Necla Teyze’nin şüpheli ölümü, Türkiye’nin dört bir yanında protestolarla karşılandı. Adana İnönü Parkı’nda düzenlenen basın açıklamasında yaşam hakkı savunucuları, yetkilileri etkin bir soruşturma yürütmeye çağırdı. "#NeclaTeyzeİçinAdalet" etiketi sosyal medyada gündem olurken, hayvan hakları aktivistleri, olayın örtbas edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Gamze Aktaş, Necla Teyzenin hikayesi hepimiz için bir çağrıdır. #NeclaTeyzeİçinAdalet
Necla Teyze ve öldürülen dostlarımız için bir dakikalık saygı duruşu.
(Anıları mücadelemizde yaşayacak)
Necla Teyze kimdi? Necla Teyze Ankara’nın Altındağ ilçesinde oturan 82 yaşında bir kadındı. Asıl ismi Ülker Güleryüz’dü. Soyadına yakışır bir şekilde kedilere ve köpeklere bakarken etrafını gülümsemesiyle aydınlatırdı. Bir gecekonduda yaşardı, hava soğuk olduğunda evsiz kedi ve köpekleri evinin yanındaki barakaya alırdı. Necla Teyze, böyle kimseye zararı olmadan yaşardı. Ülkemizin görünmez emekçilerinden biriydi. Evet, -dı’lı geçmiş zamanla konuşuyoruz, çünkü Necla Teyze artık aramızda değil. Neden mi değil? Çünkü salı akşamı evinde çıkan şüpheli bir yangın sonucu öldü. Ve evinde birlikte yaşadığı patili dostların yandığından da şüpheleniyoruz. Bu yangın o kadar şüpheli ki öldürüldü diyebiliyoruz.
Nasıl mı? Necla Teyze, her zamanki gibi yaşarken, belirli kesimler sokaklarda yaşayan köpekleri ve onlara bakan insanları hedef göstermeye başladı. Öyle ki ülkemizin sınırları dışında olmuş olan olayları sanki Türkiye’de yaşanmış gibi nefret söylemleriyle paylaştılar. Hiçbir yetkili kurum ne yalan haberlerle ne de nefret söylemleriyle ilgili soruşturma açmadı. Sonra tüm uzmanlara ve kamuoyuna rağmen bir katliam yasası çıkartıldı. Necla Teyze, halkımızın önemli bir kesimi gibi kedi ve köpeklerine bakmaya devam etti. Bu sırada yasa ve ardından çıkan yönetmelik, trol hesapların da etkisiyle birlikte her geçen gün büyüyen bir şiddet aracına dönüştü.
Yasa ve yönetmeliği, belediyelerin sokakta yaşayan köpekleri zorla alıp barınaklara kapatmasını buyuruyor ve orada “agresif” yaftalamasıyla öldürülmelerine kapı açıyor. Yasa çıkmadan önce de söyledik, yasa ve yönetmeliği çıktıktan sonra da söyledik: Barınaklar ve toplama aygıtları ölüm makinesi olarak çalışıyor. Bu, öyle bir mekanizma ki sokakta yaşayan hayvanlara bakmakla ve iyileştirmekle yükümlü insanları da cellada dönüştürüyor. Sıradan insanlardan katil yaratıyor.
Necla Teyze, tüm bunlar olurken sevdiği patili dostlarıyla yaşamına devam ediyordu. Ancak salı günü ansızın toplama araçları sokağında belirdi. Bir kadına ve üç köpeğe iki araç geldi. Necla Teyze direndi. Direndi dediysek de sevdiklerini ölüme göndermemek için arabaya siper oldu. Dil döktü. Yaşına rağmen arabanın önünde durmaya çalıştı. 82 yaşında bir kadın sevdikleri için mücadele etti. Barınağa, ölüme götürülen köpek çocukları için üzülen Necla Teyze’nin feryadını duyanlar yanına, dayanışmaya gittiler. Onun sesini duyurmasına yardımcı olmaya çalıştılar. Bu insanlar da tıpkı Necla Teyze gibi yaşam hakkı savunucusuydu. Sokaktaki dostlarımız için dayanışmaya ve mücadeleyi sürdürmeye gittiler.
Peki bu sırada sosyal medya dünyasında neler yaşandı? Yasa ve yönetmeliğin çıkartılması için nefret söylemleri yayanlar, yine klavye başına geçtiler. Oturdukları yerden Necla Teyze’yi ve onunla dayanışmak isteyen insanları nefret söylemleriyle hedef gösterdiler.
Güvenli Şehirler Derneği’nin yasal hesabını etiketleyen Vildan Çakır isimli bir hesap örneğin şöyle yazdı:
“Yok mu şunun kafasına iki tane indirip, bayıltacak bir tane Allahı’n kulu? İyice zıvanadan çıktı bu sapıklar?
Bunlara müptezel denmez. Bunlar insan değil zaten!
En iyisi bunları yerinde itilaf etmek.”
Altını çiziyoruz: Yaşlı emektar bir kadın için “kafasına iki tane indirip bayıltacaksın” yazabilen bir insan, bizi sapık olmakla ve insan olmamakla suçluyor. Ve diyor ki bunları “yerinde itilaf etmek gerek”. Yerinde yani evlerimizde itilaf edilmeliyiz. Çünkü biz kedi ve köpeklerin, kadınların ve emekçilerin, yaşlıların haklarını savunduğumuz için yerinde itilaf edilmesi gerekenleriz. Yaşlılar, kadınlar, emekçiler, hayvan severler bu şahsiyete göre insan değil!
Peki nasıl itilaf edilmemiz gerekiyor?
Yuşa Onurlu isimli Güsoder’i etiketleyen hesaba göre: “Meşe değneği ile dövmek lazım bu cırlayan kadını.”
Ne tesadüf ki yine Güsoder’i etiketleyen Ademoğlu isimli bir hesaba göre “Ciyak ciyak bağırıyorlar ya ağızlarına odunla vurasım geliyor”
Mehmet Emin Gökbörü isimli bir hesap ki kendi hesabını “itperestleri kudurtma hesabı olarak” tanımlamış: “Şunların kafasına sıkacaksın” diye yazmış.
İsmini yazmayan S982FX isimli bir hesap “Yemin ederim bu itetaparları yakasım var.” demiş.
Sokakları da meydanları da hayvanları da terk etmiyoruz!
Peki ne oldu? Salı gecesi Necla Teyze’nin evi yandı. Necla Teyze içerideydi, uyuyordu. Emekçi, yoksul bir kadın, kendi evinde yakılarak katledildi!
Yukarıda andığımız Mehmet Emin Gökbörü isimli hesap yaşlı bir kadının yanarak ölmesi üzerine: “İlahi adalet tecelli etmiş” diye yazabildi.
Görüyorsunuz, katliam yasası savunucuların nefret söylemleri sınır tanımıyor. Dayanışmadan, yaşamdan olan herkese yöneliyor.
Troller halka hesap verecek!
Maalesef olaya ilişkin soruşturma süreci de bizi şüpheye düşürecek şekilde ilerledi. Olay yeri inceleme, gece kör karanlıkta inceleme yaptı. Rapor yazıldı. Yanmayan, bacası olmayan soba suçlu gösterildi. Sonra apar topar otopsi çıkartıldı ve perşembe günü Necla Teyze’yi toprağa verdik. Hiçbir yerde göremediğimiz bu hız, bizi “acaba bu olay örtbas edilmeye mi çalışılıyor?” diye sormaya itiyor.
Yıllardır adalet beklediğimiz cinayetlere, şüpheli ölümlere bir yenisi daha eklensin istemiyoruz. Antalya’da mermer ocaklarına kaşı çıkan Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu, İzmir’de sokağındaki köpekleri besleyen Yahya Köşek, Meryem Köşek ve kızı Funda Güçlü ve daha nice cinayete kurban gidenler daha adil daha dengeli bir dünya istedikleri ve yaşam hakkını savundukları için öldürüldü. Bu karanlığın dağılması, adaletin sağlanması için daha kaç cinayet işlenmesi gerekiyor?
Uyarmıştık, bu yasa ve yönetmelik birer ölüm fermanıdır. Bu ölüm yasasının temelindeki şiddet sadece sokakta yaşayan kedilere, köpeklere ve onların hakları için mücadele eden, onlara bakım emeği verenlere yönelmiyor; aynı şiddet dalgası yüzünden emekçiler, yoksullar, çocuklar, yaşlılar, kadınlar, LGBTİ+’lar da mağdur oluyor. Bu kıyıcı şiddet politikalarını ancak el ele vererek, birlikte mücadele ederek aşabiliriz.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz.
Kurtuluş yok tek başına, ya tüm türler ya hiç birimiz.
Necla Teyze’yi daha yeni toprağa vermiştik ki bir katliam daha yaşandı. Niğde, Gebze, Ümraniye, Mamak derken bu sefer de Osmaniye’den bir katliam haberi geldi. Yaşlı, yavru, memeleri süt dolu hamile onlarca köpek, diri diri toprağa gömüldü. Bazı köpeklerin toprağın altından canlı canlı çıkartıldığı görüntüler saptandı.
GÜSODER kapatılsın failler yargılansın
Bizler, yaşam hakkı savunucuları olarak, Necla Teyze’nin, Osmaniye’de ve diğer her yerde öldürülen tüm patili dostlarımızın yasını tutarken mücadeleyi büyütmekle yükümlüyüz. Necla Teyze ve öldürülen dostlarımız için adalet aramaktan, hayvanların yaşam hakkını savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz! Bu uğurda herkesi dayanışmaya ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Peki, neler yapmalıyız:
1. Mahallelerimizde örgütlenelim!
2. Eylemlere katılalım, meydanları terk etmeyelim!
3. Sosyal medyada etiket çalışmalarına destek olalım!
4. Gerçekleri her yerde anlatalım!
5. GÜSODER’e karşı her alanda tepki koyalım!
6. AYM önünde toplanalım!
7. Sokakta yaşayan hayvanları yalnız bırakmayalım!
8. Yerel yönetimler ve milletvekillerinden hesap soralım!
9. Dayanışma ağları kuralım!
Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!
Necla Teyze’nin şüpheli ölümünün üzeri örtülmemeli. Yetkilileri, sorumluların tespit edilmesi ve yargılanması için etkin bir soruşturma yürütmeye çağırıyoruz.
Bir kez daha AYM’ye sesleniyoruz: Ölüm saçan, kan kokan bu yasayı iptal edin.
AYM yasayı hemen iptal et!
Necla Teyze’nin hikayesi, hepimiz için bir çağrıdır. Adalet için, yaşam hakkı için, hayvanlar için harekete geçme zamanı! Necla Teyze’nin sesi olalım, hayvan dostlarımızın sesi olalım! Her birimize, bu mücadelenin ihtiyacı olduğu gibi her birimizin de bu mücadeleye verebileceği katkı var. Hep birlikte, daha güçlü bir dayanışmayla mücadeleye devam edeceğiz. Sakın unutmayın, biz milyonlarız! Ve de bu haklı mücadelemizde ya kazanacağız ya da kazanacağız!