"Tüm kamu emekçilerini; Halktan, Emekten Yana Bütçe talebini yükseltmeye, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşmeye, 30 Kasım 2024 Cumartesi günü Ankara'da emeğin kürsüsünü kuracağımız Mitinge katılmaya çağırıyoruz!"                          

SES ADANA ŞUBE EŞ BAŞKANI EROL EREN, "GEÇİNEMİYORUZ! YOKSULLUĞA KARŞI, MÜCADELEDE BİRLEŞİYORUZ! KESK OLARAK 30 KASIM'DA ANKARA'DAYIZ! BÜTÇE MİTİNGİ'NDE BULUŞUYORUZ!" BAŞLIKLI BASIN AÇIKLAMASI YAPTI.

Eren yaptığı yazılı açıklamada şunları ifade etti;

Orta Vadeli Programın açıklanması ile bütçe süreci başladı. Bütçe süreci hepimizi yakından ilgilendiriyor. Çünkü bütçeler bir ülkede kaynakların, gelirlerin kimlerden toplandığını söz konusu gelir ve kaynakların kimler için kullanıldığını gösteren belgelerdir. Dolayısıyla bir ülkedeki mevcut sistemin kimden veya kimlerden yana olduğunu anlamanın en kolay yolu bütçesine bakmaktır. Ülkeyi yönetenler yıllardır yaptıkları birbirinin kopyası bütçeler ile tercihlerini hep patronlardan, zenginlerden yana kullanıyor. Bizi yok sayıyor. Bugüne kadar yapılan bir birinin kopyası bütçelerde:                             

-Emekçilerin, halkın talepleri hiç dikkate alınmadı. Kamu gider ve gelirlerinin belirlenmesinde bizlere hiç bir söz hakkı tanınmadı. Yani bütçe hakkımız yok sayıldı.

-Vergi adaletsizliği gittikçe derinleştirildi. Hem dolaylı hem dolaysız tüm vergilerin yükü biz bordroluların omuzlarına yıkıldı.

- Üstelik bizden toplanan vergiler ne insanca yaşamaya yetecek bir ücret ne de " yol, su, elektrik" olarak bize döndü. Başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere kamu hizmetlerine, kamu yatırımlarına ayrılan pay gittikçe azaltıldı.

-Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme göz ardı edildi. Yıllardır şiddete, güvencesiz istihdama maruz bırakılan kadınlar bütçede de yok sayıldı.

-Vergilerimiz nereye mi gitti?  Patronlara, holdinglere "muafiyet", "istisna", "teşvik", "vergi indirimi”, vergi affı“ olarak aktarıldı.

-Faize, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine, müşteri garantili şehir hastaneleri ne, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müteahhitlerine , "beşli çeteye ", sermayeye, sarayın itibarına gitti. Halkın itibarı ayaklar altına alındı. - Sürekli kutuplaştırıcı, çatışmacı politikalar, insan haklarının yok sayıldığı adaletsiz uygulamalar tüm kesimlerde güvensizlik ve gelecek kaygısını büyüttü.            

Kısacası bugüne kadar yapılan bütçelerde aslan payı hep sermayeye, patronlara, savunma ve güvenlik adı altında silah sanayisine, çatışma ve savaşa ayrıldı. Sonuçta emeği ile geçim mücadelesi veren tüm kesimlerin payına yoksullaşma, işsizlik, güvencesizlik gelir dağılımı adaletsizliği düştü. Türkiye Asgari Ücretliler Ülkesine dönüştürüldü. Emeğin milli gelirden aldığı pay gittikçe azaltıldı.                   

Kaşıkla Verilenler Kepçe İle Geri Alınıyor! İktidar 2023 seçimlerinden sonra "Rasyonel" diye cilaladığı bir ekonomi modeline geçti. Böylece seçim öncesi kaşıkla verdiklerini kepçe ile geri almak için düğmeye bastı.                                         

-Seçim öncesi verilen mülakatı kaldırma, tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge gibi tüm sözlerin yalan olduğu ortaya çıktı. Ardından KDV ve BSMV oranları, harçlar fahiş oranda arttırıldı. Ek bütçenin yükü de yine biz emekçilere yıkıldı.               

-"Tasarruf" adı altında servis, nöbet ücreti, mesai ücreti gibi kazanılmıştır haklarımız ortadan kaldırıldı. Malum sebepten emekli de olamadığımız için kamunun kapıları gençlere kapatıldı.                

- Bugün " Tasarruf" adı altında kamunun elindeki iş makinaları sayılıyor.         

- Biz çalışanların en çok ihtiyacı olan kamu kreşleri dahi "Maliyeti yüksek" denilerek kapatılıyor.                           

- Okullarda İşgücüne Uyum Programı (İYUP) adı altında haftanın sadece üç günü, günlük net 565 TL ücretle geçici temizlik görevlisi çalıştırılmasına geçilmesi hedefleniyor. Ancak kimse bu paraya evinden dahi çıkamıyorum. Dolayısıyla okullar çöplüğe çevrildi.    

Mali, sosyal, özlük haklarımız her geçen gün geriye doğru gidiyor.        

- Ülkeyi yönetenler takla attırılan TÜİK rakamlarını gösterip "enflasyon düşüş trendine girdi" diyor. Oysa çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız hayat pahalılığı TÜİK rakamlarını en az ikiye katlıyor. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz olduk. Kışın kapıya dayanması ile elektrik -doğalgaz faturaları kâbusumuz yeniden başladı.                  

Maaş artışlarımız hem sanal TÜİK enflasyonuna göre hem de 6 ay geriden yapılıyor. Eylül 2024 itibarı ile açlık sınırı 27.270 TL 'ye, yoksulluk sınırı 73.650 TL 'ye, bekâr bir çalışanın yaşam maliyeti ise 32.120 TL 'ye ulaştı.             

Mevcut adaletsiz emeklilik sistemi böyle kalırsa bugün çalışırken aldığımız maaşın üçte birine denk gelen emekli aylıklarımız 2008 sonrası göreve başlayanlar için beşte birine kadar düşecek. Alınteri ile geçim savaşı veren milyonlar için, bizler için gittikçe ağırlaşan koşullar emekten, halktan yana bir bütçeyi yakıcı bir ihtiyaç haline getirmiştir.     

Emekten - Halktan Yana Bir Bütçe İçin:                     

- Bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, halkın, emekçilerin bütçe süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını,    

- Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını, piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirilme soygununa son verilmesini,                     

- Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini, kadınların güvenceli istihdamının arttırılmasını, kadınların şiddetten koruyacak kamusal hizmetlerinin genişletilmesini ,                  

- Maaşlarımızdaki kayıpların karşılanmasını; en düşük kamu emekçisi maaşının kira, aile, yakacak yardımları ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını,                        

BTS 33. Yılını Kutladı: "Yaşasın Emek ve Demokrasi Mücadelemiz!" BTS 33. Yılını Kutladı: "Yaşasın Emek ve Demokrasi Mücadelemiz!"

- Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi her türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli -kadrolu istihdam edilmesini,                            

- Tükettiğimiz her şeyden alınan KDV, ÖTV gibi tüm dolaylı vergilerin düşürülmesini ,                     

- Gelir vergisi birinci dilim oranının % 15 ten %10, a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini,                      

- Kâr, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını - Vergilerimizden oluşan bütçeden alıp Kamu Özel İş birliği (KÖİ) projelerine, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine aktarılan Hazine garantisine son verilmesini,                           

- Vergilerimizin, ülkenin kaynaklarının güvenlikçi politikalara, silahlanmaya değil; istihdamın, üretimin arttırılması, yoksulluğun ve işsizliğin önlenmesi, adaletin, barışın ve demokrasinin tesis edilmesi için kullanılmasını, İSTİYORUZ!                           

Tüm kamu emekçilerini; Halktan, Emekten Yana Bütçe talebini yükseltmeye, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşmeye, 30 Kasım 2024 Cumartesi günü Ankara'da emeğin kürsüsünü kuracağımız Mitinge katılmaya çağırıyoruz!                            

Gelin; insanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için -emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim.                       

Yaşasın SES.                         

Yaşasın KESK.

Editör: Haber Merkezi