DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz UYSAL ASLAN; Türkiye cezaevlerinde bulunan birçok mahpus, ulusal ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde ailelerinden uzak illere sevk edilmektedir. Ailelerinden uzak illere sevk edilmeleriyle mahpusların, özel ve aile hayatına saygı, maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi ile sosyalleşme hakları ellerinden alınırken, bir politika şeklinde sürdürülen bu uygulama çoklu mağduriyetler de doğurmaktadır. Yaşanan mağduriyetlerin bazıları şu şekilde özetlenebilir:

- Bazı mahpus yakınları cezaevi ziyaretleri için katlanmak zorunda kaldıkları uzun yolculuklarda ölümlü ve yaralanmalı trafik kazaları geçirmektedirler.

- Ekonomik şartları iyi olmayan aileler bazen yıllarca mahpus yakınlarını ziyaret edememektedir. Bu haliyle aileler için kaldırılamayacak ağır ekonomik külfet yaratılmaktadır.

- İdare ve Gözlem Kurullarınca mahpuslar için “düzenli bir aile ve sosyal çevreye sahip olmaması” şeklinde yorumlanarak uzak illere sevk nedeniyle gerçekleştirilemeyen ziyaretler infaz uzatma gerekçesi yapılmaktadır.

- Mahpusların kaybettikleri yakınlarının cenazelerine katılımını zorlaştırması, kimi zaman imkânsız kılması gibi daha birçok hak ihlaline ve mağduriyetlere yol açmaktadır.

Bu uygulama en çokta hasta mahpusları etkilemektedir.  Gerçekleştirilen sevkler ile hasta mahpusların devam eden tedavilerinin aksamasına ve sağlık sorunlarının daha da ağırlaşmasına yol açmaktadır.

Çoklu hak ihlallerine neden olan bu sevklerle sadece mahpuslar değil bu haliyle mahpus yakınları da cezalandırılmaktadır.

Bu nedenle tarafımca konuya ilişkin ulusal ve uluslararası mevzuattaki temel hükümlerde hatırlatılarak Meclis İnsan İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na bir başvuru yapılmıştır. Başvuruda bu hukuksuz ve düşman uygulaması olarak tarifleyebileceğim uygulamadan vazgeçilmesi için Komisyonun göreve çağrılmıştır.

Başvuruda, 2016 yılından beri Şakran/Aliağa 1 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda tutulan Beşir Danış’ın tarafıma gönderdiği mektuba, yine ailesi Şırnak Merkezde ikamet etmekte iken yaklaşık 8 yıldır Trabzon Beşikdüzü Cezaevinde tutulan ve ailenin ancak yılda bir ya da iki kez ziyaret edebildiği Reşit Uyar’ın istisnasız her dönem yaptığı nakil taleplerinin reddedilmesine yer verilmiştir. Ayrıca özellikle aynı aileden birden fazla mahpus bulunan bireylerin aileden ve birbirlerinden olabildiğince uzak illere sevk edilmeleri örnekleri ile açıklanmıştır.

İNSAN HAKLARI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANLIĞI’NA

Türkiye cezaevlerinde bulunan birçok mahpus, ulusal ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde ailelerinden uzak illere sevk edilmektedir. Ailelerinden uzak illere sevk edilmeleriyle mahpusların, özel ve aile hayatına saygı, maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi ile sosyalleşme hakları ellerinden alınırken, bir politika şeklinde sürdürülen bu uygulama çoklu mağduriyetler de doğurmaktadır. Yaşanan mağduriyetlerin bazıları şu şekilde özetlenebilir:

-Bazı mahpus yakınları cezaevi ziyaretleri için katlanmak zorunda kaldıkları uzun yolculuklarda ölümlü ve yaralanmalı trafik kazaları geçirmektedirler.

-Ekonomik şartları iyi olmayan aileler bazen yıllarca mahpus yakınlarını ziyaret edememektedir. Bu haliyle aileler için kaldırılamayacak ağır ekonomik külfet yaratılmaktadır.

- İdare ve Gözlem Kurullarınca mahpuslar için “düzenli bir aile ve sosyal çevreye sahip olmaması” şeklinde yorumlanarak uzak illere sevk nedeniyle gerçekleştirilemeyen ziyaretler infaz uzatma gerekçesi yapılmaktadır.

- Mahpusların kaybettikleri yakınlarının cenazelerine katılımını zorlaştırması, kimi zaman imkânsız kılması gibi daha birçok hak ihlaline ve mağduriyetlere yol açmaktadır.

Bu uygulama en çokta hasta mahpusları etkilemektedir.  Gerçekleştirilen sevkler ile hasta mahpusların devam eden tedavilerinin aksamasına ve sağlık sorunlarının daha da ağırlaşmasına yol açmaktadır.

Çoklu hak ihlallerine neden olan bu sevklerle sadece mahpuslar değil bu haliyle mahpus yakınları da cezalandırılmaktadır.

Konuya ilişkin ulusal ve uluslararası kimi mevzuat hükümlerine bakarsak;

Anayasasının “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13’üncü maddesinde; “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”  denilirken “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20’nci maddesinin birinci fıkrasında; “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.”  şeklindedir.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un, “İnfazda Temel Amaç” başlıklı 3’üncü maddesinde infazın amaçları arasında “…hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek…”, açıkça yer alırken Kanunun ‘‘Hapis cezalarının infazında gözetilecek ilkeler’’ başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının c) bendinde “Cezanın infazında hükümlünün iyileştirilmesi hususunda mümkün olan araç ve olanaklar kullanılır. Hükümlünün kanun, tüzük ve yönetmeliklerle tanınmış haklarının dokunulmazlığını sağlamak üzere cezanın infazında ve iyileştirme çabalarında kanunîlik ve hukuka uygunluk ilkeleri esas alınır.” denilmektedir. Yine aynı maddenin f) bendindeCeza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur.”  düzenlemelerine yer verilmiştir.

Uluslararası mevzuattaki bazı düzenlemelere bakıldığında ise konuya ilişkin; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” başlıklı 8 inci maddesinde; “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.” kuralına yer verilmiştir.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 9 Aralık 1988 tarihli ve 43/173 sayılı kararıyla kabul edilen, “Herhangi Bir Şekilde Tutulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunmasına İlişkin Prensipler Bütünü” nün 20’nci maddesinde; “Tutulan veya hapsedilen kişi talep ettiği takdirde, mümkün olduğu ölçüde ikamet ettiği yere makul uzaklıktaki bir tutukevinde veya hapishanede tutulmalıdır.” hükmü yer almaktadır.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Üye Devletlere Avrupa Cezaevi Kuralları Hakkında REC (2006) 2 Sayılı Tavsiye Kararına Ek “Yerleştirme ve Barındırma’’ başlıklı 17. maddesinde ‘‘Mahpuslar, mümkün olabildiğince evlerine veya sosyal rehabilitasyon ortamlarına yakın cezaevlerine yerleştirilmelidirler. Cezaevlerine yerleştirmede, suçun devamlı takibi, güvenlik ve emniyet gerekleri ve tüm mahpuslara uygun rejimlerin sağlanması ihtiyacı hesaba katılmalıdır. İlk yerleştirme ve sonradan yapılacak bir cezaevinden diğerine nakil konusunda, mümkün olabildiğince mahpusa danışılmalıdır.’’;

‘‘Dış Dünya ile İlişki’’ başlıklı 24.4. ve 24.5. maddelerinde ise, ‘‘Ziyaretler, mahpusların aile ilişkilerini mümkün olduğunca normal bir düzeyde sürdürmelerine ve geliştirmelerine imkân sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.’’, ‘‘Cezaevi yetkilileri, dış dünyayla yeterli temaslarının sürdürülmesinde mahpuslara destek olmalı ve bunun için gereken imkânı sağlamalıdırlar.’’ denilirken Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Üye Devletlere Ömür Boyu Hapis ve Diğer Uzun Süreli Cezalara Mahkum Olanların Cezaevi İdaresince Yönetimi Hakkında R (2003) 23 Sayılı Tavsiye Kararı’nın ‘‘Ömür Boyu Hapis ve Diğer Uzun Süreli Mahkûmiyetin Zarar Verici Etkileriyle Başa Çıkma’’ başlıklı 22. Maddesinde Aile bağlarının kopmaması için özel çaba gösterilmelidir. Bu amaçla; • mahkûmlar mümkün olduğunca ailelerine veya yakın akrabalarına en yakın cezaevlerine yerleştirilmelidirler. • mektuplaşma, telefon görüşmeleri ve ziyaretlerin mümkün olduğu ölçüde azami sıklıkta ve gizlilik içinde yürütülmesi sağlanmalıdır. Bu tür bir düzenleme güvenliği tehlikeye atıyorsa veya risk değerlendirmesiyle riskli olduğu tespit edilmişse söz konusu haberleşmeler, mektupların izlenmesi ve ziyaret öncesi ve sonrasında aramalar gibi makul güvenlik tedbirleri eşliğinde yürütülebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

Yukarıda yapılan açıklamalar, anılan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde özellikle de politik mahpusların uzak illere sevk edilmesi şeklinde yürütülen fiili uygulamanın hukukla açıklanabilecek hiçbir yönünün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu hukuka aykırılık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’in kararlarıyla da tescillidir. Örneğin AHİM, 17 Eylül 2019 tarihinde Avşar ve Tekin v. Türkiye kararıyla ailelerinden uzak cezaevlerine nakledilen mahpusların hastalık sebebiyle ya da maddi sebeplerle kendilerini görmeye gelemeyen ailelerine yakın bir cezaevine nakledilme taleplerinin başvurucuların somut koşulları dikkate alınmadan reddedilmesi, Sözleşme’nin 8. maddesi altında özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlali olarak görmüş ve Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm etmiştir. (Avşar ve Tekin v. Türkiye, Başvuru no. 19302/09 ve 49089/12, Karar tarihi: 17.09.2019.)

Ancak Türkiye’de uzak illere sevk uygulamasından vazgeçilmediği gibi bu uygulama bir politikaya dönüştürülerek özellikle siyasi mahpusları ve aileleri cezalandırıcı bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Bu tespit bizzat mahpuslarca tarafıma yaptıkları başvurularda sıklıkla dile getirilmektedir.

Bu bağlamda onlarca kez nakil talebinde bulunduğu halde talepleri reddedilen bazı mahpusların durumlarına değinmek yerinde olacaktır. Bu mahpuslardan biri 2016 yılından beri Şakran/Aliağa 1 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda tutulan Beşir Danış’tır. Danış başvurusunda “…bu süre zarfında babamı, kardeşimi ve birçok akrabamı kaybettim. Bu acıların üstüne kaybettiklerimin ne cenazesine katılabildim ne de vicdani sorumluluğumu yerine getirebildim. Yıllardır bu acıları içime gömdüm.

Aslen Şırnak-Cizre doğumlu olup bütün ailem Cizre’de ikamet etmektedir. Bilindiği üzere İzmir-Cizre mesafesi 2000 Km’ye yakın bir mesafededir.   Bundan ötürü aile bireylerinin gidip gelmesi maddi olarak büyük bir külfet ve yorucu bir yolculuk gerektiriyor… ailem yoksullukla iç içe yaşayıp, ayakta durmaya çalışmaktadır…

Hemen her ay kendi ilime ya da yakın bir çevreye gidebilmek için sevk talebinde bulunmama rağmen bugüne kadar hiçbir sonuç alabilmiş değilim…

Yaklaşık 8 yıl sonra ilk kez annem ziyaretime gelebildi, halen bazı çocuklarımı sadece fotoğraflardan tanımaya çalışıyorum…” demektedir.

Yine ailesi Şırnak Merkezde ikamet etmekte olup yaklaşık 8 yıldır Trabzon Beşikdüzü Cezaevinde tutulan ve ailenin ancak yılda bir ya da iki kez ziyaret edebildiği Reşit Uyar’ın istisnasız her dönem yaptığı nakil talebi ret edilmektedir.

Uzak illere sevk adı altında yürütülen ve hukuka açıkça aykırı bu uygulamaya birçok örnek verebiliriz. Ancak özellikle aynı aileden birden fazla kişinin cezaevinde olması ve bu mahpusların söz konusu politikaya tabi tutulmaları ise bahse konu hak ihlallerini ve mağduriyetleri katlamaktadır.

Konuya ilişkin tarafıma yapılan birçok başvuru Komisyona bizzat iletilmiş, ancak uygulanan politikalardan vazgeçilmediği gibi bu başvurulardaki taleplerde karşılanmamıştır.

Bu nedenle yukarıda yer verdiğim örneklerle birlikte aşağıda isimlerine ve bulundukları cezaevlerine yer verilen aile bireylerinin tek bir cezaevinde tutularak yaşadıkları hak ihlalleri ve mağduriyetin en aza indirilmesi için Komisyonca gereğinin yapılmasını talep etmekteyim.

Mehmet Çağırıcı- Giresun Espiye

Mikail Çağırıcı- İzmir Aliağa

Emine Abiş - Ankara Sincan

Aynı aileden olan bu 3 kardeşin farklı cezaevlerinde olmasından kaynaklı aile bireylerince ziyaret gerçekleştirilmesi neredeyse imkânsız hale gelmiş ve aile ağır bir ekonomik külfet altına sokulmuştur. Bu nedenle Giresun Espiye Cezaevi’nde bulunan Mehmet Çağırıcı ile Ankara Sincan Cezaevinde bulunan Emine Abiş’in kardeşleri Mikail Çağırıcı’nın bulunduğu İzmir Aliağa Cezaevine nakledilmeleri gerekmektedir.

Güçlükonak Katliamı’nın 1033. Haftasında Adalet Talebi: "Kaç Yıl Geçerse Geçsin Unutmayacağız" Güçlükonak Katliamı’nın 1033. Haftasında Adalet Talebi: "Kaç Yıl Geçerse Geçsin Unutmayacağız"

Necdet Öztürk -Kırşehir Cezaevi

Bakır Öztürk- Tekirdağ 2 Nolu Cezaevi

Babaları vefat etmiş kardeşlerin anneleri 71 yaşında olup yaşı, sağlık sorunları ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle çocuklarını ziyaret edememektedir. Kardeşlerden evli ve 3 çocuğu olan Bakır Öztürk yıllardır ne annesini ne de eşi ve çocuğunu görebilmiştir. Bakır Öztürk’ün hasta olan ve sürekli bilinmeyen bir sebepten baygınlık geçiren kardeşi Necdet Öztürk bulunduğu Kırşehir Cezaevi’ne veya her iki kardeşin Gaziantep’te yaşayan ailelerine yakın bir cezaevine sevk edilmeleri yönünde talepleri bulunmaktadır.

Remziye Yaşar- Elazığ Cezaevi

Dılgeş Yaşar- Trabzon Beşikdüzü Cezaevi

Yaşar kardeşlerin aileleri Hakkari’de ikamet etmekte olup her iki kardeşin farklı cezaevlerinde olmalarından kaynaklı mahpusların ziyaret edilmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Ailenin talebi, her iki kardeşin Elazığı, Van veya ikamet ettikleri yere yakın bir cezaevine sevk edilmeleri ve yaşanan mağduriyetin giderilmesidir. Mahpusların da bu yönlü verdikleri sevk talepli dilekçelerinin kabul edilerek mahpusların aile ilişkilerini mümkün olduğunca normal bir düzeyde sürdürmelerine ve geliştirmelerine imkân sağlanmalıdır.

Belma Nergiz- Van Cezaevi

Sabahattin Nergiz- Kırşehir Cezaevi

Her iki kardeşte ailenin ikamet ettiği Muş ilinden uzak illere sevk edilmelerinden kaynaklı aile tarafından cezaevleri ziyaretleri normal düzeyin çok altında gerçekleşmektedir. Bu nedenle ailenin ve mahpusların talebi çoklu hak ihlaline neden bu mevcut duruma son verilerek her iki kardeşin ailenin ikametine yakın ve aynı cezaevinde kalabilecekleri bir cezaevine sevk edilmeleridir.

Bu taleplerin karşılanması ile birlikte cezaevlerinde bulunan mahpusların yasal haklarından yararlandırılarak, sosyalleşmeleri ve aile ziyaretlerinin normal düzeyde gerçekleştirilmesinin sağlanması adına;

Ø  Mahpusların, mümkün olabildiğince evlerine veya sosyal rehabilitasyon ortamlarına yakın cezaevlerine yerleştirilmeleri için Komisyonca ivedilikle bir çalışma başlatmasını,

Ø  Bu bağlamda Komisyonunuzun kuruluş kanunu madde 4’te belirtilen görevleri ile madde 5’te belirtilen yetkileri kapsamında yasal düzenleme önerileri geliştirmesini ve Adalet Bakanlığı başta olmak üzere ilgili bakanlık ve kurumlardan konu hakkında bilgi talep ederek mahpusların nakil taleplerinin ulusal ve uluslararası hukuka uygun şekilde karşılanmasını sağlamasını, konu hakkında yapılacak tüm çalışmalardan tarafımın bilgilendirilmesini talep ederim 25.12.2024.

Nevroz UYSAL ASLAN

Şırnak Milletvekili

 

Editör: Haber Merkezi