Habere Güven okurları için kaleme aldığı Fotoğrafın toplumsal dönüşümü konulu yazısı için o...
Habere Güven okurları için kaleme aldığı Fotoğrafın toplumsal dönüşümü konulu yazısı için okurlarımız adına Lokman KANIK'a teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Fotoğraf icat edildiği günden bugüne mevcut toplumsal yapıyı, toplumsal yapıdaki değişimleri, irrasyonel bir biçimde düşünmeyi ve sorgulamayı geliştirdiği, farklı bir anlatım biçimi ortaya koyduğu için toplumu etkileyen dönüştüren ve topluma bir şeyler anlatan önemli araçlardan biri olmuştur.
Bu durum toplum tarafından görmezden gelinen ve ötekileştirilen kimselerin görünür olmasına ve yaşamlarında değişikliklere neden olmasıyla birlikte ayrıca toplumun egemen sınıfı tarafından kendi istek ve amaçları doğrultusunda amacından saptırarak kullanılmasına ve tabir yerinde ise bir silah olarak kullanılmasına neden olmuştur.
Fotoğrafı üreten fotoğrafçının niyetinden ve objektif davranıp davranmamasından bağımsız olarak ( Fotoğrafçının objektif olması konusu başlı başına bir tartışma konusudur.) fotoğraf birden farklı amaç için kullanılmıştır.
Fotoğrafın toplumsal olarak sorgulamalara ve dönüşümlere neden olduğu ve sağladığı en önemli kazanımlar fotoğrafın basın ve yayında kullanılmasıyla ortaya çıkmıştır. İlk örneklerden biri Danimarka asıllı ABD li fotoğrafçı Jacob A. Riis’tir. Jacob A. Riis’in How The Other Half Lives ( Öteki Nasıl Yaşıyor) kitabındaki fotoğrafları ABD toplumunda büyük bir yankı uyandırmıştır. Jacob A. Riis 1880 lerde New York ‘un gecekondu mahallelerindeki göçmenlerin fotoğraflarını çekti ve çektiği fotoğrafları yazılarıyla destekledi. Bu çalışma fotoğrafın toplumsal eleştiri malzemesi olarak kullanıldığı ilk çalışma oldu. Jacob A. Riis yaptığı bu çalışmayla zengin insanların açgözlülüğü ve ihmalkarlıkları nedeniyle kiralık konut sistemini eleştiriyordu. Yoksullar arasındaki bu kötü yaşam koşulları, sarhoşluk ve yüksek suç oranlarının olmasını, bu insanların düzgün bir yuvaya sahip olmamasına bağlıyordu.
Riis bu çalışmayla New York City de sosyal reforma öncülük etti. Göçmenlerin yaşadıkları bu barınaklar yıkıldı , onun yerine yeni bir mahalleler yapıldı.
Bir diğer örnek ayrıca bir sosyolog olan Lewis W. Hine’dır. Hine fotoğrafa göçmenler ve yoksullarla başlamış daha sonra çocuk işçiler üzerine yoğunlaşmıştır. Hine çok uzun süreler ve kötü koşullarda çalışan ve yaşayan çocukları fotoğrafladı. Çocukların mevcut durumlarının sorgulanmasını sağlamaya çalıştı. Fotoğrafların eleştirel gücü çok etkili oldu ve çocukların çalışma koşullarıyla ilgili yasal düzenlemeler yapıldı.
1870 yılındaki Fransa – Prusya savaşında yüzlerce fotoğraf çekildi ve kısa süren komin sürecinde Komin yandaşları barikatlar üzerinde fotoğraflar çektirdiler. Daha sonra Thiers’in polisleri bu fotoğraflarda gördükleri kişileri kurşuna dizdiler. Böylece tarihte ik defa fotoğraf polis tarafından delil olarak kullanılmış oldu.
Fotoğraf yaratıcı bir kaygının dışarı çıkarılması için kullanılan bir yöntem olarak algılandığında onun doğanın basit bir sureti olmaktan öteye geçtiği görülür. İyi fotoğraflarında az bulunur olmasının da nedeni budur.
Roland Barthes : “Fotoğraf korkuttuğu, ittiği ve hatta damgaladığı zaman değil, kara kara düşündürdüğü zaman yıkıcıdır”der.
Kesintisiz görüntü bombardımanının (televizyon, video, film vb) bütün hayatımızı kuşatmış olduğu şüphesizdir. Çok çabuk bir şekilde üretilen görüntüler aynı hızda tüketilmektedir. Bu durum insanların görüntülerden etkilenmesine ve onlar üzerine düşünmelerine engel olsa da etkili ve çarpıcı bir fotoğraf hala insanlarda şok etkisi yaratmakta, Barthes’in dediği gibi “Onları kara kara düşündürmektedir.” ve toplumsal dinamiklerin harekete geçmesine neden olmaktadır. Unutulmamalıdır ki görme duyusu ve görüntülere göre hareket etme durumu insanlığın en eski özelliklerinden biridir. Hatırlama içinde aynı şey geçerlidir. Bir olayı hatırlama durumunda zihinde ilk beliren görüntüdür. Bu görüntüde insanı derinden etkilemekte ve zihinde derin izler bırakmaktadır. Fotoğrafın en önemli güçlerinden biride budur.
İspanya İç Savaşı (1936-1939) modern anlamda tanıklık edilen (gözetilen)ilk savaştı. Bu savaş sırasında çekilen en ünlü fotoğraf düşman mermisinin kendisine isabet ettiği anda Robert Capa tarafından çekilen Cumhuriyetçi askerin vuruluşu fotoğrafıdır ve bu fotoğraf zihnimizde hep canlı kalır.
W. Eugene Smith Japon balıkçı köyü Minamata ‘da yaşanan ölümcül derecedeki su kirliliğinin kurbanlarını belgeleyen fotoğraflar, aslında önlenebilir çok ağır suçları ortaya koyuyor. Chisso Corporation şirketi cıva yüklü atıkların koya boşaltıldığını biliyordu. Bunun sonunda ölümler, engelli doğumlar ve kanser vakaları ortaya çıkmıştır. Smith fotoğrafları çektiği zamandan bir yıl sonra Chisso şirketinin adamları tarafından ağır şekilde yaralanmış ve saldırı sonucunda sakat kalmıştır.
Eddie Adams’ın Şubat 1968 ‘de çektiği Güney Vietnam polis teşkilatının şefi Tuğgeneral Nguyen Ngoc Loan’nın Saygon’daki bir sokakta Vietkong’lu olduğundan şüphelendiği kişiyi başından vurarak öldürdüğü anı gösteren fotoğrafın insan zihninde gerçeklik üzerine yarattığı algı inanılmazdır. Generalin bu eylemi bilerek kameralar önünde yaptığı bilinmektedir. Ölümün gerçekleştiği anda ölümü fotoğraflamak fotoğrafı ölümsüzleştirir. Bu güç ona olaya tanıklık etme ve gerçekliğinin verdiği bir güçtür.
Kırım Savaşı, İspanya İç Savaşı , Vietnam ve Irak savaşlarında savaş fotoğrafçılığı , mesleği gereği savaş eleştirisine dönüşmüştür.
Fotoğraflar aynı zamanda bir takım kahraman insanların görünür olmasına ve topluma umut vermesine de neden oldu.
Tank Adam ( Fotoğrafı çekilen kahramanın kim olduğu bilinmiyor ) 5 Haziran 1989'da, Pekin'deki Tiananmen Meydanı'nda Çin yapımı Type 59 tankları önünde tek başına durarak tankların geçişini engellemeye çalışması sırasında Jeff Widener (Associated Press) tarafından çekilen bu fotoğrafı 20. yüzyılın en ünlü fotoğraflarından biri haline gelmiş. Tank Adam, TİME dergisinin 20yy. yüzyılın en ünlü fotoğraflarının arasına girmiştir.
Günümüzde dijital güçle birlikte fotoğraf demokratikleşmeye başladı. Fotoğraflarını tab etmek, basılmasını sağlayacak yayın bulmak ve yayın yönetmenlerinin sansürüne uğramanın aksine herkesin elinde küçük, pratik ve tab etme zorunluluğu olmayan fotoğraf makinelerinin bulunması ve çektikleri fotoğrafları sansüre uğramadan yayınlayabilecekleri dijital mecraların bulunması fotoğrafın gücünü daha da artırmıştır.
Modern toplumda görsel imgelerin gücüne dair yaptığı analizde Susan Sontag şöyle söyler: Fotoğraflar neredeyse 60 yıldır, önemli çatışmaların nasıl yargılandığının ve nasıl hatırlandığının izini sürer. Batının hafızası artık görsel bir müzedir. Fotoğraflar olayları nasıl hatırlayacağımızı belirleme gücüne sahiptir ve ABD’nin geçen sene Irak’a saldırmasıyla başlayan savaş Amerikalıların Saddam Hüseyin’nin en utanç verici hapishanesi Ebu Gureyb ‘de Iraklı mahkumlara yaptıkları işkencelerin fotoğraflarıyla hatırlanacak.
Toplumu rahatsız eden , toplumdan gizlenen veya toplumun manipüle edildiği olaylarda fotoğrafların delil olarak kullanılıp kullanılmaması failler ve devletler açısından sonuçlar ortaya çıkarmıştır. ABD Irak savaşında Ebu Gureyb’ teki mahkumlara yapılan insanlık dışı uygulamaların fotoğraflanıp basında yer alması ABD toplumunda ve dünyada infiallere neden olmuş ABD hükümetinin Irak ‘taki uygulamaları sorgulanmaya başlanmıştır. Ebu Gureyb’e benzer işkence ve insanlık dışı muamele Felluce yakınlarındaki Mercury hareket üssünde de yaşanmıştı. Ama işkenceye ait fotoğrafların imha edilmesinden dolayı olayın failleri çok hafif cezalar almış yada hiç ceza almamışlardır. Ebu Gureyb hapishane fotoğraflarının toplumda yarattığı etki fotoğrafın gerçeklik özelliğinden kaynaklanmaktaydı. O gerçekti ve gözümüzün önünde duruyordu. Fakat dilin talihsizliği doğruluğunun kanıtlayamamasındadır.
Roland Bartesh : “Fotoğrafın neyin artık olmadığını söylemesi gerekmez , o yalnız ve kesin olarak neyin olmuş olduğunu söyler. “ der. Fotoğrafın buradaki üstünlüğü gerçeklik ve tanıklıktır.
Ocak 2004 te İhtiyat Birliği Askeri Jeo Darby fotoğrafların içinde olduğu CD nin bir kopyasını Ceza İşleri Soruşturma Dairesine göndermiş. Astsubay Chip Frederick 8 yıl hapis ve ordudan ihraç edilmiştir. Onbaşı Charles Graner 10 yıl hapis ve ordudan ihraç edilmiştir. Er Lynndie England 3 yıl hapis cezası almıştır.
Irak’ın 32 km batısında Felluce’den birkaç km ötede Ebu Gureyb skandalı ortaya çıktığından bu yana bir çok kötü muamele, işkence ve cinayet ortaya çıkarıldı. 2006’da 400 ayrı askeri soruşturma yürütüldü. Ebu Gureyb hapishanesi 15 Ağustos 2006 da resmi olarak kapatıldı.
Fotoğraf görüntüsünün kullanımı , olayları çarpıtma olanağı sağladığının anlaşılmasıyla birlikte ahlaki bir meseleye dönüşmüştür. Aynı fotoğraf farklı görüşe sahip yayın organları tarafından birbirine zıt anlamlarla servis edilebilmektedir. Görüntünün nesnel olduğu düşüncesi sadece bir göz aldatmacasıdır. Fotoğrafa eşlik eden yazılar görüntünün anlamını bütünüyle değiştirebilir.
Bir görüntü onun kullanış biçimine nerede ve ne sıklıkla gösterildiğine bağlı olarak gücünü kaybedebilir. Ama bu her fotoğraf için geçerli değildir. Zihnimiz her zaman hatırladığımız bizi kara kara düşündüren fotoğraflarla doludur. Susan Sontag’ın dediği gibi “ Dünyada çok fazla adaletsizlik vardır. Gereğinden fazla hatırlamak acı verir. Çünkü geçmiş (tarih ) acılarla doludur. Barış yapmak unutmaktır. Uzlaşmak için hafızanın kusurlu ve sınırlı olması gerekir.
Lokman Kanık
KAYNAKÇA
FREUND GİSELE ,(2006) “Fotoğraf ve Toplum” ( Çev: Şule Demirkol). İstanbul Sel Yayıncılık (1974)
SONTAG SUSAN, (2004) “Başkalarının Acısına Bakmak” ( Çev : Osman Akınhay) İstanbul Agora Kitaplığı (2003)
BARTHES ROLAND, (2014) “CAMERA LUCIDA” Fotoğraf Üzerine Düşünceler ( Çev: Reha Akçakaya) Altıkırkbeş Yayınları
ZİMBARDO PHİLİP, (2019) “ŞEYTANIN ETKİSİ” Kötülüğün Psikolojisi (Çev: Canan Coşkan) Say Yayıncılık
ÖKTEN,A.İ. (2013) “Fotoğrafın Eleştirel Gücü, Fotoğraf Yazıları –II” Ankara : Alter Yayıncılık