Adana Barosu'nun 33. Olağan Genel Kurulu, bugün saat 10.00'da Seyhan Oteli Seyhan Balo Salonu'nda başladı. Seçimler ise 13 Ekim 2024 Pazar günü aynı saat diliminde yapılacak.
Genel kurulda yer alan gündem başlıkları ise şunlardan oluştu:
- Yoklama ve açılış,
- Genel Kurul Başkanlık Divanı seçimi,
- Saygı duruşu ve İstiklal Marşı,
- Baro Başkanının açılış konuşması,
- Baro Yönetim Kurulu'nun çalışma raporunun okunması ve görüşülmesi,
- Gelir-gider hesaplarının okunması ve görüşülmesi,
- Denetleme Kurulu raporunun okunması ve görüşülmesi,
- Baro Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu'nun ayrı ayrı ibrası,
- Avukatlık Kanunu'nun 65. maddesi uyarınca baro giriş keseneği ve yıllık aidat miktarlarının belirlenmesi,
- 2024-2026 dönemi bütçe tasarısının görüşülmesi ve onaya sunulması,
- Adana Barosu Avukatları Yardımlaşma Sandığı'nın (ADABAYS) hesap raporlarının görüşülmesi,
- ADABAYS giriş keseneği ve yıllık aidatlarının belirlenmesi,
- Mesleki sorunlar ve çözüm önerileri,
- Seçimler için aday başvurularının divana sunulması,
- Baro Başkan adaylarının konuşmaları,
- Dilek ve temenniler.
Seçimler kapsamında, Baro Başkanı, Baro Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu, Denetleme Kurulu ve Türkiye Barolar Birliği delegeleri seçilecek. Avukatlık Kanunu gereğince, toplantıya katılmayan veya oy kullanmayan avukatlara para cezası uygulanacak.
Adana Barosu 33. Olağan Genel Kurulunu Yönetmek üzere Divan Kurulu şu isimlerden oluştu; Divan Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, Divan Başkan Vekili A. Fikret Adamhasan, Divan Katip Üyeliklerine ise Av. Gül Yalçın Aslan ve Av. Ezgi Nezihe Bekmezci Metlioğlu.
Bir çok emek ve meslek örgütünün, siyasi partilerin temsilcilerininde katıldığı Genel Kurul'a CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer katıldı, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları yazılı mesaj gönderdi.
SEMİH GÖKAYAZ; ADANA BAROSU, 101 YILLIK TARİHİ BİRİKİMİ İLE HUKUK, DEMOKRASİ VE CESARET BAYRAĞINI EN ÖNDE TAŞIYAN BİR KURUMDUR.
Adana Baro Başkanı Avukat Semih Gökayaz 33. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada; “Şartlar ne olursa olsun; hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığının sağlanması ve insan hakları mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Gökayaz’ın konuşmasının ardından Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreteri Avukat Veli Küçük’te bir konuşma yaptı. Konuşmaların ardından gündem çerçevesinde Genel Kurul 1.gün tamamlanmış olacak.
Adana Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz’ın Genel Kurul’da Yaptığı Konuşma Şu Şekilde;
Sayın Divan,
Sayın TBB Genel Sekreterim,
Sayın Meslek Odaları ve STK’larının değerli başkan ve temsilcileri,
Sayın Önceki Dönem Baro Başkanlarım,
Saygıdeğer meslektaşlarım, basınımızın değerli emekçileri,
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Genel kurulumuzun ülkemize, hukuk dünyamıza, mesleğimize ve meslektaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, meslek şehitlerimizi ve kaybettiğimiz tüm meslektaşlarımızı saygıyla anıyorum.
Adana Barosu, 101 yıllık tarihi birikimi ile hukuk, demokrasi ve cesaret bayrağını en önde taşıyan bir kurumdur. Bu kurumu var eden, ismini yücelten, baromuzun tarihinde yer alan meslek büyüklerimize şükranlarımı sunuyorum. Bu dönem ebediyete intikal eden meslek büyüklerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ruhları şad olsun. Aramıza yeni katılan meslektaşlarımızla birlikte biz bu kıymetli mirasa sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Bu dönem içerisinde şehrimizi ve bölgemizi ağır şekilde etkileyen 6 Şubat deprem felaketi ile sarsıldık. Deprem felaketi, baromuzda da onulmaz yaralar açtı. Meslektaşlarımız Av. Uğur Uçurum’u, (eşi ve iki çocuğunu), Av. Zeliha Esin Keser’i (iki kızını) Av. Tarık Burak Taştekin ve (annesini), Stajyer Av. Ömre Öz’ü, (annesi ve babasını) yitirdik. Depremde toplam 122 meslektaşımızı kaybettik. Meslektaşlarımızın ve depremde kaybettiğimiz tüm yurttaşlarımızın ruhları şad olsun.
Avukatlar ve barolar, depremde çok büyük dayanışma örneği gösterdiler. Depremin 2. Günü, Adana’daki meslektaşlarımızı toprağa verdikten hemen sonra yaklaşık 100 meslektaşımızla birlikte depremde en ağır yıkıma uğrayan Hatay’a, arama-kurtarma çalışmaları dahil olmak üzere desteğe gittik. Acil ihtiyaçların karşılanması ve şehirden ayrılmak isteyenlere yardımcı olmak için çalışmalar yaptık. Ölümlerden sorumlu olanların yargı önüne çıkarılması ve cezalandırılması için ön şart olan, enkazlar kaldırılmadan delil tespiti sürecinde meslektaşlarımız çok ciddi sorumluluk üstlendiler. Deprem felaketi bize bir kez daha avukatların ve baroların dayanışmasının ne kadar güçlü, organizasyon kurma konusunda ne kadar başarılı olduklarını gösterdi. Ülkemizin bir daha böyle bir afet yaşamamasını diliyorum.
Açıkça söylemek isterim ki; bu dönemi hukuksuzlarını anlatan en iyi cümle; “12 Eylül Mahkemelerinde bile bu kadar hukuksuzluk yaşanmadı.” Cümlesidir. 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile monokratik rejimine geçilmiş ve devletin tüm erkleri tek elde, tek adamda toplanmıştır. Ülkemizin acilen Anayasa değişikliğine ihtiyacı vardır. Ama bu Anayasa; Cumhurbaşkanı’nın görev süresini uzatmayı amaçlayarak süslenmiş bir anayasa değil, katılımcı bir anlayışla yapılacak, ülkeye özgürlük, barış, demokrasi ve refah getirecek bir anayasa olmalıdır.
Anayasa değişikliği sonrası yeni düzende, adaletsizliklerle birlikte yoksulluk da derinleşmiştir. Adaletsizlikler artık yalnızca dosyanın taraflarını değil, sonuçları itibariyle tüm yurttaşları etkilemektedir. Ülkemizdeki hukuk sistemine güvenmeyen yabancı yatırımcı, ülkemize yatırım yapmadığı gibi kendi ülkemizin insanları, Mısır ve İran’ı hukuki güvenlik açısından daha emniyetli bulup yatırımlarını bu ülkelere taşımaktadırlar. Buradan haykırıyoruz; adaletsizlik ve yoksulluğun birbirini beslediği bu kısır döngüden biran önce çıkılmalıdır.
Son günlerde kamuoyunu derinden etkileyen kadın ve çocuklara yönelik canice eylemler, cezasızlık politikasını bir kez daha gündeme getirmiştir. Cezalar, caydırıcı ve ıslah edici değildir. Adalet sistemi, resmen suç makinesi üretmektedir. İşlenen her bir eylemin, failine daha da cesaret kazandırdığı bu sistemin en hızlı şekilde değiştirilmesi gerekmektedir. Bir taraftan İnfaz Yasası değiştirilmeli bir taraftan da ülkemizdeki 40 milyon silahın 36 milyonunun ruhsatsız olduğu gerçeğini, memleket meselesi haline getirmeliyiz.
Monokratik düzen, karşısında hiçbir ses, itiraz ve düşünce istemediği için bağımsız savunmayı da hedef almıştır. Son yıllarda uygulanan sistematik sindirme politikaları nedeniyle ülkede görüş bildirecek, yanlışa yanlış diyecek ne Üniversite, ne medya, ne de Sivil Toplum Kuruluşu bırakılmıştır. Haksızlıklara itiraz eden bağımsız savunma, geldiğimiz noktada “çok olmaktadır”. Bu nedenle devre sokulan 2 Nolu Baro oyunu tutmamış, meslektaşlarımız barolarına sahip çıkmıştır. Mesleğimize ve kurumsal olarak Barolarımıza yapılan her saldırı bizi birbirinize daha sıkı bağlamaktadır. Bu anlamda aramıza katılan meslektaşlarımızda da aynı sorumluluğu ve dayanışmayı görmek bizleri onurlandırdığı gibi aynı zamanda geleceğe dair umutlandırmaktadır.
Bu Anayasal düzende yargı bağımsız değildir. Bu düzenden adalet çıkmaz. Yargı bağımsız olmadığı için; her bir duruşması hukuk dersi niteliğinde geçen davada Tahir Elçi’yi katledenler cezalandırılmadı, ÇHD Başkanı Av.Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları sahte delillerle mahkum edildiler, Soma’da ölen madencilerin çocukları mahkeme kararıyla bir kez daha kahroldular, Akbelen’de yurtlarına ve ağaçlarına sahip çıkan köylüleri kolluk copladı ve tazyikli su sıkarak dağıtmaya çalıştı. Bugün bağımlı yargının yarattığı düzen, artık siyaseti tanzim etme boyutuna gelmiştir.
Adana Barosu, siz kıymetli üyelerinden aldığı güçle her yerde ve her koşulda hukuku savundu. İstanbul Sözleşmesi’nin iptali kararına karşı açtığı dava ile Danıştay’da, Cumartesi Annelerinin Galatasaray Meydanı’nda toplanmasını engelleyen kolluğun uygulamasına karşı Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararının uygulanması için İstiklal Caddesi’nde, Ankara’nın orta yerinde katledilen akademisyen Sinan Ateş davasının aydınlatılması için Sincan’da, İsrail’in Gazze’de ve bugün Beyrut’ta uyguladığı soykırım nedeniyle İsrail Büyükelçiliği’nin önünde, Tahir Elçi’ye adalet için Diyarbakır’da olduk.
“Anayasa’ya Giriş” dersi okuduğumuz okul sıralarından, Yüksek Yargı eliyle Anayasa’ya karşı kalkışma gördüğümüz ve bu nedenle yüksek Mahkeme kapılarına Anayasa kitapçığı bıraktığımız günlere geldik. Bu kadarı da olmaz dediğimiz her şeyi gördük.
Yargı mercilerinin aşırılıklarına karşın baktık bazen olmuyor, bişeyleri düzeltmek için ironik eylemlere giriştik. Görevini kanunun gereklerine uygun yerine getirmeyen ve gerekçeli karar yazma sürelerinde keyfi davranan hakim hakkında onlarca şikayete rağmen hiçbir yaptırım uygulamayan HSK aleyhine, disiplin yetkisinde gösterdiği basiretsizliği teşhir etmek için “HSK’yı HSK’ya şikayet ediyoruz.” mottosuyla eylem yaptık. Ve ancak yaptığımız eylemden sonra netice alabildik.
Görev süremiz boyunca mesleğimizin sorunlarını her mecrada dile getirdik. Yaşadığımız sorunlara kayıtsız kalanlara karşı 81 Barodan gelen avukatlarla birlikte 27 Nisan 2024’de Büyük Savunma Mitingi’ni gerçekleştirdik. Emeğimizin hakkını savunmak, avukatlara yönelen şiddeti durdurmak, hukuk fakültelerinin sayısının ve kontenjanların sınırlandırılmasını sağlamak, yargı bağımsızlığını savunmak için binlerce meslektaşlarımızla birlikte Ankara sokaklarındaydık.
32. dönem Başkanlık Divanımız ve Yönetim Kurulu üyelerimiz bu dönem çok ciddi sorumluluk üstlendiler. Koordinatörü oldukları merkez ve komisyonların çalışmalarında lokomotif oldular. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Kurullarda çalışan, emek veren, Baromuzu temsil eden meslektaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bu dönem baromuzu TBB’de Genel Sekreter olarak temsil eden ve TBB çalışmalarına ivme katan önceki dönem Baro Başkanımız Av.Veli Küçük’e çok teşekkür ediyorum.
Baromuzda bu dönem “Ağaç dallarıyla gürler” misali merkez ve komisyonlar eliyle yönetme anlayışını egemen kıldık. Her bir merkez ve komisyon başkanımız, en az yönetim kurulu üyesi gibi çalıştı. Merkez ve komisyon üyelerimizin üstlendikleri sorumluluk ile Adana Barosu’nun ismi yükseldi. Dönem sonu plaket takdimi töreninde tüm merkez ve komisyon başkanlarımızın törene eksiksiz katılımı, yapılan çalışmaları taçlandırdı. Emek veren tüm başkan ve üyelerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Baro personelimize çok teşekkür ediyorum. Deprem felaketinde bile Baromuzun devamlılığı ve yapılan organizasyonlar konusunda sorumluluk aldılar. Tüm personelimizin emeklerine yüreğine sağlık.
Avukatlık mesleği, bir mücadele mesleğidir. Bana bu mücadelede 2010-2012 döneminde Sayman, 2016-2021 döneminde Genel Sekreter ve 2021 yılından bu yana da Adana Baro Başkanı olarak sorumluluk verdiniz. Gösterdiğiniz güven için tüm meslektaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Görev sürem boyunca Baromuzun ismini yüceltmek için hep çalıştım, çok çalıştım. Adana Baro Başkanlığı onurunu ömrümün bir altın nişanesi olarak taşıyacağım.
Şartlar ne olursa olsun; hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığının sağlanması ve insan hakları mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Korkuya ve umutsuzluğa yer bırakmayacağız. Bu dünya ve bu adaletsiz düzen birgün değişecekse; bu ancak avukatların cesareti, inadı ve mücadele azmiyle değişecektir.
Adnan Yücel’in dizeleriyle veda etmek isterim;
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler.
Bitmedi, daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü, aşkın yüzü oluncaya dek!