HUKUKA DARBE
Yaşadığımız coğrafyada dün iki hukuk ihlali meydana geldi. Bunlardan biri kamuoyunda dezenformasyon yasası olarak bilinen düzenlemeyle Türk Ceza Kanunu’nun TCK 217 a maddesine ekleme yapılarak halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu oluşturan maddesiyle ilgili CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi.
Türkiye Cumhuriyeti yargısının uluslararası sözleşmeleri sürekli ihlal ettiğini her zaman dile getirmekteyiz. Ancak yaşadığımız dönemde yargı kendi iç hukukunu da ihlal etmektedir. Anayasa Mahkemesi bu ret kararıyla hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ifade özgürlüğünü düzenleyen 26. Maddesini ihlal etmiştir hem de ulusal hukukun üzerinde kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Ve 10. Maddelerini ihlal etmiştir. Bu kararla hem gazetecilerin üzerindeki yargı baskısının arttırılmasına hem de halkın haber alma hakkının ihlaline neden olmuştur.
Ancak bizler şunu da çok iyi biliyoruz, Anayasa Mahkemesi özgür değil yani bu coğrafyadaki yargı sisteminin en üst mahkemesini hatta bir yanıyla da Yüce Divanı oluşturan Anayasa Mahkemesi büyük bir siyasi baskı altında. Hatta şunu çok iyi biliyoruz ki iktidarın ortağı olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli defalarca Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını dile getirdi.
Anayasa Mahkemesi’nin ne kadar büyük bir baskı altında olduğu Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bir kararıyla dün öğleden sonra saatlerinde ortaya çıktı. Anayasa Mahkemesi’nin, Milletvekili Can Atalay’ın yaptığı başvuruyla ilgili olarak hak ihlali kararı vermesinden sonra bu kararı tanımak zorunda kalan hem Yerel Mahkeme hem de Yargıtay bu kararı tanımadığını açıkladı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi açıkça Anayasa Mahkemesi’ne başkaldırdı. Oysaki Anayasanın 153. Maddesi Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının Yasama Yürütme Yargı ve idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağladığını açıkça yazar. Yargıtay 3. Ceza Dairesi açıkça Anayasayı ılgâ etmiştir bu kararla.
Yargıtay 3. Dairesi bununla da kalmadı Anayasa Mahkemesinin karar uymayacağını kararını dile getirdi hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni eleştirdi ve ona adeta görevini hatırlattı ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Yargıtay bu akıl almaz kararlar karşısında öncelikle meclisteki tüm vekilleri insan hakları savunucuları olarak görevlerine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Bu bir yargı darbesidir. Bu yargı darbesine karşı kendisine demokratım hukuk devletinden yanayım diyen herkesin karşı çıkması gerekir.
İnsan hakları savunucuları olarak hukuk darbesine karşı tavır alacağımızı Yasama Yürütme Yargı organları arasındaki görev ayrımının sonuna kadar hatırlatacağımızı tüm kamuoyuna bildiriyoruz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ