BTS Adana Şubesi; “Demiryolları Halkındır Satılamaz” Başlıklı Basın Açıklamasını Gar Önünde Gerçekleştirdi
Açıklamaya; KESK, TMMOB üye ve yaöneticilerinin yanı sıra CHP Önceki Dönem Milletvekilleri İbrahim ÖZDİŞ ve Zülfikar İnönü TÜMER’de destek verdi.
Bugünlerde halen kamu kuruluşu niteliğinde olan (KİT) demiryollarının yeniden yapılandırma adı altında tasfiyesi ve özelleştirmesi bir kez daha gündeme getirilmektedir.
BTS Adına Basın Açıklamasını Şube Başkanı Tonguç ÖZKAN okudu.
Cumhurbaşkanlığı’nın 2021 yılı programında yer alan “Demiryollarının Serbestleştirilmesi , Genişletilmesi ve yeniden bölünmesi” adı altında TCDD bünyesinde yapılmak istenen yapısal dönüşüm, TCDD Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamalar ve ardından Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile TCDD TÜBİTAK- TÜSSİDE tarafından ortak hazırlanan DEMİRYOLU KİT’LERİ DÖNÜŞÜM PROJESİ’ sunum dokümanı ile her ne kadar resmi olmasa da demiryolu camiası ile paylaşılmıştır.

Bilindiği üzere; demiryollarının Yeniden Yapılanması amacıyla 1980 yılından bu yana birçok uygulama hayata geçirilmiş olup, en son 1 Mayıs 2013 tarihinde 6461 sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleşmesi yasası çıkarılmıştır.
Çıkarılan bu yasayla, kurum TCDD GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ve TCDD TAŞIMACILIK A.Ş. adıyla ikiye bölünmüş olup, bu bölünmeyle beraber demiryolları özel tren işletmeciliğine açılmıştır. Ayrıca bu süreçte personel sayısı azaltılmış, az personelle çok iş yaptırılmaya başlanmış, esnek ve kuralsız çalışma dayatılmış, kurumlar; bilgi, birikim ve tecrübesi olmayan liyakatsiz kadrolarla doldurulmuştur.

80’li yıllarda kar eden bir kuruluş olan TCDD’nin, 1995’ten bu yana uygulanan özelleştirme/yeniden yapılanma programları sonucu gelirleri düşmüş, son on dokuz yıl içinde ise zararı neredeyse beşe katlanmıştır. Yine bu süreçte TCDD’ye ait limanlar, lojmanlar, taşınmazlar satılmış, kuruma ait hastane ve eğitim tesisleri kapatılmış, istasyonlar kapatılmış, yolcu trenleri azaltılmış, hatta birçok demiryolu hat kesiminde tren seferleri iptal edilmiştir. Bugün; siyasi iktidarların uyguladığı yanlış demiryolu politikaları sonucu özel sektör büyütülürken, kamu hizmeti sağlayan demiryolları ise sürekli zarar eden bir kuruluş haline getirilmiştir.

Sözde bürokrasiyi azaltarak hizmet kalitesini, verimliliği ve karlılığı arttırma hedefiyle 2013 yılında Meclis’ten geçerek yürürlüğe girmiş olan 6461 sayılı serbestleşme kanununun üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen istenilen hedeflerin hiçbirine ulaşılamamış, tam aksi ülkemiz ve demiryolları açısından daha da geriye gidiş olmuştur.
Şu zamana kadar yapılan uygulamaların getirmiş olduğu kötü sonuçlardan ders almayan siyasi iktidar, şimdi de TCDD’nin mevcut yapısını tasfiye ederek, holdingleştirilmiş bir yapı kurmayı hedeflemektedir. Birçok şirketten oluşacak bu yapı ile birlikte demiryolları kamu kurumu olma niteliğinden çıkartılacak, Kamu İhale Kanunundan, Sayıştay denetiminden ve Harcırah Kanunu’ndan muaf tutularak, kuralsız ve denetimsiz bir oluşum haline dönüştürülecektir.

Mevcut haliyle, demiryolları altyapı işletmeciliği, bakım-onarım işleri ve diğer pek çok işin sorumlusu ve kamu kaynağını kullanan bir kurum olan TCDD, yapılacak yeni düzenleme ile bu işlerin kurulacak yeni şirketler üzerinden, siyasi yandaşların rant sağlayacağı bir mekanizmaya dönüştürülecektir.
Bunun en iyi örneği; yine 2018 Şubat ayında kamu sermayesi ile faaliyete geçen eski adı RAYSİMAŞ olan TCDD TEKNİK A.Ş. adlı şirkettir. Bünyesinde az sayıda personel çalıştırmasına ve TCDD’den aldığı işleri bir aracı kurum gibi davranarak daha düşük ücretle alt yüklenicilere vermesine rağmen kar elde etmesi gerekirken, tam aksine 2019 yılında neredeyse kuruluş sermayesinin tamamı olan 5,3 milyon TL kadar zarar ettiği Sayıştay raporları ile tespit edilmiştir.
Anlaşılıyor ki, dönüştürülmesi planlanan bu yeni holding yapısı ile kalan TCDD taşınmazlarının yok pahasına satılarak yandaşlara peşkeş çekilmesi, kurumun kendi çalışanlarıyla yapmış olduğu işlerin denetimsiz ve keyfi ihalelerle yandaş firmalara yaptırılması ve iş güvencesi olmayan, düşük ücretli istihdam modelinin getirilmesi amaçlanmaktadır.

Söz konusu düzenlemelerin hayata geçmesi durumunda; emekliliği gelen personel emekliliğe zorlanacak, geri kalan personelin büyük bir bölümü de havuza gönderilecektir. Holding bünyesinde çalışmayı kabul eden personeller ise, kazanılmış hakları dikkate alınmadan 4857’ye tabi olacak şekilde güvencesiz olarak çalıştırılacaklardır.
Kurumsal yapının bozulacağı, iş güvencesinin de iş güvenliğinin de kalmayacağı, esnek ve kuralsız çalıştırmanın normal bir çalışma şekli halini alacağı, iş barışının ortadan kalkacağı ve istenildiği zaman çalışanın işine son verileceği bir düzen kurulacaktır.
Bizler yeniden yapılandırmaların ne anlama geldiğini, özelleştirmelerin ne anlama geldiğini, kurumların özelleştirilmek suretiyle nasıl parçalandığı, nasıl tasfiye edildiği, nasıl peşkeş çekildiğini TEKEL, TELEKOM ve diğer pek çok kamu kurumundan biliyoruz.

Siyasi iktidarın ve TCDD yönetiminin demiryollarına ilişkin yeni bir düzenlemeye gitmesi ne ülkemize, ne demiryollarına, ne de çalışanlara hiçbir fayda sağlamayacağı gibi, sermayenin emrine terk edilmiş bir demiryolu yaratılacaktır.
Eğer bir düzenleme yapılacaksa da bunun “ben yaptım oldu” anlayışıyla değil, ilgili kurum temsilcilerinin, bilim adamlarının, sendikaların, odaların, siyasi partilerin ve ihtiyaç duyulan diğer kurumların görüş ve önerileri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Bizler esas itibariyle;
Yeniden yapılandırma adı altında hayat geçirilen yanlış politikalardan vazgeçilerek, demiryolu ulaşımının kamusal, ulaşılabilir, nitelikli ve ekonomik bir şekilde yapılması için gerekli adımların atılmasını,
Demiryollarının; siyasi müdahalelerden uzak tutularak, kurumun içinden yetişmiş, demiryolu kültürü, bilgi ve birikimine sahip kişilerle yönetilmesini,
Ulaştırma politikaları ve özelde demiryolu politikasının bilimsel bir yaklaşımla ele alınmasını, bilim insanları, ilgili sendikaların ve odaların katılımıyla belirlenmesini istiyoruz
Şimdi buradan hep birlikte el ele verdiğimizde kazanabileceğimiz bir mücadele sürecini başlattığımızı duyurmak istiyoruz.
BTS olarak, demiryollarına ve demiryolu emekçilerine yönelik bu saldırıya sessiz kalmayacağımızı, bir yandan demiryollarının gelişmesi ve büyümesi için çalışırken, diğer yandan da personelin hak ve hukukunu koruyarak iş ve iş yeri güvencesi olan, insanca yaşam koşullarında bir çalışma ortamının sağlanması için bugüne kadar verdiğimiz mücadeleyi bugün ve yarın da sürdürmeye devam edeceğiz.
Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası olarak, bütün demiryolcuları ve tüm halkımızı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.