İYİ Parti Adana Milletvekili ve Dışişleri Komisyonu Üyesi Bilal Bilici Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı konuşmada Filistin’deki insanlık dramına karşı Birleşmiş Milletler’in çaresizliğine dikkat çekti; “Şu an Gazze’de yaşananlar hem insani açıdan hem bölgesel güvenlik açısından, hem de Birleşmiş Milletler’in reforma ne kadar acil bir şekilde ihtiyaç duyduğunu gözlerimizin önüne sermesi açısından çok önemlidir.” dedi.

CHP'li Aliye Coşar: "Bu Bütçe Adaletli Değil, Sarayın Bütçesidir" CHP'li Aliye Coşar: "Bu Bütçe Adaletli Değil, Sarayın Bütçesidir"

Adana Milletvekili Bilal Bilici Dışişleri Bakanlığı’nın 2024 Yılı Bütçesi’nin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmada 5 binden fazla çocuk ve toplamda 13 bin sivilin hayatını kaybettiği İsrail saldırıları karşısında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun çaresiz kaldığını ve yapısal reforma ihtiyacı olduğunu vurguladı. İsrail’in 7 Ekim’deki Hamas saldırısını bahane ederek Gazze’de bir soykırıma giriştiğini vurgulayan Milletvekili Bilici, “2007 yılından bu yana uygulanan abluka nedeniyle açık hava hapishanesine dönüşen Gazze bugün hızla açık hava mezarlığına dönüşmektedir.” diye konuştu. Bilici konuşmasına şöyle devam etti:

7 Ekim’de Hamas’ın saldırıları ile başlamış gibi görünse de Filistin ve İsrail arasında yaşananlar geçmişten bağımsız değildir. İsrail 7 Ekim saldırısının arkasına sığınarak gerçekleştirdiği katliamı meşrulaştıramaz ve tarih önünde hesap vermekten kaçamaz. 1947’den beri alınan BM kararlarına uymayarak Filistin’de işgale devam eden İsrail’in bu tutumdan vazgeçmemesi bölgeyi çözümden ve huzurdan uzaklaştırmaktadır. Eğer bölge ülkeleri olarak bu duruma siyasi açıdan yaklaşıp doğru çözümlerin bulunmasında ön ayak olabilirsek Filistin, bölgenin barış ve huzur içinde birlikte durabilmesini sağlayabilen bir etken olacaktır. Bunu başaramazsak mevcut durum sadece ölümlere ve yıkıma sebep olmaya devam edecek, barışı uzaklaştırmaktan öteye gitmeyerek bölgedeki istikrarsızlık ve çatışma sarmalının devam etmesine sebep olacaktır. Çözüm için uluslararası toplumun her bir üyesi gerekli tepkiyi göstermeli ve bir daha benzer bir durumun gerçekleşmesine karşı caydırıcılığın tesis edilmesi için bir an önce BM reformu yapılmalıdır.

Kıbrıs’ta BM’nin Çifte Standardı Can Sıkıyor

 

Türkiye’nin milli davası Kıbrıs’ta, Ada’daki Türk varlığının bekası; ülkemizin millî güvenliği ve stratejik dengelerle doğrudan ilgilidir. Kıbrıs adası ve Kıbrıs Türk halkının güvenliği, Türkiye’nin millî güvenlik açısından ihtiyacı ve bölgedeki stratejik dengelerin korunması için, Türkiye ilk günden beri gerekeni yapıyor; yapmaya da devam edecek.

1974 yılından bugüne, ara bölgede yaşayan Türk tarafının insani ihtiyaçlarını karşılamak, ekonomik kalkınmalarına destek olmak, sağlık eğitim vb ihtiyaçları için gerçekleştirilen Pile-Yiğitler yolu projesinde, BM'nin uyguladığı çifte standart can sıkıyor. 25 yılı aşkın geçmişi bulunan Pile–Yiğitler yolu projesi, Kıbrıs Türk tarafının yapıcı tutumu ve bu yönde yaptığı tüm iş birliği çağrılarına rağmen Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nden karşılık görmedi. Yolun tamamlanması için gerekli çalışmalar BMBG yetkililerinin bilgilendirilmesi suretiyle 17 Ağustosta başlatılmıştı. Ancak 18 Ağustosta BM güçlerinin yol çalışması gerçekleştiren kişilere fiziki müdahalede bulunduklarını öğrendik. Bu durum asla kabul edilebilir değildir. Bu adaletsiz, samimiyetsiz ve iki yüzlü tutumla ilgili biz de Kıbrıs ziyaretimizde istişareler yaptık.

Kıbrıs’ta hiçbir konu ya da tek bir karış toprağın geleceği oldu bittiye getirilemez. Merhum Rauf Denktaş’ın 1983 senesindeki BM konuşmasında da dediği gibi “Biz onların (Rum tarafının) egemenliğimizi, bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü elimizden almalarına izin vermedik”. Şimdi de izin vermeye hiç niyetimiz yok. Adadaki Türk varlığının bekası için, adil ve kalıcı bir barış için Türkiye elinden geleni yapmıştır, yapmaya da devam edecektir.  Kıbrıs’ta, barış ve huzur için canını ortaya koyan kahramanlarımızı da bu vesileyle saygı ve rahmetle anıyorum.

Editör: Haber Merkezi