- “KOBİ’lerin borcu 3 trilyon 34 milyar liraya çıktı”
- “TOGG Fabrikası’nın depremselliği yüksek”
- “KOBİ’ler kapanıyor, bakanlık seyrediyor”
ANKARA – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Türkiye ekonomisinin bel kemiğini oluşturan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ), bankalara olan kredi borçlarının rekor seviyeye ulaştığını söyledi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu kapsamında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçe görüşmelerine katılan Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Üyesi Dr. Şevkin, “KOBİ’ler borcu borçla kapatmaya çalışıyor. KOBİ’lerin bankalara olan kredi borçları Eylül’de 70,5 milyar lira daha artarak ilk kez 3 trilyon lira sınırını aştı ve 3 trilyon 34 milyar liraya kadar çıktı” dedi.
Yerli üretime asla karşı olmadıklarının altını çizen Dr. Müzeyyen Şevkin, çok övünülen Gemlik’teki TOGG Fabrikası yerinin yeraltı su seviyesi ve zemin sıvılaşma riskinin yüksek, depremselliği olan yere kurulduğuna dikkat çekti.
“KOBİ’LER ÇIKMAZDA”
Komisyonda bulunan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’a Türkiye’deki enflasyon ve hayat pahalılığının sade vatandaş gibi üretici, sanayici ve iş insanını da büyük bir endişeye sevk etmiş durumda olduğunu belirten Dr. Şevkin, “Ekonominin temelini oluşturan KOBİ’ler kıskaç altında. Yüksek enflasyon, kur artışı, finansmana erişim, tedarik ve üretim maliyetleri, savaşlar nedeniyle ihracat pazarlarına olan negatif etki KOBİ’leri çıkmaza sürükledi” dedi.
İktidarın ekonomi kurmaylarının son yaptığı açıklamaların da sorunların 2024 yılında devam edeceğini gösterdiğini vurgulayan Dr. Şevkin, “KOBİ’ler borcu borçla kapatmaya çalışıyor. KOBİ’lerin bankalara olan kredi borçları Eylül ayında 70,5 milyar lira daha artarak ilk kez 3 trilyon lira sınırını aştı ve 3 trilyon 34 milyar liraya kadar çıktı. Sayın Bakan kredi testleri noktasında KOBİ’leri sıkıştırmayın, KOBİ’lerin sıkıştırılmasına izin vermeyin. KOBİ’lerin en az beş yıl işletme-yatırım kredisine ulaşmaya ihtiyacı var. Kredi Garanti Fonu desteklerine ihtiyacı var. Son bir yılda kapanan şirket sayısı 70 bine yaklaştı. Daha fazla iş insanının kepenk indirmesine, yeni işsizler ordusu oluşmasına izin vermeyin. Bu vebalin altında kalmayın” diye konuştu.
”TÜRKİYE’YE NEDEN YATIRIMCI GELSİN?”
TÜİK’e göre yıllık enflasyonun yüzde 61,36 olarak gerçekleştiğini, Türkiye’nin bu oranla, Venezuela, Lübnan, Arjantin, Suriye ve Sudan’ın arkasından dünyada enflasyon oranı en yüksek altıncı ülke konumunu sürdürdüğünü söyleyen Dr. Şevkin, şu görüşlere yer verdi:
“Türkiye bu enflasyon oranıyla Avrupa’da ise açık ara birinci konumda bulunuyor. Türkiye’nin risk primi 383 bandında. Halbuki aşırı kırılganlık göstergesi 300. Türkiye’nin uzun yıllar ortalaması aşırı kırılganlık göstergesinin de çok üzerinde. Bu durumda yabancı yatırımcıyı ülkemize çekmenin imkanı yok. Yerli yatırımcı da bu faiz oranları, kur artışı, girdi fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle yatırıma, üretime ve dolayısıyla istihdama yönelemiyor. Sanayici ve iş insanları kredisini ödemenin derdinde. Ama ne yazık ki iktidar; ekonomiyi yönetmeye değil günübirlik söylemlerle sadece idare etmeye çalışıyor. Sanayici de yurtdışından gelecek yatırımcı önünü göremiyor. Yüksek enflasyonla birlikte hukukun üstünlüğü ilkesinin hemen her alanda çiğnenmesi Türkiye’de sanayi çarklarının dönmesini engelliyor. Öte yandan Merkez Bankası gibi kurumların bağımsız ve şeffaf olmaması da endişenin ötesine taşınan bir unsur olmuştur. Bu durumda yatırımda neden Türkiye tercih edilsin ki!
“SANAYİCİDE YATIRIM İŞTAHI VAR ANCAK KREDİ FAİZLERİ VE VADELER YATIRIMI ENGELLİYOR”
Sanayici ve iş insanlarında yatırım yapacak iştah var ancak bu vadelerle, bu faizlerle kim nasıl yatırım yapsın? İşletme kredilerine olan ihtiyaç geçen yıla göre yüzde 200 artmış durumda. Buna bir de stok maliyetini eklerseniz varın gerisini siz düşünün! Yüzde 80’e ulaşan hammadde ithalatı var ancak bakanlığın önünde teknoloji olmasına karşın Türkiye’nin yerli üretim desenine dijitalleşen ve yeşillenen yeni motifler eklenmedi/eklenemiyor. Avrupa ülkelerinde ortalama yüzde 7’lik bir oran asgari ücret düzeyinde ücret alırken Türkiye’de her iki çalışandan biri asgari ücretle geçiniyor. Bakanlık ve dolayısıyla hükümet, asgari ücreti artırabilmenin bir yolunun da yüksek teknolojili üretime odaklanmaktan geçeceğini aklına getirmiyor bile. Türk Lirası günden güne erimeye devam ediyor. Dolar kuru yıl başından bu yana yüzde 51,6, Euro kuru ise yüzde 51,3 oranında arttı. TL’nin yıl başından bu yana cari kurla değer kaybı ise dolara karşı yüzde 34, Euroya karşı yüzde 33,9 oldu. Biliyorsunuz ki iş insanları dolar ve Euro ile borçlanıyor. Yükselişini sürdüren bu kurlar karşısında sanayici ve iş insanlarını desteklemediğiniz gibi ticari kredi faizlerini de yükselttiğiniz için insanların elini kolunu bağlıyorsunuz. Türkiye’de ticari hayat kilitlenmiş durumda. Üretim yok, yatırım yok, istihdam yok! Buna çare olacak en küçük bir ekonomi politikası da yok. Sürdürülebilir bir yönetim anlayışından yoksun bir hükümet, tepetaklak olmuş bir ekonomi var.”
“BAKANLIK İDARİ PARA CEZALARINI MUHASEBELEŞTİRMİYOR”
Dr. Şevkin, ayrıca “Eylül 2023'te yayınlanan 2022 yılına ait Sayıştay raporlarına göre Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, sanayi sitelerine olan ve vadesinde tahsil edilemeyen bazı alacaklarının ilgili hesaplarda izlenmemesine yer veriyor. İdari para cezalarından yapılan indirimlerin muhasebeleştirilmemesi de dikkat çekiyor. Bu bulgu önceki yıllarda da Sayıştay raporlarında vardı ve geçen yıl rapordan sebepsiz bir şekilde çıkarılmıştı. Ayrıca, Sayıştay, bakanlık tarafından uygulanan idari para cezalarının tahakkuk kayıtlarının yapılmamasına da raporunda yer verdi, buna ilişkin ne yapıldı?” diye sordu.
“TOGG FABRİKASI’NIN YERİ DEPREM RİSKİ ALTINDA”
TOGG Fabrikası’nın yer seçiminin yanlışlığına da dikkat çeken CHP’li Dr. Müzeyyen Şevkin, şunları söyledi:
“Çok övündüğümüz TOGG'la ilgili bir şey söylemek isterim. Evet, tabii çok önemli TOGG, yerli üretimi önemsiyoruz, bu anlamda bir sıkıntı yok ama şuraya dikkat çekmek istiyorum. 7269 sayılı Afet Yasası'na ilave 696 sayılı KHK'de Geçici 25'inci maddeyle Gemlik depremsellik niteliği taşıması nedeniyle taşınması öngörülmüştü; dönemin belediye başkanı, bakanları ve milletvekilleri de bunu alkışlamışlardı ama siz götürüp bu yer altı su seviyesinin yüksek, zemin sıvılaşma riskinin yüksek ve depremselliği olan yere TOGG fabrikasını kurdunuz. Zannediyorum burada 32 bine yakın çalışanı var, bir cazibe merkezi oluşturuyorsunuz. TOGG'un buraya kurulmasına dair KHK'yle taşınması öngörülen Gemlik neden tercih edildi, bunu sormak istiyorum.”