Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu ile TEMA Ankara İl Temsilciliği, Eskişehir’in Tepebaşı ve Mihalgazi ilçeleri sınırlarında planlanan altın-gümüş madeni projesine karşı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı önünde bir araya geldi. “Eskişehir’in Vahası Tehlike Altında” ve #SakaryaHavzasıYokOlmasın sloganlarıyla gerçekleştirilen basın açıklamasında, doğa ve yaşam savunucuları projeye karşı sert tepki gösterdi.
Projenin, Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş. tarafından Alpagut-Atalan bölgelerinde hayata geçirilmek istendiğini belirten Sezgin Tağaç, altın ve gümüş madeni faaliyetinin yalnızca Eskişehir’i değil, Sakarya Havzası'nın tamamını tehdit ettiğini vurguladı.
Sezgin Tağaç: "Verimli Topraklar ve Zengin Ekosistem Hedefte"
Proje sahasının, “İç Anadolu’nun Çukurovası” olarak anılan, dört mevsim narenciye dâhil birçok sebze ve meyvenin yetiştiği, Türkiye’nin sebze ve narenciye ihtiyacının %20’sini karşılayan bir bölgede yer aldığı hatırlatıldı. Bölgenin yılda iki ila dört kez ürün alınabilen nadir mikroklima alanlarından biri olduğuna dikkat çekildi.
Sezgin Tağaç açıklamasında, proje sahasında 28 endemik bitki türü, 61 omurgalı tür ve 128 kuş türünün yaşadığına işaret edilerek, söz konusu alanın aynı zamanda birinci derece arkeolojik sit alanına yalnızca 200 metre uzaklıkta olduğu belirtildi.
“Doğamız, Sağlığımız, Geleceğimiz Tehdit Altında”
Basın açıklamasında, projenin faaliyete geçmesi durumunda yaşanacak felaket senaryoları da detaylandırıldı. Ağaç kesimleri, patlatmalar, sondajlar ve milyonlarca tonluk su kullanımı nedeniyle ormanların, tarım alanlarının ve su kaynaklarının yok olacağı ifade edildi. Bu durumun yalnızca ekosistemi değil, bölge halkının geçim kaynaklarını da bitireceği vurgulandı.
Açıklamada, “Yüzyıllardır bu topraklarda üreten halkımız, çaresizce göç etmek zorunda kalacaktır. Anadolu’nun asıl hazineleri olan endemik türler yok olacak, hayvanlar yaşam alanlarını kaybedecek, ekosistem onarılmaz şekilde zarar görecektir,” denildi.
En büyük tehditlerden biri olarak siyanür ve arsenik gibi ağır metallerin yeraltı sularına karışma riski gösterildi. Bu maddelerin solunum, cilt teması ve içme suyu yoluyla insan vücuduna gireceği, çeşitli kanser türlerinden doğumsal bozukluklara kadar çok sayıda ciddi hastalığa neden olacağı ifade edildi. Ayrıca patlatmalar sırasında oluşacak tozun akciğer hastalıklarına zemin hazırlayacağı uyarısında bulunuldu.
“ÇED Süreci Usulsüz Yürütülüyor”
Projenin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci boyunca yapılan itirazların dikkate alınmadığı ve süreçte ciddi usulsüzlükler yaşandığı da açıklamada yer aldı. 15 Ağustos 2024’te düzenlenen “Halkın Katılımı Toplantısı”nın, şirket lehine bir etkinliğe dönüştüğü, halkın sürece gerçek anlamda katılımının engellendiği ifade edildi.
Platform, toplantının usule aykırı şekilde “gerçekleştirilmiş sayıldığını”, tutanakların sivil toplum kuruluşları ve katılımcılarla paylaşılmadığını ve doğa savunucularının suçlandığını belirtti. Eskişehir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Hikmet Çelik’in şirket yanlısı tutumu sert şekilde eleştirildi.
“Altın Değil, Yaşam Kazansın”
Basın açıklaması sırasında, Kaz Dağları, Artvin Cerattepe, Uşak Kışladağı gibi bölgelerde altın madenciliği nedeniyle yaşanan yıkımlar hatırlatıldı. Benzer bir felaketin Eskişehir’de yaşanmaması için mücadele kararlılıkla sürdürüleceği dile getirildi. Platform temsilcileri, altın madenciliğinin devlete ekonomik katkı sağladığı yönündeki söylemleri de “halkı aldatma girişimi” olarak nitelendirdi:
“Altın madenciliğinden devlet değil, holdingler kazanç sağlıyor. Faaliyet yürüten şirketler vergi dahi ödemiyor. Buna karşılık doğa, tarım, su ve yaşam yok ediliyor. Bu bir kazanç değil, topyekûn zarardır. Toprağın üstü, altından daha değerlidir!”
“Sakarya Vadisi’ni Savunmaya Devam Edeceğiz”
Bugün Çevre Bakanlığı'nda gerçekleşen İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı öncesinde yapılan açıklamada, projeye karşı direnişin süreceği mesajı verildi. Platform temsilcileri son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Bizler bu topraklarda yaratılan yıkımın mağdurlarıyız. Ormanları, dereleri, yaşam alanları bu şirketlerin dizginsiz kâr hırsı uğruna gasp edilen bu toprakların asıl sahipleriyiz. Alpagut-Atalan’da doğanın ve yaşamın talanına izin vermeyeceğiz. Sakarya Vadisi’nin yok olmasına göz yummayacağız!”