün!!!
İyi bir aktarda zerdeçal kilosu 350-400 TL’den satılıyor; tabii ki bu perakende satış fiyatı.
Öte yandan,
“İlaçsız Yaşam” sloganı ile pazarlanan zerdeçal takviyelerinin kutusunda ise her biri 500 mg içeren 60 kapsül var.
Diğer bir deyişle,
Bir kutu toplam 30gr zerdeçal içeriyor ve fiyatı 770 TL…
Bu hesapla 350 TL’lik zerdeçalın kilosu size 25.400 TL’ye geliyor!!!
Özetle,
Siz parayı ambalaj ile paketlemeye (ki bu çok fazla bir yekün etmez),
Ve,
Daha önemlisi umut tacirliği yoluyla deveyi havuduyla yutanların cebine ikram etmiş oluyorsunuz; bilmem farkında mısınız???
Bu esnada sorsanız “Özel teknolojiler ile vücutta emilimi ve biyoyararlanımı arttırılmıştır” diyecekler…
İyi de güzel kardeşim, hani bu ürünü doğadan “doğal” ve “organik” diye pazarlıyordunuz,
Siz basbayağı zerdeçalı kimyasal işlemden geçirip rafine etmişsiniz…
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!!!
Vitamin Takviyesi ile Kanser veya Kardiyovasküler Hastalıklar Önlenir Mi?
Bilim insanları vitamin takviyeleri ile kanser veya kardiyovasküler hastalıklar arasındaki fayda/zarar ilişkisini gösterebilmek için 379 çalışma ve 17.459 klinik alıntılamayı tekrar değerlendirmiş.
Bu çok ciddi bir rakam,
Çünkü,
Veri elde ettiğiniz örneklem ne kadar büyükse, sonuçlarınızdaki hata payı o oranda azalır…
Sonuçlar kanser veya kardiyovasküler hastalıkları önlemek amacıyla vitamin takviyesi almanın,
Neredeyse hiç faydası olmadığını gösteriyor!!!
Hatta,
Örneğin beta-karoten takviyesi, akciğer kanseri riskinin artması ve akciğer kanseri riski yüksek olan hastalarda diğer olumsuz sonuçlarla ilişkilendirildi.
Ek olarak kanıtlar beta-karoten takviyelerinin, kardiyovasküler hastalıklar için ölüm riskini artırdığını gösteriyor.
Yine aynı çalışmada,
Vitamin E, Vitamin C, kalsiyum ve selenyum takviyelerinin,
Kardiyovasküler hastalıklar, kanser veya tüm sebeplere bağlı ölüm üzerine bir etkisi olmadığına işaret ediyor.
D vitamini eksikliği birçok sistemi etkileyerek sayısız soruna neden olabilir,
Ancak kalsiyum takviyeli veya tek başına D vitamini almanın da kanser ya da tüm sebeplere bağlı ölüm üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı bulundu.
Bir şeyin eksikliğinde herhangi bir sağlık sorunu ortaya çıkması,
O eksik olan şeyi fazladan vermenin aynı soruna karşı koruyacağı anlamına asla gelmez!!!
Çünkü,
İnsan fizyolojisi bu kadar basit çalışmıyor…
İşte en çok düşülen, daha doğrusu sağlık tacirleri tarafından düşürülen tuzak da tam olarak budur!!!
Doğal Olan Tamamen Güvenli Demek Değildir
Bir diğer tuzak ise vitamin takviyeleri ve suplementlerin “doğal” veyahut “organik” olduğu şeklinde pazarlanmasıdır.
Bir şeyin doğal olması,
Onun zararsız ya da tamamen güvenilir olduğu anlamına asla gelmez!!!
En basit örneği mantar;
Doğada yetişen organik bir yiyecek diye, önünüze çıkan her mantarı yiyemezsiniz değil mi?
Ve bunun gibi daha nice örnek var…
Ek olarak,
Lütfen doğal olarak alınan takviyelerin de birer “ilaç” olduğunu sakın aklınızdan çıkartmayın!!!
Ve,
Alınan tüm ilaçların farmakolojinin uzmanlık alanına giren “ilaç-ilaç etkileşimi” açısından değerlendirilmesi gerekir.
Tek başına gayet masum olan bir ürün,
Alınan diğer ilaçlarla ve gıdalarla etkileşime girebilir ya da altta yatan bir hastalığı kötüleştirebilir.
Greyfurt: İki Ucu Keskin Kılıç
Mesela “ilaç-ilaç etkileşimi” için en basit örnek greyfurttur…
Hiç kimse greyfurt için normal koşullarda zararlı demez,
Ancak,
Greyfurta sadece ekşi tadı olan faydalı bir meyve gözüyle bakarsanız çok ciddi sorunlarla karşılaşabilirsiniz.
Çünkü,
Greyfurt başta tansiyon, kanser ilaçları, kolesterol düşürücü statinler olmak üzere birçok ilaç ile etkileşime girer,
Ve,
Onların olması gereken kan seviyelerini allak bullak eder.
Bunun nedeni ise greyfurt içindeki “furanokumarin” adlı maddenin ilaçları çözen enzimleri etkisiz hale getirmesidir.
Özetle,
Herhangi bir hastalık nedeniyle ilaç kullanıyorsanız greyfurttan kesinlikle uzak durmalısınız!!!
Sözde Bilim İle Aldatanlar
Sağlık tacirleri sıklıkla “eldeki kanıtlar, ispatlanmış gerçekler şunu şöyle göstermektedir” şeklinde bilime atıfta bulunsalar da,
Esasen savundukları kanıttan ziyade kendi kişisel kanaatlerdir!!!
Savları bireysel görüş ve deneyimlerden ibaret olup,
Herhangi bir destekleyici belge ya da güvenilir bir kaynak içermez.
Dikkatli bir şekilde incelerseniz,
Göreceksiniz ki ucu açık, yuvarlak cümleleri ya da kendi kitaplarını, videolarını, internet sitelerini referans olarak kullanırlar.
İnsanları sahte bilimle aldatanları bir dahaki sefere lütfen bir de bu gözle inceleyin!!!