Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender BAYHAN; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a
Şavşat halkının yıllardır verdiği mücadeleye rağmen 28 köyünü etkileyecek Hanlı HES Projesi hakkında gerek Bakanlıkça gerekse de yargı kararlarının uygulanmayarak yaşanan hukuksuzluğu sordu?
Eski Artvin valisinin HES’ ini durdurmak için daha kaç mahkeme kararı alınmalıdır?
BAYHAN tabiatı, gölleri, yaylaları, yaban hayatı ve bitki örtüsü çeşitliliği ile dikkati çeken 2000 rakımlı Şavşat, İtalya'nın Milano kentinde 2015'te gerçekleştirilen Cittaslow Genel Kurulu'nda "sakin şehir" ünvanını kazanmış bir ilçe olarak taşıdığı özelliklerle kamu tarafından korunmaya alınması gerekirken, defalarca alınmış yargı kararına rağmen neden yıllardır 28 köyünü etkileyecek Hanlı HES Projesinin tehdidi altında kalıyor diye belirtti.
Artvin eski Valisi Selahattin Akyurt’un sahibi olduğu Akyurt Enerji Üretim A.Ş.’ye ait Hanlı HES projesi için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 14 Şubat 2018 yılında ÇED olumlu kararı verilmesi üzerine bölge halkı kararı yargıya taşınmış, Rize İdare Mahkemesi bilirkişi heyetinin “toprak kayması, heyelan riski, ekosistemde parçalanma, ile dere morfolojisinin ve su kalitesinin bozulması, toz ve gürültü, çevresel akış (can suyu), yüzey ve yeraltı suları, kümülatif etki değerlendirilmesi, proje alternatifleri, vb. yönleriyle alandaki ekosisteme kabul edilemez sınırlarda zarar vereceği raporu üzerine projeyi iptal etmişti. Şirket temyize gitse de Danıştay da bölge halkını haklı bularak kararı onamıştı. Dava Danıştay’ da görüşülürken Şirket yeni bir başvuru daha yaptı. Projenin kapsamını büyüten şirket Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından “ÇED gerekli değildir kararını” çıkarttı. ÇED gerekli değildir kararlarını il çevre ve şehircilik il müdürlüklerinin vermesine rağmen bu projede bakanlığın vermesi dikkat çekti.
BAYHAN’ın yanıtlanması üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a yönelttiği sorular şöyledir;
1-ÇED olumlu kararını bakanlık, ÇED gerekli değildir kararını ise Çevre Şehircilik il Müdürlüklerinin vermesi gerekirken “Şavşat’ta “ÇED gerekli değildir” kararını neden Bakanlığınız vermiştir?
2- ÇED olumlu kararı iptal edilmiş ve üstüne proje daha da büyütülmüşken, yıkımı daha da büyük olacak Hanlı HES projesi nasıl ÇED’ den muaf tutulmuştur? İlk verilen iptal kararı Danıştay tarafından onaylanmışken projeyi büyütüp bunu ÇED ’ten muaf tutmak hukuka aykırı değil midir?
3- İki kez iptal edilmesine rağmen 3 kez ÇED onayı verilen Artvin’in eski valisinin HES projesine karşı açılan dava süreci yıllardır sürüyor. Eski valinin HES’ ini durdurmak için daha kaç mahkeme kararı alınmalıdır?
4-Ülkemizin 21. Yüzyılın ikinci yarısında çok büyük bir bölümünün çölleşmesi bekleniyor. Karadeniz ve özellikle de Doğu Karadeniz ise gelecekte çölleşmeden göreceli olarak en az etkilenecek bölge olarak tespit edilmiştir. Yağmur alabilen, bu yüzden tarımsal üretim yapılabilen bir bölge olarak kalabileceği anlaşılan Karadeniz’in tüm dereleri HES projeleriyle donatılır, ekosistemi sermaye sınıfının çıkarları için çökertilirse Karadeniz bölgesi gelecekte tarımsal üretim yapabilecek tek bölge olabilme beklentisini nasıl karşılayabilir?
5-Hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı bir konuşmada şu itirafta bulunmuştu: “Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum.” Sermayeyi ihya etmek için sadece İstanbul’un değil bütün bir ülkenin yıkıma ve talana açılmış olması Cumhurbaşkanının söz ettiği ihanetin ülke çapında sürdüğü, bu ihanetin sorumluluğunun Akp iktidarında ve öncelikle bakanlığınızda söylenebilir mi?
6-Çevreyle ilgili tüm uyarıları, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporlarını ve mahkeme kararlarını Şavşat’ ta görüldüğü üzere yok sayan iktidarın ve Bakanlığınızın tek gayesi büyük bir yıkım pahasına sermayeye yeni rant ve kazanç kapıları açmak mıdır? Değilse bu memlekete neden kıyıyorsunuz?
7-Ortak doğa varlıklarının toprak, ormanlar, akarsular, bitki örtüsü vb kullanım haklarının kapitalistlere aktarılması sermayenin kamu desteğini kullanarak, doğanın korunmasına yönelik düzenlemeleri etkisizleştirerek ya da ortadan kaldırarak, buradaki halkın geçim kaynaklarından ve yaşam alanlarından edilmesi kamu yetkisini halk zararına kötüye kullanmak değil midir?