TÜRKİYE’DE EMEĞİN DURUMU

(1    Mayıs 2025)

Türkiye işçi sınıfına selâm! 
Selâm yaratana! 

….

Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza selâm! 
Paranın padişahlığını, 
karanlığını yobazın 
ve yabancının roketini yenecek işçi sınıfına selâm!

Nazım Hikmet Ran

Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının uyguladığı politikalar, ekonomik ve siyasi krizlere yol açarak işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, emeklilerin, göçmenlerin ve diğer toplumsal kesimlerin çalışma ve yaşam koşullarını tarihsel olarak en olumsuz dönemlerinden birine sürüklemiştir.

Günümüzde, en temel demokratik hakların dahi göz ardı edildiği; sendikal hak ve özgürlüklerin, basın özgürlüğünün, düşünce ve ifade özgürlüğünün ciddi biçimde kısıtlandığı bir siyasal ortam söz konusudur. Yargı mekanizmasının siyasal iktidar lehine işlediği ve yürütmenin her geçen gün daha otoriter bir nitelik kazandığı bu ortamda, demokrasi talep eden milyonlarca yurttaş yoksulluk ve açlıkla karşı karşıya bırakılmaktadır.

İşçi sınıfı, artan işsizlik, düşük ücretler ve güvencesiz çalışma koşulları altında yaşamını sürdürmeye zorlanırken; genç nüfus özellikle yüksek oranlı işsizlikle mücadele etmektedir. Emekliler, derin bir yoksulluk içinde yaşam mücadelesi verirken; kadınlar, esnek ve güvencesiz istihdam biçimlerine mahkûm edilmektedir. Öte yandan, çocuk işçiliği toplumsal bir yara hâline gelmiş ve yaygınlaşarak ciddi bir sorun alanı oluşturmuştur.

Bu koşullar altında, 1 Mayıs İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü yaklaşırken, içinde bulunduğumuz ekonomik ve toplumsal krizin emekçiler üzerindeki etkilerini ortaya koymak amacıyla “Türkiye’de İşçi Sınıfının Durumu Raporu” hazırlanmıştır.

Araştırmada Öne Çıkan Başlıca Bulgular Şu Şekildedir:

  • Emekçinin GSYH'den Aldığı Pay Her Geçen Gün Azalıyor!
    İşçi sınıfının GSYH’den aldığı pay yüzde 35’e gerilerken, sermayenin payı yüzde 47’ye yükselmiştir.
  • Türkiye, Enflasyon ve Gıda Enflasyonunda Dünyanın En Yüksek Oranlarına Sahip Ülkelerinden Biri!
  • Türkiye’de İstihdam, OECD ve AB Ülke Ortalamalarının Çok Altında!
  • Asgari Ücret, Sefalet Ücretine Dönüştü!
  • Türkiye’de İşsizlik, AB ve OECD Ülke Ortalamalarının Yaklaşık İki Katı!
  • Türkiye’de Çalışma Süreleri, AB ve OECD Ülke Ortalamalarının Oldukça Üzerinde!
  • Yaklaşık 8,5 Milyon İşçi Haftalık 50 Saatin Üzerinde Çalışıyor!
  • Her 100 Çalışandan 12’si Yoksulluk Sınırının Altında Yaşıyor!

  

 

Ø  Emekçinin GSYH Aldığı Pay Her Geçen Yıl Düştü! İşçi sınıfının GSYH’den aldığı pay yüzde 35’e gerilerken, sermayenin aldığı pay yüzde 47’ye ulaşmıştır.

Türkiye ekonomisi, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarları döneminde izlenen sermaye yanlısı ekonomi politikaları nedeniyle ciddi biçimde zayıflamıştır. 2013 yılından itibaren her yıl düzenli olarak yayımlanan “Dünyanın En Kırılgan Beş Ekonomisi” listesinde Türkiye’ye yer verilmesi, bu kırılgan yapının uluslararası düzeyde de tespit edildiğini göstermektedir.

Kırılgan bir ekonomi; yüksek enflasyon, düşük büyüme oranları, yüksek dış ticaret açığı ve sıcak paraya olan aşırı bağımlılık gibi yapısal sorunlarla karakterize edilir. Buna ek olarak, artan antidemokratik uygulamalar ve hukuk devletinin zayıflaması, Türkiye’ye duyulan güveni önemli ölçüde sarsmıştır.

Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın, gerekli ekonomik tedbirler alınmamış; emeğinden başka geçim kaynağı olmayan işçi sınıfı, giderek bozulmakta olan gelir dağılımı ve azalan alım gücüyle karşı karşıya bırakılmıştır. Bu süreç, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içinde işçilerin aldığı payın da sürekli olarak azalmasına neden olmuştur. Nitekim 2024 yılı dördüncü çeyreği itibarıyla işçilerin büyümeden aldığı pay yüzde 35’e düşerken, sermayenin aldığı pay yüzde 46,9’a yükselmiştir.

Grafik.1. GSYH İçinde Sermayenin ve Emeğin Payı (%)

Kaynak: TÜİK, 2024- 4 çeyrek verisi.

Ø   Türkiye, Enflasyon ve Gıda Enflasyonunda En Yüksek Oranlara Sahip Ülkeler Arasında!

Türkiye’de enflasyon oranı, son yıllarda kontrolsüz bir biçimde yükselerek ekonomik istikrarı ciddi şekilde tehdit eder hâle gelmiştir. Mart 2025 itibarıyla yıllık tüketici enflasyonu (TÜFE), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre %38,10 olarak gerçekleşmiştir. Alternatif veri sağlayıcısı olan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise aynı dönemde yıllık enflasyonu %75,20 olarak hesaplamıştır. Buna karşılık, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ortalama tüketici enflasyonu yalnızca %2,5 düzeyindedir.

Bu çarpıcı fark, Türkiye ekonomisinin yaşadığı yapısal kırılganlıkları açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye, hem Avrupa’da hem de küresel düzeyde en yüksek enflasyon oranına sahip ülkeler arasında yer almaktadır. Yüksek enflasyonun doğrudan bir sonucu olarak halkın alım gücü azalmış, özellikle düşük gelirli haneler temel ihtiyaçlara erişimde ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmıştır.

Gıda enflasyonu ise genel enflasyondan daha yıkıcı bir etki yaratmaktadır. Temel gıda maddelerine yönelik sürekli fiyat artışları, hanehalkı bütçelerini sarsmakta; emekliler, asgari ücretliler ve dar gelirli kesimler üzerinde ağır bir ekonomik yük oluşturmaktadır. Mart 2025 itibarıyla “gıda ve alkolsüz içecekler” grubunda yıllık enflasyon %37,12 olarak kaydedilmiştir. Ocak 2025’te bu oran %41,8 seviyesindeydi. AB ülkelerinde ise aynı dönemde bu oran %3,3’tür.

Tablo.1. Ülkelere Göre Enflasyon ve Gıda Enflasyonu Oranları (%)

Ülke

Enflasyon oranı

Gıda enflasyonu oranı

Fransa

0,8

0,6

Almanya

2,2

3,42

İtalya

1,9

2,5

Güney Afrika*

3,2

2,8

İngiltere

2,6

3

Meksika

3,8

3,67

Portekiz

1,9

1,6

AB ORTALAMASI

2,5

3,3

Brezilya

5,5

7,68

İspanya

2,3

2,4

Yunanistan

2,4

2,2

Şili

4,9

5,1

Rusya

10,3

12,42

Arjantin

55,9

45,6

Türkiye

38,1

37,12

Trade In Economics Mart 2025 verileridir.

 

 

 

 

 

Ø  Asgari Ücret, Sefalet Ücretine Dönüştü

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) döneminde, asgari ücretlinin alım gücü ciddi şekilde erimiştir. 2002 yılında AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte, asgari ücretin alım gücünde büyük bir düşüş yaşanmıştır. 2003 yılında asgari ücret ile alınabilen 25 Cumhuriyet altını, 2025 yılında yalnızca 11 Cumhuriyet altını alabilmektedir. Bu dramatik değişim, en çok altın fiyatlarıyla kıyaslandığında belirginleşmektedir. 2003 yılında asgari ücretin yıllık tutarı ile 25 Cumhuriyet altını alınabilirken, 2005’te bu sayı 31’e çıkmış, ancak son yıllarda artan ekonomik kriz ve altın fiyatlarının yükselmesiyle 2021 ve 2022 yıllarında bu oran 8’e düşmüştür.

Tablo 2. Asgari Ücret ile Alınabilen Cumhuriyet Altını Sayısının Zaman İçindeki Değişimi (%)

Yıllar

Yıllık Ortalama Tam Altın Fiyatı

Net Asgari Ücret (yıllık)

Yıllık Ücretle Alınabilen Cumhuriyet Altını Sayısı

2003

121

3.072

25,4

2004

131

3.636

27,8

2005

133

4.200

31,6

2006

193

4.560

23,6

2007

200

4.836

24,2

2008

245

5.784

23,6

2009

327

6.324

19,3

2010

401

6.924

17,3

2011

574

7.560

13,2

2012

647

8.412

13,0

2013

586

9.276

15,8

2014

595

10.152

17,1

2015

673

11.388

16,9

2016

807

15.600

19,3

2017

991

19.848

20,0

2018

1.360

19.237

14,1

2019

1.761

24.251

13,8

2020

2.790

27.896

10,0

2021

3.527

33.911

9,6

2022

6.604

58.523

8,9

2023

10.641

119.455

11,2

2024

16.225

204.025

12,6

2025

26.687

312.060

11,7

2025 altın fiyatı raporun hazırlandığı tarih baz alınarak hesaplanmıştır.

 

Ø  Türkiye’de İstihdam, OECD ve AB Üye Ülke Ortalamalarının Çok Altında!

Türkiye’de istihdama katılım, çalışma hayatına ilişkin başlıca sorunlardan birini oluşturmaktadır. İstihdam yaratmayan ekonomik politikalar, özellikle 2008 sonrası dönemde işsizliği artırmış ve iş gücüne katılım oranları ile birlikte istihdam oranlarını da olumsuz etkilemiştir. Bu süreçte, Türkiye'deki istihdamın hem niceliksel olarak yetersizliği hem de cinsiyet temelli eşitsizliklerin derinliği dikkat çekicidir.

OECD verilerine göre, Türkiye, üye ülkeler arasında istihdam oranının en düşük olduğu ülke konumundadır. Ayrıca, iş gücüne katılım oranı açısından Türkiye, OECD ülkeleri arasında sondan üçüncü sırada yer almakta ve işsizlik oranları bakımından da üst sıralarda bulunmaktadır. Bu göstergeler, Türkiye'nin istihdam piyasasında yapısal sorunlarla karşı karşıya olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ortalama istihdam oranı %70 düzeyindeyken, Türkiye’de bu oran %50'nin altında kalmaktadır. OECD ülkeleri ortalamasında ise istihdam oranı yaklaşık %70 seviyesindedir. Almanya, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerde bu oran %75'in üzerine çıkmaktadır.

Cinsiyete dayalı istihdam göstergeleri ise Türkiye’nin, hemen tüm OECD ve AB ülkelerinin gerisinde kaldığını göstermektedir. OECD ortalamasına göre kadınların istihdama katılım oranı %63,5, AB ortalamasına göre ise %66,2 seviyesindedir. Buna karşın, Türkiye’de kadınların istihdama katılım oranı yalnızca %32,3 olup, bu oran AB ve OECD ortalamalarının neredeyse yarısı kadardır.

Tablo.3. OECD Ülkelerinde Cinsiyete göre İstihdam Oranı (2024)

İstihdam Oranı 2024

Kadın

Erkek

Toplam

ABD

67,5

76,3

71,9

Almanya

74,0

80,8

77,4

Avusturya

70,7

77,5

74,1

Bulgaristan

67,7

74,1

70,9

Çekya

69,5

81,2

75,4

Fransa

66,4

71,7

69,0

Hollanda

78,9

85,8

82,3

İspanya

61,6

70,6

66,1

İsveç

75,2

78,1

76,7

İtalya

53,3

71,1

62,2

Japonya

74,2

84,5

79,4

Kanada

71,9

77,4

74,7

Macaristan

71,4

78,7

75,1

OECD Ortalaması

63,5

76,9

70,2

Türkiye

32,3

66,4

49,2

AB Ortalaması

66,2

75,4

70,8

Kaynak: OECD 2024 verileri. Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranları.

Ø   Türkiye’de İşsizlik, AB ve OECD Ülke Ortalamalarından İki Katı Fazla!

Türkiye’de işsizlik, yapısal bir sorun olarak devam etmekte ve ekonomik ve toplumsal birçok alanda olumsuz etkilerini sürdürmektedir. Özellikle iş gücüne ve istihdama katılım oranlarının düşük seyretmesi, bu sorunun derinleşmesine yol açmaktadır. Türkiye ekonomisinin uzun yıllardır karşı karşıya kaldığı bu yapısal problem, yalnızca genel işsizlik oranlarında değil, aynı zamanda cinsiyet temelli farklılıklarda da kendini açıkça göstermektedir.

Verilere bakıldığında, Türkiye’de işsizlik oranı hâlâ yüksek seviyelerde seyretmektedir. 2024 yılı itibarıyla Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinde ortalama işsizlik oranı %5,0, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ise %6,1 olarak kaydedilmiştir. Buna karşın, Türkiye’de bu oran %8,4 seviyesinde olup, hem OECD hem de AB ortalamalarının oldukça üzerindedir. Bu durum, Türkiye'nin istihdam piyasasında yapısal sorunlar bulunduğunu ve iş gücü piyasasında ciddi dengesizliklerin olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Tablo.4. OECD Ülkelerinde Cinsiyete göre İşsizlik Oranı (2024)

İŞSİZLİK ORANI

KADIN

ERKEK

TOPLAM

ABD

3,5

3,9

3,7

Almanya

2,9

3,3

3,1

Avusturya

4,9

5,4

5,2

Bulgaristan

4,3

4,5

4,4

Çekya

3,1

2,3

2,6

Fransa

7,3

7,5

7,4

Hollanda

3,7

3,4

3,5

İspanya

14,0

10,7

12,3

İsveç

8,0

7,7

7,8

İtalya

8,9

7,0

7,8

Japonya

2,5

2,9

2,7

Kanada

5,3

5,6

5,5

Macaristan

4,2

4,2

4,2

OECD Ortalaması

5,2

4,8

5,0

Türkiye

11,8

7,8

8,4

AB Ortalaması

6,4

5,8

6,1

Kaynak: OECD 2024 verileri. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranları.

İşsizlik verileri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin çalışma yaşamına nasıl yansıdığını da gözler önüne sermektedir. Kadınların iş gücü piyasasındaki durumu, erkeklere kıyasla çok daha kırılgan ve sınırlıdır. Örneğin Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan gibi ülkelerde kadın işsizliği %5’in altında seyretmektedir. Buna karşın Türkiye’de kadın işsizliği oranı %11,8 düzeyindedir. Bu oran, Türkiye’nin kadın istihdamı ve iş gücüne katılım konusunda diğer ülkelerin oldukça gerisinde kaldığını göstermektedir.

Ø Türkiye’de Çalışma Süreleri, AB ve OECD Ülke Ortalamalarının Çok Üstünde!

Bugün birçok ülkede tabloda görüldüğü gibi haftalık çalışma süreleri 40 saatin altına, bazılarında ise 35 saate kadar inmiştir. Almanya, Avusturya, Hollanda, İspanya, İtalya ve İsveç gibi ülkelerde haftalık çalışma süresi ise 35 saat civarındadır.  OECD ortalaması ise 37,1’dir. Türkiye’de ise haftalık çalışma süresi yasal olarak 45 saat olmasına karşın ortalama çalışma süresi ortalaması bunun üzerine çıkmıştır. Türkiye’de haftalık ortalama çalışma saati kadınlarda 43,9, erkeklerde ise 46,3’tür. Toplamda ise 45,5 saatlik bir çalışma süresi görülmektedir.

Tablo.5. OECD Ülkelerinde Cinsiyete göre Haftalık Çalışma Saati (2024)

Haftalık Ortalama Çalışma Saati

KADIN

ERKEK

TOPLAM

ABD

36,8

40,2

38,6

Almanya

30,6

37,7

34,3

Avusturya

31,3

38,5

35,0

Bulgaristan

39,8

40,1

39,9

Çekya

38,0

40,0

39,1

Fransa

34,4

38,1

36,2

Hollanda

26,7

34,0

30,4

İspanya

34,5

38,5

36,5

İsveç

36,0

38,6

37,3

İtalya

32,8

38,9

36,1

Macaristan

39,0

39,8

39,4

OECD Ortalaması

34,6

39,4

37,1

Türkiye

43,9

46,3

45,5

AB Ortalaması

34,0

38,4

36,3

Yunanistan

37,5

40,3

39,0

Kaynak: OECD 2024 verileri

 

 

 

 

Ø    8,5 Milyona Yakın İşçi Haftalık 50 Saatin Üzerinde Çalışıyor…

 

Ülkemizde haftalık çalışma süresinin üstünde çalışan sayısı 8,5 milyonu yani toplam istihdamın yüzde 28,2’sini buluyor. Türkiye’deki haftalık çalışma sürelerini daha ayrıntılı incelediğimizde ise toplam istihdam içerisinde yer alan 17 milyon 828 bin ücretli, maaşlı ve yevmiyeli çalışanın %36’sının (6 milyon 578 bin kişi) haftalık 50 saatten fazla çalıştığı görülmüştür (Tablo 6). Yine ücretli, maaşlı ve yevmiyeli çalışanların %65’i (11 milyon 619 bin kişi) ise 41 saat ve üzeri çalışmaktadırlar.

Tablo 6. Türkiye’de Haftalık Çalışma Süreleri

Çalışma saati

Çalışan Sayısı (Milyon)

Çalışan Sayısı Oranı (%)

1-39 saat

8.353

27,5

40 saat

4.570

15

41-49 saat

8.887

29,3

50 saat ve üstü

8.551

28,2

Kaynak: TÜİK (2025).İşgücü İstatistikleri. İstihdam. Fiili Çalışma Süresi.

Ø HER 100 İŞÇİDEN Sadece 15’i SENDİKALI!

Kayıtdışı İstihdam Dahil Edildiğinde Gerçek Sendikalaşma Oranı Yüzde 9,8’dir!

AÇSHB Ocak 2025 istatistiklerine göre sendikalı işçi sayısı 2 milyon 524 bin 547’dir. Sigortalı işçi sayısı ise 16 milyon 864 bin 733’dür. Böylece sigortalı işçiler arasındaki sendikalaşma oranı (resmi sendikalaşma oranı) yüzde 14,97 olmaktadır.  Ancak bu oranın birçok yönden hatalı olduğunu kabul etmek gerekir. Bakanlığın sendikalaşma oranı iki nedenle eksiktir. Birincisi, kayıt dışı işçiler hesaba katılmadığı için sendikalaşma oranı fiili durumdan daha yüksek çıkmaktadır. İkincisi ise bu oranın toplu iş sözleşmesi (TİS) kapsamındaki sendikalı işçi sayısını yansıtmamasıdır. Bakanlık sendikalaşma oranını; toplam sendika üye sayısını SGK’ye kayıtlı işçi sayısına bölerek bulmaktadır. Bu oran Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından benimsenen hesaplama yöntemiyle uyumsuzdur.   Sigortalı işçileri esas alan resmi sendikalaşma oranı yüzde 14,97 iken, kayıtlı ve kayıtsız tüm işçileri esas aldığımızda fiili sendikalaşma oranı yüzde 9,8’e gerilemektedir.

Tablo.7. Cinsiyete Göre Sendikalaşma Sayı ve Oranları

Tüm İşkolları İçin

İşçi Sayısı

Kayıt Dışı İstihdam

(bin kişi)

İşçi + Kayıt Dışı

Sendika Üye Sayısı

Resmi sendikalaşma oranı

Kayıt dışı istihdam dâhil edilerek hesaplanan sendikalaşma oranı

Kadın

5.272.223

3.521.000

8.793.223

599.219

11,4

6,8

Erkek

11.695.583

5.059.000

16.757.583

1.908.764

16,3

11,4

Toplam

16.973.613

8.580.000

25.553.613

2.507.983

14,8

9,8

Kaynak: ÇSGB ve TÜİK bilgi talebinden elde edilen verilere dayanarak Araştırma Dairesi tarafından hesaplanmıştır. Sendikalaşma Temmuz 2024, Kayıt dışı istihdam 2024/4. çeyrek verisidir.  Cinsiyet oran hesabında bilinmeyen hesaplamaya dâhil edilmemiştir. Toplam sayısında bilinmeyen dâhildir.

 

Ø Çalışanların Her 100 Kişiden 12’si Yoksul!

Şişli’de kent suçu işlendiğine dikkat çeken DEVA Partili Avşar; ‘Başkan cezaevine, toplanma alanı ranta’ Şişli’de kent suçu işlendiğine dikkat çeken DEVA Partili Avşar; ‘Başkan cezaevine, toplanma alanı ranta’

Türkiye’de çalışan yoksulluğu, özellikle son yıllarda giderek derinleşen bir sorun haline gelmiştir. Yüksek enflasyon, düşük ücretler, güvencesiz çalışma koşulları ve artan yaşam maliyetleri, çalışanların büyük bir kısmını yoksulluk sınırının altına itmektedir. Çalışan yoksulluğu, hem bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen hem de toplumdaki gelir eşitsizliğini artıran bir olgu olarak ekonominin önemli sorunlarından biri olarak öne çıkmaktadır. Nitekim ülkemizde çalıştığı halde yoksul olanların oranı yüzde 12’ye yakındır. Bu oran erkeklerde yüzde 13,7, kadınlardaysa yüzde 7,6’dır.

Tablo.8.   Cinsiyete göre çalışan yoksulluk oranı, 2024

Toplam

11,9

Erkek

13,7

Kadın

7,6

Kaynak: TÜİK’ten bilgi talep edilerek hesaplanmıştır.

Editör: Haber Merkezi