Türk Tabipleri Birliği Dr. Ali Özyurt Kültür, Sanat, Edebiyat Kolu etkinlikle ilgili açıklamasında; "Gönüllülük ve Dayanışma gibi kavramlar her şeyden önce kolektif bir varoluş öngörür. Gönüllülük bir görevin gerektirdiği faaliyete katılabilecek birden fazla birey arasındayken seçilmeyi veya atanmayı beklemeden göreve talip olmaktır. Dayanışma ise yine birden fazla bireyin karşılıklı olarak aynı faaliyet içinde kendini değil bütünü düşünerek yer alması anlamına gelir. Her iki durum da birlikte deneyimlenen bir sorunu yine birlikte davranarak aşma bağlamında anlam kazanır. Kuşkusuz bu kavramlar etik içeriğe de sahiptir. Ancak burada söz konusu olan bir görev etiğinden çok erdem etiğidir. Zira gönüllü olmayı ve dayanışmayı arzulamak, insanın her şeyden önce böyle bir arzu ya da inancı içselleştirmiş olması, onları birer erdem olarak kendi hissetme, düşünme ve eyleme biçiminin - yani ethos’unun- kalıcı bir parçası haline getirmiş olmasını gerektirir. İçinde bulunduğumuz koşullar, mekân ve geçici ya da kalıcı olarak gerçekleştirdiğimiz kolektif varoluş tam da böyle bir hissetme, düşünme ve eyleme biçimine tanıklık ediyor" ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın devamında şunlar belirtildi;
6 Şubat ve 20 Şubat depremleriyle bir doğa olayının 11 ilde nasıl büyük bir felakete dönüştüğünün tanıklığı her birimizi, bu topraklarda yaşayan herkesi bir şeyler yapma çabasına soktu. Deprem bölgelerine henüz devletin ulaşamadığı ilk üç günde TTB, TMMOB gibi meslek odaları ve DKÖ’leri gönüllü üyeleri yanı sıra ekoloji gruplarından, sivil inisiyatiflerden gönüllü insanlar büyük bir dayanışma duygusuyla deprem bölgelerine yardıma koştular.
Yaşanılan yıkımın açtığı derin acıları ve yaraları saran bir birliktelik yarattı bu gönüllülük ve dayanışma... İnsanın insana nasıl iyi geldiğini, gönüllüğün, dayanışmanın ve ortak varoluşun değerini hissettirdi.
Bu duyguları birlikte felsefi olarak anlamlandırmak, düşünmek ve dayanışma alanlarımızı genişletmek üzere hepinizi 16-18 Haziran tarihleri arasında Hatay-Arsuz'da düzenleyeceğimiz TTB I. Antiochia Felsefe Buluşması’na bekliyoruz.
TTB 2. BAŞKANI DOÇ. DR. ALİ İHSAN ÖKTEN'İN ETKİNLİKTE Kİ SUNUMU
Gönüllülük, Dayanışma ve Ortak Varoluş
Tarihinde 7 kez yıkılan ve 8 kez kurulan Antakya bu sefer 8. kere yerle bir oldu. Antakya yeniden küllerinden doğacaktır. Buna hiç birimizin şüphesi yok. Çokkültürlülüğüyle, camileri, kiliseleri, çan, ezan, hazzan sesleriyle, Nusayrileri, Nasranileri, Türkleri, Kürtleri, Sünnileri, ve bir çok etnik kökeni ve dili ile, sanatı, kültürü, esnafı, toplumsal dinamiğiyle, künefesi, kağıt kebabı ile, Asi Nehri, Uzun Çarşısı, Habibi Neccar camisi, Meryem Ana Ortodoks Kilisesi ile, bugüne kadar bize verdiklerini biz ona geri vereceğiz. Nasıl ki 8 kez geri verildi ise. Bu sefer 9. kez biz onu yine yapacağız. Bugüne kadar yapılan çalışmalar nasıl ki hep gönüllülük, dayanışma, yardımlaşma ile yapıldıysa bu sefer aynı özveriyi göstereceğiz. Gönüllülüğümüzle, dayanışmamızla, arkadaşlığımızla, özverimizle, ortak duygularımızla, sanatımızla, kültürümüzle. Hatay’ın felsefesine uyan bir ortak varoluş duygusu ile yapacağız bunları.
Yaşar Kemal kültür konusunda şunları söyler; “Dünya binlerce çiçekten oluşmuş kültürler bahçesidir. Kültürler her zaman birbirlerini beslemiştir. Her kültür insanlık için bir zenginliktir. Uygarlıklar da birbirini beslemiştir. Emperyalizm ve globalizm ise insanlığın birçok kültürünü yok ederek tek tip kültürü, tek tip insanı, tek tip dili ortaya atmıştır. Artık dünya, tek tipliliğinin gerçek bir demokrasiye ulaşmaya yetmediğini yavaş yavaş anlamış, yok olmaya yüz tutan dillerin, kültürlerin üstüne titremeye başlamıştır. Dünyadan bir çiçek eksilirse bir renk, bir koku yitmiş demektir. Dünya binlerce çiçekten bir kültür bahçesidir. Bu insanlığın zenginliğidir. Bizim gibi ülkeler yüzlerce çiçekli bir kültür bahçesidir.”
Çok farklı inanç ve etnik kimliği bünyesinde barındıran ülkemizde, Hatay’da ülkemizdeki ve dünyadaki kültür bahçesinin nadide bir çiçeğidir. Onun bu şekilde ortadan kaldırılmasına, göz ardı edilmesine yok edilmesine, çaresiz bırakılmasına, bakımsız, yıkık, harap, virane bırakılmasına asla izin vermeyeceğiz.
Hatay bir çok kültürel özelliklerini günümüze kadar korumuştur. Bir arada yaşamayı gerekli kılan çok kültürlülük ancak laik ve demokratik yaşam bilinciyle devam edebilir. Ülkemizin daha barışçıl ve daha özgür bir ortamda yaşaması farklı dinsel inanç ve etnik kimliklere sahip kitlelerin birbirlerini anlamaları ve kendilerini daha iyi ifade etmeleriyle mümkün olacaktır. Geçmişten günümüze kadar tek tip insan ve tek tip kültüre doğru yönlendirme yapılması giderek bu zenginliklerin kaybolmasına neden olmaktadır. Ve son zamanlarda bu durum ne yazık ki artarak devam etmektedir. Tüm bunlara rağmen yüzyıllardır Antakya buna direnmiş, her bir kültürel farklılığını korumuştur. Bunu her zaman olduğu gibi birbirleriyle dayanışması ile gönüllülük üzerinden yapmıştır.
Yine zor günlerden zor zamanlardan geçiyoruz. Bu zor zamanlara rağmen arkadaşlarımız depremin olduğu dakikalardan itibaren tüm acılarını kalplerine gömerek elele, gönül gönüle vererek bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Hatay Tabip Odamız başta olmak üzere buraya gelen tüm mesleki örgütler, partiler, sendikalar, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, gönüllü veya görevli arkadaşlarımız buradaki dayanışma ruhu ile bir birlikte varolma mücadelesi veriyorlar.
Bugün yine buradayız. Türk Tabipleri Birliği olarak depremin olduğu dakikadan itibaren buradan hiç ayrılmadık. Antakya’yı hüzünlü gözlerle gezerken bir çok yerde okuduğumuz gibi “Gitmedik ki Geri dönelim.” Farklı bir etkinlikte sizlerle buluşmak güzel, acılarımızı, sevinçlerimizi, bayramlarımızı, kültürlerimizi, düşüncelerimizi, farklı konularda dayanışmanın yüce duygusunu paylaşmak güzel. Burada farklı bir yerden bu dayanışma ruhunu arttıran bu programı düzenleyen, katkı sunan, konuşan, dinleyen arkadaşlarıma teşekkür ederim.
TTB 1. ANTİOCHİA FELSEFE BULUŞMASI
GÖNÜLLÜLÜK, DAYANIŞMA ve ORTAK VAROLUŞ
16-18 HAZİRAN 2023
ARSUZ –HATAY / Yakamoz Kafe
16 HAZİRAN CUMA
15.00 - Açılış Konuşmaları
- Antakya Sanat Derneği adına Edip Yeşil veya Tunay Devrim
- TTB adına Şebnem Korur Fincancı veya Ali İhsan Ökten
15.30-17.00 - Panel: Dayanışma ve İlişkisellik Etiği
- Dayanışma - Ferda Keskin (İstanbul Bilgi Üniversitesi)
- İlişkisellik Etiği - Zeynep Talay Turner (İstanbul Bilgi Üniversitesi)
- Moderatör: Özge Ejder
19.00 - Yemek
17 HAZİRAN CUMARTESİ
10.45-12.00 - Panel: Dostluk Üzerine
- Dostluk, Yardımlaşma ve Bir Aradalık Üzerine - Özge Ejder (MSGSÜ, Felsefe)
- Zor Zamanlardan Dayanışmak, Dayanışmayı Sıradanlaştırmak - Begüm Özden Fırat (MSGSÜ, Felsefe)
- Moderatör: Zeynep Talay Turner
12.00-12.15 - Ara
12.15-13.30 - Panel: Tıp ve Gönüllülük (Gezi ve Deprem)
- Gezi'de Dayanışma ve Gönüllülük - Ali Çerkezoğlu
- Depremde Gönüllü Hekimlik: Dostluk Parkından Köylere Uzanan Sağlık Köprüsü - Sibel Uyan
- Moderatör: Demet Parlar
15.00-18.00 - Atölyeler
- Öğrenci Paneli - Moderatör: Ferda Keskin
Bu panelde antik Yunan düşüncesine göre bireysel ve kolektif varoluşta karakter (ethos) oluşumunu belirleyen erdem kavramı ve erdemlerin hangi anlamda ortak bir iyi yaşamı mümkün kıldığı tartışılacaktır. Tartışmada gündelik yaşamın tekdüzeliğinden doğal afetlerin getirdiği yıkıma kadar çeşitli örnekler kullanılacaktır.
19.00 - Yemek
18 HAZİRAN PAZAR
10.00-12.00 - Atölye 1 - Jean-Luc Nancy’deki Ortaklık Kavramını Dayanışma ve Gönüllülük Üzerinden Okumak
- Moderatör: Begüm Özuzun (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi)
- Yaş aralığı: 16-26 yaş Lise ve Üniversite Öğrencileri
- Kontenjan: 20 kişi
Deprem bölgelerinde gönüllüler aracılığıyla kurulan afet koordinasyon merkezleri, doktorların çalışmaları, bireyci neo-liberal dünyamızda bize yeniden ortaklık içerisinde yaşayabileceğimizi, bunun kendiliğinden, zorunlu kılınmadan gelişebileceğini hatırlattı.
Deprem anı ve sonrasında yaşadıklarımız ve hissettiklerimizden yola çıkan 10-15 dakikalık Jean-Luc Nancy’deki ortaklık düşüncesi hakkında bir sunumun ardından moderatör eşliğinde etkileşimli bir atölye gerçekleştirilecek.
12.00-14.00 - Öğle Arası
14.00-15.00 - Sunum - Ortaklaşa Yazılan Hikâyeler: Mimarlığın (ve başka şeylerin) Çuval Teorisi
- Konuşmacı: Sevince Bayrak
İnsanlığın çıkış öyküsünü, yok etmek üzerine kurulu kahramanlık hikâyeleri yerine ortaklaşa bir çaba ile sürdürülen yaşam hikayeleri ile anlatırsak ne değişir? Elizabeth Fisher ve Ursula K. Le Guin’in yazdığı çuval teorilerini, mimarlığa uyarlarsak, kentlerimizdeki yapıların hikayelerini, “başarı” öyküleri yerine ihmal edilmiş olanları dinleyerek yeniden anlatabilir miyiz?
2022 yılında kullanılmayan mevcut yapıları yıkmak yerine yeniden kentlere kazandırmayı önererek başladığımız Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi projesi*, 2023 Şubat’ında yaşadığımız yıkıcı depremlerle beraber acil bir konuya dönüştü. İnşaat endüstrisindeki çöküşün nedenleri, mevcut sağlam yapıların deprem sonrası nasıl kullanılabileceği ve geride kalan binlerce yapının güçlendirilmesi ve yeniden kullanılması konularını da içeren bu sunumda sadece mimarları değil, herkesi ilgilendiren bu tartışmayı geliştirmeyi umuyoruz.
*Bu proje 20 mayıs-26 Kasım tarihleri arasında Venedik Bienali'nde 18. Uluslararası Mimarlık Sergisinde Türkiye adına sergilenmektedir.
https://turkiyepavyonu23.iksv.org/hayalet-hikayeleri-mugla
15.00-15.30 - Ara
15.30-17.30 - Atölye 2 - Alice Harikalar Diyarında Bize Nasıl Bir Dünya’nın İmkanını Sunuyor?
- Moderatör: Begüm Özuzun (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi)
- Yaş aralığı: 16-26 yaş lise ve üniversite öğrencileri
- Kontenjan: 20 kişi
Alice Harikalar Diyarı’nın girişindeki monologdan yola çıkan 10-15 dakikalık sunumun ardından moderatör eşliğinde katılımcılarla etkileşimli bir atölye gerçekleştirilecek. Bu monologda Alice, kendine ait bir dünya düşler, bu dünyada; kediler, insanlar gibi yaşamlarını sürdürebilir ve farklı güçlere sahip olabilir, görünmez olmak, konuşmak vb. Bu kapsamda felsefeyi bugün de ilgilendiren "dünya, düş, düşünce, gerçeklik" gibi kavramları katılımcılarla konuşmak ve geliştirmek istiyoruz.