TÜİK Enflasyon Rakamları Gerçeği Yansıtmıyor
Eğitim İş Adana 1 No'lu Şube Başkanı Seher Ergin; "Ekonomi bilimiyle zıtlaşarak uygulanan politikalar, kamu yararını hiçe sayan rant eksenli hamleler, milli üretimi baltalayıp dışarıdan tüketimi dayatan ve bu yüzden bizleri döviz kuruna endeksli yaşar hale getiren anlayış nedeniyle ülkece derin bir yoksulluğa itilmiş bulunmaktayız" dedi.
Ülkemizde zengini daha zengin, orta sınıfı yoksul, yoksulu ise sefil hale getiren bu kaotik ekonomik tablo, emek cephesinin üzerine kara bir bulut gibi çökmüştür. Ülkenin çalışma yaşı grubundaki nüfusunun büyük bir kısmı düzenli bir iş bulamamakta, bir işte çalışanların çok büyük bir kısmı ise hayatını idame ettirecek insanca ücret alamamaktadır.
Kiraların birkaç yıl öncesinin ev taksidi fiyatlarına ulaştığı, halkın artık meyve/sebzeyi taneyle hatta yarım yarım aldığı, evde ikinci bir odada lambayı yakmanın bile lüks haline geldiği ülkemizde, ekonomi bakanı gözlerindeki ışıltıdan ve Türk Lirası zaten dibi gördüğü için canımızın sıkılmasının yersiz olduğundan bahsetmektedir.
Bu absürt komedi halinde Türk Lirası’ndan daha hızlı değer kaybeden tek şey ise TÜİK’in sözü olmuştur. TÜİK’in sözünün üstüne söz söylenmemesi, başka kimsenin enflasyon oranı açıklamaması için iktidarın giriştiği yasal düzenleme de, halihazırda bu değer kaybının sağlaması olmuştur.
Ülke genelinde hemen her şeyin fiyatı cep değil can yakar hale gelmişken TÜİK yine Nisan ayı enflasyonunu paralel evrendeki Türkiye’den bildirir gibi yüzde 7.25 ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 69.97 olarak açıklamıştır.
İyi bir yalanın bile bir miktar gerçeğe dayanmak zorunda olduğundan habersiz olarak rakam açıklayan TÜİK’i konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in araştırmaları da çürütmektedir.
TÜİK aylık gıda enflasyonunu yüzde 13.38 olarak açıklarken, konfederasyonumuz sebzelerin bir önceki aya göre yüzde 28.7, meyvenin ise 47.4 artış gösterdiğini ortaya koymuştur.
Konfederasyonumuza göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için gereken aylık harcama tutarı Nisan ayında 6 bin 170 liraya çıkmıştır. Aynı aile, insan onuruna yaraşır ve yoksulluk hissi çekmeden yaşayabilmek için gıda dışındaki ihtiyaçlara 12 bin 500 lira harcamak zorundadır.
Üstelik hemen her sektörün içinde nakliye ve ulaşım olduğu düşünülürse benzine ardı arkası olmaksızın gelecek zamların, tüm ihtiyaç kalemlerindeki fiyat artışını daha da tepelere çıkaracağı açıktır.
Tüm işçi sınıfı gibi eğitim emekçileri için de bıçak kemikte, ekmek aslanın midesindedir.
Eğitim-İş olarak, diğer tüm sendikalar sessizliğe gömülürken, bir günlük iş bırakma eylemi düzenlemiş ve eğitim emekçileri olarak bize reva görüle sefalete karşı sessiz kalmayacağımızı göstermiştik. Yurt çapında irade gösterdiğimiz bu eylemlerde, “İnsanca yaşamak için tüm eğitim emekçilerinin maaşlarına yüzde yüz zam istiyoruz. Sistematik ve hadsiz saldırılar altındaki meslek onurumuza tekrar kavuşmak istiyoruz. Tüm eğitim emekçileri için kadrolu, güvenceli çalışma ve insanca çalışma şartları istiyoruz.
Nitelikli eğitimin sürdürülmesinde en önemli paydaşlar arasında olan idari, yardımcı ve teknik personellerin taleplerinin yerine getirilmesini, Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneğinin ayrım gözetilmeksizin eğitim çalışanlarının tümüne ödenmesini istiyoruz” demiştik. Sözümüzün ve haklı taleplerimizin arkasındayız. Eğitim emekçilerinin bu haklı talepleri kısa sürede karşılanmazsa üretimden gelen gücümüzü ortaya koyacağımızı ilan ediyoruz.
Eğitim alanında faaliyet gösteren tüm sendikaları da bu kararlılıkta buluşmaya, üyelerinin hakları için irade göstermeye çağırıyoruz.