"6 Şubat 2023’te meydana gelen depremler, ilimiz Adıyaman ve beraberinde 10 ili derinden etkilemiş olup çok sayıda can kaybımız olmuştur. Yaşanan yıkımın büyüklüğünün bıraktığı derin izler, derin acılar Adıyamanlılar için tazeliğini korumaktadır."
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ADIYAMAN TEMSİLCİLİK KURULU TARAFINDAN YAPILAN AÇIKLAMA ŞU ŞEKİLDE;
İnşaat Mühendisleri Odası Adıyaman İl Temsilcisi Tuncay Kaya; "Şehrimizin fiziki durumu da tüm çıplaklığıyla ortada durmaktadır. Adıyaman’da depremde çok sayıda binamız yıkılmış olup, ağır ve orta hasarlı bina sayımız da oldukça fazladır. Çok sayıda yurttaşımız evsiz kalmıştır, konteynırlarda yaşamını sürdürenler olduğu gibi, kendi imkanlarıyla çözüm üretmeye çalışmak durumunda kalan vatandaşlarımız vardır. Depremin yarattığı ekonomik yıkımın, işsizliğin yanı sıra artan zamlar, yaşamı daha da dayanılmaz boyutlara taşımaktadır".
Kaya açıklamasına şu şekilde devam etti;
Artık hepimiz biliyoruz ki deprem bir doğa olayıdır, onu afete dönüştüren depreme dayanıksız yapılardır. Depremin bu boyutlarda yaşanmasının altında alınmayan dersler, yapılmayan denetimler vardır;
1- İmar Barışı ile kaçak kat ilavelerinin önü açılmıştır; deprem öncesinde yapı stokunun kontrolü yapılıp yıkılması ya da güçlendirilmesi gerekenlerin tespiti ve sonuçlandırılması gerçekleştirilmiş olsaydı, elbette ki yıkılan bina sayısı ve can kaybı bu boyutlarda olmayacaktı.
2- 6 Şubat Depremleri ivme değerleri açısından yönetmeliğin çok çok üstündedir. 6 Şubat depremlerinde, 2018 deprem yönetmeliği ve öncesine göre yapılan statik hesaplarda kullanılan ivme değerlerinin aşıldığı gözlenmiştir.
3- İlimiz Adıyaman, 2018 deprem yönetmeliği öncesine kadar 2. Derece deprem bölgesi olarak belirlenmişti. Yapıların statik hesaplamasında çok önemli bir noktada olan bu değerin, şimdiye kadar güncellenmemesi yıkılan bina sayısını elbette ki arttırmıştır.
4- Zemin etüdü ülkemizde 2000’li yılların başlangıcında uygulanmaya başladı. Durum böyle iken Bakanlığın ve Belediyenin tarama ile zemin etüdü yapılmayan yapıları tespit edip, kentsel dönüşüm ile yenilemek için çalışma başlatması gerekirken bunlar yapılmamıştır.
5- Yapı tamamlanıp kullanıma başladıktan sonra kullanıcılar tarafından çeşitli değişiklikler yapılabilmektedir. Kullanım amacı değiştirme, kat artışı, kolon kesme, kolon kiriş delme, taşıyıcı sistemi zararlı etkilerden korumama, korozyon ve aşınma gibi yapıların taşıma kapasitesini zayıflatan bu değişimler, ne yazıktır ki denetime tabi tutulmamıştır.
6- Beton santrallerinin yeterince denetlenmemesi, kullanılan betonun kalitesini düşürmektedir. Bu konuda ivedilikle ciddi bir denetim sistemine geçilmelidir.
7- 1999 Marmara depremlerinden sonra kamu kuruluşları, riskli gördüğü kendi binalarını ya güçlendirdi ya da dönüştürdü. Adıyaman’da özel yapılardan sorumlu olan belediyeler ve diğer idareler bu sorumluluğunu yerine getirmemişlerdir. Her yeni çıkan yönetmelikten sonra önceki yönetmelikle yapılan yapıların yeniden analizlerinin yapılması gerekir.
8- İnşaat Mühendisleri Odası olarak savunduğumuz ‘Her Şantiyeye Bir Şef’ uygulamasının ne kadar önemli olduğunu yaşanan depremlerle görmüş olduk. Depremin hemen öncesinde değiştirilen Şantiye Şefliği Yönetmeliğinde belirli metrekarelere göre düzenleme yapılmıştır ancak yine yetersizdir. Kesinlikle her şantiyeyi tam zamanlı çalışan bir Şef yönetmelidir.
Tüm bunları sıralamamızın nedeni; ortaya çıkan felaketin kaynaklarını göstermek, bundan sonra atılacak adımların önemini vurgulamak ve ihmaller neticesinde insanlarımızın beton yığınları altında can vermesini engelleme isteğimizdendir.
Tüm bu sıraladığımız gerçekler ışığında söylemeliyiz ki, yıkımın ve hasarın bu denli büyük ve yaygın olması, sadece teknik hizmetleri veren kişilerin ihmali ile açıklanamaz. Sistemsel zafiyet ve sorunlar göz ardı edilip, siyasi ve idari kararlar yok sayılıp, projeci ve fenni mesullerin tutuklanmaları, cezalandırılmaları veya tazminatlara mahkum edilmeleri adaleti sağlamaktan ziyade, yeni adaletsizliklere yol açmaktadır.
Ayrıca belirtmek isteriz ki; 6 Şubat depremlerinin yaratmış olduğu yıkımdan sorumluluğu bulunan herkesten yargı önünde, hukuk nezdinde hesap sorulması İMO Adıyaman Temsilciliği olarak bizlerin de öncelikli talepleri içerisindedir.
Ancak yıkılan binaların hangi sebepten yıkıldığı tespit edilmeden ve o sebeplerin sorumluluk zinciri ortaya çıkarılmadan meslektaşlarımızın tutuklanması mağduriyet yaratmaktadır. Henüz sorumlulukları ortaya konmamış pek çok meslektaşımız tutuklanmaktadır.
Suçluluğu tespit edilmeden meslektaşlarımızın tutuklanması, Anayasa’nın 38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddelerinde, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar hiç kimse suçlu sayılamaz” şeklinde somutlaşmış, evrensel ceza yargılamasının temel ilkelerinden olan masumiyet karinesine aykırıdır.
Yıkılan ve hasar gören on binlerce yapının sorumlulukları hem cezai hem de hukuki yönden meslektaşlarımızın omuzlarına yüklenmeye çalışılmaktadır. Bu durum, büyük mağduriyetlere yol açacağı gibi, nitelikli meslek mensuplarının mesleki faaliyetlerden uzaklaşmasına da sebep olacaktır.
İMO Adıyaman Temsilciliği olarak ilimizin depreme dirençli yapılara sahip olması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bunu sağlamak; merkezi idaresiyle, yerel yöneticileriyle, emek ve meslek örgütleriyle, Adıyamanlılarla hepimizin ortak sorumluluğudur.
Daha önce Odamız tarafından pek çok kez dile getirilen, Meslek Odalarının Belgelendirme Yetkisi ve Yetkin Mühendislik, Yapı Denetim Kanununda Yapılması Gereken Köklü Değişiklikler, Şantiye şefliğinin kağıt üzerinde kalmaması, Bina Envanteri ve Riskli Yapı Tespiti konularında ciddi adımların acilen atılması gerekmektedir.
Bu amaçla çalışmaya devam edeceğimizi, ileri zamanlarda yapılması gerekenlerle ilgili detaylı önerilerimizi ve uyarılarımızı da paylaşacağımızı kamuoyu nezdinde duyururuz.