Yeşil Sol’ Yeniden!

Kuruluş evraklarını 16 Kasım 2023 tarihinde İçişleri Bakanlığı’na teslim eden Yeşil Sol Parti’ye alındı belgesi 24 Kasım’da verildi.

49 kişilik kurucular kurulu tarafından Ahmet Asena ve Didem Betül Göçer eş sözcü olarak görevlendirilirken MYK ve Disiplin Kurulu üyeleri de belirlendi.

MYK Parti’nin kuruluşunu ve politik ilkelerini kamuoyuna duyurdu:

‘Yeşil Sol’ Yolculuğuna Devam Ediyor

On yılı aşkın bir süredir doğanın, emekçilerin, kadınların, gençlerin, çocukların ve hayvanların haklarını savunan; eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi kavgası yürüten insanlar olarak mücadelemizin yeni bir evresindeyiz.

Emek ve Özgürlük İttifakının ve HDP’nin seçimlere girmesi sürecinde demokratik görevimizi yerine getirdikten sonra politik mücadeledeki bağımsız ve özgün yerimizi tekrar alıyoruz.

TÜİK, Özgür Özel'in 'Pinpon Topu' Eleştirilerine Yanıt Verdi TÜİK, Özgür Özel'in 'Pinpon Topu' Eleştirilerine Yanıt Verdi

Ülkemizdeki adaletsizlikler, merkeziyetçi ve otoriter yönetim anlayışları karşısında demokrasi, eşitlik, özgürlük ve adalet taleplerimizi bir kez daha yükselteceğiz.

Bu yeni yolculuğu tek başımıza değil toplumsal muhalefetin bütün bileşenleriyle birlikte sürdürmek istiyoruz. Tek adam rejimine karşı ortak mücadelenin örgütlenmesini acil bir görev olarak görüyoruz.

Ekoloji mücadelesi sürdürenlerin, doğa ve insan hakları savunucularının bu süreçteki rollerini çok önemsiyor, onlarsız başarıya ulaşılamayacağını biliyoruz.

Bu yolculukta başka bir dünya ve ülke isteyen, barış içinde şiddetsiz, ekolojik ve adil bir yaşamın peşinde olan; yerinden ve yerelden ilkesiyle, birlikte üretip birlikte yönetmek isteyen insanlarla beraber değişip dönüşerek çoğalacağımıza inanıyoruz.

 

Başka bir Dünya ve Başka Bir Ülke Mümkün

Dünya genelinde görülen değişim talepleri, yükselen toplumsal muhalefet ve yaşanan krizler, önümüzdeki dönemde demokratik, ekolojist, eşitlikçi ve özgürlükçü bir değişimi dile getirecek bir muhalefet hattına duyulan ihtiyacı gösteriyor. Sadece direnen değil eyleyen ve seçenekleri bugünden yaratan bir muhalefete ihtiyaç var.

- İşçilerin, işsizlerin, emekçilerin, çiftçilerin, çevrecilerin, ekolojistlerin, kadınların, gençlerin, LGBT bireylerin ve bütün düzen muhaliflerinin ortak politik hattını örgütleyen;

Kürt halkının, Alevilerin, diğer halkların, gayrimüslim azınlıkların sorunlarından, ayrımcılık ve mağduriyet üreten her türlü politikadan kaynaklanan sorunlara kadar yükseltilen bütün talepleri ortaklaştıran;

- Kişilerin yaratıcı potansiyellerini ortaya çıkarabilecekleri koşulların sağlandığı, çoğulcu, özgürlükçü, ekolojist, eşitlikçi ve dayanışmacı bir toplumsal yaşamı amaçlayan; yaşadığı hayatı ve geleceği sadece dar bir iktisat penceresinden tanımlamayan; insanı sermaye, insan emeğini ve doğayı meta ve kaynak olarak gören kapitalizmi kabullenmeyen;

- Piyasaların hayatımızdaki tahribatına son vermek isteyen; kalkınma, gelişme, ilerleme gibi kavram ve olguları itirazsız kabullenmeyip “ne için?”, “kimin için?” diye sorgulayan; yaşamın her alanındaki iktidar ilişkilerine, her türlü ayrımcılık, sömürü ve tahakküme karşı çıkan;

- Küresel sorunlar karşısında küresel dayanışma ve enternasyonalizmin önemine inanan; kapitalizmin bir kader değil, insanların gücü, isteği ve mücadelesiyle aşılabilir bir düzen olduğunu mücadelesiyle gösteren;

Kısacası ‘Başka Bir dünya ve Başka Bir Ülke Mümkün’ diyen İnsanların partisi.

 

Adalet

Adalet sadece mahkemelerin aldığı kararlar değildir. Bir ülkede iktisadi adalet, tanınma adaleti, çevre ve iklim adaleti, katılım adaleti yoksa adalet kavramından bahsedilemez. Toplumsal adalet ancak bunların varlığıyla sağlanır. Toplumsal adalet, özgürlükçü, eşitlikçi, ekolojist ve demokrat bir siyasetin yön verici ve düzenleyici ilkesidir.

- Kapitalist ve endüstriyel sömürü, yoksulluk, gelir eşitsizliği, işsizlik ve bölgesel eşitsizlik varsa iktisadi adalet yoktur.

- Herhangi bir etnik, dinsel ve cinsel farklı kimlik dışlanıyorsa, aşağılanıyorsa, yok sayılıyorsa tanınma adaleti yoktur.

- Kapitalist ve endüstriyel kalkınma ve büyüme anlayışı, enerji oburluğu, tüketimcilik, doğa ve canlı yaşamının tahribatı, küresel iklim değişikliği ve ekosistemde yıkımlar varsa çevre ve iklim adaleti yoktur.

- Siyasal alanın çoğulculuğunun önünde yasal, fiili ve kültürel engeller varsa, demokratik işleyiş gerçekleşmiyorsa, siyasal katılım eşitsizliği yaşanıyorsa katılım adaleti yoktur. 

YSP, Adalet isteyenlerin partisidir.

 

Barış İçinde Şiddetsiz Bir Dünya

Kapitalizm krizini savaşlarla aşmaya çalışıyor ve bu yüzden halkları, mezhepleri, toplumları bir birine düşman hale getirmeye çalışıyor. Yüzyıllardır aynı coğrafyada, aynı ülke sınırları içinde yaşayan insanlar birbirini acımasızca öldürür hale geliyor. Ukrayna, Suriye, Filistin, Libya, Karabağ gibi örnekler önümüzde duruyor.

Savaş ve şiddet insanlığın aşması gereken hastalıklardır. Toplumsal adalet sağlanmadan ulaşmak zor olsa da bunlar uğruna mücadeleye değer hedeflerdir.

YSP savaşa ve şiddete karşı çıkan barışı isteyenlerin partisidir.

 

Ekolojik Bir Yaşam

İnsan dâhil, doğanın bir parçası olan her varlığın hakları, canlı cansız öteki varlıkların haklarıyla sınırlıdır; bu varlıkların hakları arasındaki çelişkiler Doğa’nın bütünlüğü, dengesi ve sağlığı temelinde çözülmelidir. Doğanın, yaşamsal döngülerini ve süreçlerini insan tarafından bozulmadan devam ettirme ve biyolojik kapasitesini yeniden oluşturma, bütünlüğünü, ilişkide olduğu diğer varlıklarla birlikte sürdürme hakkı vardır. Doğa, insan faaliyetleri nedeniyle, her türlü kirlenmeden, zehirli ve radyoaktif atıklardan zarar görmekten, yaşamsal bütünlüğünü, sağlıklı işleyişini tehdit edecek şekilde genetik yapısında bozulmalardan korunma hakkına sahiptir. Su, tohum ve diğer doğal varlıklar kaynak olarak değil, Doğa’nın bir parçası ve onlara bağlı yaşayan tüm canlılara ait olarak görülmeli, bunlar mülkiyete tabi olmamalı, kendileri veya genetik bilgileri hiç bir şekilde patentlenememeli ve kamusal kullanımları ekolojik dengeler öncelikli tutularak güvence altına alınmalıdır.

İnsan dünyanın efendisi değil, doğanın bir parçası ve diğerleri arasında bir türdür. Hayvanlar da insanlar gibi algılar, hisseder, acı çeker ve bir bilince sahiptir. Hayvanlara karşı her türlü şiddet, zulüm ve işkence reddedilmelidir.

YSP, ekolojik bir yaşam isteyenlerin partisidir.

 

Yerinden ve Yerelden Yönetim

Türkiye’nin iki yüz yıldır sırtında taşıdığı aşırı merkeziyetçi idari yapı, bölgesel eşitsizliklerin, etnik çatışmaların, doğa tahribatının ve ülkenin yönetilemez hale gelmesinin en önemli nedenleri arasındadır. İnsana yakın, tanınabilir, kolay yönetilebilir ve demokratik bir idari yapı siyasi olduğu kadar yönetsel açıdan da artık bir zorunluluktur.

Ekonomiden sağlığa, tarımdan eğitime tüm alanlarda yerelden ve yerinden yönetim ilkesi sadece daha insanca ve demokratik koşullarda değil, aynı zamanda doğayla daha barışık ve ekolojik kırımı engelleyen bir toplumsal yaşamın da ön koşuludur.

Bugün kimi belde belediyelerinin kaldırılması, muhtarlıkların etkisizleştirilmesi, valilerin yetkisinin azalacağına artırılması gibi uygulamalar yerel demokrasiyi zedeliyor. Yerele dair kararlar Ankara’daki merkezi hükümetin ve o ilin tek yetkili belediye başkanının iki dudağı arasında alınır hale getiriliyor. Atanmışların seçilmişler, merkezdekilerin yereldekiler üzerindeki tahakkümü artıyor.

YSP bunlara itiraz eden, yerinden ve yerelden yönetim ilkesini benimseyenlerin partisidir.

 

Birlikte Üretmek, Birlikte Yönetmek

Merkeziyetçi anlayış sadece ülke yönetimine değil hayatın her alanına egemen oluyor. Okullar, sendikalar, aileler, siyasi partiler merkezi bir otoritenin buyurgan yaklaşımlarıyla yönetiliyor. Cinsiyet, yaş, servet veya makam gibi suni hiyerarşiler yaratarak toplumu ve bireyleri suskun ve edilgen bir hale getirmeye çalışılıyor. Bundan en çok zarar görenler de kadınlar, farklı cinsel kimlikler ve gençler oluyor.

Oysa üretmek ve yönetmek kolektif etkinliklerdir. Merkeziyetçi anlayışlar bunu görmezden gelerek hemen her alanda tek otorite anlayışını dayatarak toplumsal üretkenliğimizi ve yaratıcılığımızı engelliyor; topluma kendi başlarına şekil vermeye çalışıyor.

Bunu değiştirmek isteyenlerin önce kendi içlerinde değişmesi, üretim ve yönetimin kolektif bir olgu olduğunu kavraması gerekiyor. Siyasi partiler için bu bir vaz geçilmez.

YSP bunun farkında olan, biz biliriz demek yerine birlikte üretip, birlikte yönetenlerin partisidir.

Editör: Haber Merkezi