GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, 29'uncu madde geçti, talimat yerine geldi ve Cumhur İttifakı'nın sıraları boşaldı ve 29'uncu maddeyle, hapis cezalarıyla toplumu baskı altında susturabilme olanağını elde etmenin rahatlığıyla da sayın vekil arkadaşlarımız odalarına sanıyorum çekildiler.
Değerli milletvekilleri, 29'uncu madde geçti ama dün akşam burada yaşanan bir ironiyi sizlerle paylaşarak 29'uncu maddenin tehlikesini bir kez daha gözler önüne sermek isterim. Dün akşam burada bir milletvekilimiz, Muğla milletvekilimiz bu yasaya, sansür yasasına karşı toplumda bir farkındalık oluşturabilmek için bir çekiçle telefonunu kırdı, ardından tartışmalar çıktı. Milliyetçi Hareket Partisinin Grup Başkan Vekili itiraz etti ve aslında hepimizin de bildiği gibi, Sayın Meclis Başkan Vekilimiz dedi ki: "Kötü niyetli olarak getirmedi, ben kötü niyetli olmadığını biliyorum." Sayın Akçay dedi ki: "Kötü niyetli olmadığını nereden biliyorsunuz?"
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Hayır, öyle demedim. Niyet sorgulanmaz dedim.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) - "Niyetini nereden biliyorsunuz?" dediniz, duyduk hepimiz.
Ben de soruyorum: Peki, korku ve panik yaratma saikiyle gerçeğe aykırı bilgi yaymayı cezalandırmak için az önce "Evet." dediğiniz bu yasada 29'uncu maddedeki korku ve panik yaratma saikini nasıl tespit edeceksiniz ya da gerçeğe aykırı olduğuna kim karar verecek? Yani bu saiki fal bakarak mı göreceksiniz? İşte ironi bu. Dün arkadaşımızın burada yaptığı eylemin niyeti belli olduğu hâlde bu şekilde sorgulayabiliyoruz ama ne ironidir ki bu saiki sorgulamadan "Evet." diyebiliyoruz.
Değerli arkadaşlar, en kötü yasalar iyi uygulayıcıların elinde adaletli olur ama en iyi yasalar kötü uygulayıcıların elinde de maalesef ciddi hak ihlallerine sebep olur. Bugün, yargının bu derece talimatla çalıştığı bir ülkede, bu ülkemizde, bu yasanın nasıl uygulanacağını ve kimler için hangi şekilde uygulanacağını bilmemek hakikaten gülünç gelir, hepimiz biliyoruz bu durumun ne olduğunu.
Değerli arkadaşlar, bu yasa yürürlüğe girmeden, daha Mecliste görüşülmeden bir birim kuruldu, bu da Dezenformasyonla Mücadele Birimi. Az önce değerli milletvekilimiz oradan bir haberi gösterdi. Bu birimin başına İdris Kardaş getirildi. İdris Kardaş ne diyor? "Erdoğan'ın hakikat mücadelesinde ortak olmak onurdur." diyor. Şimdi, bu arkadaşımızın, bu birimin ve Fahrettin Altun'un çıkarttığı bu bilgi notlarına, dezenformasyon raporuna göre mahkemeler ceza verecek ve sadece bilgiyi paylaşan değil, beğenen, "retweet"leyen de üç yıl cezaevi riskiyle karşı karşıya kalacak.
Değerli arkadaşlar, 2012-2020 yılları arasında Twitter Şeffaflık Raporu'na göre Twitter'a dünya genelinden 12.499 mahkeme kararı gönderilmiş, bunun 7.070'i Türkiye'ye ait, şampiyonuz. Dünya liginde Twitter'da içerik kaldırmakta şampiyon olmuşuz, Rusya bizim yarımız oranında ikinci sırada. Yine, Facebook'ta içerik kaldırmada 2.452 rakamıyla beşinci sıradayız yani aslında sosyal medyada her türlü yasakta şampiyonlar liginde oynarken neden hâlâ böyle bir gizli, böyle bir baskı, böyle bir sansür, oto sansür ve düşünce ve ifade özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıracak bir yasal düzenlemeyle Mecliste bunu yapıyorsunuz?
Evet, herkes şunu söyledi, bütün milletvekili arkadaşlarımız konuşmalarında hep şunu ifade etti: "Sizler, doğru bilgiler bile olsa işinize gelmeyenleri yasaklayacaksınız, hapse atacaksınız, baskı kuracaksınız." Ben, başka bir açıdan bakmak istiyorum; hepimizin bildiği gibi, seçim yaklaştıkça bugünden başlayarak, daha geçtiğimiz aylardan başlayarak kumpaslar kurmaya başladınız, bu kumpasları planlayıp aynı zamanda sarayın propaganda aracına dönüşmüş basına manşetleri gönderdiniz, düğmeye bastığınız anda o manşetler giriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) - Ama yirmi dört saat geçmeden kara propagandanız ve kumpasınız çöküyor. Asıl sizi rahatsız eden bu. (CHP sıralarından alkışlar) İstiyorsunuz ki gerçekler ortaya çıkmasın, kumpaslarınız ortaya çıkmasın, kumpaslarla yürüttüğünüz siyasetiniz seçim dönemine kadar algı yönetsin ama boşuna; özgürlük tarlalarında kumpasınızın, ihanetinizin ve baskınızın tohumları asla yeşermeyecek çünkü bu ülke Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ya istiklal ya ölüm." diyerek yola çıktığı, tam bağımsızlığı ve özgürlüğü mayasında hisseden bir milletin ülkesidir. (CHP sıralarından alkışlar) Emeğiniz, mücadeleniz boşadır; özgürlük kazanacak, demokrasi kazanacak diyor, Genel kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)