İstanbul Tabip Odası, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması nedeniyle yapılan protestolara ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada, barışçıl gösterilerin Anayasa'nın 34. maddesiyle güvence altına alınan bir hak olduğu ifade edildi.
Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından başlayan protestolarda gözaltına alınan vatandaşlar için İstanbul Tabip Odası'ndan açıklama geldi. Yapılan yazılı açıklamada "Aralarında hekimlerin ve tıp öğrencilerinin de olduğu gençlerin bu hakkı kullandıkları ve demokratik tepkilerini gösterdikleri için hakaret, kaba dayak ve daha da ötesine giden, bütünü işkence kapsamında değerlendirilebilecek uygulamalara maruz bırakılması kabul edilemez." denildi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve ana muhalefet partisi Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesinin ardından terör ve yolsuzluk suçlamaları gerekçesiyle gözaltına alınması ve sonrasında da tutuklanmasına karşı barışçıl muhalif gösteriler günlerdir devam ediyor. Öncelikle söylenmesi gereken, önceden izin alınmaksızın barışçıl toplanma ve gösteri yapma hakkının Anayasamızda (madde 34) açıkça tanımlanan bir hak olduğu gerçeğidir. Aralarında hekimlerin ve tıp öğrencilerinin de olduğu gençlerin bu hakkı kullandıkları ve demokratik tepkilerini gösterdikleri için hakaret, kaba dayak ve daha da ötesine giden, bütünü işkence kapsamında değerlendirilebilecek uygulamalara maruz bırakılması kabul edilemez.
"Şiddetin gençlere yönelik olarak işkenceye dönüştüğü yönündeki iddiaları dikkatle takip ediyoruz"
Ancak ne yazık ki güvenlik güçlerinin yurttaşlarımıza karşı giderek daha da artan bir şekilde şiddet uyguladığı, bu şiddetin daha çok gençlere yönelik olarak işkenceye dönüştüğü yönündeki iddiaları dikkatle takip ediyor ve görüntüleri dehşetle izliyoruz. Öncelikle belirtelim ki işkence insanlık suçudur. Türk Ceza Kanunu 94. Maddesine göre zaman aşımı işlemeyecek şekilde üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasını gerektirir. İşkence suçunun tespitinde ve ispatında başta gözaltı giriş-çıkış muayeneleri olmak üzere biz hekimlerin düzenleyeceği raporlar son derece kritik öneme sahiptir."
"Meslektaşlarımıza İstanbul Protokolünü esas alarak uyarılara azami dikkat göstermesini hatırlatıyoruz"
Muayenelerde görev alan hekimlere çağrı yapan İstanbul Tabib Odası şu uyarılarda bulundu:
"Gözaltı muayeneleri sağlık kurumlarında yapılır. Karakollar, emniyet müdürlükleri, gözaltı merkezleri gibi yerlerde gözaltı muayenesi yapmanız konusundaki sözlü ya da yazılı görevlendirmeler kanun dışı emir niteliğinde olup kesinlikle kabul etmeyiniz. Muayene sırasında emniyet güçlerinin muayene odasında bulunması ve kelepçeli muayene kesinlikle kabul edilemez. Bu tür bir durumla karşılaştığınızda emniyet görevlilerinden kelepçeyi çözmesini ve odayı terk etmesini isteyiniz, kabul etmediği takdirde idari yetkilinize bilgi vererek tutanak tutunuz.
Muayenede mutlaka ayrıntılı olarak anamnez alınız, kişinin bütün vücudunu ayrıntılı olarak muayene ediniz, saptadığınız bütün bulguları raporunuza geçiriniz ve fotoğraflayınız. Raporunuzu bir an önce hazırlayıp teslim etmek konusundaki baskıları kabul etmeyiniz; gerekli gördüğünüz bütün konsültasyonları mutlaka isteyip sonucunu bekleyiniz. Hekimlik baskı altında yapılamaz. Görev yaptığınız ortamda kendinizi herhangi bir şekilde baskı altında hissettiğinizde idari sorumlunuza bilgi vererek görev yerinizi hızla terk edebileceğinizi unutmayınız.
Muayeneler sırasında, her ne mazeretle olursa olsun, yukarıda saydığımız kurallara uyulmadığı takdirde hakkınızda yasal işlem yapılabileceğini hatırlatırız. İstanbul Tabip Odası olarak biz hiçbir hekimin yaşanmış bir insanlık suçunu yasak olduğu için değil, hekimlik değerleri gereği belgeleme sorumluluğundan kaçmayacağına dair inancımızın tam olduğunu ifade etmek isteriz."