Adana Akademik Meslek Odaları Birliği; Adana Barosu, Adana Mali Müşavirler Odası, Adana Eczacı Odası, Adana Tabip Odası, Adana Veteriner Hekimler Odası, Adana Diş Hekimleri Odası, TMMOB ortak yaptıkları açıklamada; "Vergide Adalet İstiyoruz, Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınsın" dediler.

Whatsapp Görsel 2024 07 31 Saat 13.20.52 34A69272

Adana Akademik Meslek Odaları Birliği adına açıklamayı Güney Yılmaz okudu.

Eczacılar Odasında gerçekleştirilen basın açıklamasında Yılmaz sözlerine şu şekilde devam etti;

Bilindiği üzere bir dizi değişikliği içeren yeni vergi paketi TBMM’de kabul edildi. Daha birçok değişikliği içeren yeni vergi paketlerinin de zaman içerisinde gündeme getirileceği belirtiliyor. Bu değişikliklerle her fırsatta verginin tabana yayılması, vergilemede adalet ve eşitlik, kayıt-dışılıkla mücadele vb. gibi hedefler söyleniyor. Her vergi yasası değişikliğinde aynı kavramları duyuyoruz. Oysa yıllar boyunca ortaya çıkan tablo bu işin öyle olmadığını, Türk Vergi Sisteminin yoksuldan alıp zengine verdiğini gösteriyor. Yeni vergi paketi de, bizzat Bakan tarafından açıklanan sonraki pakette düşünülen düzenlemeler, mevcut tabloda herhangi bir değişiklik yapmayacak, tersine bu durumu daha da katmerleştirecek düzenlemeler içermektedir.

Vergiyi kimler ödüyor…

2023 yılı vergi gelirlerinin dağılımını incelediğimizde, verginin hangi kesimlerden ve ne üzerinden toplandığını net bir şekilde görebiliyoruz. 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçe İstatistiklerine göre Merkezi Yönetim Gelirlerinin %86,38’i (4,5 Trilyon TL) vergi gelirlerinden oluşuyor.

4,5 Trilyon TL’lik vergi gelirlerinin %32,88’ini gelir ve kazanç üzerinden alınan vergiler oluşturuyor, toplamı 1,48 Trilyon TL. Bu daha çok vergi mükelleflerinin ödediği Gelir ve Kurumlar Vergisi. Bu grupta devasa holdingler, bankalar, maden şirketleri, gayrimenkul yatırım ortaklıkları, otomotiv endüstrisi vb. gibi deve dişi şirketler olduğunu da belirtelim.

Veraset ve İntikal Vergisi, MTV, Ek MTV ve Değerli Konut Vergisi adı altında Servet üzerinden alınan vergiler, toplam vergi gelirlerinin sadece %1,65’ini oluşturuyor, 74,5 Milyar TL. Serveti sürekli artmasına rağmen, vergi beyannamelerinde boyuna zarar eden, devasa cirolara rağmen çok az vergi ödeyen bu kesim, zenginliği / serveti üzerinden de vergi ödemiyor. Elbette bu vergi geliri içerisinde otomobil sahibi milyonlarca orta ve düşük gelirli kesimde bulunuyor.

Büyük oranda KDV ve ÖTV gibi Harcama üzerinden alınan vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı ise %36,18. 1,62 Trilyon TL. Yani en büyük vergi gelirini harcama üzerinden alınan vergiler oluşturuyor. Bu durum önceki yıllarda da aynı.

Gelir, kazanç ve servet üzerinden alınan 1 trilyon 554 milyar TL’lik dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı %34,54 seviyesinde. 2022 yılında bu oran yüzde 37,84’tü. Yani kazanç ve servet üzerinden alınan vergiler 2023 yılında geriledi. 2023 dönem içerisinde dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı ise %65,24 oranında. 2022 yılında bu oran %61,84’tü. Yani dolaylı vergiler arttı. Dolaylı / dolaysız vergi oranları gelişmiş ülkelerde tam tersi bir seyir izliyor.

Bu tablo vergi adaletsizliğinin tablosudur. Bu tablo kayıt-dışılığın tablosudur. Bu tablo verginin tabana değil, orta ve yoksul kesimlerin tabanına yayıldığının tablosudur. Çünkü vergi de adalet gelir, kazanç ve servet üzerinden alınan vergi gelirlerinin diğer vergi gelirlerine olan oranı ile ölçülür. Bu tablo Türkiye’de vergi adaleti olmadığının en büyük göstergesidir.

Yine bu tabloya göre; ülkeyi ayakta tutan üretim değil, tüketimdir. Çünkü devletin vergi gelirini sağlayan harcama / tüketim üzerinden alınan vergilerdir…

CHP'li Şevkin: "TOKİ, Lüks Konutu Bırak, Depremzedelere Konut Yap!" CHP'li Şevkin: "TOKİ, Lüks Konutu Bırak, Depremzedelere Konut Yap!"

Yeni vergi taslağı ne getirecek…

Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni vergi paketi ve düşünülen diğer düzenlemeler bu durumu değiştirebilir mi? Buna hayır cevabını verebiliriz. Çünkü yapılan ve düşünülen düzenlemeler yukarıdaki tabloyu esaslı olarak değiştirmekten uzaktır.

Yeni vergi düzenlemelerini içeren kanun 27 Temmuz’da TBMM’de kabul edildi. Yapılan düzenlemeler ile neler değişiyor.

•            Günlük hasılat tespiti yapılarak, bu tespit üzerinden işletmelerin aylık, yıllık hasılatı belirlenecek. Beyan ile tespit arasında %20’den fazla farklılık olursa işletme sahibi açıklama için davet edilecek. Bu esas olarak küçük işletmeleri ve serbest meslekleri etkileyecektir.

•            E-Ticaret platformlarının e-ticaret işletmelerine yapacakları ödemeler kaynakta kesinti kapsamına alındı ve gerçek kişilere yapılan ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılabilmesi için Cumhurbaşkanına yetki verildi. Böylece büyük işletmelere bedava finansman sağlayan kaynakta vergi kesintisi uygulaması genişletildi.

•            Asgari Kurumlar Vergisi uygulaması için çokuluslu şirketlerin ve yerli şirketlerin zarar etseler dahi asgari bir kurumlar vergisi ödemeleri sağlandı.

•            Tüm Usulsüzlük cezaları yüksek miktarda artırıldı. Örneğin bir ekmek fişi almamanın ve vermemenin cezası 10.000 + 10.000 TL oldu. Tüketici esnafı şikayet ederse, tüketiciye ceza uygulanmayacak ancak esnafa 30.000 TL ceza uygulanacak. Ve bu cezalar katlanarak artırılacak.

•            Ticari olmayan faaliyetlerde kullanılan deniz taşıma araçlarına yat limanlarında verilen kiralama, bakım gibi hizmetlerde KDV istisnası ve indirimi kaldırıldı.

•            Devreden KDV dediğimiz uygulamaya sınırlamalar getirildi.

•            Yabancı devlet kurum ve kuruluşları tarafından deprem nedeniyle yapılacak yardımlara KDV istisnası sağlandı.

•            Serbest bölgelerde faaliyet gösteren işletmeleri, yurt içine yaptıkları satışlardan elde edilen kazançlara tanınan gelir ve kurumlar vergisi istisnası kaldırıldı.

•            Ve bu paket içerisinde en düşük emekli maaşı da 12.500 TL’ye yükseltilmiş oldu.

Teknik bir konu olduğu için, tüm detaylara girmemekle birlikte genel hatları ile yeni paket asgari kurumlar vergisi, hasılat takibi, kaynakta kesinti ve cezalar üzerine kurulmuş durumda. Türkiye’de Kurumlar Vergisi %25 (Banka ve finans şirketlerinde %30) olmasına rağmen, istisnalar ve indirimler nedeniyle ortalama uygulanan oran %15’ler civarında. Birçok devasa holdingin %5’leri bile bulmayan Kurumlar Vergisi ödediğini görüyoruz. Bu açıdan ülkemiz şirketler için bir vergi cennetidir.

Kaynakta kesinti ise kesintiyi yapan büyük şirketlere 50 günlere varan faizsiz finansman sağlama uygulamasıdır. Şirketler yapacakları ödemelerden vergiyi devlet adına kaynağında keser ve günü geldiğinde devlete öder. İşte bu bedava finansman uygulaması genişletilmektedir.

Hasılat tespiti ile de, yapılan açıklamaları düşündüğümüzde, esas olarak küçük esnafın ve serbest mesleklerin hedefe alındığını biliyoruz.

Cezaların yükseltilmesi ve artan tutarlı bir tarifeye geçilmesi, aynı trafik cezalarıyla yapıldığı gibi, bütçe açığının cezalarla kapatılmaya çalışıldığını göstermektedir.

Yapılan bu düzenlemeler ülkemizdeki vergi adaletini sağlayabilecek düzenlemeler değildir. Bir nebze de olsa vergi adaletine ilişkin taslakta yer alan esas düzenlemeler süreç içerisinde taslaktan kaybedildi. Örneğin geçmişte “nereden buldun” olarak gündeme getirilen, şimdi ise Özel Gider (Harcama) Bildirimi uygulaması ortadan kayboldu. Bu düzenleme ile; beyan ettiği gelirleri ile yaptığı harcamaları arasında uyumsuzluk olan kesimlerden Özel Gider (Harcama) Bildirimi istenmesi planlanıyordu.

Vergi toplanmasının en önemli ayağı ise denetimdir. Ülkemizde af yasalarının, yapılandırmaların, matrah artırımlarının bu kadar çok olmasının nedeni siyasi saikler olduğu kadar vergi denetimi kapasitesidir. Vergi incelemelerini yapmakla sorumlu olan kurumun, yani Vergi Denetim Kurulunun tüm kapasitesi toplam vergi mükelleflerinin %3’ünü bile denetlemeye yeterli değildir!!! Dolayısıyla denetimi olmayan bir vergi sistemimiz bulunmaktadır.

Mevcut sistem vergi adaletinden oldukça uzaktır. Çok kazananın az, az kazananın çok vergi ödediği bir sistemdir. Yapılan ve planlanan düzenlemeler bu durumu değiştirmekten çok uzaktır.

Yoksul daha yoksul, Zengin daha zengin…

Ülkemizdeki vergi sistemi yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapma üzerine kuruludur. Ücretliler, ücretlerini aldıkları anda vergilerini öderler. Ücretlilerden kesilen bu vergiler, yaklaşık 1 ay sonra devlete ödenir. KDV tüketiciden anında kesilir. KDV’yi tahsil eden işletme, bu vergiyi 55 güne varan vade sonunda devlete öder. Bu vergileme yöntemi vergiyi tahsil eden kesime ucuz ve kolay bir finansman sağlar. Yine sürekli getirilen aflar, yapılandırmalar bu vergilerin esas olarak yerine ulaşmamasına hizmet etmektedir. Sonuç olarak vergiyi çoğunlukla yoksul öder. Esas olarak vergi ödemesi gereken kazanç, gelir ve servet sahipleri ise, aflar, denetimsizlik ve yasal boşluklardan dolayı çok az vergi öderler. Bu vergi adaletsizliği gelir adaletsizliği yaratmaktadır.

Bunu TÜİK’in her yıl yayınladığı Gelir Dağılımı İstatistiklerinde görmekteyiz. Bu istatistiklere ve evet TÜİK’e göre de yoksul daha da yoksullaşıyor, zengin daha da zenginleşiyor.

2023 yılı verilerine göre Türkiye nüfusunun en yüksek gelirli %20’lik kesimi toplam gelirin %49,8’ini alıyor. Yaklaşık 17 milyon kişi, toplam gelirin yarısına sahip, kalan %80’lik nüfus ise gelirin kalan yarısını paylaşıyor. En düşük gelirli %20’lik kesim toplam gelirin sadece %5,9’unu alıyor!!! Bu oranlarla Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en kötü durumda. Kişisel gelir dağılımını ölçmek için, yaygın olarak kullanılan bir dağılım ölçüsü olan GİNİ katsayısına göre Türkiye birçok Afrika ülkesinden bile oldukça kötü durumda. GİNİ katsayısı kıyaslaması ile bizi Almanya olmasa da; Cibuti, Malezya, Tanzanya, Kenya ve Çad gibi ülkeler kıskanıyor…

2010 yılı verilerine göre Türkiye nüfusunun en yüksek gelirli %20’lik kesimi toplam gelirin %44,3’ünü alıyordu. En düşük gelirli %20’lik kesim de toplam gelirin %6,2’sini alıyordu.!!! Son 3 yıllık verileri baz aldığımızda yoksulların daha da yoksullaştığını, orta sınıf yoksullaştığını ve zenginlerin ise daha da zenginleştiğini, aradaki makasın iyice açıldığını net olarak söyleyebiliriz.

Ne yapılmalı…

Bu sorunun çözümü vergi adaletini sağlayacak, çok kazananın çok, az kazananın az vergi ödeyeceği yeni bir vergi sistemidir.

Bunun için;

•            Vergi ödeme bilinci için adil dağıtım ve bölüşüm uygulanmalı, tasarruf adı altında sadece belirli kesimlerden beklenen tasarruf anlayışından vazgeçilmeli, kaynak israfına son verilmelidir.

•            Gelir vergisi tarifesinde yer alan tutarlar arttırılmalı, ücretlilerin vergileri azaltılmalıdır.

•            Aşırı yüksek kazanç vergisi getirilmelidir.

•            Servet üzerinden alınan vergiler artırılmalı ve gerçek anlamda lüks tüketim vergisi getirilmelidir.

•            KDV, ÖTV gibi geniş tüketici kesimlerini doğrudan ilgilendiren dolaylı vergilerin oranı azaltılmalı, Soda’dan bile ÖTV alan anlayıştan vazgeçilmelidir.

•            Gelir ve Kazanç üzerinden alınan vergiler için etkin vergi denetimi getirilmelidir.

•            Sadece devasa şirketlere uygulanan teşvik, muafiyet ve indirimlerden vazgeçilmelidir.

Editör: Haber Merkezi