“Yalana Sarıldı”

Özel, Saraçhane’de günlerce süren demokrasi nöbetinin ardından yaşanan olayları değerlendirdi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargı süreci ve gözaltı işlemleri nedeniyle büyük bir toplumsal tepki oluştuğunu belirten CHP lideri, “Milyonlarca insan İstanbul’un iradesine sahip çıktı” dedi.

Erdoğan’ın, cami bahçesindeki mezar taşlarının tahrip edildiği iddialarına yanıt veren Özel, iddiaların asılsız olduğunu belirtti:

CHP Genel Başkanı Özgür Özel:

Değerli arkadaşlar, 7 gün önce, buraya geçen hafta çarşamba sabahı, saat, , 11.30 12.00 sularında İstanbul'a ulaştım ve geldim. O andan itibaren 7 gün 7 gecedir Saraçhane'deyim. Burada bir darbe girişimi yaşandı. Şu anda o darbe girişiminin püskürtülmüş olmasının bir sonucunu alıyoruz. Hepimiz biliyoruz ki Ekrem Başkanı, akşam diplomasını iptal edip sabaha karşı gözaltına alanlar, ona açtıkları davalar sonucunda Saraçhane'ye milletin seçip yolladığı kişi yerine kendi atamalarını yollamaya niyetliydiler. Aylardır terör soruşturması ve kayyım ataması konuşuluyordu. Bir hafta boyunca da tutuklama, gözaltı işlemleriyle birlikte iktidara yakın medya sürekli kayyım haberleriyle, kayyım beklentisini yükselten bir çaba içindeydi. Bizim güvene ağacımız, arkamızı dayayacağımız bir tek güç vardı. O da İstanbul'un iradesinin kendisi. O iradeye çağrı yaptık. O irade geldi ve seçtikleri gözaltındayken iradelerini Saraçhane meydanına taşıdılar. Biz bu çağrıyı yaptığımızda, hatta yapmazdan önce hazırlıklarımız varken Valilik 5 gün süreli toplanma, yürüyüş, miting, eylem yasağı getirdi. Hatta bunu bizim kapalı toplantılarımıza dahi getirdi. Haliç Kongre Merkezi'ndeki cumartesi günü yapılacak toplantıyı bile yasakladılar. Biz bu yasaklara karşı milletimizi çağırdık. Hep birlikte izlediniz. İlk gece 150.000 kişilik rakam arttı, arttı, arttı. Pazar akşamı 1.200.000’in üzerinde, 1.300.000’e yakın bir kalabalığı gözün alamadığı yerden bile dron görüntüleriyle hepimiz tanık olduk.

Meydan ve meydana çıkan tüm yollar yasaklı olmasına rağmen, tarihi yarımadanın köprüleri kaldırılmış, geçişler yasaklanmış, trafik kesilmiş, yaya geçişleri kapatılmış olmasına rağmen bir mucizeyi gerçekleştirdiler. Bir demokrasi devrimini gerçekleştirdiler. Türkiye'de 15,5 milyon kişi sandıklara gidip Ekrem Başkanı cumhurbaşkanı adayı yaparken İstanbul'da da 1,5 milyona yakın insan geldi ve tarihi yarımadayı doldurdu. O gün burada o büyük coşkudan sonra biz bütün gayretlerimizle kimsenin burnunun kanamamasını, polisle gençlerin karşı karşıya gelmemesini hep söyleyip bu konuda en üst düzeyde tedbirler almışken, şu kadar ki 80 milletvekili var, 25'inin elinde telsiz, kulaklık, etrafında 3 arkadaşı, 4 arkadaşı, kemerin orada ya da bu taraflarda polisle gençlerin temasına tampon olmaya çalışıyorlar. Biz bu caminin önüne, isteyenler görebilir, il başkanımın kendi sosyal medyasından paylaşıldı. İBB'nin zabıtasıyla tedbir aldık, polis kendi tedbirini aldı ama kargaşada gaz sıkarken zabıtanın gözüne polisin gaz sıktığı görüntüler bile var. Ama biz bunların hepsini yeter ki provokasyonlara, yanlış anlamalara, birtakım ithamlara sebebiyet verecek olumsuz görüntüler ortaya çıkmasın diye hepsini sineye çektik. Şimdi bugün geçmişten bildiğimiz bir tuhaf durumla, bir koca iftirayla karşı karşıyayız. Gezi davası, Gezi olayları yaşandı, bitti. Üzerinden binlerce cuma geçti. Erdoğan'ın başörtülü kardeşimize üstsüz çıplak 50 kişi saldırdı, görüntüleri ben izledim dedi. O dönem bazı gazeteciler bize de gösterdi dediler. Görüntüler yıllarca çıkmadı. Sonra o gazeteciler özür dilediler. Böyle görüntüler yoktu, biz o gün yalan söyledik diye. Şimdi bugün biz 7 günün sonunda, şimdi burada bir oylama yapılıyor. Bu oylamayla da İstanbul bir seçilmişe, bir belediye meclis üyesine emanet edilecek. Ekrem Başkan'ın vekili belirleniyor. O içeriden çıkıp görevinin başına dönene kadar ona vekâlet yapacak. Kayyım riski ortadan kalktı. Biz dün akşam son eylemimizi yaptık. Bugün burada iftar sofraları kurulacak. Ben Beylikdüzü'nde, il başkanımız ve örgütümüz burada Kadir Gecesi'nin, Ramazan'ın en önemli, en anlamlı gecesinin idraki için burada iftar sofraları kurulacak. Bu akşam burada 7 gün sonra ilk kez toplanılmayacak, çağrımız yok ve Tayyip Bey, şimdi artık o kalabalık gelmiyor ya, fırsat bu fırsat, maalesef Ramazan mübarek gün, Kadir Gecesi'nin arefesinde yalana sarıldı. Ben de sizinle birlikte doğruyu, hakikate geldim arkadaşlar. Hepiniz çektiniz. Burası Şehzade Camii, Mimar Sinan'ın en önemli erken dönem eserlerinden bir tanesi. Ustalıktan önce son eseri Manisa'daki Muradiye Camii bize emanettir.

Toplumsal barışa katkı genel af ve KHK mağduriyetlerinin giderilmesiyle mümkün Toplumsal barışa katkı genel af ve KHK mağduriyetlerinin giderilmesiyle mümkün

Muradiye Camii'nin önüne Mimar Sinan'ın büstünün yapılıp her yıl orada onun anılması için büyük bir mücadeleye destek vermiş, Mimar Sinan'ın o eserini bütün dünyaya anlatmaya, tanıtmaya çalışan birisiyim Manisa aşkıyla, Manisa sevgisiyle. Mesir atılan Sultan Camii'nin tam karşısındaki Muradiye Camii, bu camiden sonra Süleymaniye'den, Sultanahmet'ten önce yapılmış başkent olmayan bir yerde Mimar Sinan'ın eserinin olduğu tek camidir. Bana emanettir. Şimdi diyor ki sen mimarın, Mimar Sinan'ın, Sinan'ın bu erken dönem eserinin bahçesinde bulunan hazireyi, oradaki mezarları tahrip ettirdin. Ey Özgür Özel, bunu nasıl yaparsın? Bir gün gelir senin de mezarını kazarlar, senin de mezarını yıkarlar. Arkadaşlar biraz önce İstanbul kültür mirasına sahip çıkan ve Ekrem Başkan'ın talimatıyla bu işi İBB Miras adıyla yapan arkadaşlar hem bilgi verdiler hem ne olduğunu gösterdiler. Gösterdikleri şu, polis hızla biber gazı sıkarak kovalamaya başlayınca gençleri oradan bunun üstüne atlayıp kaçanlar olmuş belli sayıda. İki, iki mezar taşı devrilmiş. Bu iki mezar taşı, bu iki mezar taşı devrilmiş. Bu iki mezar taşı ertesi sabah vali gelmeden onarılmış. Şahit Ali Yerlikaya, şahit sizsiniz. O da gelmiş benim gördüğümü görmüş. Bu iki mezar taşı düştü efendim, biz bunları şu yöntemle kaldırdık demişler. O da peki demiş, gitmiş. Ben de geldim, gördüm, siz de gördünüz. O dediği hazire bu. Burada bakın dünya kadar mezar taşı ayakta, en kıyıda, yukarıdan atlanırken üstüne düşecek yerde şu boyda iki mezar taşı devrilmiş, geri kaldırılmış. Arkadaş diyor ki buranın kapsamlı bir restorasyona ihtiyacı var. Bununla ilgili İBB Miras olarak görev talebimiz var. Burada duran bu taşların her birinin onarılması, her birinin sağlamlaştırılması, güzelleştirilmesi lazım. Bıraksınlar, kapsamlı restorasyon yapalım. Yetki Kültür Bakanlığı'nda, vermiyor. İki tane küçücük mezar taşı devrilmiş ve kalkmış ama bugün grubu izleyenler Özgür Özel'in diyor, oraya taşıdıkları diyor, çağırdıkları diyor. Bakın arkadaşlar.

Senin de bir gün kabrin bu şekilde hazırlayacaklar ve senin de kabrini birileri gelip ya kazar ya yıkar. Bu nasıl iştir? Bunu ne hakla yapıyorsunuz? Hepsi tarih, hepsi eser olarak muhteşem eserler ve bu eserler ne yazık ki ahlaksızlar, bu edep yoksunu namussuzlar, onları gelip yıkıyorlar. Bunlara eyvallah etmek mümkün değil. Ya bu yalana eyvallah etmek mümkün değil. Bu iftiraya susmak mümkün değil. Sayın Erdoğan, gerçekten bu mübarek günde kötü bir şey söylemek istemem ama bundan büyük günah var mı? İşte burada duruyor hepsi ayakta. Ben yollamışım da yıkmışlar da yarın öbür gün benim de mezarım kazılacakmış da biri de yıkacakmış. Ya benim mezarımın olacağı yer belli. 6 kuşaktır belli. Üsküp'ten göçmüş dedemin babannesi Manisa'nın 6 kuşak yerlisi diğer dedem. 6 kuşak defterdarlar Manisa'da. Böyle hazirede yaşıyor dedemin babası, yatıyor. Benim yatacağım yer Manisa'da, kabristanda belli. Ben o kabristanda 80 öncesi karşılıklı öldürülen CHP'li ve MHP'li il başkanlarının, eczacı meslektaşlarımın partisine bakmadan, ülkücü solcu ayırmadan mezarlarını yaptırmış, her sene orada anma başlatmış, 30 senedir sürdüren insanım. Sen çıkmışsın, bir gün öleceksin. Elbette öleceğim. Soyum belli, sopum belli, yatacağım mezar belli benim Manisa'da. Birileri gelip orayı yıkacak diyor. Sen bu kini mi ekiyorsun ileriye? Yıllarca ektiğin kin, nefret ortadan kalksın diye biz senin kaybettiğin ilk, benim 50 yıldır kazandığımız ilk seçimden sonra geldik, dedik ki siyasette, şehit cenazesinde böyle yandan yandan bakılmaz, el sıkışılır, hatır sorulur. Bayramda telefon açtık, hastanızı sorduk. Ben 15 senedir AK Parti'den birisinin annesi, babası, yakını, akrabası ölürse ya cenazeye giderim ya taziyeye giderim, hiç eremezsem telefon ederim. Savaşta ya, savaşta, savaşta. Savaşa ara verilir, cenazeler alınır, inancına göre defnedilir, mezarların güvenli bir yere, mezarlara konulur, savaşa sonra devam olunur ya. Sen şimdi 7 günün sonunda sağ salim burada kimsenin başına bir şey gelmeden, al işte sana kutsal emanet ayakta, düşen iki taş kalkmış, buradan siyaset çıkar mı ya? Buradan husumet çıkar mı ya? Sen ülkenin ana muhalefet liderinin ya da birinci partisinin genel başkanının, daha hayattayız, öldürdü, mezara koydu, mezarımı tahrip etmeyle ilgili bunu, bu intikamı senden böyle alırız. Ayıptır ya. Bu lafın onda birini herhangi bir CHP'li söyleyecek, Tayyip Erdoğan'ın mezarı falan, vay ölüm tehdidi. Cumhurbaşkanımızı ölümle tehdit ettiler. Sandıkla geldin, sandıkla gideceksin diyorsun, ikinci sandığı tabuta yoruyorlar. Böyle bir anormal güya fol alma, yalan yere mağduriyet yaratma, bana gelmiş sen de ölürsün, mezarını kazarlar, tahrip ederler, sen de görürsün diyor. Tehdit desen tehdit değil. Ne olacak? Ben zaten bu vakitten sonra ölümü de göze almışım, mezarı da göze almışım ama o mezar benim canımdan çok sevdiğim Manisalılara emanet. Komşularımın mezarı nasıl bana emanetse. Bu güzel günde, bu mübarek günde sen mesela şunu düşüneceğine, bu kadar genç, 18 yaşında çocuklar, 16 yaşında çocuklar polis önüne katıp kovalarken topladı. Dün hepsi ifadesi alınıp serbest bırakılıyordu, bir talimatla tutukladınız. Bu mübarek günde şunu diyeceğine, madem bu gece artık orada bir toplanma yok, bundan sonra büyük mitinglerle tepkiler başka meydanlarda ve şehirlerde gösterilecek. Mademki bu işler bitti, bu mübarek günde biz de üstümüze düşeni yapalım da evlatlarımız ailelerine kavuşsunlar bu akşam gibi bir büyüklük beklenirken, bir erdem beklenirken, biz iktidarda olsak bu kadar AK Partili çocuk ne gözaltında ne tutuklu olurdu da tut ki olsa vallahi ilk işim bu olur ya. Bunu yapmak varken nefret tohumu saçmak. Tam da bu, Manisa'da olsaydım bugün, Ankara'da olsaydım hakikaten üzülürdüm, çıldırırdım. Tam da şuradaydım. Aynı odadayım 7 gündür. Aynı odada yatıyorum, aynı odada kalkıyorum. Şu kadarlık lavaboda tıraş oluyorum, saçımı yıkıyorum ama buradan ayrılmıyorum. Bana tutmuş bu mezarları tahrip ettin. Bakın arkadaşlar eğer burada öyle bir şey varsa Tayyip Bey haklı. Yoksa bu yalana ne gerek var Tayyip Bey? Sayın Erdoğan sen buradan mı iktidarını sürdüreceksin? Bu yalanla mı? Bu yalan senin iktidarını sürdürmeni sağlar mı? İyilikle sürer iktidar, icraatla sürer, dürüstlükle sürer, cesaretle sürer. Bu korkaklıkla olmaz. Geçmişte şey diyordum, metni yazanlar yanıltıyor. Al, burası ortada. Metinden çıktın, söyledin bunları. Prompter'ı bıraktın, saçmaladın da saçmaladın. Saçmaladın da saçmaladın. Eğer öyle gevelediğin şey çok kızdın bana ölümle tehditse fıs gelir, tırs gider. Bana gram, kilogram ne kadar tartıyor bakarsın da sen vezin kutusundaki o böyle ucu elle tutulamayan en küçük gram kadar, miligram kadar sende vicdan kalmamış. O vezin kutusunda ben kaç kiloymuş kilom, ona bakarsın, sen bir gün tartarsın onu da sen o en küçük gram var ya, miligram, o miligram kadar vicdan, miligram kadar insaf olsa bu yalana sığınmazsın sen yani. Benim söyleyeceklerim bu kadar arkadaşlar.

Editör: Haber Merkezi