Toplumsal Özgürlük Partisi sözcüler kurulu üyesi ve Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, ölümünün 52. yıl dönümünde Doktor Hikmet Kıvılcımlı'yı andı.
Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca açıklamasında şu ifadelre yer verdi.
Bugün biraz daha özel, özgün bir basın toplantısı yapmak istiyorum bu kürsüde.
TBMM çatısı altında yemin etmeye geldiğimiz ilk gün, Meclis genel kuruluna doktor hikmet kıvılcımlının rozetini göğsümde taşıyarak girmiştim..
Adına ve geleneğe layık olma sorumluluğu ile.. diye de not düşmüştüm…
Bu sözü yerine getirmek için mecliste ve sokakta halkımızın çıkarları için canla başla çalışmaya devam ediyoruz edeceğiz de…
Bugün Hikmet Kıvılcımlı’nın ölüm yıldönümü vesilesiyle Kıvılcımlıya ayırmak istiyorum kürsümüzü….
***Değerli yurttaşlar,
Bugün davranış ve düşünce önderi Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın ölümünün 52. yıl dönümü.
Türkiye’de sosyalizmin yayılıp gelişmesinde öncü bir rol oynayan, bu topraklarda Marx, Engels ve Lenin’in eserlerini Türkçeye kazandırma çabasına giren Kıvılcımlı, ardında bıraktığı muazzam sayısız külliyatıyla bu toprakların yetiştirdirdiği önemli düşünce önderiydi.O aynı anda bir davranış önderi olarak sosyalizme adadığı yaşamının 22,5 yılını cezaevinde geçirmişti.
Sanıyorum bu topraklarda…gerek cezaevi pratiği olsun, gerek Eyüp Sultan Camiinde yaptığı konuşma olsun, gerek çok erken dönemlerde, Kürt sorununa, kadın sorununa, İslama, coğrafyanın özgünlüklerine dair tezleri ile…
17 yaşındayken emperyalist işgale karşı örgütlenen halk milislerine katılan ve Yörük Ali Efe çetesi altında savaşan Doktor Hikmet Kıvılcımlı henüz 19 yaşındayken Türkiye Komünist Partisi’ne katılmıştır. Henüz 23 yaşındayken TKP Merkez Komitesi’ne gençlik sorumlusu olarak seçilen Kıvılcımlı bu noktadan sonra onun mücadeleci kişiliğini ezmeye çalışan devletin süreklileşen tutuklamaları ve baskılarıyla karşılaşacaktı.
Sürekli tutuklamalar, devrimci kişiliğini ezmeye yönelik baskılar kendisinin berrak bakışını ortadan kaldıramadı. mücadelesinden alıkoyamadı.
Ama bence en önemli hususlardan biri, hikmet Kıvılcımının güncelliği.
Hikmet Kıvılcımlı’nın tezleri bugünkü Türkiye’nin sorunlarını çözmekte halen anahtar görevi gören birçok konuda güncel konulara ışık tutan bir manaya sahip….
Türkiye’de henüz işçi sınıfının varlığının tartışmalı olduğu bir dönemde işçi sınıfı devrimciliğinde ısrar eden Kıvılcımlı sosyalist hareketin sınıfla bütünleşmesine önemli katkılar sunmuş bir isim… Zira, Hikmet Kıvılcımlı bizzat tanık olduğu burjuva devriminin sınırlılıklarının farkında olan bir isimdi.
***Geç gelişen, cılız kalan ve gelişmek için Osmanlı artığı devlet bürokrasisine, özellikle de orduya gereksinim duyan burjuvazinin devrimci kapasitesinin olmadığının gayet farkında olan bir isim…Keza, despotik devletin ve inkârcı rejimin bilincindedir.
Tam da bu bilinç dolayısıyla, bugün geldiğimiz aşamada Türkiye’nin en başat sorunlarından biri olan Kürt sorunu gibi kadim bir konuda 1929 yılı gibi çok erken bir dönemde, erken cumhuriyet döneminde 200’ü sayfayı aşan bir rapor hazırlamıştır ve bu tezler bu konuda bir ilke imza atıyordu…
***Hikmet Kıvılcımlı Kürt sorununa ilişkin önemli vurgular içeren raporda Türkiye’nin o dönem dış ilişkilerinde ezilen bir ulus olmasına rağmen, iç ilişkilerinde ezen bir ulus rolünü oynamaktan geri kalmadığını söyler.
Türkiye nüfusunda önemli bir toplam tutan iki ulusal varlıktan söz eden Kıvılcımlı bu iki ulusal varlığın Türklük ve Kürtlük olduğunu söyler. Siyasal, ekonomik egemenlik ve üstünlük Türk burjuvazisinde olduğu için, Kürt halkının mistik ve belirsiz “Doğu illeri” sözü altında, özel ve gizli bir sömürge, şiddetli bir asimilasyon ve daha doğrusu yok etme siyasetine uğratıldığını söyler Kıvılcımlı 1929’da.
***Bugün Kürt sorunu, cumhuriyetin 100. yılı geride kalırken Türkiye’deki başat sorunların başında geliyor hala….
Kürt sorunu çözülmek bir yana 100 yıl öncesinin yöntemleriyle çözümsüzlüğe itiliyor. Ülke içinde Kürt halkına yönelik yıllardır süren inkâr ve imha politikası bugün HDP’ye yönelik operasyonlarla keyfi haksız huysuz tasfiye hamleleriyle devam ettiriliyor….öte yandan…… Irak, Rojava ve Kuzey Suriye Kürtlerine yönelik operasyonlarla bu çözümsüzlük politikası sürdürülüyor.
****Kürt sorunun çözümünde… ulusların kendi kaderini tayin hakkı belirleyici bir ilke olmaya devam ediyor… değer… yurttaş…
****Öte yandan….devam edecek olursak…
Hikmet Kıvılcımlı Türkiye’de iktidara gelen ordu öncülüğündeki egemen sınıf blokunun kurduğu cumhuriyetin despotik bir cumhuriyet olduğunun farkındadır. Bunu birçok çalışmasında ortaya koyar.
***Değerli yurttaşlar….
bugün neden bu kadar sert bir devlet tavrıyla karşı karşıyayız?
Bugün neden insanların insan olmaktan gelen temel hak ve özgürlüklerine karşı son derece sert, antidemokratik ve despotik bir devlet gerçeğiyle karşı karşıyayız? Niçin Kürtlere, Alevilere karşı inkâr ve asimilasyon politikaları güdülüyor? Niçin milyonlarca Kürt, milyonlarca Alevi temel haklarından yoksun? Zorla Türkleştirme, zorla Müslümanlaştırma niçin uygulanıyor?
Cevabı despotik devlet geleneğinde der Kıvılcımlı.
Eski çağlardaki Sümer medeniyetinden Bizans’a, Bizans’tan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve bugünlere kadar gelen, ama her çağın kendi gerçekliğiyle damgalanan bir despotik devlet geleneği hükmü altındayız değerli dostlar.
İşte tam da bu yüzden demokratik cumhuriyet diyoruz….
Bugün despotik devleti ancak halkın çıkarlarını esas alan ve çözümsüzlüğe itilen sorunlara çözümler üretecek bir halkçı demokratik cumhuriyet kurulması gerektiğini ifade ediyoruz…
ÇÜNKÜ****Egemen sınıfların demokrasi gibi bir gündemi yoktur, olamazdır. Demokrasi sorunu, ancak ve ancak bizzat öncülüğünü halkın üstleneceği bir demokratik cumhuriyetle aşılabilir. Kıvılcımlı metodolojisinin bizi getirdiği nokta budur.
***Değerli dostlar, ülkemizdeki sermayenin yağmacı karakterini anlamanın yolu da Kıvılcımlı’dan geçer.
Şimdilerde sadece 5li çeteden söz ediliyor. Ancak,
İlk çağlardan itibaren devlet içerisinde sömürücü sınıflar ile bürokratik sınıflar arasındaki uzlaşma tarihin her döneminde etkindi.
Sadece 5’li çete döneminde değil, Osmanlı’da bizzat kapitalist sınıf yaratmak için kullanılan bu özgün “devletçilik” dönemin Sabancı’sını, devam eden dönemde Koç’unu yaratmadı mı?
Koç ve Sabancı nasıl ortaya çıktıysa, bürokrasi sınıfının önünü açmasıyla, elde edilen yağmayla payını vermesiyle, kendisini semirtmesiyle ortaya nasıl çıkmışsa, bugün adına 5’li çete dediğimiz sermaye grupları da aynı şekilde ortaya çıktı. Hikmet Kıvılcımlı buna bize özgü “devletçilik” der değerli dostlar.
Değerli dostlar,
Hikmet Kıvılcımlı’ın teorik mirasının en özgün yönlerinden bir tanesi de ortaya attığı komün gücü teorisidir.
Emeği yoluyla evrimleşen insan çeşitli kapasiteler kazanarak hayatta kalabilmeyi ve türünü devam ettirmeyi başarmış bir canlıdır.
Türünü devam ettirirken toplu olarak hareket etmek zorunda kalan insanlık kolektif ruhun ve kolektif emeğin gelişimini sağlamıştır.
Sınıflı toplumlara geçerken bu kolektif ruh sermaye tarafından parçalansa da bu gücü tamamen kaybetmedik değerli dostlar. Komünal ruhumuz bir şekilde bizlerle var olmaya devam etti. Medeniyete geçiş eski yaşayış biçimlerimizi, geleneklerimizi ortaklığa dayalı kültürü tamamen yok etmedi.
Komün hep direndi. Bugün de komünal toplumlar direnmeye ve kapitalist saldırılara karşı kendilerini korumaya çalışıyor. Latin amerikadan ortadoğuya Türkiyeye tüm bu direnişleri görebiliyoruz….
Kapitalizmin parçalayıp yok etmek istediği ortakçı yaşam egemenleri sıkıştıran halkların direniş odaklarını…
Değerli dostlar, değerli basın emekçileri
Evet bugün kürsüyü Kıvılcımlıya ayırmak istedik.
Ben bir kez daha kendisini saygıyla sevgiyle minnetle anıyorum…
Karşımızda gerçekten devasa bir külliyat ve miras var….
Bu devasa mirasın hakkını vermekle de bizler yükümlüyüz. Onun mücadelesini mücadelemize katarak yürümeye devam edeceğiz.